Arşiv Anasayfa Gebelik, Doğum Ve Çocuk Bakımı
Sayfalar: 1
Çocuklar Ve Biz By: SmBRN Date: 17 June 2011, 18:02:02
Çocuk - Çocuk Eğitimi - Çocuk Yetiştirmek - Çocuklarda Aile Terbiyesi - Aile Terbiyesi Hakkında



7 TEMMUZ 2000 tarihli gazetelerde şöyle bir haber var dı: ingiltere Başbakanı Tony Blair "Baba olmak, başbakanlıktan zormuş." dedi. Tony Blair, bu sözü, körkütük sarhoş olup polisle tartışan 16 yaşındaki oğlu sebebiyle söylüyordu.

Bir kış ortası, iki genç kadın ilk çocuklarım doğuruyor. Saatlerce süren yorgunluktan sonra biri, sevinçle "Zor kısmı bitti!" diyor. On yaş büyük doktoru, gülerek "Hayır!" diye cevap veriyor: "Henüz yeni başlıyor."

Kitap piyasasında çocukla ilgili olanları "çok satanlar" grubuna girememektedir. Dedikodu kitapları ve politik olanları baskı üstüne baskı yaparlar. Maalesef insanlar, ken di çocuklarının temiz yüreğinden çok, başkalarının kirli yüzleriyle ilgilenmektedirler. Siz, hiç 900'lü telefonlarla, ana babaların çocuklarını nasıl terbiye edeceklerine dair reklâm verildiğini duydunuz mu? Devletler, sosyal kurumlar ve ana babalar, bu konuyu gerektiği gibi ciddiye almamaktadır. Meslekten de Öte, bir sanat olan ana babalığa, gençler, hazır- lıksız yakalanmaktadırlar.

Kiloda hafif, manevî değeri çok büyük olan yavruyu he diye eden Yüce Yaratıcı, gerekli ikazı yapmaktadır: "Biliniz ki mallarınız ve çocuklarınız, birer imtihan sebebidir ve bü- yük mükâfat, Allah'ın katandadır/'(1 Enfal Suresi: (Cool 28.)

"Ey iman edenler, kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun..."( Tahrim Suresi: (66) 6) mealindeki ayeti, Hz. Ali "Çoluk çocuğunuzu terbiye edin, onlara ilim öğretin." tar zında tefsir etmiştir.

"... Kendiniz için önceden (uygun davranışlarla) hazırlık yapın..."( Bakara Suresi: (2) 223.Prof. Dr. ibrahim Canan, Ku^an'da Çocuk (istanbul: Cihan Yayınları, 1984.), s. 53.) ayetinin öncesini göz önüne alan bir kısım âlimler, önden gönderilmesi gerekenin "çocuk" olduğunu ifade et mişlerdir.( 4 Prof. Dr. İbrahim Canan, Kur'an'da Çocuk (İstanbul: Cihan Yayınları, 1984.), s.53.)

Kendimize soralım; çocuklar konusunda ne kadar bilgiye sahibiz? Bazı ana babalar, uyguladıkları ve kendilerince so nuç aldıklarını zannettikleri tutumlarıyla övünürler. Hal buki, uzun vadede o tutumların ne getireceği belli değildir.

Doğup büyüyen veya yerden biten her şeyin, önemli bir özelliği vardır: Bunlar, küçük ve körpe oldukları zaman çok kolay eğilip bükülürler ve istenilen şekli alırlar. Kurulaşmış ve katılaşmış balmumu, bükülmek veya yapıştırılmak iste nirse kırılır. Körpe bir fidan, toprağa dikilebilir, budanabilir ve istenilen yönlere doğru eğilip bükülebilir. Ağaçtan yay yapmak isteyen bir kimse, yeşil, körpe ve düz bir ağaç dalı seçmelidir. Sertleşip kalınlaşmış, kurumuş ve budaklı bir ağaç dalı, yay olmaya elverişli değildir.

Devlet hizmetlerinde, iş yerlerinde, gönüllü kuruluşlarda, kısacası müşterek çalışılan yerlerde insanlarımızın "değişmez tavırları"na, hep şahit oluruz. Charlie Beacham "Yirmi bir yaşını geçmiş bir adamın alışkanlıklarını, davranış biçimini değiştiremezsiniz." der. "Değiştirdiğini sanırsın, oysa benlik inancı, içinde kalır. Hiçbir yetişkin, kendini değiş tirmeye çalışacak kadar alçak gönüllü değildir."

Çocuk, altı yaşına geldiğinde, kişiliğinin temel yapısı oluşmuş durumdadır ve onun ne tip bir insan olacağım, büyüdüğü zaman başarılı olup olmayacağını, büyük ölçüde belirleyen durum, çocuğun altı yaşındaki kişilik yapısıdır.

Daha çocuğun yürümeye başlamasına kadar geçen bebeklik döneminde, hayat konusundaki temel görüşü oluşur. Çocuk, bu dönemde ya temel bir güven ve mutluluk ya da güvensizlik ve mutsuzluk duymaya başlar. Küçükleri, faziletli huylar sahibi yapmaya çalışmanın önemi küçümsenemez. Bu huylar, ağaç kabuğuna kazılan harfler gibi yaşlandıkça büyür ve genişler. Başlangıç, sonunu da beraber getirir. Hayat yolunda ilk hareket, gidilecek istikameti ve seyahatin sonunu tayin eder. Çocuk, kucağımızdayken eğitimini sürdürmeliyiz. Çünkü çocuklar, çok kısa sürede başka kucaklarda hoplamaya başlıyorlar. Kalıpları bizim yanımızda da olsa kalpleri dolaşıyor, bizim olmaktan çıkıyorlar.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in "Her çocuk, İslâm fıtratı üzerine doğar. Onu, ana babası, Yahudi, Hıristiyan, Mecusî (hatta müşrik) yapar..."( 5 Buharî, Cenaiz 80.) hadisi, çocuğun gerçek kimliğini kazanmasında kimin rolü olduğunu açıkça ifade etmektedir.

Çocuğun, her yaştaki psikolojisi değişiktir. Buna, bir de hızlı gelişme ve değişmelerin yükü eklenmektedir. Çocuklar ve gençler, potansiyel tehlikelerin tehdidi altındadırlar. Belki de abartılı gelebilecek şekilde iddia ediyorum ki ana babalar, bu çağda "çocuk psikologu" olma durumundadırlar.


Her yaşın psikolojik ve biyolojik özelliklerini bilen ana babalar ve eğitimciler, çocuklara, daha fazla "büyüklük" edebilirler. Çünkü "Dert bilinirse devası asan olur." Yani tedavi kolaylaşır. Yanlış teşhis, yanlış tedavi demektir. Ana babalar, çocuğun zayıf noktalarım vaktinde görüp kuvvetlendirseler, o taze varlığa, en büyük hizmeti yapmış ve onu, hayatı boyunca, çok tehlikelerden kurtarmış olurlar. Her işte olduğu gibi, çocuk yetiştirmekte de başlangıç önemlidir. Ana babalar, başlangıçta hata yapmamaya gayret etmelidirler.

Burada önemli olan, ana babanın, ciddî ve samimî olarak çocuğun terbiyesine eğilmesidir. Maalesef bazan esnaf için şeker çuvalı, fabrikatör için makinelerin dişlileri, bürokrat için makamı, çocuğundan daha önemlidir. Annenin mutfak yorgunluğu, babanın iş hırçınlığı arasında çocuk, sanki bir baş ağrısıdır. "Şimdi vaktim yok; ilerde ilgilenirim." diyen ana babalar, büyük hata işliyorlar. Bugün çocuk, kendiliğinen gelip boynunuza sarıldığında ilgilenmezseniz, yarın arkasından koşarsınız, ama yetişemezsiniz. Çocuğun sırtını giydirmek, karnını doyurmak, ana baba için çoğu defa yeterli gelmektedir. Bu durumda, Salzman, şu sözüyle haklı oluyor galiba: "Çocuktaki her hatanın müsebbibi, muhakkak ki ya ana ya baba, yahut her ikisidir."

SiteMap - İmode - Wap2