Arşiv Anasayfa Burçlar
Sayfalar: 1
Kıyamet Özlemi By: Mavi_Kiyamet Date: 27 January 2013, 22:10:37
Kıyamet senaryoları insanın tarihi kadar eski. Adına “Binyılcılık” denilen kıyamet teorileri hiç de küçümsenecek olgular değil. Medyanın Maya kehanetlerine verdiği önem daha çok bir rating unsuru olarak görülse de, yaşadığımız benzer durumlar, isyanlar ve başkaldırılar her zaman yaşandı ve yaşanmaya da devam edecek. İnsan daha adil, daha huzurlu ve daha zengin bir gelecek beklentisi içerisindeyken, artan fakirlik, adaletsizlikler, sosyal baskılar ve dolayısıyla kötümserlik bir mesih ya da kurtarıcı beklentisine yol açmakta. Nuh Peygamber ve tufan beklentisi yine benzer öyküler üzerine kuruldu, hatta çok eskiye gitmeye bile gerek yok, 15., 16. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğunda pek çok ayaklanmanın arkasında değişen sosyal yapıyı ve farklı görüşlerin, mezheplerin baskılanması durumunu görürürüz.

Bu nedenle yaşadığımız kıyamet beklentisi olgusunu daha geniş bir çerçeveden ve sosyal hareketleri anlayamadan çözemeyiz. Kuşkusuz diğer bir yanda da, medyanın da katkısı ile konuyu kendi çıkarlarına yönelik kullanan ancak eğitim düzeyleri çok şüpheli ancak bir o kadar kurnaz kişinin de bu beklentilerin üzerine giderek kendilerine bir pazar yarattıklarını bile görüyoruz. Dikkat ederseniz bu kişiler aydınlanmadan, evrensel sevgiden söz ederlerken, aslında yarattıkları korku ve endişenin farkında bile değiller. İronik olan şey açık bir şekilde ortada zira kendilerinin bile anlayamadıkları konuları sahte bir peygamberlik aurası içinde toplumun önüne taşırlarken daha fazla kafa karışıklığı ve heyecan yaratarak gündemde kalabiliyorlar. Toplumdaki eğitim seviyesinin yetersizliği böylesine pazarlanabilir bir aydınlanma unsurunu iyice elverişli kılmakta.

İşin tuhafı nüfusunun neredeyse yarısını oluşturan Maya yerlileri bile kendi hükümetlerinden şikayetçiler, zira bu kehanetler onlar tarafından bile bir ticari amaç için kullanılmakta.Ancak günümüzde Maya’ların soyundan gelenler, bu geleneklerin koruyucuları, takvimin sona ermesini daha çok bir yenilenme, yeniden başlama ve değişim zamanı olarak değerlendiriyorlar. Eski evren tasarımlarına bakarsak, kaos ve düzen arasında gidip gelen bir döngü görürüz. Er geç zaman geçecek, devran dönecek yeni bir düzen, daha adil, daha mutlu bir düzen başlayacak beklentisi insanları pasifize eden bir konuma da sürüklemekte. Halbuki bu kıyamet teorilerinden çıkarabileceğimiz sonuç insanlık olarak ne kadar kırılgan, ne kadar savunmasız ve endişeye eğilimli olduğumuzu göstermesidir. Aslına bakarsanız, kıyamete gerek yok, insanlık olarak sürekli felaketlere, yıkımlara, savaşlara açık, fakirliğin ve cehaletin derinlik kazandığı zamanlarda yaşıyoruz.

Ancak bireysel gücümüzü, yaratıcılığımızı kullanmadığımız ölçüde bu tür senaryoların bir kuklası haline geliriz. İnsanı zayıf yerinden yakalayan bu kollektif senaryolar ve sosyal hastalıklar içerisinde bizi uyandıracak şey eğitim ve bilinçlenme olmalı. Uyanıkların oluşturduğu bir pazarın kurbanı olmak yerine, önce kişisel mutluluğumuzu ve yaratıcılığımızı canlandıracak, pozitif ve proaktif bir tutum içerisinde olabilmeliyiz. Ancak bu şekilde, toplumu kemiren zayıflıkların önüne güçlü bir engel koyabiliriz.

SiteMap - İmode - Wap2