Sayfa: 1 [2]   Aşşağı İn :)
Gönderen Konu: Cinsellikte En Çok Merak Edilenler  (Okunma Sayısı 93476 Defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte.
kezban62
Moderatör
*


Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 11424



Üyelik Bilgileri WWW
« Yanıtla #10 : 19 Mayıs 2010, 01:02:21 »

Aşk için seks mi, seks için aşk mı?
Seks yapabilmeniz için âşık olmanız mı gerekiyor yoksa zevk almak için mi seks yapıyorsunuz? Gizli dürtüleriniz hakkında daha fazlasını öğrenmek için testi hile yapmadan çözün. Çok şaşıracaksınız!188514

1) BİR ERKEKTEN HOŞLANDIĞINIZDA...

Onun bunu fark etmesini sağlarsınız.

Kalp atışlarınız hızlanır.

Kızarırsınız.

Onu sadece gözlerinizle izlersiniz.



2) BİR ERKEKTE ASLA GÖZDEN KAÇIRMAYACAĞINIZ ÖZELLİK...

Zekâ.

Enerji.

Sadakat.

Şehvet.



3) YÜZÜNÜZ HANGİ NOKTALARDA GENİŞLİYOR?

Alın hizasında.

Yanak hizasında.

Çene hizasında.

Hiçbir noktada.



4) BİR GECELİĞİNE ÖDÜNÇ ALACAĞINIZ VÜCUT KİME AİT OLURDU?

Scarlett Johansson

Kim Cattrall

Audrey Tautou

Penélope Cruz



5) GELİP GEÇİCİ AŞIĞINIZ...

Çok karizmatiktir.


Güzel ellere ve dolgun dudaklara sahiptir.

İçinde kaybolabileceğiniz bakışları vardır.

Ertesi gün dünyanın öbür ucuna gider.



6) SADAKATİNİZİN SINANDIĞI DURUMLAR...

Yakışıklı birinin çekiciliğine kapıldığınız an.

Bir erkeğin sizi arzuladığını hissettiğiniz an.


Partnerinizin sevgisinden emin olamadığınızı hissettiğiniz an.

Partnerinizle uzun zamandır sevişmediğiniz dönem.



7) SEVİŞTİKTEN SONRA, KENDİNİZİ NASIL HİSSEDİYORSUNUZ?

Oldukça tahrik olmuş.

Âşık.

Yalnız.

Rahatlamış.



Cool BİRLİKTE GEÇİRDİĞİNİZ GECENİN ARDINDAN TAM İKİ GÜN GEÇMESİNE RAĞMEN SİZİ HÂLÂ ARAMADI...

O kaybeder...

Hiç önemi yok. Onun gibi onlarcasını bulabilirim.

Ondan gelecek telefonu ısrarla beklerim. Duşa giderken bile cep telefonumu yanımdan ayırmam.

İşe yaramazlar kategorisine kaldırırım.




9) BİR GECE BEYAZ ATLI PRENSİNİZ YATAKTA BAŞARISIZ OLDU, NE DÜŞÜNÜRSÜNÜZ?

İşe yaramaz biri olduğunu...

Berbat seviştiğini...

Bunun geçici bir durum olduğunu...


Artık sizi sevmediğini...



10) YATAKTA BİRKAÇ SAAT GEÇİRİP EĞLENECEĞİNİZ ERKEK KİM OLUR?

George Clooney

Yalın

Antonio Banderas

Rocco Siffredi

11) CİNSEL AÇIDAN...

Dar görüşlüsünüz.

Çok kırılgansınız.

Gerçek bir seks makinesisiniz.

Kendinizi kanıtlamak zorunda değilsiniz.


12) TAHAMMÜL GÖSTEREMEYECEĞİNİZ KUSUR.

Bencillik.

Korkaklık.

Cimrilik.

Kıskançlık.


13) HANGİSİ SİZİ DAHA ÇOK HEYECANLANDIRIR?

Ateşli bir öpücük.

Vücudunuzda gezinen dudakları.

Sizin onun vücudunda gezinen dudaklarınız.

Her şeyin kuralına uygun yapıldığı seks.



14) YALNIZSINIZ VE BU DURUM HİÇ DE HOŞUNUZA GİTMİYOR. NE YAPARSINIZ?

Eski bir arkadaşınızı çağırır ve ona yaşadığınız sorunu anlatırsınız.

Güzellik salonuna gidip bakım yaptırırsınız.

Sıcak ve parfümlü bir banyo keyfi yaparsınız.

Kendinizi daha iyi hissettirsin diye eski sevgilinizi ararsınız.



15) KIZ ARKADAŞINIZIN ATEŞLİ AŞK GECESİNİ TÜM AYRINTILARI İLE SİZE ANLATMASI...

Biraz sinir bozucu.

Dinlemesi çok heyecan verici.

Oldukça rahatsız edici.

Eğlenceli.



DEĞERLENDİRME...

Kırmızılar çoğunluktaysa:

BİR GEYŞASINIZ

Seks söz konusu olduğunda tıpkı bir hediye gibisiniz; erkeğinizin tüm fantezilerine ve arzularına boyun eğebilirsiniz. Fakat bu gerçekte kime keyif veriyor, size mi yoksa ona mı? İçinizde bir yerlerde hala babasını mutlu etmeye çalışan küçük bir kız çocuğu barınıyor olabilir.

Siz kesinlikle âşık olmak için sevişiyorsunuz.


AŞK TARZINIZ: Bağımlılık derecesinde

Önceliğiniz âşık olmak. Çoğunlukla da aşk ile tutkuyu birbirine karıştırıyorsunuz. İkisini de aşırı derecede idealleştiriyor, dolayısıyla da bağımlı hale geliyorsunuz.

ERKEĞİNİZ: Baba, Kahraman

Güçlü ve sizi asla terk etmeyecek bir erkeğe ihtiyacınız var, çünkü terk edilmek en büyük korkunuz! Sizi duygusal, fiziksel ve maddi açıdan çekip çevirecek birini arzu ediyorsunuz.

Maviler çoğunluktaysa:

BAŞTAN ÇIKARICISINIZ

Dikkat çekmek için adeta çevrenizdekileri kışkırtıyorsunuz, dahası bunu kolaylıkla başarmanıza rağmen, dış görünüşünüz sizi hiçbir zaman tam anlamıyla tatmin etmiyor. Erkeklerin sizi arzulaması özgüveninizi artırıyor ve seks hayatınızda itaatkar bir partner olarak tanınıyorsunuz. Oysa tüm bunların ana nedeni kendinizle yeterince barışık olmamanız.

Siz güvensizliğini tatmin etmek için sevişenlerdensiniz...


AŞK TARZINIZ: Değişken

Saf ve masum gözükmeniz yanıltıcı. Gerçekte son derece bağımsız bir yapıya sahipsiniz. Sizin için tutku ve şefkat birbirinden tamamen ayrı hisler.

ERKEĞİNİZ: Size hayran olmalı...

O ne denli çekici olursa olsun, asıl ilgi odağının siz olduğunu asla unutmamalı ve duymak istediklerinizi söyleyebilmeli


Yeşiller çoğunluktaysa:

ŞEHVETLİSİNİZ

Kendinizle barışıksınız... Sekssiz bir hayatı düşünemediğiniz gibi, tutkusuz bir aşkı da düşünemiyorsunuz. Kadınlığınızı özgürce ve dengeli bir şekilde yaşıyorsunuz. Saçlarınızdan parmak uçlarınıza kadar erotizm yüklüsünüz ve sizin için tensel zevkler daima ön planda.

Her şeyden önce aşkı zevk için yapmaktasınız.


AŞK TARZINIZ: Çift olmaktan yanasınız.

Baskın bir karaktere sahip olmanıza rağmen, birlikte olduğunuz kişinin gereksinimlerini de önemsiyorsunuz. Hayatınızdaki erkek için de ilişkiniz genellikle heyecan verici ve sürprizli oluyor.

ERKEĞİNİZ: Centilmen...

O size kapıyı açan, çöpünüzü boşaltan ve diğer kadınlara gözü kaymayan, hayat boyu âşık bir eş ve iyi baba figüründe olmalı


Morlar çoğunluktaysa:

DOYUMSUZSUNUZ

Seks ilişkilerinizi ya tamamen beklentilerinizi sıfırlayarak ya da tam tersi fırtınaya doğru sürüklenerek yaşıyorsunuz. Dolayısıyla seks açısından blumia yaşadığınız söylenebilir. Yine de her iki durumda da gerek meraklı yapınızdan gerekse de temel içgüdülerinizin yönlendirmesi sonucu sekssiz yaşamanız mümkün değil.

Siz seks için seks yapanlardansınız...


AŞK TARZINIZ: Tüketici...

Atılgan, dobra ve aşırı tutkulu olabiliyorsunuz fakat bu duygulardan korktuğunuz gerçeğini de değiştirmiyor.

ERKEĞİNİZ: Seks oyuncağı...

Aslında sizin varlığınız olmadan hiçbir şey yapamayacak koca bir bebek arıyorsunuz kendinize. Ancak bu bebeğin ne sesi yükselecek ne de herhangi bir söz hakkı bulunacak!

Logged
Kadın Temsilcisi
KadıncaForum
*****

Offline

Mesajlar: 27222

View Profile
Re: Cinsellikte En Çok Merak Edilenler
« Posted on: 28 Mart 2024, 23:17:54 »

 
      uyari
Merhaba Ziyaretçi, Öncelikle Sitemize Hosgeldin. Ben KadıncaForum Botu Olarak Siteden Yararlanabilmeniz İçin, Üye Olmanızı Öneririm. Unutmayınız! Bu Site Sadece, Biz Kadınlara Özeldir.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Cinsellikte En Çok Merak Edilenler oyunlari, Cinsellikte En Çok Merak Edilenler programi, Cinsellikte En Çok Merak Edilenler oyunu indir, Cinsellikte En Çok Merak Edilenler program yükle, Cinsellikte En Çok Merak Edilenler download, Cinsellikte En Çok Merak Edilenler istenmeyen tüyler, Cinsellikte En Çok Merak Edilenler resimleri, Cinsellikte En Çok Merak Edilenler haber, Cinsellikte En Çok Merak Edilenler yükle, Cinsellikte En Çok Merak Edilenler lazer epilasyon, Cinsellikte En Çok Merak Edilenler msn eklentisi, sarki sözleri
kezban62
Moderatör
*


Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 11424



Üyelik Bilgileri WWW
« Yanıtla #11 : 19 Mayıs 2010, 09:44:23 »

Dolgun kadınlar yatakta daha iyi!
Yapılan araştırmalara göre, vücut hatları kıvrımlı kadınlar, sıfır bedenlere göre yatakta daha çok çaba sarf edip partnerini mutlu ediyor ve doyuma ulaştırıyor!110462

Hani o pek çok dergide gördüğünüz birbirinden sıska modeller var ya... Boşuna onlara özenmeyin. Vücut hatları dolgun, balık eti kıvamındaki siz kadınlara iyi haberlerimiz var. Cinsel performans denince, vücut hatları kıvrımlı kadınların daha iyi seviştiği ortaya çıktı.

İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre dolgun fiziğe sahip olan kadınların daha iyi seviştiği belirlendi.

Sıska kadınların aksine biraz daha kilolu kadınların yataktaki performansının çok daha başarılı olduğunu söyleyen uzmanlar, bu kategoridekilerin sekse yatkın olduğunu belirtiyor.

Buna göre vücut hatları kıvrımlı kadınlar, sıfır bedenlere göre yatakta daha çok çaba sarfedip partnerini mutlu ediyor ve doyuma ulaştırıyor.

Eğlence dünyasına bakacak olursak aktris Scarlett Johansson ve Victoria Beckham arasında erkeklerin kimi tercih edeceğini tahmin etmemek mümkün değil. Tabii ki Scarlett! 'Normal' vücut ölçüleriyle sağlıklı görünen Johansson, bu haliyle baş döndürücü bir fiziğe sahip. Victoria'ya gelince, sıfır beden ölçüsüyle adeta bir iskeleti andırıyor, hastalıklı gibi bir görüntüsü var. Yatakta her an 'kırılabilir' endişesi yaratması an meselesi. (David Beckham kusura bakmasın!)

Sonuç olarak kızlar! Diyet yapmaktan vazgeçin, siz böyle de iyisiniz!

Araştırma sadece kadınlarla sınırlı değil. Erkek partnerler için de aynı şeyi söylemek mümkün.

Araştırmacılar aynı zamanda ince yapıdaki insanların uyurken diğerlerine göre daha fazla hareket ettiklerini ve dönüp durduklarını ortaya çıkardı.




Seksin arka kapısı ve ardındakiler
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Cenk Kiper’e, 'seksin arka kapısı' anal seks hakkında en merak edilen soruları sorduk. Sağlıklı mıdır? Zararlı mıdır? Zevk alınır mı? Nasıl olmalıdır? Merak ettiğiniz cevapları sizin için derledik.120650

Anal seks nedir?

Penisin vajinaya değil de makata (popoya- anüse- rektuma -halk tabiriyle arkaya) sokulmasıdır. Makatta çok sayıda sinir ucu bulunur ve çok hassas, duyarlı bir organdır. Bu kadar hassas olmasından dolayı da cinsel ilişki sırasında kullanılması hiç de ender değildir. Sadece erkekler arası eşcinsel ilişkide değil, kadın-erkek arasındaki cinsel ilişkide de kullanılabilir. Makatın cinsel ilişki sırasında kullanılması sadece insanlar arasında değil ama aynı zamanda birçok hayvanda da olabilmektedir.

Sekste kalçaların rolü nedir?

Kalça her iki cins için de cinsel yönden etkileyici bir bölgedir. Erkekler kadar kadınlar da kalçalardan hoşlanırlar ve güzel bir erkek kalçası kadın için çok çekicidir ve tahrik edicidir.
Kalçalar ve makat gerçekten de sinirsel olarak hassas ve cinsel duyarlılığı yüksek bir bölgedir. Bu yüzden kadın veya erkeklerin bazıları mastürbasyon yaparken makatlarına parmak veya başka bir şey sokarak kendilerini uyarabilirler. Aynı şekilde cinsel birleşme sırasında da birçok kadın ve erkek makatlarının uyarılmasından zevk alabilirler.

Bu normal mi dir?

Dr. Cenk Kiper: Bana göre; dinimizce yasaktır ve inançlarıma göre anormaldir ve gereksizdir. Böyle bir şeye ihtiyaç duyan kişinin kendisini sorgulaması gerekir.
"Normal kavramı kişinin din, ahlak ve kültür anlayışına göre, kişiden kişiye göre değişir."

Eğer iki taraf da anal seks istiyorsa...

Cinsellikte dileyen dilediğini yaşar, önemli olan her iki tarafın da aynı şeyi istemesi (burada en önemli nokta budur) ve bundan keyif almasıdır. Her iki taraf da bundan keyif alıyorsa bu onların bileceği şeydir. Standartlara göre seks diye bir şey yoktur. Yani standart seks yoktur.

Anal seks zararlı mıdır?

- Yapılan araştırmalar ve yaşanan gerçeklerin ışığı altında anal seksin bedenen ve ruhen sağlıklı ve gerekli bir şey olmadığı bir gerçektir.
- Anal sekste erkek çok rahatlıkla mikrop kapabilir, çünkü dışkıdaki bazı mikroplar penisten içeri girer erkeği hasta edebilir. Daha da kötüsü bunlar onun prostat dediğimiz önemli bir vücut parçasına yerleşerek (prostat yalnızca erkeklerde bulunan ve idrar torbasının orada idrarı ve spermi yönlendiren bir organdır diyebiliriz kabaca) ileride çok büyük sorunlar yaratabilir.
- Kadın için ise önemli olan makattan çıkan penisin vajinaya temizlenmeden sokulmamasıdır çünkü makattaki dışkıdaki mikroplar vajende hastalık yaratırlar. Buna dikkat etmek gerekir.
- Ayrıca hemoroit'i (basur) olanlarda da bu ağrı yapabilir ve hemoroiti arttırabilir

Anal seksten hamile kalınır mı?

Hayır; anal seksten hamile kalınmaz ama zaten prezervatifle yapılacağı için (bundan böyle) bu tip bir korku hepten anlamsız olur. Prezervatif kullanmak şarttır diyebilirim.

Kadında dışkı tutamamaya neden olur mu?

Makattaki kas (sfinkter) içten dışarıya doğru çalışmaya ayarlanmıştır. Eğer devamlı dışarıdan içeriye giriş olursa bu, bu kasın yapısını bozup dışkıyı tutmayı zorlaştırabilir. Bu tamamen ilişkinin sayısı yani sıklığı ile ilgilidir.

Erkekler neden anal seks isterler?

En önemlisi meraktır, ne hissedeceğini bilmek ister. İkincil olarak kadına hakim olma, bazı durumlarda da kadını cezalandırma gibi bilinç altı nedenleri olabilir. (Psikiyatrlarımız bu konuyu ayrıntılı olarak açıklayabilmektedirler.)

Kadınlar anal seks hakkında genelde ne düşünürler?

Yetişme tarzı ve koşullarına göre yorumları çok farklıdır.
- Bazıları bunu aşağılanma olarak kabul eder.
- Bazıları vajinadan yeterli zevk veremediklerini düşünüp yetersizlik duygusuna kapılırlar.
- Bazı kadınlar bunu arada doğal karşılarlar.
- Bazıları kendileri ister.
- Bazıları içinse tamamen normaldir, beraberliğe zevk veren bir şeydir.

Kadınlar ne hisseder? Zevk alır mı?

Genelde kadınların anal sekse ön yargıları vardır, duyduklarından dolayı veya acemi bir tecrübe sonucu canları yandığından pek hoş karşılamazlar. Bazı genç kızlar, kızlık zarlarını koruyabilmek için anal seks yoluyla cinsel ilişki yaşarlar. Ayrıca kadınlar adet gördüğü bir sırada veya vajinasında bir hastalık varsa anal seks yapmaktadırlar.

Kanunlar bu konu hakkında ne diyor?

Anal seks, kanunlarımıza göre yasaktır. Yani kocası tarafından kendisine zorla anal seks yapıldığını ispat eden bir kadın yasal olarak hemen boşanma hakkına sahip olur. Ancak böyle bir şikâyet genelde olamaz, çünkü ya iki taraf da isteyerek yapmıştır ya da kadın bunu ispat edememekte veya boşanacak maddi veya manevi gücü olmamaktadır.
Ahlaken ve dinen değerlendirmesinde; yaşadığınız topluma ve çevreye göre çok değişkenlik göstermektedir. Dini açıdan bazı dinlerde yasaklanmıştır. Müslümanlıkta ise kesinlikle yasaktır.
Bence normal yollardan cinselliği yaşamak yeterlidir, eğer başka şeylere ihtiyaç duyuluyorsa neden böyle bir ihtiyaç olduğunu bir düşünmek gerekir.


Seks ille de yatakta olmaz!
Bazen seks hayatının ihtiyacı olan biraz temiz havadır!133393

Aynı margarita gibi seks de açık havada iyi gider. Seks Terapisti Doktor Sandor Gardos, "Dışarıda seks yapmak algıları uyandırır. Teninde rüzgârı hissetmek ve yeni kesilmiş çimin kokusu afrodizyak etkisi yaratır" diyor. Ayrıca yakalanma korkusu insanı daha da heyecanlandırır.

İşte sana ilham katması için belli başlı açık hava mekânları ve her biri için en doğru pozisyonu belirledik.



MEKAN: ARKA BAHÇE

Evinin çimle kaplı bahçesi bunun için harika bir yer. ‘Stock Market Orgasm’ kitabının yazarı Ava Cadell, "Arka bahçenin güzelliği; insana özel alan sağlayabilmesidir" diyor.

Pozisyon:

Ters cowgirl.

Bazen seks hayatının ihtiyacı olan biraz temiz havadır!133394



MEKAN: KUMSAL

Gardos, "Kumsalda seks heyecanlıdır çünkü sahil zihnimizde rahatlık ve tatil çağrışımı yapar. Tuzlu denizin kokusunu hissetmek ve dalgaların sesini dinlemek baştan çıkarıcıdır" diyor. Gözlerden uzak, kayalıklar tarafından sarmalanmış bir yer bul.

Pozisyon:

Kız üstte.




MEKAN: UFAK BİR BOT

Her şeyden uzak, hiçbir yerin ortasında ufak bir teknede seks yapmak kadar samimi bir durum olabilir mi? ‘The Art of Sex Coaching’ kitabının yazarı Pati Britton "Botta olmak, ıssız bir adada sadece ikinizin olması gibi bir şeydir" diyor.

Pozisyon:

Yan yana.



Bazen seks hayatının ihtiyacı olan biraz temiz havadır!133394



MEKAN: SU (HAVUZ, DUŞ)

Islanmak tahrik edicidir. Gardos, "Suya girmek veya kenarında durmak zevk vericidir çünkü cildine ıslakken dokunulduğunda daha fazla hassaslaşırsın" diyor. Ancak su, senin salgıladıklarını alıp götürebilir. Onun için silikon bazlı bir yağ kullanabilirsin.

Pozisyon:

Ayakta.




MEKAN: ORMAN

Bir dahaki sefere erkek arkadaşınla tırmanışa veya dağ bisikletine binmeye gittiğinde dur ve daha farklı bir eğlence yarat. Gardos, "Doğada seks yapmanın inanılmaz derecede müstehcen bir tarafı vardır" diyor.

Pozisyon:

Köpek stili.


Türk kadınının fantezileri!
Okuyacağınız bu haberdeki tüm fanteziler gerçek.Hatta bunlar buzdağının küçük bir parçası.Türk kadınının tüm fantezilerini "Düş Sandığım" adlı kitapta bir araya getiren Yasemin Candemir,Urfa'dan Edirne'ye Türkiye'nin her yanından toplam 44 kadının fantezisine yer verdi.43842

İşte o fantezilerden bazıları...

'Sizi işe alacaksam denememiz gerek' dedi!

Sibel (30) Şanlıurfa

En çok merak ettiğim erkekler işadamları. Kadınlardan ne beklerler? Manken gibi olmalarını mı isterler? Manken gibi değilim ama işveliyim. Bir patronla iş görüşmesindeyim. Üzerimde boyu dizlerime kadar olan bir etek var. Omuzlarıma kırmızı bir şal atmışım. Üzerimde de bir büstiyer var. Durmadan acılıyor, ben yavaşça düzeltiyorum. Tırnaklarımda kırmızı ojeler, dudaklarımda kıpkırmızı bir ruj.

İş görüşmesi, o masasında otururken başlıyor. Sonra karşılıklı koltuklara geçiyoruz. İlgisini hissediyorum ama emin değilim. Durmadan eteğimi çekiştiriyorum. Ama bir yandan da 'Ya göbeğimden rahatsız olursa' diye endişeleniyorum.

Sekreter çayları getiriyor. Sekreter çıktıktan sonra kapıyı kilitliyor. Yanıma oturuyor. "Sizi işe alacaksam denememiz gerek" diyor. "Neyi?" diyorum. Gözlerime bakıyor. Daha da yaklaşıyor. Nasıl oluyor bilmiyorum ama öpüşmeye başlıyoruz.

Ev arkadaşımla birlikte grup seks yaptık!

Banu (21) Konya

Üniversite mezuniyet partisinden sonra parti bol alkollü olarak bizim evde devam etti. İçkiye fazla dayanamadığını için içmedim desem yeri. Dört erkek ve üç kız aynı evdeyiz, alkol var... Bir şeyler olacaktı emindim ama böylesini düşünmemiştim. Ev arkadaşım Dilan iki erkeği alıp odaya geçti, "sanırım başlıyor" dedim. Ama hareket yoktu. Dilan odadan çıkıp hepimizi Odaya girince şoke oldum, iki yatağı birleştirmişlerdi. Anlamıştım, büyük bir grup olacaktı. Dilan kuralları anlattı....

Maskeli partide hem içki hem kendimi servis ediyorum!

Gülüm (38) Çankırı

Maske takmanın zorunlu olduğu ve sadece erkeklerin davet edildiği bir partiye gidiyorum. Partide görevliyim. Görevim herkese içki servisi yapmak. Benim de gözlerimde bir maske var.Yüzümde sadece dudaklarım net olarak görünüyor. Eteğim mini. Bir de öğreniyorum ki görevim sadece içki servisi yapmakta sınırlı değil, kendimi de servis etmem gerekiyor.

Kütüphane memuruyla seviştiğimi hayal ediyorum!

Saliha (26) Ankara

Benim fantezim kütüphanede geçiyor.Evliyim.Kocamla 5 yıldır birlikteyiz.2 yıldır da evliyiz.Aynı üniversitenin başka bölümlerinde okurken tanıştık.Bu fanteziyi kurmadan onunla sevişemiyorum bile.Biliyorum hastalıklı.Bilse kendisini çok kötü hisseder.Ama fantezimi kurmadan ne sekse konsantre olabiliyorum ne de orgazma.Bu yüzden kendimi suçluyorum ama arkadaşlarımla konuştuğumda öğrendim ki hepsinin gece yatağa girmeden kurdukları bir fantezileri var.

Olay akşam saatlerinde bir kütüphanede başlıyor. Kütüphane kapanmak üzere olduğundan ben elimde değiştireceğim kitaplarla soluk soluğa kütüphaneye giriyorum. Memur elindeki işlerle uğraşıyor. Kitapları kenara bırakmamı, deftere imza atmamı istiyor. Göz ucuyla da beni seyretmeye başlıyor. Tedirgin oluyorum ama bakmadan da edemiyorum. Bu arada kütüphanede kalan son birkaç kişi de toparlanıp gitmeye hazırlanıyor.

Ben oyalandıkça aramızdaki gerilimin arttığını hissediyorum. Ayaklarım bir türlü çıkıp gitmek İstemiyor. Memur bulunduğu deskin arkasındaki kapıyı açıyor ve gözden kayboluyor. Yeni kitaplar alabilmem için gelmesini beklemem gerek. Ben dayanamayıp eteğimin altındaki iç çamaşımı çıkarıyorum.


Cem Mumcu: Fanteziler paylaşılmalı

Kitabın yayıncısı ve psikiyatrist Cem Mumcu da "fantezi" konusunda şunları kaydetti: "Fantezilerimiz iç dünyamızdaki şeylerdir. Etik ölçülerle değerlendirmemek gerekir. Bireysel tarihimizde cinselliğimiz 'pat' diye oluşmuyor. Başımızdan ciddi bir macera geçiyor. O maceraya göre cinsel kimliğimiz şekilleniyor. Birtakım şeyler bizim için daha anlamlı ya da daha korkutucu oluyor. Bireysel tarihimizden bir cinsel fantezi oluştururuz. Bu fantezileri partnerlerimizle paylaşabildiğimiz oranda sağlıklı bir cinsel yaşamımız olur."

Erkeklerin fantezileri anlatmak konusunda daha özgür olduğunu, kadınların erkeğine fantezilerini anlatmakta ise imtina ettiğini kaydeden Mumcu, 'Ben aslında şöyle yapsaydık çok hoşlanırdım'ı 20 yıllık kocasına söylemeyeni çok duydum. O kadın da bu durumda gidip arzu ettiği şeyi dışarda arıyor." dedi.

Cem Mumcu, Yasemin Candemir'e daha çok evli kadınların fantezilerini yazması ile ilgili olarak da "Bu kadar küçük bir örneklem üzerinden yorum yapmak doğru olmayabilir. Ama evli kadınların daha az umudu olabilir" değerlendirmesinde bulundu.

'Beyaz Atlı Prens'in' yerini fanteziler aldı

Prof.Dr.Ali Akay

Fantezilere baktığımızda en dikkat çekici olan gelişmenin Türkiye'de bir erotik pornografi oluşmaya başladığı ve kadınların sesinden bir cinsellik söyleminin başladığını söyleyebiliriz. Türkiye'deki çeşitli şehirlerden gelen bu fantezilerin kimi zaman klişeleri tekrar etmesi, kimi zaman cinsellik dışı bir siyasi mevzunun, barışın, bölgedeki sorunların pasifik bir yoldan daha fazla kayıp vermeksizin, anaları, kardeşleri ve babaları üzmeden gerçekleşebilmesi çok ilginç.

Artık rahatlıkla Türk kadınlarında şiddetin ve erotizmin birleştiğini varsayabiliriz. Tasvirler, bu tip yazılarda edebi olmaktan çok uzak, sadece heyecanı tetiklemekle işlevsellik kazanıyor. Birçok vakada bir hizmet verme, aşağılanma, hizmetçilik veya patrona hizmet gibi ikili ilişkilerin sınıfsal yapısı dikkat çekiyor. Diğer yandan "erişemeyecekleri'' bir hayatı yaşayan erkeklerle birlikte olma fantezisinin de bugün artık "beyaz atlı" prensin yerini almaya başladığını rahatlıkla söyleyebiliriz





Buz küpüyle yapabileceğiniz 10 seksi şey
Havalar sıcak, siz ateşlisiniz… Peki, azıcık serinlemeye ne dersiniz?56027

Dışarıdan serinletirken içeriden ateşinizi yükseltecek birkaç yöntem biliyoruz. Yaz aylarında sıcak kumlardan serin sulara dalıyormuş hissi veren yeni bir deneyim yaşamak istiyorsanız, size birkaç öneri verebiliriz.

1. Buzu ağzınıza alın ve hafifçe erimeye başladığında erkek arkadaşınızı öpün. Onu öperken buzu ona verin ve bu şekilde devam buzu birbirinizden almaya devam edin. Buz küçüldüğünde ağzınızda saklayın, böylece sevgiliniz onu diliyle bulmak zorunda kalacak.

2. Buz küpünü sevgilinizin çıplak vücudu üzerinde gezdirin. Sonra da buzu gezdirdiğiniz yerlerin üzerinden dilinizle geçin. Ani ısı değişikliği daha fazla heyecanlanmasına ve zevk almasına sebep olacaktır. Dudaklarınızın bir sonraki durağının neresi olacağını bilememek onu heyecanın doruklarına çıkartacaktır.

3. Buzu erkeğinizin avucuna koyun ve elinden tutarak vücudunuzda gezdirin. Göğüslerinizin etrafında, masaj yapar gibi daireler çizin. Vücudunuzda en çok zevk alacağınızı ve eşinizi heyecanlandıracağını bildiğiniz yerlerde gezdirin.

4. Eşinizi heyecanlandırmanın ve hareketlendirmenin bir diğer yolu da penisinin etrafına soğuk ellerinizle ya da buzla dokunmaktır. Çok hassas bir bölge olduğu için hemen uyarılacaktır.

5. Eşinize derinizin daha ince olduğu yerlere dokunmasını söyleyin. Dizlerinizin arkası, omuzlarınız ve dirseklerinizin iç kısmı bu bölgelerdendir. Bu bölgeler çok hassas olduğundan, uyarıldıklarında etkiyi çok daha fazla hissedeceklerdir.

6. Eğer buzun soğukluğu sizi çok rahatsız ediyorsa, iç çamaşırlarınızı üzerinizden çıkarmayın. Buzu çamaşırlarının üzerinde gezdirin ve soğukluğu hissedin. Sıcak havalarda bu size terapi gibi gelecek.

7. Buzu göğüslerinizin arasına yerleştirin ve bir süre bekleyin. İyice soğuduktan sonra erkeğinizin bu soğuğu hissetmesini sağlayın. Sevgilinize ellerinizi kullanmadan serin bir masaj yapın.

8. Buzu ayaklarının altına sürün ve sinir uçlarını uyarın. İnanın ya da inanmayın, bu bölgenin beyinde uyardığı yerle, genital bölgelerin beyince uyardığı yer neredeyse aynı. Dolayısıyla sevgilinizin hissettiği haz da aynı olacak.

9. Bir elinizle sevgilinizin saç diplerinde gezinin ve elinizde buz olan diğer elinizde bu yolu takip edin. Daha sonra ensesine ve kalçasına doğru inin. Sırt çizgisinde ve belinde biraz yavaşlayın buzla masaj yapın.

10. Buzu dudaklarınızın arasına alın ve sevgilinizin vücudunda dolaştırmaya başlayın. Aynı anda hem sıcak nefesinizi hem de soğuk buzu hissetmek onu şaşkına çevirecektir. Tabii ki daha sonra onun da size aynı şeyi yapmasını isteyin

Kışkırtıcı seks oyunları Seks ve eğlence!

Bir kadınla bir erkeğin tatmin edici ve eğlenceli bir sevişme deneyimi yaşaması için ikisinin de havasında olması gerekir. Bazı insanların, kendilerini tamamen sekse vermek için çok daha uzun bir ön sürece ihtiyaçları varken, bazıları kısa sürede ve çok az çabayla kendilerini yatağa atacak kıvama gelirler. Meselenin bir başka boyutu da, ön hazırlık aşamasında neler yapılacağı, ne gibi erotik oyunların oynanacağıdır.

Bu noktada asıl olan, kadınla erkeğin birbirlerinin tarzını ve zevklerini iyi biliyor olmalarıdır. Aksi takdirde, birinin eğlence olarak gördüğü diğeri için rahatsız edici olabilir ve o zaman da "üstün yaratıcılık yeteneğinin" hiçbir anlamı kalmaz. Bir tarafın diğerini zorlamasıysa, seksin doğasına ters düşer. Bu küçük uyarıdan sonra, gelelim yatağınızı şenlendirecek küçük oyunlarımıza..



Kışkırtıcı seks oyunları
Eğlenceli zevk oyunları:

Yaptığımı yap oyunu!

Belki bu oyunu çocukluğunda oynamış olanlarınız vardır; iki kişiden biri bir mimik, jest ya da hareket yapar, diğeri de onu hızla taklit etmeye çalışır. Eğer hareketleri kaçırırsa, o turu kaybeder. Aynı oyunun yetişkinler için olan versiyonuna gelince; partnerinizden, sizin ona yaptığınızın aynısını size yapmasını ve bunun haricinde herhangi bir teşebbüste bulunmamasını isteyin. Bu oyunun kadınlar için en büyük avantajı, ön sevişme cahili erkeklere bu konuda biraz olsun yol gösterme fırsatı vermesidir.

Normalde kadınlar kendilerine nasıl dokunulmasını istediklerini söylemek zorunda kalırlar, ama bundan pek de hoşlanmazlar. Yatakta 'öğreten kişi' durumuna düşmek ya da kapris yapan bir memnuniyetsiz gibi görünmek, oldukça tatsızdır. Dolayısıyla çoğu kadın partnerinin beceriksizliği karşısında susmayı ve bir şeyleri düzeltmeye çalışmaktan vazgeçip şikâyetlerini posta kutusuna, yani içine atmayı tercih eder.
Dolayısıyla, 'Yaptığımı yap" oyunu eğlenceli olmasının yanı sıra, çaktırmadan eğitimin en doğrudan ve en etkili yoludur

Logged
kezban62
Moderatör
*


Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 11424



Üyelik Bilgileri WWW
« Yanıtla #12 : 19 Mayıs 2010, 09:47:20 »

Yatak odasında kamera!

Eğlenceli bir sevişme her şeyden önce güzel bir anıdır ve bu tür güzel anıların, unutulmaz kılınması gerekir. Ayrıca işin içine görsel hafızanın nimetlerini katmak, ikiniz için de hoş bir değişiklik olabilir. Daha önce de söylediğimiz gibi; tek gecelik ilişkilerde yapamayacağınız her şeyi düzenli cinsel hayatınızın bir parçası haline getirebilirsiniz.

Tanımadığınız bir adamla sevişirken odaya kamera sokmak ne kadar kötü ve tehlikeli bir fikirse, sevgiliniz ya da eşinizle beraber olurken fotoğraf makinesi ya da el kamerasıyla çekim yapmak da o kadar dâhiyane bir buluş!

Bunu yapmanın sizin için iki büyük artısı olur. Birincisi, seks sırasında yaşayacağınız gözetlenme hissi sevişmenizi daha tutkulu hale getirir ve bir macera havasına sokar. İkincisi, seks sırasında nasıl göründüğünüzü, neye benzediğinizi dışarıdan bir gözle göremeyeceğinize göre, bu tür görsel kayıt cihazlarıyla bu ilginç izleme deneyimini yaşama şansını da yakalayabilirsiniz




Seks yapmamaya çalışma

Her baştan çıkarma seksle sonuçlanırsa, merak ve heyecan ölür. Cinsel gerilim, ilişkideki tutkuyu ayakta tutan başlıca unsurlardan biri olduğuna göre, bu gerilimi ayakta tutmak da size düşer. 'Seks yapmamaya çalışma' oyununun en az seks kadar zevkli ve eğlenceli olduğundan en ufak bir şüpheniz olmasın. Yumuşak dokunuşlarla başlayan ve rengi gittikçe koyulaşan ön sevişmeyi yarıda bırakmak, ikiniz için de ilginç ve farklı bir tecrübeye dönüşecektir. Bu sayede hem sınırlarınızı test edebilir, hem de cinselliği ilişkinizde çok daha arzu edilir hale getirebilirsiniz.

Şöyle düşünün; bir çocuk, istediği her oyuncak alınıyorsa bir süre sonra, ne o oyuncaklarla oynamaktan zevk alır, ne de yenileri için heyecan duyar. Artık onun için bir taş bebekle bir lego takımı arasında en ufak bir fark yoktur.

İşte seks söz konusu olduğunda, aynısı biz yetişkinler için de geçerli. Cinsellik bizim için ancak yeni keşiflere imkân tanıdığı sürece eğlenceli. Seks yapmama çabasını da bu keşiflerden biri olarak görün; böylece seksin kıymetini daha iyi bilirsiniz.



Kılık değiştirin!

Tekeşliliğin insan doğasına aykırı olduğu söyleniyor, hatta bu tez, aldatmalarda sıklıkla öne sürülüyor. Belki de hep aynı insanla yatağa girmenin gerçekten de alışkanlığa dönüşen ve monotonlaşan bir yanı var. Ama bunu önlemek için yapılabilecek tek şey yeni birini bulmak değil; çünkü aynı insandan farklı bir insan yaratmak hem daha uçuk, hem de çok daha güvenli bir yol.

Sekste kılık değiştirmenin ortaya çıkaracağı farkı küçümsemeyin. Ne de olsa değişik erotik fanteziler, sağlıklı cinselliğin en önemli besin kaynaklarından biridir. Rol ve kılık değiştirme oyunu için gidip kelepçeler, kırbaçlar almanıza ve partnerinizi korkudan titretmenize hiç lüzum yok.

Elinizdeki farklı kıyafet ve aksesuarlarla yapacağınız kombinasyonlar, sizi bir anda değiştirecektir. Önemli olan tıpkı bir oyuncu gibi oyununuzu ciddiye almanızdır...


Farklı soundtrack'ler yaratın!

Her sevişmenin farklı bir ritmi ve melodisi vardır. Bunu uygun bir fon müziğiyle desteklerseniz, gecenin havası daha da yoğunlaşır. Çünkü müzik yalnızca ruhun değil, aynı zamanda vücudun ve beynin de gıdasıdır. Yalnız burada dikkat etmeniz gereken çok kritik bir nokta var; sakın her seferinde 80’lerin saksafon bazlı romantik şarkılarını seçmeyin. Seks için en uygun müzik bazen lirik bir arya, bazen erotik tınılar taşıyan bir Massive Attack şarkısı, bazense gürültülü bir rock parçasıdır. Tabii şarkı seçiminde sizin ve partnerinizin ortak müzik zevki de çok önemli. Eğer birinizin beğendiği parça diğerinin kafasını şişiriyor ya da onu seksten soğutuyorsa, müziğin yaratacağı avantaj bir anda dezavantaja dönüşebilir ve geceniz mahvolabilir.

En iyisi oturup kendinize seks için farklı müzik türlerinden örnekler içeren soundtrack’ler hazırlayın. Nasıl olsa sevişmelerinizin genel seyrini biliyorsunuz. Mesela bir soundtrack yavaş bir parçayla başlayıp giderek hızlanabilir, ardından tekrar daha düşük tempolu şarkılara geçilebilir. Bu sayede seksi eğlenceli kılmanın yanı sıra, geniş bir müzik kültürüne sahip olacak ve farklı türlere de yakınlık duyacaksınız


Güvenli seks
Güvenli seks

1. Uçukları kontrol edin
Genellikle uçuklara sebep olan virüsle (HSV-1), genital enfeksiyonlara yol açan virüs (HSV-2) birbiriyle bağlantılıdır. Ağzında uçuğu olan bir erkeğin size oral seks yapması, sizde de uçuklar çıkmasına sebep olabilir. Genital enfeksiyonlara sahip kişilerin yüzde 60'ının bu yolla enfeksiyon kaptığı biliniyor.

Uçuk, tende belirdiği andan, tamamen temizlenip yok olduğu ana kadar bulaşıcıdır. Partneriniz ilk acıyı ya da kaşıntıyı kendinde hissettiği anda oral seksten kaçınmalı ve hemen tedaviye başlamalıdır. Ayrıca partneriniz bu tedaviye ek olarak vücudu içten de güçlendirmek için bolca brokoli yemeli. Brokolinin içeriğindeki maddelerin uçuk virüslerinin çoğalmasını engellediği ve sonrasında uçuk çıkmasını önlediği kanıtlanmıştır.

Yine de uçuk enfeksiyonu kaparsanız paniklemeyin. Her virüs türünün etkisi, en çok görüldüğü yerde en şiddetli biçimde hissedilir. Tedaviden sonra etkisini kaybedecektir


2. Balayı sistiti
Balayı sistiti, seksten sonra ortaya çıkan idrar yolları enfeksiyonudur. Cinsel yaşamın başlamasıyla ve uzayan ilişki süreleri ile birlikte vajinanın hemen önünde ona bitişik olarak yer alan dış idrar yolunun tahriş olmasıyla ortaya çıkar.

Cinsel ilişki sırasında bölgede var olan bakteriler, idrar kanalına doğru itilir, bu sırada ilişki ile zaten tahriş olan idrar kanalı da bakterilerin kolayca yerleşip üreyebilecekleri uygun ortamı hazırlar, idrar kanalı içine yerleşip ürcyen bakteriler, bir-iki gün içinde hastalık semptomlarının ortaya çıkmasına neden olur.

Balayı sistiti bir mesane (idrar torbası) kökenli sistitten çok, idrar kanalı kökenli bir hastalıktır. Seksten önce ve sonra tuvalete giderek, genital bölgenizi önden arkaya doğru silerek riskleri azaltabilirsiniz.


3. Güneşli aylarda sekse dikkat!
Uzmanlar güneşli aylarda seksin, genital siğillere yol açan HPV virüsüne yakalanma riskini iki kat artırdığını söylüyor çünkü UV ışınları, bu virüsle savaşan hücreleri etkisiz hale getiriyor. Prezervatif, HPV virüslerine karşı koruma sağlıyor ama yeni araştırmalara göre bu korunma oranı ancak yüzde 70'te kalıyor. Kadın kondomları ise çok daha geniş bir alanı kapladıkları için daha etkili bir koruma sağlıyor.

Bunun sebebin virüsün sadece peniste değil genital bölgenin tüm çevresinde yaşayabilmesidir. Lezyonların üzerine uygulanan kremler ve ilaçlar çözüm olabilir. Bunlarla başarılı olunamadığı taktirde, yakma ya da dondurma yöntemleriyle öncelikle lezyonlar tedavi ediliyor.

Lezyonlann yok edilmesi, bu virüsün vücuttan tamamen atıldığı anlamına gelmiyor. Bu virüs lezyon yapmasa bile gidip rahim ağzı hücrelerine yerleşip orada değişikliğe yol açabiliyor.



4. Suda mikroplar daha çabuk hücum eder
Amerika'da yapılan son araştırmalara göre ortalama kalitedeki bir spa banyosundan alınan bir kaşık suda bile iki milyon bakteri bulunuyor. Eğer bu tip yerlerde seks yapmaktan hoşlanıyorsanız cilt ve idrar yolu enfeksiyonlarına yakalanabilirsiniz.

Suda seks doğal kayganlaştırıcı salgılarınızı etkisiz hale getirdiği için bu mikropların vajina ağzından içeri girmesine yol açan küçük yırtıklar oluşmasına sebep olur. Sulu, köpüklü, kokulu bir akıntıya sebep olan, vajina iltihabı denilen bir enfeksiyon da jakuzi kullanımıyla alakalıdır.

Bu bakteri, vücudunuzda doğal olarak yaşar ancak temiz olmayan su, vajinanızın doğal ortamına karıştığında aktif hale geçer. Ne yazık ki bu riskleri azaltmanın bir yolu yok; kuru yerlerde seks yapmak dışında


5. Epilasyon meselesi
Eğer jilet ile epilasyon yapıyorsanız, sevgilinizle aynı jileti paylaşmaktan kaçının. Mikroplar, jiletin üstündeki kan zerrelerinde yaşayabilirler ve kullanım sırasında yanlışlıkla kendinizi keserseniz bu mikroplar size geçebilir.

İkiniz arasında o kadar çok mikrop geçişi olabilir ki bu durum prezervatifsiz seks yapmak kadar riskli sayılabilir, örneğin karaciğer bozukluğuna yol açabilen bir hastalık olan Hepatit B önemli bir risktir.

En iyisi profesyonel bir epilasyon merkezine gitmek olacaktır ama o zaman bile yapılan işlemi dikkatli izlemeniz gerekiyor. Her seferinde yeni bir spatula kullanılmıyorsa önceki müşterilerden gelen mikroplara maruz kalabilirsiniz



6. G-stringi sadece göz zevkiniz için kullanın
Pantalonunuzda iz gözükmesin diye kullandığınız g-string tipi iç çamaşırları, kalın bağırsak ucu ile idrar yolları arasında bakteri taşıyor ve sistit gibi enfeksiyon risklerini arttırıyor.

Aynı zamanda, teninize doğrudan temas eden g-string'ler, cinsel birleşme sırasında vajinanızı kayganlaştıran bezleri tahrip edebilir ve bu da kist ya da apseye yol açabilir. Yani bu iç çamaşırlarınızı yatak odanızda tutun ve giydiğinizde üzerinize tam oturduğundan emin olun. Rahatsız bir g-string'in o bölgeyi tahrip edip bakteri transferine ya da iltihaba yol açma riski daha fazladır.

Eğer kist ortaya çıkarsa (vajina dudaklarında oluşan bir yumru), semptomları azaltmak için ılık suyla yıkayın. Acı vermeye başlarsa, bir apse oluşumu başlamış demektir, hemen jinekoloğunuza görünün

Cinsellikte ağrının nedenleri
Ağrılı Cinsel İlişki-
Disparoni Disparoni, kadınlarda cinsel ilişkiye genital ağrının eşlik etmesi şeklinde tanımlanır. Ağrı genellikle vajina ya da kasık bölgesinde gelişir. Disparoniden yakınan kadınlar, acının verdiği korkuyla cinsel ilişkiye girmekten kaçınabilir. Hatta ağrının çok şiddetli olması, vajinal kasların, ilişkiye girilmesine engel olacak kadar sıkı kasılmasına bile yol açabilir. Ağrılı ilişkinin nedenleri jinekolojik hastalıklar olabileceği gibi psikolojik de olabilir. Bu yüzden nedenin saptanması için jinekoloji, psikoloji ve androloji uzmanlarından oluşan bir ekip çalışması gereklidir.
Tanıda, cinsel ilişki sırasında ağrının oluştuğu yer de önemlidir.
Neler Yol Açıyor?
Vajinal bölgede ya da rahimde gelişen enfeksiyonlar. Örneğin herpes simpleks enfeksiyonu (genital uçuk) ya da vajinit. Vajinada, rahimde veya yumurtalıkta gelişen kitle ve tümörler. Vajinada yabancı cisimlere karşı oluşan alerjiler. Endimotriozis (iç genital bölgedeki organlarda oluşan yapışıklıklar.)
Yeterince hazır olunmadan ilişkiye girme ve buna bağlı vajinada oluşan tahriş. Menopoz döneminde vajinada oluşan kuruluk. Kızlık zarıyla ilgili sorunlar. Örneğin kızlık zarının yapısal olarak sert olması. Ender olarak görülse de doğumsal vajina kusurları.
-Vajinismus
Psikolojik sorunlar
Tedavisi Nasıl Yapılır
Kimi vakalarda medikal tedavi yeterli iken, kimilerinde cerrahi yönteme başvurmak gerekir. Örneğin, sorun enfeksiyondan kaynaklanıyorsa antibiyotik tedavisi yeterli gelebilir. Eğer cinsel ilişkide oluşan ağrının nedeni yumurtalık kistleri, tümörleri, endometriozis veya miyom olarak düşünülüyorsa genellikle laparoskopik olmak üzere cerrahi yöntem ile sorun giderilebilir. Ancak disparoni nedeniyle operasyona karar verilirken disparoninin diğer nedenleri araştırılmalıdır. Çünkü her over kisti veya yukarda sayılan diğer sorunlar disparoniye neden olmaz. Kızlık zarı cinsel ilişki sırasında yırtılmayacak kadar kalınsa, basit bir cerrahi yöntemle hemen kesilerek sorun ortadan kaldırılır.
Yaşlanma ve menopoz sonucu en sık karşılaşılan cinsel yakınmalar istek kaybı, ağrılı cinsel birleşme, cinsel cevabın azalması, orgazma ulaşmada zorluktur. Islanmanın azalması ve duyarlığın bozulması östrojen düzeylerinin düşüklüğü ile ilişkilidir. Menopozdaki kadınlarda hormon tedavisi ile cinsel ilişki sorunları kolaylıkla düzelebilmektedir. Çünkü menopoz sonrasındaki kadınlara östrojen verilmesi vajina ve klitoristeki kan akımını artırır.
Bütün bu durumların dışında daha çok psikolojik sebepler etkense, bu gruptaki hastaların, psikolojik danışmanlıkla tedavi edilmesi gerekir. Psikolojik nedenli disparonilerde eşin de terapiye katılımı tedavi sürecini oldukça hızlandırır.






Hamilelikte cinsellik zararlı mı?
Parents Dergisi'nden Müge Serçek, Acıbadem Kayseri Hastanesi Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Ercan Aygen ile hamilelikte yaşanan cinselliğin nasıl olması gerektiğini konuştu.

Hamilelik sırasında genellikle cinsel yaşam nasıl olur çiftler arasında?
Çiftlerden özellikle erkeklerde cinsel yaşam herhangi bir değişikliğe uğramadan devam ederken anne adaylarında gebeliğe zarar verebileceği korkusuyla ve birtakım hormonal, fizyolojik değişikliklerin sonucunda cinsellikten uzaklaşma olabilir. Gebeliğin geneline bakacak olursak dönem dönem cinsel istekte artma bazense azalma görülür. Sağlıklı bir hamilelik sürecinde, son üç ay dışında cinsel ilişkinin bebeğe zarar verme ihtimali yoktur ama sorunlu gebeliklerde risk fazlalaşır. Ancak zararlı olabilecek koşulları hasta kendisi değerlendirebilecek bilgiye sahip olmadığı için, bu konuda doktora danışmakta yarar vardır.
Hangi dönemlerde cinsel istekte azalma görülür?
Hamileliğin ilk üç ayında. Bu sırada ortaya çıkan bulantı, kusma, halsizlik, uykuya eğilim, değişen hormonal ortama bağlı olarak görülen memelerde dolgunluk ve hassasiyet sonucu oluşan ağrı kişinin cinsellikten uzaklaşmasına yol açar. İlk üç ayda yaşanan cinsel istekte azalma sonraki 18-20 haftalık dönemde cinsel istekte artış yönünde değişiklik gösterir. Çünkü bu dönem gebelik sıkıntılarının en az yaşandığı dönem olarak karşımıza çıkar. Son üç ayda ise yine cinsel arzuda düşme görülür. Bu dönemde genital sistemdeki kanlanma artışı cinsel istek değişikliğinde belirleyicidir. Kanlanma artışı cinsel istekte artışa yol açabilirken orgazm şiddetinde de artışa yol açar. Gebelik haricindeki cinsel ilişkideki kurallar gebelik sırasındaki cinsel ilişkide de geçerlidir. Bunun yanı sıra gebelik sırasında fazladan önlem almak gereksizdir.
Hangi dönemlerde cinsellik çocuk için risk taşır?
Gebeliğin son iki üç ayı cinsel ilişkinin riskli olduğu dönemdir bu nedenle bu dönemde çiftlerin mümkün olduğu kadar cinsellikten uzak durması daha doğru olur. Hamilelik sırasında kanlanma artışına bağlı genital bölgede ve göğüslerde şişlik olabilir. Bu ilgili organların daha iri görülmelerine, düzeyi değişen hormonlar genital bölgede renk koyulaşmasına yol açabilir. Bu dönemde kadın vücudunda oluşan değişiklikler nedeniyle kendini beğenmeyip eşi tarafında arzulanmadığı duygusuna kapılarak cinsellikten uzaklaşır.
Bu dönemdeki cinsel ilişkinin anneye etkisi nasıl olur?
Gebelik süresince cinsellikten uzaklaşılması gereken durumlar dışında ve aşırıya kaçmamak şartıyla cinsellikte kısıtlamaya gitmenin mantığı yoktur. Fakat anne adayının korkuları nedeniyle cinsellikten uzaklaştığı durumlarda erkek ona saygı göstermek ve sabırlı olmak zorundadır. Sağlıklı bir cinsellik, gebelik dışı zamanda da çiftlerin uyum içinde olmalarını, birbirlerine saygılarını artırır. Aynı şekilde gebelikte sağlıklı cinsellik zaten dış görünüşü hakkında endişeler taşıyan ve eşi tarafından beğenilmediği duygusuna kapılan kadına ruhsal anlamda destek olarak bu endişelerinin yersiz olduğunu anlatır, sıkıntılı sürecin rahat geçmesini sağlar.
Peki çocuk için olumsuz yanı var mıdır?
Cinsel ilişkinin bebeğe olumsuz herhangi bir etkisi yoktur. İlişki sırasında bebeğin hareketlerinin, kalp atımının artması ilişki sırasında ve sonrasında anneden salgılanan hormonlara bağlıdır. Sağlıklı bir gebelikte kurulacak ilişki eşlerin duygusal anlamda birbirlerine yakınlaşmalarını da sağlar. Cinsel ilişki sırasında çiftlerin en çok kullandıkları pozisyon erkeğin üstte olduğu misyoner pozisyonudur. Fakat gebelikte bu pozisyon kadına sıkıntı verebilir. Bu nedenle erkeğin altta olduğu pozisyonlar, yan yana uzanarak arkadan vajene ulaşılan pozisyonlar gebelikte anne adayının rahat ettiği pozisyonlardır. İlişki sayısını abartmadan belirtilen pozisyonda rahatlıkla cinsel ilişkiye girilebilir. Çiftler normalde ayda ortalama sekiz, on kez birlikte olur bu sayı gebelikte biraz düşme gösterir ve beş, yedi gibi bir sayıya iner. Fakat cinselliği belirli kurallara bağlamak işin büyüsünü bozacağı için bu sayılar ortalama olmak üzere çiftler istedikleri gibi davranabilirler.
Orgazm olmak düşük ya da erken doğuma neden olur mu?
Hamilelikte orgazmın bebek üzerine olumsuz bir etkisi yoktur. Gebelikte genital sistemdeki kanlanmanın artışına bağlı olarak kadın en güçlü orgazmları bu dönemde yaşar. Orgazm sırasında rahimde olan kasılmalar özelikle gebeliğin ortalarından itibaren hissedilmeye başlar, bu durum çiftlerde korkuya yol açabilir. Ama bu kasılmaların sağlıklı giden bir gebelikte gebelik süreci ve bebek üzerine olumsuz bir etkisi yoktur.
Doğumdan ne kadar sonra cinsellik eski düzenine girer?
Doğumdan altı ya da sekiz hafta sonra cinselliğin başlayabilir. Doğum şekli cinselliğin başlama zamanını etkilemez. Ancak doğum sonrası kadınların en büyük korkusu vücutlarının eski formunda olmaması ve buna bağlı olarak eşleri tarafından beğenilmemek olur. Bu nedenle cinsellikten kaçış başlayabilir. Bu konuda erkeğe düşen, bu korkularının asılsız olduğunu eşine hissettirmesidir. Ayrıca doğum sonrası lohusalığın bitmesini, kadının sekse beyin olarak hazır olmasını beklemeden veya doğum kesisinden kaynaklanan nedenlerde kadında ilişki sırasında ağrılar meydana gelebilir. Bu durumda yapılacak şey doğum kesisi veya doğum yırtıklarından kaynaklanan sorun varsa onların özenli bir şekilde düzeltilmesi ve kadının kendini hazır hissetmesi için zaman tanınmasıdır.
CİNSELLİĞİN PSİKOLOJİK BOYUTU
Peki hamilelik süresince cinsellik hem erkek hem de kadınlar psikolojisini nasıl etkiler? International Hospital’dan Psikolog Ferahim Yeşilyurt iki farklı pencereden sorumuza yanıt veriyor.

Erkek açısından
Hamilelikte cinsel ilişkiye girmek bebeğe zarar gelebileceği inancı çerçevesinde toplumda bir tabu oluşmuştur. Çoğu erkek penisinin çocuğun kafasına veya vücuduna hasar verebileceği kaygısı yaşar oysa bu hatalı bir bilgidir. Ancak sanılanın aksine riskli olmayan gebeliklerin dışında cinsel ilişkinin sakıncalı olmadığı kadın doğum uzmanları tarafından dile getiriliyor. Bu değişim döneminde erkeklerin eşlerine biraz daha yardımcı olmaları gerekir. Kadınlar hamileliğin belirli dönemlerinde cinsel ilgi kaybı yaşayabilirler. Bu durumu anlayışla karşılamakta yarar var. İlişki konusunda ısrar etmek ya da eşinden alamadığı cinsel ilgiyi başka kadınlarla karşılamaya çalışmak doğru olmayan yaklaşımlardandır. Cinsel ilişki sıklığının azaldığı evliliklerdeki bazı erkekler annenin ilgisinin bebeğe yönelmiş olması ve kendisine olan ilginin azaldığı düşüncesiyle başka kişilerden cinsel ilgi alma çabası içine girebilir. Bu dönemde bazı erkeklerin aldatma eğilimi artar. Diğer taraftan bazı erkeklerde annelik rolü ile ilgili bir karmaşa gözlenebilir. Eşinin annelik yönünü eş olarak çekiciliğinden daha fazla hissetmesi durumu görülebilir.
Kadın açısından
Anne adaylarının hamilelikte cinsel ilişki konusunda endişeleri vardır. Hormonel nedenlerle cinsellikten kaçınmalar çok sık görülür. Oysa bu dönemde karşılıklı doyuma dayalı cinsel bir ilişki eşleri birbirlerine daha da yakınlaştırır. Ancak kadının bedenindeki değişim ve eşi tarafından beğenilip beğenilmediği ile ilgili kaygıları vardır. Bu kaygılar eşler arasında paylaşılabilirse kadın cinsellik konusunda biraz daha rahatlayabilir. Bebeğe zarar gelmesin diye cinsel ilişkiye girmemek anneliğe özgü temel bir kaçınma olarak sıklıkla karşımıza çıkar. Oysa cinsel isteksizliğin arkasında genel olarak hormonel nedenler yatar. Doğum sonrası ise kadın kendisini yeterince çekici bulmadığından ötürü cinsellikten uzaklaşır. Diğer taraftan bebeğin dünyaya gelmesi ile birlikte yapılacak o kadar çok iş vardır ki annenin aklına cinselliğin gelmesi için zaman bile kalmayabilir. Doğum sonrası cinsel sorunlar en fazla bu dönemde görülür.
Cinsel ilişkinin riskli olduğu dönemler
- Gebeliğin son üç ayı
- Su kesesi erken açıldığında
- Beklenmeyen bir anda vajinal kanama olduğunda
- Önceki ya da şimdiki hamilelikte, erken doğum tehlikesinin yaşandığı durumlarda
- Rahim ağzı yetmezliğinde
- Erken doğum tehlikesinde
- Düşük ihtimalinde
- Çoğul hamileliklerde

DENEYİMLER
“İlişkiyi ben yönetiyordum” (Sevim Karasu, 42, İstanbul)

“Hamile olduğumu öğrendikten sonraki bir iki ay hiç ilişkiye girmek istemedim. Sürekli mide bulantılarım oluyordu, kendimi çok yorgun ve halsiz hissediyordum. Eşimle birlikte oturup bu konuyu enine boyuna konuştuk ve hamileliğim boyunca cinsel ilişkiye girmeme kararı aldık. O da en az benim kadar ‘Acaba bebeğe zarar verir miyiz,’ korkusu yaşıyordu. Fakat daha sonra sevişme kelimesini bile duymaya dayanamayan ben, duygularımın ve isteklerimin değiştiğine şahit oldum. Bu durumdan utanmıyor da değildim. Eşimle daha önce farklı bir karar almışken şimdi tam tersini düşünüyordum. Bir gün dayanamayıp eşime bu konudaki düşüncelerimin değişmeye başladığını söyledim. Bir doktora danışmaya karar verdik. Doktor bu durumun gayet normal olduğunu, vücuttaki hormonların değiştiğini ve bu yüzden isteklerimin farklılaştığını anlattı. Böylece eşimle birlikte tekrardan birlikte olmaya başladık. İşin garip tarafı hamileyken zevk aldığım kadar daha önce zevk almamıştım. Üstelik ilişki sırasında hemen hemen tüm kontrol bendeydi, yani ilişkiyi ben yönetiyordum. Doktorum hamileliğimin altı buçuk-yedi ayına kadar ilişkiye girebileceğimizi söyledi. Biz de çok abartıya kaçmadan hafta bir ya da iki kere düzenli olarak ilişkiye girdik. Bu beni olumsuz anlamda hiç etkilemedi. Aksine her geçen gün aynada büyüyen karnıma baktıkça dev anası gibi gözüktüğümü düşünüyordum ve kendime bakmaya bile dayanamıyordum. Oysa kocamla her ilişkiye girdiğimizde beni bu halimle bile beğendiğini ve çok mutlu oluyordum.”
“İkincisinde hiç ilişkiye girmedik” (Arzu Yeşiler, 34, İstanbul)
“Şuana kadar iki hamilelik geçirdim. İlk hamileliğim çok zordu, dördüncü ayında bebeğimi düşürdüm. Dördüncü aya kadar bir iki kere ilişkiye girmiştik. Daha sonra bebeğimi düşürünce, kendimi de eşimi de çok suçladım. Aklımda sürekli olarak ‘Acaba cinsel ilişkiye girdiğimiz için mi bebeğimi düşürdüm,’ sorusu vardı. En sonunda doktoruma danıştım. Doktorum ilişkiye girmemle alakası olmadığını, ama zor bir hamilelik geçirdiğim için ilişkiye girmeseydim daha iyi olurdu dedi. İçimdeki suçluluk duygusu bir türlü geçmiyordu. Her geçen gün psikolojim ve tabii ki evliliğim daha da kötüye gidiyordu. O sırada işten de ayrılmak zorunda kaldım. Daha sonra annemin ısrarıyla psikologa gittim. Bir müddet sonra eşim de benle birlikte psikologa gelmeye başladı. Birbirimizi seven bir çifttik, çocuğumuzun olmasını her ikimiz de çok istiyorduk. Zaman geçtikçe sorunlarımızı karşılıklı konuşarak çözmeye başladık ve birbirimizi suçlamaya son verdik. Aradan altı ay geçtikten sonra tekrardan hamile kaldım. Bu sefer eşim de ben de çok dikkatli davrandık. Çünkü bir bebeğimizin olmasını ikimizde istiyorduk. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer misali ikinci hamileliğimde hiç ilişkiye girmedik. Bu kararı eşimle ortaklaşa aldığımız için aramızda herhangi bir sorun çıkmadı. Dokuz ay sonra çok istediğimiz bebeğimize kavuştuk. Şimdi kızımla birlikte üç kişilik mutlu bir aile olduk.”
“Seks yapmasak bir şey kaybetmezdik” (Aysun Demirci, 37, İstanbul)
“Ben evlendiğim zaman kocam 35 yaşındaydı ve bir an önce baba olmak istiyordu. O yüzden hemen doktora gittik. Nitekim polikistit over olduğum için de hormon tedavisi görmeye başladım. Yaklaşık iki sene boyunca tedavi gördüm. Nihayet bir gün mutlu haberi aldık. Ama birkaç hafta içinde düşük yaşadım ve bebeği kaybettik. Karı koca çok üzülmüştük. Doktorumuz en azından hamile kalabildiğim için mutlu olmamız gerektiğini vurguluyordu ki haklıydı. Bir sonraki aşılama denemesinde tekrar hamile kaldım. Bu seferki tuttu ve iyi gitmeye başladı. İlk üç ay boyunca cinselliğin c’sini bile konuşmadık kocamla. Aramız son derece iyiydi. Beni her zamankinden daha sık arar sorar olmuştu. Beraberce güzel zaman da geçiriyorduk ama seks ikimizin de aklına bile gelmiyordu. İlk üç ay bitip de bebeğin artık vücudumda kalma ihtimalinin gerçek olduğunu öğrendiğimizde bir gece ‘deneyelim’ dedik. Ne var ki ikimiz de rahat edemedik. Hem benim bel ağrılarım, hem ikimizin psikolojik durumu bu işin tadını çıkarmamıza engel oldu. Kimi kadınların hamilelik döneminde çok istekli olduklarını duymuştum. Neyse ki ben öyle değildim. O yüzden de biz bu bebek çıkana kadar bu işe bulaşmayalım kararı aldık. Bunca seneden sonra dokuz ay seks yapmazsak bir şey kaybetmezdik ne de olsa…”





Doğum sonrası cinsel sorunlar ve çözüm tavsiyeleri
Doğum sonrası cinsel sorunlar :
Melekler Mekanı - Doğum sonrası cinsel sorunlar ve çözüm tavsiyeleri aileye yeni bir bireyin katılması çiftlere, hamilelik döneminde yaşanan tüm sıkıntıların artık geride kaldığını düşündürür. Oysa minik bir bebeğin sorumluluğunun yanı sıra yaşanan hormonal değişiklikler hem erkek hem de kadın için cinsel yaşamda ciddi sorunlara sebep olabilir.


Dokuz ay heyecanla beklenen minik bebek, birçok çiftin yaşamında bir dönüm noktasını oluşturuyor.


Aslında bu durum eşler arasında büyük bir heyecan ve mutluluk yaratsa da madalyonun bir de diğer yüzü var. Çünkü bebek pek çok sorunu da beraberinde getiriyor. Bebeğin getireceği ek sorumluluklar, hormonal ve bedensel değişimler gibi faktörler eşlerin dünyasını bir anda altüst edebiliyor.


Bunun sonucunda da ortaya hiç de iç acıcı olmayan bir tablo çıkıyor: doğum sonrası cinsel sorunlar. Doğum sonrasındaki değişimler en çok kadını etkiliyor demek hiç de yanlış olmaz. Doğum, başta cinsel isteksizlik olmak üzere, disparoni ve vajinismus gibi önemli pek çok soruna yol açabiliyor.


Aslında doğum sonrası cinsel sorunlardan kadınlar kadar olmasa da erkekler de etkileniyor. Onlar da yeni bir düzene alışmaya çalışırken cinsel yaşamlarında sorunlar başlıyor. Cinsel isteksizlik ve ereksiyon kaybı, doğum sonrasında erkekler arasında en sık görülen cinsel sorunları oluşturuyor.


Peki doğum sonrası cinsel sorunların altında hangi faktörler yatıyor, tedavi yöntemleri neler? Doğumun ardından geçirilen uykusuz geceler, iki üç saatte bir tekrarlanan emzirme işlemi, bebeğin sık sık hastalanması derken ailenin yaşantısı tam anlamıyla altüst olabiliyor.


Bununla birlikte o güne dek sadece birbirine odaklanan çiftler, doğumun ardından neredeyse tüm ilgiyi çocuğa yöneltiyor. Bir yandan yeni bir yaşama uyum sağlamaya çalışmanın gerginliği, bir yandan da eşinden eskisi kadar ilgi görememenin yarattığı sıkıntı cinsel isteksizliğin oluşmasına yol açıyor.


Doğum sonrasında daha fazla salgılanan ve bebeğin emzirilmesinde büyük rol oynayan prolaktin hormonu da cinsel isteksizlik ve vajinal kuruluğuna neden oluyor. Kadında doğal olarak bu hormonun aşırı salgılandığı emzirme dönemi boyunca cinsel isteksizlik sorunu baş gösteriyor.


Bebeğin doğumuyla birlikte cinsel partner imajına bir de aile kavramının eklendiği düşünülürse, özellikle kadınlar annelik rolünü gereğinden fazla kutsallaştırabiliyor ve doğumdan sonra cinselliğe karşı daha mesafeli yaklaşabiliyorlar. Göğüsler ve vajina cinsel yaşamda erkeği en çok heyecanlandıran iki önemli bölge. Doğumla birlikte bu bölgeler artık tahrik unsuru olma özelliğini kaybedebiliyor.


Doğuma kadar sadece cinsel uyarı noktaları olarak algılanan vajina ve göğüsler aniden bebeğin doğumunu ve beslenmesini sağlayan bölgelere dönüştüğü için bunun sonucunda erkek eşinden uzaklaşabiliyor. Ayrıca bebeğin doğumu, kadın ya da erkeğin o zamana dek bastırdıkları ruhsal çatışmalarını tetikleyebiliyor ve bu sorunlar cinsel isteksizliğe neden olabiliyor.


Disparoni, kadında cinsel ilişkiye yineleyici biçimde ya da sürekli olarak genital ağrının eşlik etmesi şeklinde nitelendiriliyor. Bu sorundan yakınan kadınlar, acının verdiği korkuyla ilişki kurmaktan kaçınıyor.


Hatta ağrının çok şiddetli oluşması, vajinismusa bile yol açabiliyor. Doğum sonrasında gelişen disparoninin en önemli nedeni ise, doğum sonrası kadının sağlığına tam kavuşmadan cinsel ilişkiye girilmesi. Bunun yanı sıra bir diğer neden cinsel isteksizlik sorunu yaşayan kadınlar ilişki sırasında uyarılma sorunu yaşadıkları için vajinal bölgelerinde yeterli ıslanma oluşmuyor.


Vajinadaki kuruluk da disparoniye, yani ağrılı cinsel birleşmeye yol açıyor. Bunun sonucunda cinsel isteksizlik daha da şiddetleniyor ve böylece bir kısır döngü oluşuyor. Vajinusmus ise vajinal kasların, penisin içeri girmesine engel olacak kadar sıkı şekilde kasılması olarak nitelendiriliyor.


Örneğin cinsel ilişkide yeniden ağrı hissedeceği kaygısına kapılan kadın bir kaçınma davranışı olarak kendini istem dışı kasabiliyor. Bir başka neden de kadının ruhsal dünyasında yaşanan çatışmaların canlanması ile ortaya çıkan endişe, korku, kaygı duyguları oluşturuyor.


Cinsel sorunların tedavisi, altta yatan nedene göre değişiyor. Kimi zaman kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ile psikiyatristin birlikte çalışması yarar sağlıyor. Erkekte bir sorun varsa, devreye ürolog da girebiliyor. Önce kadın ve erkeğin iç dünyasında ne tür sorunlar yaşadığı belirleniyor.


Cinsel soruna yol açan faktörler tespit edildikten sonra çifte cinsel terapi uygulanabiliyor, nefes ve gevşeme egzersizleriyle bazı cinsel egzersizler veriliyor. Genellikle 6-12 hafta sonrasında tedaviden başarılı sonuçlar alınabiliyor. Bunların yanı sıra, kadın ya da erkeğin iç dünyasında bastırılmış olan ruhsal çatışmalar ön planda ise tıbbi tedaviyle birlikte yoğun bireysel psikoterapi öneriliyor.



Sevişirken acı çekmek
Bir çok kadın ve hatta nadirde olsa sevişirken acı çeken erkekler de olabiliyor. cinsel ilişki esnasında ağrı, acı hissi duyma bir hastalıığn ve cinsel sorunların başlangıcı, habercisi olabilir.
Bu tip rahatsızlıklar çok yaygın görülür, ancak dereceleri ve nedenleri çok değişkendir. Basit batmalardan çok şiddetli acılara kadar, jenital rahatsızlıklar çok geniş bir yelpaze üzerinde dağılır. Acılar hafif, dayanılır oldukları zaman kadınların büyük çoğunluğu doktora başvurmaya gerek görmüyor ve bunların normal ve geçici olduğunu düşünüyorlar. Kadınlar ancak acıların şiddeti artığı zaman doktora gidiyor. Fakat bu tip rahatsızlıklarda en ufak bir belirti bile gözardı edilmemeli. Bugün çok küçük bir sorun gibi görünen şikayetler, yarın kısırlığa bile varan ciddi problemlerin başlangıcı olabilir.
Eğer cinsel ilişki sırasında acı duyuyorsanız, sizin anlattıklarınız teşhis koymada yol gösterecektir. Bunun için doktorunuza yaşınızı, cinsel yaşamınızı, daha önce geçirmiş olduğunuz enfeksiyon ya da alerji gibi rahatsızlıkları, kullandığınız doğum kontrol yöntemlerini, acıların türü ve nerede olduğu konularında bilgi vermeniz gerekir. Kesin tanının konulabilmesi için, bütün bu bilgilerin doğru verilmesi gerekir.
Acının hangi bölgede hissedildiği önemli
Genital ağrıların yeri tanı için büyük önem taşır. Genel olarak acıların bölgeleri ikiye ayrılır: Yüzeydeki ve derindeki acılar.

Yüzeydeki acılar: Vajina girişinde meydana gelen acılar için yüzeysel acılar terimi kullanılır. Bu tip acıların genel belirtileri kaşıntı, yanma hissi, tahriş ve akıntılardır. Bu belirtiler akla ilk olarak enfeksiyon, mantar ya da alerjik bir sorunu getirir. Daha önce yaşanmış olan bir mantar sorunu da, mukozada küçük izler bırakmışsa, ilişki sırasında acı hissedilmesine yol açabilir. Derindeki acılar: İlişki sırasında vajinanın girişinde değil, daha derininde hissedilen, hatta karın bölgesine bile vurabilen ağrı ve acılardır. Bunlar endometrite, salpingite ya da yumurtalıkları ilgilendiren belirtiler olabilir.
Ayrıntılı bir muayene şart
Hastanın anlattıkları doğrultusunda jinekolog, vajinanın durumunu, bir kızarıklık olup olmadığını, enfeksiyon ve enfeksiyon türü rahatsızlıkların belirtilerini, herhangi bir tahriş ya da yırtılma olup olmadığını kontrol eder. Ayrıca el muyanesi yardımıyla acının yerini de tespit etmeye çalışır. Eğer jinekolog gerek görürse, çeşitli labaratuvar tetkiklerinin yapılmasını da isteyebilir.
Mukoza kuruluğu vajinal acıda büyük rol oynar
Cinsel ilişki sırasında kadınların yaşadığı acıların öncelikli nedeni, mukozanın yeterince kaygan olmamasıdır. Bunun birçok sebebi vardır: Yorgunluk, stres, partnerle uyumsuzluk, doğumkontrol hapı ya da diğer ilaçların mukozayı yıpratması, hormon salgılanmasında azalma, menopoz gibi nedenler vajinada kuruluk meydana getirir ve bu da cinsel birleşmeyi zorlaştırır. Böyle durumlar da acı hissedilmesine yol açabilir.
Psikoloji çok önemli
Tıbbi olarak açıklanamayan sorunların kökeninde genellikle psikolojik problemler yatar. Aşk ve cinsel istek olmasına rağmen ilişki sırasında kasılmaların ya da acıların yaşanmasının altında, çocukluk ya da gençlik döneminde cinsellikle ilgili kötü anıların varlığı aranır. Veya yetiştirilme tarzının getirdiği etkiler kadının beyin olarak cinselliğe hazırlanamamasına yol açabilir ve bu da ilişkileri zor ve acılı kılabilir.
Uygun bir tedavi
Vajinal kuruluk durumunda kayganlaştırıcı bir krem kullanılarak cinsel ilişki kolaylaştırılabilir. Menopoz dönemindeki kadınlarda bu kremlerin yanısıra, hormon tedavisinin uygulanması da önemlidir. Bu tedavi sayesinde menopozun diğer yan etkileri de ortadan kaldırılır ve kadın psikolojik olarak da rahatlar.
Enfeksiyonlar söz konusu olduğunda, ağızdan alınacak ya da lokal antibiyotik tedavisiyle enfeksiyon dindirilir.
Doğum sonrası cinsel ilişki acıların dindirilmesinin en iyi ilacı sabır ve zamandır.
Jinekolojik rahatsızlıklarda tedaviler farklılaşır. Endometriyozis durumunda kuvvetli projestatiflerin alınması gerekir. Bazen cerrahi müdahale de söz konusu olabilir. Kistlerin %90 ı kendiliğinden geçerken, kalanı için uygun tedaviler yapılır.
Ağrı ve acıların nedeni psikolojikse, en iyi ilaç hastanın kendisidir. Böyle durumlarda hastanın önce kendi beyninde sorunu kabul edip, bunu partneriyle konuşması gerekir. Partnerinin ona yardımcı olması, kendisini güvende ve rahat hissetmesini sağlar.
Logged
kezban62
Moderatör
*


Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 11424



Üyelik Bilgileri WWW
« Yanıtla #13 : 19 Mayıs 2010, 09:48:34 »


Vajina sızlaması ve vajina hastalıkları

Vajinada sızlama ve yada anormal bir ağrı olduğunda bu hangi hastalığın belirtisidir ve nasıl bir tedavi gerekmektedir? İşte vajinal kokudan tutunda bütün vajinal hastalıklar hakkında muhteşem bilgiler huzurlarınızda. Memorial Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Opr. Dr. Banu Göker Özdemir, kadınlarda özellikle yaz aylarında havuz suyuna bağlı olarak ortaya çıkan vajinal mantar enfeksiyonu hakkında bilgi verdi
Vajinal mantar enfeksiyonu nedir? Kadınlarda oldukça sık rastlanılan vajinal akıntı, kaşıntı ve yanma gibi şikayetler, genellikle genital bölgede meydana gelen bakteri, virus ve mantar enfeksiyonlarından kaynaklanmaktadır. Bu tür enfeksiyonlara neden olan mikroorganizmaların bir kısmı cinsel yolla kişiden kişiye bulaşırken, bir kısmı da vajinanın normal florasında meydana gelen değişikliklere bağlı olarak enfeksiyon meydana getirir. Birçok kadın hayatı boyunca en az bir kere bu sorunla karşılaşmakta ve tedavi edilmediği takdirde vajinal enfeksiyonlar kişiye çok rahatsızlık verecek şekilde tekrarlayan bir hal alabilmektedir.
Vajinal mantar enfeksiyonlarının nedenleri nedir? Niçin özellikle yaz aylarında ortaya çıkar? Özellikle yaz aylarında hava sıcaklığının yükselmesiyle beraber genital bölgenin nemli kalmasına bağlı olarak vajinal mantar enfeksiyonlarında artış görülmektedir. Çoğu kez vajinada normal olarak bulunan mantarların, vajen florasında meydana gelen değişiklikler sonucu aktif hale gelmesi ile kişide enfeksiyon gelişebilir. Antibiyotik kullanımı, gebelik, şeker hastalığı ve bağışıklık sisteminin baskılanmasına neden olan bir takım hastalıklarda, vaginal mantar görülme riski artmaktadır. Özellikle yaz aylarında ise genital bölgenin nemli kalmasına sebep olan sentetik çamaşırlar, dar pantolonlar da mantar enfeksiyonu riskini arttırmaktadır. Bunların dışında yine yaz aylarında ve özellikle havuz sonrası bu şikayetlerin arttığı görülmektedir. Burada sebep sanılanın aksine havuzdan mantar bulaşması değil, havuz suyundaki klorün vagen florasındaki yararlı bakterileri öldürmesi sonucu var olan mantar sporlarının aktif hale gelmesidir.
Vajinal mantar enfeksiyonunun en sık görülen belirtileri nelerdir? Vajinal mantar enfeksiyonunun en sık görülen belirtisi, kaşıntı ve vajinada yanma hissidir. Bu durumda dış genital organlarda kızarıklık ve ödem meydana gelir. Mantar hastalıklarında oluşan kaşıntı genellikle çok şiddetlidir ve çoğu kez hastayı doktora getiren en önemli nedendir. Bazen kaşımaya bağlı olarak o bölgenin derisinde sıyrıklar ve küçük kanamalar dahi oluşabilir. Genellikle hastalarda beyaz renkli, kokusuz, süt kesiği kıvamında dediğimiz akıntı da görülebilir. Bu belirtilere ek olarak şiddetli mantar enfeksiyonlarında idrar yaparken yanma, idrarın değdiği bölgelerde sızlama ve cinsel ilişki esnasında ağrı oluşabilir. Vajinal mantar enfeksiyonları nasıl tedavi edilir? Enfeksiyonlardan korunmak mümkün müdür? Kadınlarda oldukça sık olarak rastlanan bu tür enfeksiyonlar; vaginal fitiller, kremler ve gerektiği durumda ağızdan alınan ilaçlarla tedavi edilebilmekte, semptomlar ise 1-2 gün içinde gerileyebilmektedir. Hastaya oldukça sıkıntılı günler yaşatabilen bu enfeksiyondan korunmak için basit birkaç önlem oldukça yararlı olabilir. Öncellikle genital bölgenin ıslak ve nemli kalmasını önlemek için sentetik çamaşırlar ve dar kıyafetler giymekten kaçınılmalı, pamuklu ve rahat iç çamaşırlar tercih edilmelidir. Ayrıca genital bölgenin temizliği için normal sabun, parfümlü kozmetik ürünleri gibi tahrişe yola açabilecek temizlik ürünlerini değil, bu bölge için özel üretilmiş sabunlar kullanılmalıdır. Bunların dışında yaz aylarında havuz sonrası genital bölgenin kuru kalması için hanımlara ıslak mayo veya bikini ile kalmamalarını, klorlu sudan arınmak için havuz sonrası duş almaları gerekmektedir. Kadınlar, kendilerinde herhangi bir zamanda gelişen akıntı, kaşıntı yanma gibi şikayetleri ciddiye almalıdır. Herhangi bir sorunda bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurmalıdırlar





Cinsel isteksizliğin sebepleri
Cinsel isteksizlik bir cinsel sorundur fakat, cinsel isteksizliğin nedenlerini biliyor musunuz? Bilmiyor sunuz değil mi ? O halde buyrun, öğrenin.
Libido, erkek ya da kadını cinsel birlikteliğe hazırlayan, hem ruhsal hem de bedensel hazırlanma süreci olarak da tanımlanabilir. Bir insanın libidosunun düşük ya da yüksek olması ise cinsel yaşamında problemleri beraberinde getirebilir. Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz Haydarpaşa Numune Hastanesi’nden 2. Üroloji Kliniği Şefi ve Üroloji Uzmanı Prof. Dr. İhsan Karaman libidonun düşmesine neden olan sebepler ve libidoyu artırmanın yollarını anlattı.
Libido erkek ve kadın için de geçerlidir
“Libido kavramı bazen karıştırılıyor. Yani sanki erkeklerde varmış kadınlarda yokmuş gibi düşünülüyor. Libido erkekte erkeklik hormonlarıyla, kadın da kadınlık hormonlarıyla beslenen ama beyinsel bir tarafı da olan yani ruh dünyasıyla algıyla düşünceyle ilişkisi olan bir kavramdır. Dolayısıyla her iki cins içinde geçerlidir” diyor Doç. Dr. İhsan Karaman.
Libidonun düşmesine neden olan sebepler
Prof. Dr. İhsan Kahraman libido hakkında bilgi verdi
Prof. Dr. İhsan Karaman cinsel isteksizliğe neden olan sebepleri şöyle sıralıyor:
1. Hormonlar
Öncelikle libidoyu fiziksel olarak oluşturan şey erkeklik hormonu ya da kadınlık hormonudur. Testosteron erkeklik hormonu, östrojen ise kadınlık hormonudur. Bu hormonların bir şekilde insanda eksik olması libidoyu düşürür. Eğer sizde libidoyu arttıran hazırlayan ortaya çıkaran hormon eksikse cinsel istek kamçılanmayacaktır. Bu hormonlar doğuştan eksik olabilir ua da bazı hastalıkları nedeniyle düşebilir. Her şeyi normal gözüken bir insanın daha sonrada bilinen yada bilinmeyen sebeplerden hormonları düşebilir. Yaşlanma bunun en büyük sebebidir.
2. Psikolojik sebepler
Hormon eksikliği dışında daha sık görülen sebep psikolojik sebeplerdir. Hem kendi toplumuzu hem de dünyayı göze alırsak cinsel soğukluk, cinsel isteksizlik ya da libido düşüklüğü kadınlarda daha sık görülür. Bunun temelinde yatan psikiyatrik hastalıklar olabilir, depresyon, melankoli gibi. Davranış bozukluğu olarak cinsel isteksizlik, cinsel soğukluk, cinsel tiksinti bozukluğu gelişebilir. Bir insanda neden cinsel soğukluk olur. Bunun beyinsel, ruhsal sebepleri olduğu gibi küçük yaşta geçirilen cinsel istismar, tecavüz, taciz ya da yanlış bilgilendirilme de bunların sebepleri arasındadır. Örneğin yanlış bilgilendirilme konusunda kadınlar için çok sık gördüğümüz evlenip, birlikte olamamadır. Neden olmaz, çünkü çocukluktan beri ilişki zordur gibi şartlandırmalar korkunun oluşmasına neden olabilir. Bu nedenle vajina kasılır buna vajinusmus da denilir. Bunun temelinde korku yatar. Böyle bir kadında cinsel istek olması mümkün değildir.

3. Ortam Erkek ya da kadında cinsel eyleme hazırlayan görsel uyarılar, kokular, fanteziler, ortam, konuşmalar bile cinselliği hazırlayan etkenlerdir. Bunların eksikliği libidoyu düşürür. Kötü koku, ortamın kötü olması hemen libidoyu düşürebilir.
4. İlaçlar
İlaçlar da libidoyu düşürür özellikle de psikiyatri ilaçları düşürür. Depresyon ilaçlarının b birçoğunda cinsel isteği azaltabiliyor.
5. Monotonluk
Sonuçta hayatta ekonomik başarı, mutluluk ne kadar önemliyse bedensel ve ruhsal sağlık ne kadar önemliyse cinsel sağlık da o kadar önemlidir. O eksik olduğu zaman insanda mutlaka bir eksiklik var demektir. Cinsel sağlığı tatmin etmek gerekir bu da konuşarak ve anlaşarak olur.
Cinsel isteği azaltan etkilerden biri de monotonluktur. Bir çift beraber 3-5 ya da 10 sene hep aynı şekilde sevişirse bıkkınlık oluşur. Diyelim ki bir çift hep akşam beraber oluyor, hep aynı saatte yatağa giriyor, yatak odasında kendi yataklarında sevişiyorlar. Bu hep tekrarlanırsa monotonluk oluşur. Bu durumda hemen bir değişiklik yapılabilir saat değiştirebilir, ortamın ışığı değiştirilebilir, yer değiştirilir oturma odasına gidilir, sevişme orda da olabilir. Yani libido öyle bir şey ki en ufak değişiklikten bile müthiş haz alabilir. Eğer karşılıklı sevişmeyle tahrikle dolgunluğa ulaşılabiliyor ama daha fazlasını isteniyorsa birlikle bir erotik film seyredilebilir, orada yapılanlar taklit edilebilir.
Libidoyu artıran etkenler
1. Fiziksel bir hastalık var mı önce ona bakılması gerekilir. Hormon eksikliği ya da ilacın yan etkisi gibi bir durum var mı ona bakılır. Eğer varsa bu hormonlar yerine konulur. Beyinsel olarak doğuştan gelen hastalık tablolarını da düzeltmeye çalışılır.
2. Psikolojik sebepler olduğunda ise iyi bir danışmanlık gerekir.
3. Sevişme yöntemlerinden başlayarak çevresel uyaranların düzeltilmesi gerekir. Birbirini tanıyarak karşılıklı konuşarak birbirlerinden neden hoşlandığını uyarılmak için cinsel haz almak için neye ihtiyaç duyduğunu öğrenirse karşı tarafta onu uygulamaya çalışır. Cinsel mutluluğa varabilmek için, o utanma sıkılma ayıp kaygılarını bir tarafa bırakmak gerekiyor.
Şehir hayatı libidoyu etkiliyor
Prof. Dr. İhsan Karaman, “Entelektüel hayat öyle bir şey ki; insanlar sabah çıkıyorlar ekmek parası peşinde kariyer peşinde akşama kadar koşturuyorlar. Yorgun argın eve geliyor ve cinsellik o saatten sonra oluyor. Şimdi buna baktığınız zaman bu kadının ve ya erkeğin libidosu kalmamış olur. Bunu da göz önüne aşkları monotonlaşan çiftler için, bizim istediğimiz azaldı diyenler için küçük bir kaçamak tatil yapmalarını öneriyoruz” diyor.
Ginseng cinsel gücü artırıyor
Besinlerin cinsel güç üzerindeki etkisi hakkında ise Karaman şöyle diyor; “Bir takım macunlar var mesala mesir macunu. Bu macunun içinde birçok baharat vardır ve bu macunlardan yenilebilir. Kuru üzüm, kuru incir gibi kalorisi yüksek besinler fındık, ceviz, badem gibi kuru yemişler, polen arı sütü bal gibi yine yüksek gıda içeriği olan besinler bir de zencefil gibi doğadan toplanan bir takım otlar tüketilebilir. Cinsel güce etkisi olduğuna inanıyorum. Çünkü sonuçta bizim insanlara verdiğimiz ilaçlar içindede bir takım hormonlar ya da maddeler var. Sadece bunlara güvenerek değil de bunlardan katkı sağlanabilir. Bir de bize gelen libidosu azalmış insanlara bazen bitkisel kökenden yapılmış haplar ilaçlar veriyoruz. Piyasada eczanede de var bunlar. Ama hekimin seçmesi şartıyla kürler yaparak cinsel isteği artırdığını biliyoruz. Birde ginseng var. Çin kökenli olan bu bitki birçok ilaçta da var. Oldukça fazla işe yaradığı biliniyor.”




Seks sorunları ve çözümleri
Hemen hemen her çiftin ve herkesin başına gelebilecek seks sorunları vardır ki bu sorunlar gayet doğal olmak ile birlikte yerinde ve zamanında çözüm bulmalıdır.
İşte en yaygın seks sorunları ve çözümleri…
Seks, ilişkinin tuzu biberidir ve tuzsuz yemek bir şeye benzemez. Eğer yatak odanızda bir problem yaşıyorsanız, çok sevseniz bile bu, sevgilinizle olan ilişkinizi zedeler ve o ilişki bitmeye mahkum olur. Genelde seks sorunlarının basit çözümleri vardır; çözülmesi zor olan çiftlerin arasındaki iletişim sorunudur.
Dışarıdan çok ateşli bir çift olarak görünüyorsunuz ve herkes sizin cinsel hayatınızın da çok renkli olduğunu tahmin ediyor ama yanılıyorlar… Uzun süreli ilişki yaşayan çiftlerin 60ı yatak odalarında problem yaşıyor.
Bunun en büyük sebebi çiftlerin cinsel tatminsizliklerini birbirleriyle paylaşmamaları ve bunu konuşmaktan çekinmeleri. Kendilerini yetersiz bulan çiftler, sorunlarını dile getirmekten utanıyor ve bu genelde ilişkide sonun başlangıcı oluyor…
Aslında cinsel bir sorunu çözmek çoğu zaman oldukça basittir, yeter ki onu doğru teşhis edebilelim. İşte size bu konuda yol gösterecek en yaygın 5 seks sorunu ve çözümleri…
1- Sizi Tatmin Edemiyor Ama Ettiğini Mi Sanıyor?
Erkekler genelde başka kadınlar üzerinde işe yaramış olan eski yöntemlerini uygulamayı sürdürür. Siz bundan hoşlanmadığınızı söyleyene kadar da böyle yapmaya devam eder; çok hızlı, çok yavaş ya da istediğinizden çok farklı olduğu için sizi mutlu edebilecek noktaya ulaşamaz. Bu onun yatakta kötü olduğunu göstermez, sadece bundan hoşlanmadığınızı ona söylemediğinizi gösterir.
Konuyu nazik bir şekilde açmalısınız; bunun bir yolu da ona hoşlandığınız tarzı kendi bulmuş gibi hissettirmek olabilir. Seks sırasında farklı bir şey yaptığında bundan hoşlandığınızı o anda söyleyin.
Yapmasını istediğiniz bir hareket varsa ya da belli bir yerinize dokunmasından hoşlanıyorsanız, seks sırasında onun elini tutarak istediğiniz yere yönlendirin. Bu sessiz yöntemi daha kolay kavrayacaklardır.

2- Sizin Libidonuz Onunkinden Fazla Mı?
Arada bir “Başım ağrıyor” geceleri yaşanabilir fakat bazı çiftler tamamen ayrı zamanlarda seks isteğinden yakınıyor. Eğer isteği az olan taraf erkekse sorun çok daha büyük oluyor. Çok sayıda erkeğin libidosu kız arkadaşınınkinden düşük ancak bunu kabul etmiyorlar çünkü isteksiz olmak bir erkeğe kendisini güçsüz hissettirebilir, yüksek libidosu olan bir kadın da cinselliğinden utanıp erkeğin kendisini çekici bulmadığını sanabilir. Erkekler strese iki şekilde tepki verir: Ya sorunlarından kurtulmak için sekse aşırı düşkün hale gelirler ya da seksi düşünemeyecek durumda olurlar. O dönemlerde anlayışlı olmaya çalışın ve ona zaman tanıyın
Eğer baştan beri durum bu şekildeyse ikinizin neden farklı frekanslarda olduğunuzu çözmeniz gerekiyor. Sizin kadar istekli olmaması için tutucu bir aileden geliyor olmasından tutun da, kötü cinsel tecrübelere kadar tonlarca uzanan tonlarca sebep var. Seks isteğiniz onunkinden daha fazlaysa bu konuyu onunla konuşarak, onun istemediği bir zamanda kendi ihtiyaçlarınız olabileceğini yumuşak bir dille söyleyin.
3- Teknik Zorluklar Mı Var?
Erkek arkadaşınız cinsel zorluklar yaşıyorsa yapmak isteyeceğiniz son şey onunla bu konuda konuşmak olacaktır. Ancak onu genç ve güçlü erkeklerin bile erken yaşta geç boşalma veya ereksiyon olamama gibi sorunlarla karşı karşıya kalabileceği konusunda ikna etmelisiniz. Erkekler için cinsel sorunlar fiziksel ya da psikolojik olabilir.
Geçmişte cinsel sorunlar yaşadığı için korkuyor olabilir ama asıl problem genellikle stres, kötü beslenme ya da hareketsizliktir. Bu tür faktörler zamanla geçer. Yine de sorun devam ederse bir uzmana danışmakta fayda var.
Çiftlerin çoğu ereksiyon sona erdiğinde her şeyin bittiğini düşünüyor. Oysa ki sizi elle ya da oral olarak tatmin etmeyi sürdürebilir. Sizi farklı şekillerde de mutlu edebileceğini görmek onun da moralini düzeltecektir. Ayrıca dikkatinizi penisine yoğunlastırmamanız yeniden ereksiyon olmasına yardımcı olacaktır.
4- Her Şeyi Denediniz Mi?
Seks hiçbir zaman ilk baştaki gibi gitmez. Bunun sebebi çiftlerin çoğunlukla ilişki başlar başlamaz kitapta yazan her pozisyonu denemek istemeleridir. Birkaç yıl sonra çiftler partnerlerinin neden hoşlandığını anlamış oluyor ve sadece bunları yapmak istiyor. Orgazm olabilseler de aynı hareketlere bağlı kalmak isteklerini azaltabilir.
Seks hayatınızın uykunuzu getirdiğini belli etmeden onu biraz canlandıracak şekilde eski günlere geri dönüş yapmayı önerebilirsiniz. Heyecan, heyecanı besler. Yeni bir şey sizi daha da isteklendirecektir.
Bu da demek oluyor ki rahat pijamalannızı çıkarıp seksi iç çamaşırlarıyla yatağa girin, evin farklı köşelerinde seks yapmayı deneyin, kılık değiştirmek gibi fetiş oyunlar oynayın, gizli fantazilerinizi onunla konuşmaktan çekinmeyin ve bir kaçamak yaparak en sevdiğiniz otelde onunla seksi bir haftasonu geçirin!
5- Seks Fazla Mı Geliyor?
Bir erkekle ilk çıkmaya başladığımızda hissettiğiniz tek şey sizinle yatmak ister olur. Ancak uzun bir ilişki sırasında erkek arkadaşınız zorlayıcı olmayı bırakacaktır. Bu seks rutininden sıkılmış ya da seks için kendini zorlamak durumunda hissetmemesinden kaynaklanabilir.
Ne yazık ki durum sizin için de aynı şekilde olmayabilir. Çoğu kadın seks sırasında kontrolü erkeğin almasını tercih ediyor, bu yüzden sürekli olarak insiyatifi ele alan erkek olduğunda durum sıkıcı ve tatmin etmeyen bir hale gelecektir.
Cinsel geçmişinize bir bakın; önceden bu konuda daha istekliyse ve şimdilerde pek istekli davranmıyorsa seks tarzınızdan sıkılmış ya da tembelleşmiş olabilir. Eğer böyleyse yeni yöntemler denemelisiniz.
Seksi imalarla onu tahrik edin, daha sonra kendinizi geri çekerek onun size gelmesini sağlayın. Bu bir erkeği her zaman motive etler. Sıcak bir köpük banyosunda uzun süre çıplak şekilde vakit geçirin ya da çırılçıplak halde yatağa uzanın, çarşaf sadece gerekli yerleri kapatsın. Bakalım ne kadar dayanabilecek?




Mikroenjeksiyon hakkında bilinmesi gerekenler
Mikroenjeksiyon, şiddetli erkek kısırlığı tedavisi için geliştirilmiş bir yardımcı üreme tekniği yöntemidir. Spermin normal dölleme özelliğine sahip olmaması durumunda döllenmenin müdahaleli olarak sağlanması amacıyla uygulanır. Şiddetli erkek kısırlığına yol açan durumlarda tüp bebek yöntemi de dahil olmak üzere bilinen diğer tedavi yöntemleri ile döllenme olmamakta veya çok düşük oranda gerçekleşmektedir.
Mikroenjeksiyon yöntemi son yıllarda kısırlık tedavisinde devrim yaratmış olup, daha önceden tedavi şansı verilmeyen birçok çift, bu yöntemle çocuk sahibi olmuştur.
Embriyoların döllendiği gün (pronükleus dönem) dondurularak saklanması ile başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Böylece bir kez uygulama ile birden fazla transfer şansı oluşmaktadır, Çiftler için hem gebelik başarısını artırıcı ve hem de daha ekonomik olan embriyo dondurma işlemi uygun olan vakalarda rutin bir şekilde kullanılmaktadır.
Mikroenjeksiyon uygulaması, mikro pipetler yardımı ile mikroskop altında spermin kadından elde edilen yumurtanın içine enjekte edilmesidir. Böylece bir anlamda zorla döllenme sağlanmaktadır. Aksi takdirde çoğunlukla sayı, hareketlilik ve şekil bozukluğu olan spermlerin kendiliğinden yumurtaları döllemesi mümkün olmamaktadır, işlemler mikroskobun ısıtılmış tablasında, 200–400 büyütme altında ve mikromaniplatörler aracılığı ile yapılmaktadır. Mikroenjeksiyon, şiddetli erkek kısırlığı dışında tüp bebek tedavisi ile döllenme sağlanamayan çiftlerde veya merkezimizde kadından elde edilen yumurta sayısının 5 ve altında olduğu durumlarda uygulanmaktadır. Menideki çok az sayıda spermle işlem yapılabildiği gibi, menide spermin bulunmadığı durumlarda epididimal kanal veya testislerden elde edilen spermler kullanılarak da mikroenjeksiyon yapılabilir. Bazı erkeklerde testislerde sperm bulunması mümkün olmayabilir. Bu durumda eğer varsa spermatid adı verilen ve spermin ilkel hali olan hücreler kullanılmaktadır. Spermatid kullanımı ile elde edilen sonuçlar henüz yüz güldürücü değildir. Düşük oranda döllenme ve gebelik elde edilebilmektedir.
Tıpkı normal gebeliklerde olduğu gibi yardımcı üreme teknikleri ile elde edilen gebeliklerde de düşük riski mevcuttur. Özellikle 42 yaş ve üzerindeki kadınlarda gebelik oranları dramatik olarak azalmaktadır. Yumurtalık fonksiyonları normal veya sınırda bozuk bulunan 42 yaş üstü kadınlarda bu işlem düşük başarı oranları belirtilerek uygulanmaktadır.
Mikroenjeksiyon işlemi özel donanıma sahip mikroskop altında, uçlarına açı verilmiş steril tek kullanımlık cam mikropipetler ile gerçekleştirilir.
Yumurta toplama işlemi sonucunda elde edilen yumurtalar önce çevresindeki kümülüs hücrelerinden temizlenerek, olgun olanlar ve kullanılabilecek durumdakiler belirlenir. Mikroenjeksiyon işlemi yapılacak olan steril toksik olmayan plastik kapta, önce erkeğe ait spermlerin konulacağı özel kültür sıvısı içeren bir havuz oluşturulur. Daha sonra olgun yumurtaların konulacağı özel besi sıvısı içeren mikro damlacıklar hazırlanır.
Sperm ve yumurta kendilerine ait yerlere konulduktan sonra mikroskop altında şekil olarak normal görünümlü ve varsa hareketli sperm seçilerek mikroenjeksiyon pipeti ile kuyruğun orta bölümüne bastırılarak hareketsizleştirilir. Tekrar kuyruk kısmından yakalanan sperm pipet içine alınarak yumurta içeren besi ortamına gidilir. Burada yumurta özel tutma pipeti ile tutularak sperm yumurta içine enjekte edilir. Bu işle tüm yumurtalarda aynı sıra ile uygulanır, işlem bittikten sonra yumurtalar tek tek özel besi ortamlarına alınarak işlemden 16–18 saat sonra döllenme kontrolü yapılır. Döllenmiş ve döllenmemiş yumurtaların sayısı belirlenir. Döllenenler ile döllenmeyenler ayrı ayrı belirlenerek besi ortamlarına konulur ve 2, 3, 4, 5 gün transfer edilene kadar büyümeleri izlenir.
Normal özelliklere sahip bir meni örneğinde sperm sayısının, mililitrede en az 20 milyon, hareketli spermlerin %50 ve ileri hızlı hareketliliğin (+4 veya A grubu hareket) % 25 ve normal sperm morfolojisinin (şekilsel özelliği) % 8′ün üzerinde olması gereklidir. Bu değerlerin altında erkek kısırlığından söz edilir. Şiddetli erkek kısırlığında bu parametreler çok düşüktür ve spermler yumurtayı dölleme yeteneğinden yoksundur. Şiddetli erkek kısırlığı için standart bir tanım olmamakla birlikte; ileri hızlı hareketli ve normal morfolojideki sperm sayısının bir milyon altında olması şeklinde tanımlanabilir. Sperm ve yumurtanın tamamen normal olduğu durumlarda bile tüp bebek yöntemi ile döllenme olmayabilir.
Mikroenjeksiyon yönteminin uygulandığı durumlar
IVF -ET yöntemi ile döllenmenin gerçekleşmediği durumlar
Sperm sayısı ve hareketinin az olduğu durumlar
Sperme ait yapı bozukluklarının olduğu durumlarda uygulanır.
Mikroenjeksiyon ve Tese yöntemi nedir ?
Yumurtalıklardan alınan yumurtanın içerisine tek bir spermin laboratuarda enjekte edilerek döllenmenin sağlanması işlemidir. Eğer erkek sperm üretemiyor ise testislerden sperm alınması (biyopsi ile) işlemine TESE denir.
Mikroenjeksiyon yöntemi kaç defa denenmelidir?
10–12 defa deneme yapılabilir. Eşlerin fizyolojik ve psikolojik açıdan hazırlanmalarını sağlamak iç in 2–4 ay ara verilerek uygulanmaktadır.
Mikroenjeksiyon yönteminde başarı şansı nedir?
Her bir denemede başarı şansı %20-25′dir. Yani bu yöntemi deneyen 100 çiftten sadece 20–25 tanesi gebe kalabilir. Başarıda en önemli etken, yöntemlerin bu konuda yeterli bilgi, tecrübe ve isteğe sahip personel ile yeterli donanıma sahip ve her türlü yeniliği uygulayabilecek bir merkezde yapılmış olmasıdır.
Yöntemin bebek üzerinde zararlı bir etkisi var mıdır?
Bu yöntem ile gebe kalanlar ile normal yolla gebe kalan kadınların çocuklarında anomali (aykırılık) olasılığı açısından bir fark olmadığı belirlenmiştir.
Mikroenjeksiyon teknikleri nelerdir?
ICSI (intra sitoplazmik sperm enjeksiyonu) gibi mikroenjeksiyon teknikleri tek bir spermin laboratuar koşullarında bir yumurtanın içine enjekte edilmesi temeline dayanır. Çok az sayıda ve/veya döllenme yeteneği zayıf sperm olduğunda kullanılır. Bu teknikler spermin yumurtanın içine girmesini kolaylaştırma amacını taşır ve döllenme mikroskop altında yapılır.
Yardımcı döllenme teknikleri sperm hücrelerinin yumurtayı dölleyemediği veya laboratuvarda sıradan in vitro inseminasyon için yeterli spermin olmadığı çiftler için geliştirilmiş bir yöntemdir.
İntrasitoplazmik sperm enjeksiyonu, diğer bir deyişle ICSI, embryologlarca şekli ve hareketine (morfoloji) bakılarak seçilen tek bir spermatozoanın yumurtanın merkezine enjekte edilmesidir. Bu, erkek faktör infertilite tedavisi ve daha önceki IVF teşebbüslerinde döllenememe başarısızlığıyla karşılaşan çiftler için en başarılı yardımcı döllenme tekniği ve tedavisidir.
IVF -ICSI programı 4 basamaktan oluşur:
Yumurtalıklarda Yumurta Gelişimi
Yumurtaların Toplanması
Yumurtaların Döllenmesi Ve Embriyo Gelişimi
Embriyonun Rahim İçine Yerleştirilmesi




Seks hakkında 10 yeni sır
 1-Emziren bir arkadaş libidonuzu artırabilir
Kokuların cinsel hayatımız üzerinde güçlü bilinçaltı etkileri olduğunu biliyor muydunuz? Süt veren kadınların yaydığı koku, etraflarındaki tüm kadınların libidosunu yüzde 50 artırabiliyor. Feromon hormonları kadınlara, “Artık senin de hamile kalma zamanın geldi” mesajı veriyor ve sekse yönlendiriyor.
2- Kadınlar zihnen daha çok aldatıyor
Araştırmalar kadınların erkekleri zihnen daha sık aldattıklarını ortaya koyuyor. Kadınların yüzde 80’i tanıdıkları bir erkekle ilgili fanteziler kurarken, erkeklerin yüzde 75’i yalnızca pornografik görüntüleri hayal ediyor. Erkekler için beğendikleri bir kadınla seks yapmayı hayal etmek zor değil, ancak porno dergilerinde gördükleri kızlar dururken o kadar çaba sarf etmeye değmez. Kadınlar ise fantezi nesnelerine kanlı canlı bir karakter eklemek istiyorlar.
3- Yaşlanmak orgazmda zirve yapmaktır
Yaşlanmak seks hayatının bitmesi değil, orgazm olma şansının zirve yapması anlamına geliyor. Yeni bir araştırma, 36-45 yaş aralığındaki kadınların yüzde 63’ünün her seks yaptıklarında orgazma ulaştıklarını gösteriyor. Daha genç kadınlardaysa bu oran yüzde 28. 65-74 yaş arasındaki kadınların bile yüzde 53’ünün cinsel hayatları aktif şekilde devam ediyor.
4- Kadınlar da porno sever
Tahmin edilenin aksine kadınlar da cinsel hayatlarını renklendirmek için erkekler kadar porno izliyorlar. Üstelik pek çoğu porno eşliğinde sevişecek kadar cesaretli. Eğer siz de merak ediyor ama aşırı şiddet içeren görüntülerle karşılaşmaktan korkuyorsanız, seçim konusunda eşinizden yardım alın.
5- Cinsel güdüleriniz genetik olabilir
Boş bir beyaz sayfa gibi değil, bazı donanımlarla doğuyoruz. Dolayısıyla seks güdülerimizin genetik olma ihtimali var. Kadınların yüzde 30’u kolay, yüzde 60’ı zor tahrik olurken, yüzde 10’u da ortalama bir tahrik olma kapasitesine sahip. Siz bu yelpazenin neresindesiniz?
6- Evli erkek kadın avcılığını bırakır
Bilimsel araştırmalar erkeklerin evlendikten sonra kadın avcılığı isteklerinin düşüşe geçtiğini gösteriyor. Çünkü testosteron seviyesi evli erkeklerde, evli olmayanlara kıyasla daha düşük oluyor. Uzmanlar bu düşüşü, evli erkeklerin, kadını için diğer erkeklerle rekabete girmek zorunda olmamalarına bağlıyor.
7- Nezaket tutkunun katilidir
Çiftler yatak odası dışında bir yerde sevişmeyi başlatmak ya da yatakta oral seks yapmak istediğinde, birbirlerine çekinmeden açıkça izin verirlerse, cinsel iletişimdeki duvarlar yıkılıyor. Cinsel düğümün çözümü ‘izin’den geçiyor.
8- Seks değil öpüşmek evliliği kurtarır
Bir araştırmaya göre her gün öpüşen çiftlerin boşanma olasılığı, her gün seks yapanlardan daha düşük. Dolayısıyla seks değil, öpüşmek ilişkiyi onarıyor. Zira öpüşmek, aşk ve sevgi belirtisiyken; seks spor, basit bir rahatlama ya da egemenlik kurma yöntemi olarak algılanabilir.
9- Cinsel isteksizliğe karşı tropikal meyveler
Tropikal meyvelerin büyük bölümünün afrodizyak etkili olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Hindistan cevizinin testosteron aktivitesini artırdığı, ananasın cinsel bir uyarıcı olduğu ve zencefilin cinsel organlarda kan dolaşımını hızlandırarak kadınlar üzerinde Viagra benzeri bir etki yarattığını biliyor muydunuz? Ayrıca çinko bakımından zengin olan kabuklu deniz ürünleri de sperm üretimine yardımcı oluyor.
10- Seksin duraklama dönemi vardır
Seks hayatında üç aylık bir duraklama normaldir. Hatta çiftlerin yüzde 24’ü hayatlarının bir döneminde üç ay ilişkiye girmiyorlar. Seks, günlük hayatlarının bir parçası olmaktan çıkıyor. Bu durumda eşlerin birbirine masaj yapması ve nelerden hoşlandığından söz etmesi, uyuyan duyguları yeniden harekete geçirmeye yardımcı oluyor.




Logged
kezban62
Moderatör
*


Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 11424



Üyelik Bilgileri WWW
« Yanıtla #14 : 19 Mayıs 2010, 09:50:58 »

Uykuda Orgazm


Uykuda cinsellik yaşanabildiği ve sonucunda orgazma ulaşılarak boşalma oluştuğu bilinmektedir. Bu olay sadece erkeğe mahsus olmayıp kadınların da yaşayabildiği bir deneyimdir.
Dr. Kinsey ve ekibinin yaptığı araştırmalar, ilk aydınlatıcı adımlar olmuştur. İrade dışı, uykuda orgazmlar özellikle erkeklerde çoğunlukla cinsel rüyalarla birlikte gerçekleşir. Uyku sırasında rahatlama sağlandığı ve vücut relaks duruma geçtiği için bilinçaltı dilek ve arzularımız rüya olarak ortaya çıkarlar. Bu rahatlama, çoğunluğun ve özellikle kadınların, uykuda çok daha hızlı boşalmalarına da neden olur.
Bugün uykuda orgazmın esasında cinsel yoksunluk durumlarında “doğal” bir ihtiyaç giderme yolu olduğuna inanılır. Oysa Kinsey’in raporları bunun doğru olmadığını göstermektedir. Buna göre, örneğin haftada birkaç kez cinsel birleşmeyle orgazm imkânını bulamayan bir kadının uykusunda yaşadığı orgazm sayısı, yılda ancak birkaç kezlik bir artış göstermiştir. Hâlbuki bazı kadınların ise uykuda orgazm sayıları, cinsel birleşmede orgazmlarının artmasıyla oranlı olarak artış göstermiştir. Demek ki uykuda orgazm, insan vücudunun doğal bir işlevi olup, bilinçli bir cinselliğin sonucu değildir ve son derece zararsızdır.


Cinsel İlişkinin Faydaları

Cinsellik, beyinde endorfin üretimini arttırır. Bu kimyasal molekül, dopamin ve serotininle birlikte zevk hormonları olarak sakinlik verir tatmin hisleri yaratır. Cinsel ilişki keyif maddesidir; Endorfin, serotonin ve dopamin coşku yaratır.
Beş duyu organı, okşanmakla, yemekle, içkiyle uyarıldığında bu duyular doğrudan beyne ulaşır. Cinsel ilişki acıları azaltır; Cinsel tatmin acı eşiğini yükseltir.
Bu da endorfinin etkilerinden biridir. Cinsel ilişkinin gevşetici etkisi, kas çekilmelerinde meydana gelen acıları da hafifletir. Cinsel ilişki kasları gevşetir; okşanmaların yarattığı mekanik etkiyle, haz alınan uyarılmalar vücuda yayılır. Derideki hassas alıcılardan uyarılar iliklere ve beyne taşınır. Beyinden gelen emirle kaslar gevşer.
Cinsel ilişki kan dolaşımını arttırır; Cinsel uyarılma sırasında kan akışı cinsel organlarda yoğunlaşır, bir miktar da bütün vücuda yayılır. Arterler önce gerilip zevk anında gevşer.
Cinsel ilişki kalbi çalıştırır; Cinsel uyarının en yüksek noktasında kalp atışı dakikada 110-180 e çıkar.
Ancak bu etki, seksin sporun yerini dolduracağı anlamına gelmez. Çünkü cinsel ilişki kısa sürelidir. Cinsel ilişki daha formda hissetirir; Sevişme sırasında harcanan kalorinin zayıflatıcı etkisi vardır. 20 dakikalık bir ilişkide 200 kalori kaybedilir. Bu yarım saat tenis oynamakla eşdeğerdir.
Cinsellik adeti düzenler; Düzgün bir cinsel hayat hormonal dengeyi korur ve adetin düzenli olmasını sağlar. Düzenli orgazm yaşayan kadınlar kanlarındaki endorfin miktarından dolayı düzenli ve ağrısız adet görürler.
Cinsellik olumlu düşünmeyi sağlar; Orgazm sonucu serbest kalan enerji, olumsuz düşüncelerin ve takıntıların oluşmasını önleyip olaylara olumlu bir bakış açısıyla yaklaşmayı sağlar.
Cinsellik bağırsakları çalıştırır; Cinsel ilişki sırasında karın kaslarının kasılması, derinlere kadar etkisini gösteren bir masaj gibidir. Bunun bağırsaklar üzerinde laksatif etkisi olur.
Depresyon riski daha az; Bir araştırma sonucunda, cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanmayan kadınların depresyon geçirme riski, diğerlerine göre daha düşük çıktı.
Prezervatif kullanan kadınlarda ise depresyon geçirme riski yüksek çıktı. Bilim adamları, spermlerle birlikte, testosteron ve östrojen hormonlarının da dışarıya atıldığını, bu birleşimin, boşalma sonrasında kadının kanına karıştığını tespit ettiler.
Bilim adamları cinselliğin insan sağlığı üzerindeki etkisini araştırıyor. Denekler üzerinde yapılan incelemede sevişmenin özellikle erkeklerde kalp krizi riskini azalttığı ortaya çıktı



Cinsel İlişkiye Hazırlanma
Atmosfer çok önemlidir
İnsan yapısı, öteki yaratıkların tersine heyecanlara karşı davranışta bulunabilme yeteneğine sahip bir ruh ile donatılmıştır. Bazı durumlar dışında, cinsel ilişki için uyarılmaya bir hazırlık aşaması gereklidir.
Bu durum doğrudan doğruya bedensel uyarılmayı içine almaz. Cinsel isteklerin uyarılması daha çok görme, koklama ve işitmeyle olur. Değişik türde uyarılmaların oluşturduğu cinsel atmosfer, cinsel istekleri doğal yoldan sağlar; vücut ve ruhu, her ikisini birleştirir.
Duyguları okşayan müzik, renkler, sanat, resimler, davranış ve kokuların önemi gayet iyi bilinir. Fakat bunların en önemlisi karşılıklı konuşmadır. Dr. Van De Velde cinsel ilişkiye hazırlık yollarının en etkilisinin konuşma olduğunu kesinlikle ileri sürmektedir. En önemlisi ise sevgidir ve bunun etkisi kendi kendisine telkin ve karşılıklı telkine bağlıdır.
Gündelik evlilik yaşamında konuşmanın önemini unuturuz. Koca içini çekip, şöyle söyleyebilir: “Ben sana sevgi üzerine ne biliyorsam, hepsini söyledim.” Evli bir kadın utangaç bir bakışla şöyle diyebilir: “Erkeğin görevi bu konuda kadınla konuşmaktır.” Her ikisi de haksızdır. Erkeğin okşamalarından mutluluk duyan kadın, tatlı aşk fısıltılarıyla karşılık verir. Kadın ara sıra bazı sözler duymak ister. Fakat, bu, her şey olup bittikten sonra, insanın nefesini kesici bir yığın sıfat işitmek istediği anlamına gelmez.
Kadın, “seni seviyorum”, gibi içten kelimelerin söylendiği bir konuşmadan mutlu olur. Her ne kadar erkek sevgi sözleri söylemeye pek fazla yanaşmasa da, kendisine sevgi dolu sözler söylendiğinde, bundan hiç de hoşlanmaz değildir. Hatta bu gibi sözler, onda cinsel istek bile uyandırabilir.
Erkek ve eşi, evlilik öncesi yılları ve evliliklerinin ilk zamanlarını anımsamalıdır. O zamanlar nasıl aşk fısıltılarının özlemini duymuşlardır! Sevgi dolu sözlerin onları sadece manevi sevgiye uyarmakla kalmadığını, aynı zamanda düzenli, sürekli kendisini yenileyen bir sevgiyi sağladığını hiç bir zaman unutmamalıdırlar.
Aşk oyununa götüren, gitgide koyulaşan atmosfer içinde, bölgesel uyarılma daha başlamadan, cinsel organların içindeki irade dışı salgılama çalışması başlar. Bu da cinsel ilişkilerin bir sonraki aşamasına, okşamalara götürür.
Okşamalar
Cinsel ilişki öncesinde okşamalar sadece kadın için gerekli değildir; erkeğin de buna gereksinimi vardır. Heyecan öpüşmeyle başlar, kucaklamalarla, vücudun çeşitli kısımlarının, özellikle cinsel organların ilişkisiyle artar. Çoğunlukla okşamalara erkek başlar. Bu, evliliğin ilk zamanlarında yeterli olabilir; fakat kendisi okşamalara başlamayı reddeden kadın, kısa zamanda kocasının sevgisini yitirecektir. Öte yandan okşamalar salgılamayı artırır, kanın cinsel organlara dolmasını sağlar ve cinsel ilişki için hazırlıkları tamamlar.
Erkek, kadın kadar çok sıvı salgılamaz. Bu az oluş büyük bir sorun değildir. Fakat kaygan sıvıyı kadının çok az salgılaması, cinsel ilişkiyi zorlaştırır ve cinsel ilişkiden sonraki aktiflik üzerine olumsuz etki yapar.
Aşk fısıltıları kolayca okşamalara götürür; eşlerden biri ötekini yönetmeden, her ikisi birden aynı anda da buna başlayabilirler. Cinsel birleşim sırasında erkek ve kadın normal olarak bir sessizlikler ve karanlıklar dünyasına gömülürler ve böylece büyük bir zevk tadarlar. Fakat bu, odanın karanlık olması anlamına gelmez. Aşk fısıltıları ve arada dile getirilen mutluluk itirafları, çifte karşı konmaz, bedensel bir heyecan, libido sağlar ve onları sadece kendilerine ait olan bir dünyaya götürür.
Burada erkeğin ve kadının dikkat etmeleri için bazı uyarılarda bulunmak gerekir. Cinsel organlar başlangıçta daima yumuşak hareketlerle uyarılmalıdır. Daha sonra, salgılama başlayınca, uyarma gitgide artırılabilir. Başlangıçtaki birdenbire, şiddetli uyarma, acı hissi ve iltihaplanmaya neden olabilir.
Özellikle penisin baş kısmına sabırsızca yapılacak kuvvetli uyarmalardan kaçınılmalıdır. Bazıları kadının kaygan salgısı az olduğunda tükrüğe başvurur. Fakat buna tam anlamıyla güvenilmemelidir. Bunun yerine salgının doğal yoldan çıkışını başka şekilde sağlamaya çalışılmalıdır.
Tutkulu okşamalar, kuvvetli uyarılmanın tek yoludur. Dört gözle beklenen anda hareketlerin yavaşladığını ve yumuşadığını akıldan çıkarmamamız gerekir. Ritmik uyarmalar zevk duygusunu artırmak için çok etkili olabilir.
Evlilikte okşamalar, evlilik öncesindekilerden pek az farklıdır. Her türlü okşama, hatta cinsel organların ağız yolu ile uyarılması bile doğal ve normal olarak kabul edilmelidir. Eşlerden her biri, aralarına soğukluk girmemesi için, hangi çeşit okşamaya başvururlarsa vursunlar, vücutlarını temiz tutmalıdırlar. Her gece yatağa girmeden cinsel organlarını yıkamaya alışmalı, ilişkide bulunmasalar bile bunu savsaklamamalıdırlar.
Akşamları banyo yaptıktan sonra tuvalete giderlerse de kesinlikle yıkanmalıdırlar. Çünkü, cinsel organlar vücut dışkılarını dışarı atmaya da yarar. Bu gerçek, cinsel yaşamda asla unutulmamalıdır



Sevişme hakkında bilmek istediğiniz herşey!!

Cinsel yaşam, insanlığın en karanlık kalan yanlarından biri. Utanç duygusuyla korkuların birleşimi, cinselliğin her tür gerçek dışı söylentiyle birleşmesine neden oluyor. Kulaktan dolma bilgiler, uydurulmuş öyküler, cinsellik bir sır gibi fısıldandığı sürece, gerçeğin yerini alıyor.
İşte size gerçek bilgiler... Belki, merak edip soramadığınız, belki yalan yanlış bilgiler yüzünden yanlış bildiğiniz soruları derledik.

G noktası nerededir?
Yüzyılın en önemli keşiflerinden birinin adı “G noktası”. 1940 yılında Alman jinekolog Dr. Ernst Granfenburg tarafından adı konulan bu nokta, daha doğrusu alanın, kadının en erojen bölgelerinden biri olduğu iddia ediliyor. Vajina duvarında, yaklaşık 5 cm derinlikte bulunan ve bir noktadan çok bir alan diyebileceğimiz G noktasının orgazmı kolaylaştırdığı söyleniyor. Niye bir söylenti gibi aktardığımıza gelince; bu bölgeyi bulmak için, Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfederken harcadığı enerjiyi gözden çıkarmalısınız. Çünkü, Kutup Yıldızı’nın gökyüzündeki yerini bilmeniz, onu her gece gökyüzünde görebileceğiniz anlamına gelmez. Partnerinizle birlikte bu duyarlı bölgeyi bulmak için çeşitli pozisyonlar deneyebilirsiniz.

G noktası sadece kadınlara özgü bir erojen bölge midir?
Erkek de kadının uyarıldığı bölgelerden uyarılabilir. Örneğin göğüs uçları, kulak içleri, ense, kadında da erkekte de ortak erojen bölgelerdir. Erkeklerde, kadınlardaki G noktasına karşılık gelen bölge, testislerle anüs arasında bulunur. Erkeklerin G noktasını bulmak kolaydır. Ancak, çoğu zaman erkekler anüslerine yakın dokunulmasından hoşlanmadıklarından, buna izin vermeyebilirler.

Penis, gerçek büyüklüğüne ne zaman ulaşır?
Erkek cinsel organları, 17 yaşında normal büyüklüğüne ulaşır. Erkekler, 10-13 yaşlarıda ergenlik dönemine girdiklerinde, penisleri de diğer organları gibi, gelişmeye ve büyümeye devam eder. Bu büyüme 17 yaşına gelinceye kadar sürer. Bir erkeğin ergenliğe girmesiyle, cinsel gelişimini tamamlaması aynı şey değildir.

Penisin normal büyüklüğü nedir?
İşte erkeklerin daha çok küçük yaşlardan itibaren cevabını aradıkları can alıcı bir soru. Bu normal ölçü arayışının başlıca sebebi, bu çıtanın altında mı, yoksa üstünde miyim kaygısı. Bu sorunun cevabı “Partnerini mutlu eden penis, normal penistir” diye verilebilir. Bütün penisler erekte olduğunda uzar. Ancak, daha matematik bir cevap istiyorsanız, 13-15 cm kadar diyebiliriz. Şimdiye kadar tıbbi kayıtlara geçen en uzun penisin 33,5 cm uzunluğunda ve 15 cm çapında olduğu belirtiliyor. Şunu söyleyelim; çok büyük penis insana sadece problem getirebilir. Neden derseniz; 1. Vajinadan daha uzun ve geniş bir penis, acı verebilir. 2. Penis büyüdükçe, ereksiyon zorlaşır.

Uzunluk mu önemlidir, genişlik mi?
Siz söyleyin, hangisi? Erkeklerin uzun penis takıntısını boşverin. Bakın Sevişme Terapisti Julie Gole ne diyor:
“Eğer ideal bir penis tasarımı yapabilseydik, bu kapı tokmağı gibi, “kısa ve kaim olurdu.”

Prezervatif kullanırken bebek yağı kullanılmalı mı?
Kayganlığı arttırıcı yağlar prezervatifi olumsuz etkileyebilir. Yağ bazlı vazelin, el kremi, dudak parlatıcısı, ruj gibi maddeler, prezervatifi zayıflatabilir. Bu tip ürünler kullanmak yerine özel hazırlanmış ve prezervatifle kullanılabileceği belirtilmiş maddeler kullanın. Ya da ön sevişme süresini uzatın.

AIDS, oral sevişme ile bulaşır mı?
Olabilir. HIV virüsünün bazı vücut sıvıları ve kanla bulaştığı herkesçe biliniyor. Oral sevişme sırasında ağzınızın içindeki mikroskobik kesikler, dişetlerinizdeki küçücük bir yara virüsün vücudunuza girmesine neden olabilir. Sadece HIV değil, herpes virüsü ve pek çok cinsel hastalık, oral sevişme sırasında bulaşabilir.

Regl döneminde sevişme güvenli midir?
Hayır. Hamile kalabilirsiniz. Yoksa siz vajina içinde spermin 5 gün boyunca canlı kalabileceğini hâlâ öğrenemediniz mi? Regl döneminin tehlikesiz olduğunu düşünüp hamile kalmak çok acı bir sürpriz olabilir. Unutmayın, bazı kadınlar, cinsel ilişki sırasında bile yumurtlayabilirler!

Bazen sevişme neden acı verir?
Vajinal sıvının yeterli olmadığı durumlarda, eğer bir kayganlaştırıcı da kullanmadıysanız, doğacak tahrişlerden ötürü sevişme acı verebilir. Sevişme sonrası küçük ağrılar genellikle problem yaratmayacak cinstendir. Ancak, ağrı sürekli hale geliyorsa ve her birleşme sırasında ve sonra yineleniyorsa, mutlaka doktora görünün. Çünkü bu tip ağrılar vajinal kistlerin ve yaraların habercisi olabilir. Birleşme sonrası kaşıntı ve tahriş yaşıyorsanız, belki de meni alerjiniz vardır. Siz siz olun, işinizi şansa bırakmayın ve doktora görünün.

Klitoris sevişmeden sonra neden hassaslaşır?
Klitoris, bir aysberge benzer... Yani göremediğiniz tarafları, gördüğünüzden çok daha fazladır. Erkeklerdeki penise benzer bir yapısı vardır. Sevişme sırasında içindeki kılcaldamarlar kanla dolar. Dokunulmaya karşı duyarlılığı artar.

Orgazm sonrası kendimizi neden daha iyi hissederiz?
Orgazm, damarlarımızdaki kan akışını hızlandırır ve dolaşımı canlandırır. Meditasyon kadar etkili bir rahatlama yöntemidir. Bungee Jumping yapmış birinin yere ayak bastığı andaki rahatlama hissini düşünün. Orgazm, biraz da buna benzer.

Menide kalori var mı?
Evet. Bir boşalımlık menide yaklaşık 25 kilojul vardır.

Neden meni bazen koyudur?
Eğer partnerinizin menisi koyuysa buna sevinin. Çünkü bilin ki, kendisini size saklamıştır. Erkeğin ilişki sıklığına bağlı olarak menisinin kıvamı değişir.

Kadınlar da boşalır mı?
Bu da çok tartışılan ve cevabı çok merak edilen bir konu. Kimilerine göre kadınların yüzde 40”ı erkekler gibi boşalıyor. Ancak, bunun normal vajina sıvısı mı, yoksa G noktasının orgazma katkısı mı olduğu konusu henüz kesin değil. 1988 yılında Slovakya’da yapılan bir araştırmada, kadınların G noktalarına baskı uygulanmış, sonuçta bazı kadınlarda bir boşalma görülmüş.

Neden penis bazen yana yatar?
Bazı durumlarda erekte olmuş penislerin, bir tarafa doğru yattığı görülür. Bu normal bir durumdur. Penisler de tıpkı diğer organlar gibi, her insanda farklı özellik gösterir. “Peyronie”s disease” adı verilen ve peniste nedeni belli olmayan hücre çoğalmasına sebep olan ağrılı bir hastalık da penisin çarpık durmasına neden olabilir.

Penis kırılabilir mi?
Evet. Ereksiyon halindeki bir penis, baskı altında kırılabilir. Çok ağrı verici olan ve doktor müdahalesine gerek duyulan bu durum, erkekler için çok ciddi bir sorun olabilir. Bu tatsız durumu yaşamamak için, dikkatli olmak da fayda var.

Erkekler orgazm taklidi yapar mı?
Evet. Ereksiyon olması ille de boşalacağı anlamına gelmez. Hatta belki başı ağrıyordur çok yorgundur ya da havasında değildir. Sadece sizi kırmaktan çekindiği için sizi geri çevirememiştir. Orgazmdansa orgazmı taklit etmeyi tercih edebilir.

Sevişme sırasında komik sesler mi çıkıyor?
Evet, kimi zaman böyle şeyler olabilir. Hatta gaz kaçırmak bile mümkün. Bunu sevişmenin doğal sürecinin bir parçası olarak kabul edebilirsiniz.

İspanyol sevişmesi nedir?
“French Kiss”ten sonra bu da ne oluyor?” demeyin. Çok özel bir tarafı yok. Normal bir ilişkiden farkı, erkeğin, kadının göğüsleri üzerine boşalması. Her duruma isim takmak ve bir millet patenti vermek isteyenlerin koyduğu öylesine bir isim kısacası.

Penis neden mavileşir?
Yüzüstü pozisyonda, penise daha fazla kan gitmesi, penisin mavileşmesine neden olabilir. Boşalma sonrası ya da ereksiyonun sona ermesi halinde, penis tekrar gerçek rengine döner. Eğer çok rahatsız oluyorsanız bakmayın. O rahatsız oluyorsa, bir doktora görünsün. En azından içi rahat eder.


Cinsellikten soğutabilecek olan şeyler...

Mutlu bir birlikteliğin temel taşı, hayatın anlamı, sağlığımızın yan etki yaratmayan ilacı cinsel yaşamımız... Her şey güzel başladığı halde günün birinde yatak odanızın etrafında gezen kara bulutların nedenini bir türlü anlamayabilirsiniz.

Uzmanlar, bu sorunları nedenleri ve çözüm yollarıyla anlattılar.Duygu yüklü dokunuşlar, şehvetli öpüşmeler... Nasıl yaşanırsa yaşansın hiç fark etmez, aktif bir cinsel yaşam, mutlu bir birlikteliğin en temel taşlarından biri. Zevki bir yana, fiziksel ve ruhsal sağlığımız üzerinde son derece önemli bir rolü var mutlu bir birlikteliğin. Pek çok bilim adamının yıllardır kolları sıvayıp cinsel yaşamın sağlığımız üzerindeki etkileri konusunda detaylı araştırmalar yapması da bu yüzden. Araştırmalara göre; aktif bir cinsel yaşam kalp ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor, ağrıları azaltıyor, kimi kanser türlerinin oluşmasını önlüyor ve depresyon gibi psikolojik sorunlarda olumlu etki sağlıyor. Yine araştırmalara bakacak olursak düzenli bir cinsel yaşam, genç ve canlı görünmemizin de en büyük yardımcısı.


Uzun lafın kısası "seks" ömrümüze ömür katıyor! Bu yüzden cinsel yaşamımızda "minik" diye geçiştirdiğimiz sorunları aslında önemsemek gerekiyor. Üzerinde hiç durmadığımız sorunlar zamanla çığ gibi büyüyerek, genel olarak tüm yaşantımıza gölge düşürebiliyor! Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kağan Kocatepe ile Tıbbi Seksoloji Uzmanı Dr. Akif Poroy, cinsel yaşantımıza gölge düşürebilecek faktörleri çözümleriyle birlikte anlatıyor...



Kadınların Dokunulmaya Duyarlı Bölgeleri


Sinir uçlarının diğer bölgelere göre belirgin bir şekilde yoğun olması nedeniyle kadınların çoğunda genital bölgenin en duyarlı bölgesi klitoristir ve en güçlü orgazmlar bu bölgenin uyarılmasıyla ortaya çıkar.

Her kadının yapısı diğerine göre farklıdır ve kendini iyi tanıyan bir kadın dokunulduğunda kendisini en çok uyaran bölgeyi iyi tanır.

Kadınların çoğunda memeler, meme uçları, dudaklar ve vajina dokunulmaya duyarlı diğer bölgelerdir. Yine boyun bölgesinde bazı noktalar, kulak memeleri, bacakların iç yüzeyleri ve karın cildi çoğu kadın için cinsel açıdan oldukça uyarıcıdır.

Kadınların sıklıkla işitsel yönelimli olmaları nedeniyle eşleri tarafından kulaklarına fısıldanan güzel sözler de kadınları etkiler.

Kadınların dokunulmaya duyarlı bölgelerini belirlemeleri, cinsel ilişkiye hazırlık aşamasının en güzel şekilde yaşanabilmesi ve kadının cinsel ilişkiye mükemmel bir şekilde hazırlanabilmesinin sağlanabilmesi açısından önemlidir. Her duyarlı erkeğin eşinin dokunulmaktan hoşlandığı bölgeleri iyi bilmesi gerekir.

Bazı kadınların dokunulmaya duyarlı bölgeleri o kadar "hassastır" ki, kadın bu bölgeye uygulanan bir uyaranla orgazm olabilir.
G Noktası ( G Spot)

G noktası, Graefenberg adlı bilim adamı tarafından 1944 yılında tarif edilen ve vajina ön duvarının ortalarında yer alan bir bölgedir.

G noktasının varlığı veya orgazmdaki önemi bazı doktorlar tarafından reddedilmekte, bazıları ise G noktasını vajinal orgazm oluşumunun merkezi olarak kabul etmektedir.

Kadının Ejakulasyonu (Boşalması)

Kadında orgazmı sonrasında bazen aynen erkekteki ejakulasyona (boşalmaya) benzer bir sıvı geldiği saptanmış olmakla beraber bu sıvının aslında idrar olduğu ve kadındaki "ejakulasyon" yani "boşalma" olarak tarif edilen olayın muhtemelen orgazm esnasında idrar kaçağı olduğu sonradan anlaşılmıştır.

Gerçekten de hiçbir idrar kaçırma şikayeti olmayan bir kadında güçlü bir orgazm sonrasında istemsiz idrar kaçağı olabilmektedir


Adet sancılarından kurtulun !


Kadınların her ay düzenli olarak adet (regl) sancılarıyla baş etmek zorunda kalmaları sadece fiziksel olarak değil ruhsal olarak da sorunları beraberinde getiriyor. Bu sancılardan kurtulmak için neler yapılmalı?


Kadınların en büyük sorunlarından biri olan regl sancılarını yenmek için ne yapmalı?


Çoğu zaman ağrılarla baş etmek zorunda kalmak sosyal hayatı da olumsuz yönde etkiliyor. Peki, adet sancıları ile yaşamaya mahkum musunuz? Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz International Hospital Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği ve Tüp Bebek Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Çepni konuyla ilgili bilgi verdi.


Adet sancısı bir sağlık sorunu mudur?


Adet döneminin ağrılı geçmesi ‘dismenore’ olarak adlandırılır. Yumurtlamanın oluştuğu adet düzeninin başlaması ile yaklaşık 17-18′inci yaşlarda dismenore de başlar. Ortalama olarak üreme çağındaki, yani kendiliğinden adet görebilen kadınların yüzde 40-60′ı regli ağrılı yaşar. Bu, genç yaşlarda daha fazladır. Batı ülkelerinde yapılan çalışmalarda 19 yaş civarındakilerin yüzde 75′inin ağrılı adet gördüğü belirlenmiştir. Bunların yüzde 17’si okula gidemeyecek kadar ızdırap çeker. Yarısı çok ciddi ağrılar hisseder. Yaş ile birlikte sıklık azalır ve 40 yaşından sonra ciddi oranda düşer. Bütün bu veriler dismenorenin çok ciddi sağlık sorunu olduğuna kanıttır.


Adet sancılarını yenmek için ne yapmalı?


Ağrılı adet görmede ağrı şiddeti ile ilgili pek çok etken mevcut. Kişinin psikolojik durumu, beslenme alışkanlıkları, aşırı yorgunluk, aşırı stres gibi altta yatan diğer hastalıklar da etkili olur.


Doğum yapan kadınlarda adet ağrısı daha az olur deniliyor. Bu bilimsel olarak doğru mu?


Doğum ile birlikte organik nedeni olmayan ağrı oranı azalır. Gebelik süresinde adet görmediği için ağrı yoktur. Ancak altta yatan organik bir neden varsa, tedavi edilmeden ağrı geçmez.


FINDIK, FISTIK, ET, BALIK TÜKETİN KAS GÜÇLENDİRİCİ EGZERSİZ YAPIN


Şiddetli ağrıları gidermek için, aşağıda yer alan önerileri uygulayabilirsiniz…


- Ağrılı adet görmenin oluşmasını önlemek mümkün değildir. Ağrı ancak doktorun size tavsiye edeceği ilaçlar kullanılarak hafifletilebilir.


- Sıcak banyo iyi gelir


- Orta dereceli bölgesel sıcak uygulama iyi gelebilir. Bunun için sıcak banyo ya da ayaklara sıcak uygulama önerilir.


- Dikkat edilmesi gereken nokta, sıcak uygulamanın direkt karına yapılmamasıdır. Çünkü karın içerisinde bir iltihabi problem varsa, bu yayılabilir ve oldukça tehlikelidir.


- Nefes ve kasları güçlendirici egzersizler ağrıları kontrol eder. Ev ortamında yapılabilecek hafif egzersizler önerilir.


- Masaj ağrıyı azaltmada etkili bir yöntemdir. Ağrıyan bölgenin altına yoğurma tarzında ritmik masaj uygulanırsa, ağrının algılanması azaltılabilir.


- Düzenli uyku, gerginliği azaltacağından ağrıyı kontrol etmede işe yarar.


Neler yemeli?

İyi beslenme ve bunun adet döneminde de sürdürülmesi ağrıyı azaltmada etkilidir. B vitamini ve magnezyumdan zengin besinler bu dönemde oluşan rahatsızlıkları ve ağrıyı gidermede yardımcı olur.


- Adet döneminde; et, balık, karaciğer, kuru baklagiller, fındık, fıstık, susam gibi yağlı tohumlar, koyu yeşil yapraklı sebzeler ve öğütülmemiş tahıllar tüketilmelidir.


- Eğer kişide adet kanamasından önce baş ağrısı, karında şişlik gibi problemler oluyorsa reglden bir hafta önce tuz kısıtlanmasına gidilebilir.


-Doğal idrar sökücü olan maydanoz, ıhlamur, kuşkonmaz gibi besinler bu dönemde alınan ödemi giderir.


- Kafeinli ve gazlı içeceklerden kesinlikle uzak durmalısınız.


Adet döneminde cinsel ilişki ağrıyı artırıyor


Her defasında ağrı kesici almak doğru mu?


Adet döneminde ağrı duyulmasını ikiye ayırıyoruz. ‘Primer dismenore’ dediğimiz durumda, altta yatan organik bir neden belirlenemez. Bu durumda ağrı kesiciler, destek tedavileri, spor gibi daha çok ağrıyı azaltıcı önlemler ile yetinmek zorundayız. Bu kadınlar 25 yaşından sonra daha az oranda ağrılı regl görürler. Bu, 40′lı yaşlara kadar azalarak devam eder. İkinci grup ise ‘Sekonder dismenore’dir. Yani ağrıların altında organik bir neden yatar. O nedenin tedavisi ile sorun çözülür. Bu nedenler arasında; regl ile dökülen rahim içi dokunun rahim kasları arasına ya da dışına yerleşmesi, miyom, rahim ağzı darlığı ve o bölgede tekrarlayan iltihap sayılabilir. Bu Grupta ise ağrı kesici yerine nedenin ortadan kaldırılması planlanmalıdır.


Cinsel ilişkiden sonra adet sancılarının geçtiği inanışı ne kadar doğru?


Adet döneminde cinsel ilişki infeksiyon riskini artırır . Ayrıca erkek cinsel organ salgısında ( menide ) ağrıyı oluşturan maddeler ( prostaglandinler ) mevcuttur. Bu inanış doğru değildir.


Adet düzensizliklerinin sebebi nedir?


Adet düzensizliklerinde esasında yumurtlama mekanizmasının etkilendiği durumlar nedenler arasında en önemli sıralarda yer alır. Bu problemin hormonal nedeni çözülerek adet düzeni sağlanabilir. Bu grupta stres, kilo değişiklikleri, sosyal konum değişiklikleri ve kadının yaşı yer alır. Bir başka grup ise adet düzeninin bozulmasına yol açan ve altta organik nedenlerin yer aldığı kanamalardır. Rahim içi dokunun kontrolsüz büyümesi, polip, miyomlar, ve rahim ağzı ve içi kanserleri nedenler arasında sayılabilir. Bu yüzden adet düzeni bozulan hanımlar vakit geçirmeden jinekoloğa başvurmalıdır


Orgazm Taklidi Nasıl Yapılır ?

Kadınlar ve erkeklerin doyum zamanları farklı. Bir kadın zirveye yaklaştığında erkek ona yetişemiyor ya da tam tersi oluyor. Bir kadının orgazm taklidi yapıp yapmadığını nasıl anlaşılır bilmek için taklidin detaylarını öğrenmek gerek.

İşte orgazm taklidinin ayrıntıları..

* B reytingi alan açık saçık bir filmden en kötü iki dizeyi ezberden söyleyin. Örnek: Koca Baba'ya başka kimsenin yapamayacağı şekilde bunu senin için yapmasını söyleyin.

* Ve temel nitelikte olanlar: "Evet, evet, evet... daha sert, daha sert... durma!"

* İkisini karıştırın. Bu, kimi kez yastığı yumrukladıktan sonra çığlık atmak, kimi kez de önce çığlık atıp sonra yastığı yumruklamak isteyeceğiniz anlamına gelir. Erkekler değişiklik sever.

* Şimdi gösteri zamanı ve şunu söyleyin: Erkeğe "onun" kimin olduğunu sorun ve ona ait olduğunuzu söyleyin.

* Erkek pozisyon değiştirirse, dinlenmek için durursa ya da su içmek için uzanırsa aldırış etmeyin, siz yine de çığlık atmaya devam edin.

* Şimdi sözde orgazm: Bir hayali prenses gibi çığlık atın, şu Kegel egzersizlerine başlayın: Sıkın... bırakın... sıkın... bırakın

* Seviştikten sonra yatakta konuşmayı unutmayın.





Kadınların Seksten Kaçma Bahaneleri


Araştırmacılar, yaptıkları anketle "Kadınların seks yapmak istemedikleri zaman söyledikleri özürleri ya da bahaneleri" ortaya koydu.

Yapılan araştırmalara göre kadınlar en çok "Yorgunum" diyerek partnerleriyle sevişmekten kaçınıyor. Kimi zaman bahane, kimi zamansa gerçek bir neden olan "Yorgunum" kelimesi, eril dünyaların sıklıkla karşılaştığı bir replik...

"Başım ağrıyor" 'taktiği' ise bahaneler sıralamasında üçüncü sıraya kadar geriledi. Oysa, bir kuşak öncesinde kadınların en çok 'başı ağrıyordu'. Ve baş ağrıması, ne diş ne mide ne de herhangi bir başka ağrıyla yer değiştiriyordu.

Araştırmacıların 'beyaz yalan' olarak nitelendirdikleri kadınların seksten kaçma nedenlerinde "Havamda değilim" bahanesi de "Kadınların seks özürleri" listesinde ilk sıralarda yer alıyor.

OnePoll.com anket sitesinin yaptığı araştırma, 400 yetişkin kadını baz alarak bu sonuçlara vardı.

Kadınların seksten kaçmak için başvurdukları yalanların son durumu şöyle:

1- Çok yorgunum.
2- Havamda değilim.
3-Başım çok ağrıyor.
4-Sabah erken kalkmam gerekiyor.
5-Çok işim var, meşgulüm.
6-Sana kızgın ve kırgınım.
7-Çocuklar!
8-Duş alman gerek.
9-Sırtımda bir ağrı var.
10-Daha çok erken



Logged
kezban62
Moderatör
*


Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 11424



Üyelik Bilgileri WWW
« Yanıtla #15 : 19 Mayıs 2010, 09:53:21 »

İlk Gece Pozisyonları - İlk Gece

Erkek Üstte
Herkes bu klasik pozisyonda başlar; erkek üstte, kadın altta, yüz yüze. Günümüzde basında bu pozisyon, olumsuz eleştirilere maruz kalmaktadır. Belki

eski moda olduğundan, belki de ataerkil olduğundan dolayı. Esasında bu pozisyon, o kadar da kötü değildir. Kuvvet almak, sevgilinizle yakın temasda olmak ve hamile kalmak isteyenler için, bu pozisyon idealdir. Kadın iki bacağını yana doğru açabilir veya bacaklarını ğöğsüne doğru çekebilir. Bu her iki pozisyonda erkek kadının en hassas dış cinsel organına elle manipülasyon için erişemez, ama ilk pozisyonda ğöğüslerine erişebilir.

Bu pozisyonda bir kaç varyasyon sözkonusudur. İlki; kadın iskemlede veya alçak bir yatağın ucunda oturur, erkek dizlerinin üzerinde penisiyle vajinaya girebilir. Seks terapistleri her ne kadar bu pozisyonun klasik poziyondan daha da zevk verici olduğunu iddia etseler de, coğu insan bu pozisyonun yakın temas konusunda eksik kaldığını düşünmektedir.

İkincisi; kadın karnının üstüne yatar ve erkek arkadan vajinaya girer. Çoğu kadın için bu pozisyon, G-noktasını uyarır ama penisin rahim boynuna çarpması da acı verebilir. Yüz yüze olamama dezavantajı olsa bile çoğu çiftin favori pozisyonu arasındadır.

Kadın Üstte
Bu pozisyon çok tavsiye edilir, çünkü seksin hızı kadının kontrolü altındadır. Bu pozisyonda bir kaç varyasyon vardır. Kadın her iki diziyle erkeğin kalçasını sarar. Penisi içine aldıktan sonra ya dizlerinin üstünde sekse devam eder ya da bacaklarını uzatarak. Ayrıca erkeğin üstünde dim dik oturarak da ilişkiye devam edebilir. Bu pozisyon erkek için de oldukça uyarıcıdır ve kadının göğüslerini okşama fırsatı verir.

Bazen bu pozisyonda kadın erkeğe sırtını dönerek erkeğin üstünde olur. Bu pozisyon, her iki taraf için farklı duygular yaratsa da, yüz yüze olmamanın verdiği dezavantaj burada da geçerlidir.

Otururken
Bu pozisyon, ancak yavaş seks için uygundur. Erkek ya iskemlede oturur veya yerde bağdaş kurarak. Kadın erkeğin üstüne oturur. Yüz yüze veya sırt yüze bakarak da olabilir. Bu pozisyon birbirinizi okşamak, birbirinize sarılmak ve yakın ten teması için idealdir.

Ayaktayken
İlk etapta çabucak seks yapmayı anımsatır. Bu pozisyonda başarılı olabilmek zordur. Penisin vajinaya girebilmesi güç olabilir. Kadınlar genelde erkeklerden daha kısa boylu oldukları için, kadının ya merdiven basamağında ya da duvardan destek alması ile bu pozisyonda başarı elde edilebilinir.

Bu pozisyonun başka bir varyasyonu da kadın yüzünü ya duvara veya tutunabileceği herhangi bir şeye verir, erkek de vajinaya arkadan girer. Bu pozisyon, yüz yüze olan pozisyondan çok daha kolaydır.

Yan Yana
Bu pozisyonların hepsi erkek üstte pozisyonu gibidir; tek fark partnerler yan yanadır. Buradaki tek zorluk, yüz yüze durumunda partnerlerden bir tanesi, bacağını partnerin üstüne atması gerekiyor. Bu da zaman zaman krampla sonuçlanabiliyor. Kadın erkeğe sırtını verdiği durumda, yavaş ve rahatlatıcı ilişki elde etmek mümkündür. Hatta bu pozisyonda uyumak bile mümkündür.

Arkadan
Burada kadın dizinin üstünde durup erkek arkadan penisiyle vajinaya girer. Bazı insanlar bu pozisyondan nefret eder. Nedeni ise; hem duygusallıktan yoksun, hem de "erkek egemenliğini" vurgulayan bir pozisyon olması.

Bazılarının bu pozisyondan hoşlanması ise özgürlüğün olması ve gücün kullanabilinmesinden kaynaklanır



Spiral, 6 Yıl Boyunca Koruyor

En yaygın doğum kontrol yöntemlerinden spiralin güvenilirlik oranı yüzde 98. Spiraller yaklaşık altı yıl boyunca etkili ancak ‘kayma’ ve ‘düşme’lere karşı dikkat!

Spiral olarak bilinen rahim içi araçlar yüzde 98 oranında, altı yıl boyunca gebelikten koruyor. Ancak bu yöntem olası bir enfeksiyon riskine karşı daha önce bebek sahibi olmayan kadınlarda ilk tercih değil. Rahimde şekil bozukluğu olanlara ve daha önce dış gebelik geçirenlere de spiral önerilmiyor. Memorial Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü Başkanı Dr. Cihangir Yılanlıoğlu anlattı.

Rahim içi araç nedir?

Rahim içi araçlar, gebelikten korunma amacıyla rahim içine yerleştirilen bakır veya doğal kadınlık hormonları içeren araçlardır. Halk arasında spiral adıyla bilinirler. Son yıllarda etkin ve yan etkisi son derece az olduğu için bakırlı spiraller yaygın biçimde kullanılıyor. Bakırlı spiraller yaklaşık 1.5 santim boyutunda, T şeklindedir. Aletin gövde kısmına ince bir bakır tel sarılıdır.

Nasıl takılır?

Önce hastayı muayene ederiz ve kanser taraması için smear testi yaparız. Test sonuçları olumluysa ve rahimde şekil bozukluğu, enfeksiyon gibi sorunlar yoksa adet kanamasının son günlerinde işlemi gerçekleştiririz. İşlemin adet döneminde yapılmasının çeşitli sebepleri var. Öncelikle kadının hamile olmadığından emin oluruz. İkincisi, rahim kanalı daha gevşemiştir, bu da spiralin daha rahat takılmasını mümkün kılar.

İşlem sırasında ağrı olur mu?

Spiral 2- 3 milimetre kalınlığındadır, geçerken kasıklarda biraz ağrı yapılabilir. Ama ağrı hastanın uyutulmasını gerektirecek bir ağrı değil.

Gebelikten nasıl koruyor?

Spiral spermleri etkisiz hale getiriyor. Doğum kontrol hapları gibi yumurtlamayı engellemiyor. Spiral kullananlarda yumurta gene çatlıyor, tüp tarafından tutuluyor, hatta sperm yumurtayı dölleyebiliyor. Ama embriyo oluşsa bile rahim içine yerleşmiyor. Bu arada hastanın bu süreçlerden haberi olmuyor çünkü gebelik gerçekleşmiyor.

Koruyucu özelliği hemen başlıyor mu?

Evet. Yüzde 98 başarılı bir yöntem. Dört -altı yıl arası koruma sağlıyor. Hormonlu spirallerin koruyuculuk süresi ise üç yıl.

Kimler için uygun değil?

Hiç doğum yapmamış olanlarda ilk elde tavsiye etmiyoruz. Çünkü enfeksiyon riski var. Bu arada doğum yapmayanların rahmi de daha küçük olduğu için spiralin takılması ve içeride tutulması biraz daha problemli. Doğum yapmış bir rahim spirali daha çabuk kabul eder.

Diğer yöntemlerle kıyaslandığında avantajları neler?

Rahatlığı en önemli avantajı. Haplardaki gibi her akşam alınma, unutma derdi yok. Bir kere takılıyor ve yıllarca koruyor. İkincisi hormonlarınızla oynamaz, kilo alma gibi sorunlara yol açmaz.

Yan etkileri neler?

Takıldıktan sonra genellikle ilk üç ay içinde adet kanamaları normalden fazla sürebilir. İki adet arasında düzensiz, leke tarzında kanamalar gelir. Kasıklarda sancılar olabilir. Bunlar genellikle üç -dört ay içinde düzelir. Ama bazen vücut spirali istemez, o zaman farklı seçeneklere bakmak gerekir.

Rahim içi araç düşebilir mi?

Evet. Takılırken tam yerine oturtulmamışsa düşebilir. Bu durumda koruyucu etkisi azalır ve gövdesi sert olduğu için vajende rahatsız edici bir çıkıntı hissedilir. Bazen de karın içine kaçabilir. Yani spiral rahim içini delebilir ve bağırsakların arasında kalabilir. Gebelik durumunda da kendiliğinden düşebilir.

Spiral düşmüşse ne yapılmalı?

Spiralin ipi ele geliyorsa onu usulca çekip çıkarmak gerekir. Spiral gebeliğe bağlı bir nedenle düşmüşse ipin çekilmesi hafif kanama yapabilir ancak genellikle düşüğe yol açmaz. Gebeliğin ilerleyen haftalarında (ilk üç aydan sonra) ip artık görünmez olur. Bu durumda yapılacak bir şey yok, spiral genellikle bir kenarda durur, doğumda çıkarılır.

Hormonlu spirallerin bakırlardan farkı ne?

Spiraller T şeklindedir. Bakırlı spirallerde aletin gövde kısmına ince bir bakır tel sarılıdır. Hormonlu spirallerde ise gövde kısmında progesteron hormonu bulunur. Progesteron vücudun doğal hormonlarından biridir. Rahim kanalının salgısını yoğunlaştırır, katılaştırır ve spermlerin geçişini önler. Ayrıca adet kanamalarını azaltır. Aşırı adet görme durumunda tedavi amaçlı da kullanılabilir.

Spiral kısırlığa yol açar mı?

Uygun şartlarda ve doğru hastalara uygulandığında kısırlığa yol açmaz. Ancak enfeksiyonu olan ya da birden çok partneri olan kadınlarda enfeksiyon sonucunda kısırlık ortaya çıkabilir.

Bu yöntemle korunanlar hangi durumlarda doktora gitmeli?

Takıldıktan bir ay sonra kontrole gitmek gerekir. Sorun yoksa altı ayda bir muayene tekrarlanmalı. Böylece spiralin yerinde olup olmadığına bakılır, enfeksiyon ve dış gebelik riski taranır. Bunun dışında her ay adet bitiminden sonra aracın ipi kontrol edilmeli. Parmakla rahim ağzındaki naylon iplikler hissedebilir. Eğer ip ele gelmiyorsa spiral ya düşmüştür ya da içeride dönmüştür.

Bu arada kibrit çöpü gibi bir şey hissediliyorsa spiral aşağıya kaymıştır. Böyle durumlarda mutlaka doktora gitmek gerekir. Normal dışı kanama, akıntı, karın ağrısı, cinsel ilişki sırasında ağrı, kasık ağrısı gibi durumlar da doktora başvurmayı zorunlu kılar. Bu arada adet gecikmesi olursa gebelik ihtimali düşünülmeli ve doktora gidilmeli. Çünkü spiral çok az da olsa gebelik riski taşır




Kızlık Zarı Hakkında Genel Bilgi - Kızlık Zarı

Kızlık zarının latince adı hymendir ve HYMEN Yunan mitolojisinde Evlilik Tanrısının ismidir. Kızlık zarı ülkemizde ve dünyanın belli bölgelerine halen sosyal ve kültürel önemini korumaktadır.

>Kızlık zarının henüz bozulmamış olması hatalı olarak kadının bekaretinin, yani bir erkekle birlikte olmadığının sembolü ve yine hatalı olarak ilk ilişkide kanama olmaması kadının daha önceden bir erkekle cinsel ilişkide bulunmuş olduğunun kanıtı olarak görülmekte ve birçok masum genç kız bu yüzden tüm yaşamlarını etkileyecek olaylarla karşılaşabilmektedir. Bu durum yalnız bizde değil, birçok kültürde geçerlidir.

Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanları ne yazık ki genç kadınların "kızlık zarı muayenesi" için kliniğe getirilmelerine ve böylece bazen küçük düşürülmeye varacak kadar aşağılanmalarına tanık olmaktadırlar.

Bu yazı kızlık zarı hakkındaki bazı yanlış bilinenleri düzeltmek veya bilinmeyenleri açıklığa kavuşturmak için basitliği korumak açısından soru-cevap şeklinde hazırlanmıştır.

Kızlık zarı tam olarak nerededir?

Kızlık zarı, vajina girişinin 1-1.5 santimetre iç kısmında yer alan ince bir yapıdır.

Neden böyle bir yapı var?

Anatomik ve fizyolojik açıdan kızlık zarının bilinen bir işlevi yoktur. Genital sistem enfeksiyonlarına karşı koruyucu bir işlevi olduğu düşünülmesine karşın, ortada delik olan bir yapının nasıl olup da enfeksiyonlara karşı koruyucu olacağı tartışma konusu olduğundan bu görüş tam olarak geçerli değildir.

Aslında enfeksiyonların bakire olanlarda daha ender oluşmasının nedeni bu kızların cinsel yolla bulaşan hastalıklara maruz kalmamış olmalarıdır. PID (pelvik enfeksiyon) ve vajinit gibi enfeksiyon hastalıkları aktif cinsel yaşam başladığında, önemli bir kısmı cinsel yolla bulaşan bakterilerle başlatılan enfeksiyonlardır.

Kızlık zarları yapısal olarak farklılıklar gösterebilir mi?

Anatomik olarak kızlık zarı vajinanın hemen giriş kısmında yerleşmiş, en sık görülen şekliyle ortasında adet kanının ve vajinal salgıların akmasına yarayan ufak bir delik bulunan yarı esnek, ince bir yapıdır.

Bazı kadınlarda bu yapı çok sert veya çok esnek olabilir. Bazı kadınlarda ortada bir yerine iki veya daha fazla sayıda delik bulunabilir. Ender durumlarda zarın ortasındaki delik o kadar büyüktür ki, muayenede neredeyse zar hiç yok sanılabilir.

Bazı çok ender durumlarda ise zarda hiç delik yoktur (imperfore himen). Bu durumda adet kanaması genç kızlıkta görülen ilk kanamadan itibaren sürekli genital kanal içinde birikir ve her adet döneminde kız "adet olamamaktan, ancak aşırı ağrı duymaktan" yakınır.

Kanama öyle ileri boyutlarda birikebilir ki, tüm rahim ve tüm vajina kanla dolmuş ve genç kızda halen ilk adet kanaması gerçekleşmemiş olabilir. Bu ciddi bir durumdur ve kadının genital sisteminin zarar görmemesi için ameliyatla kızlık zarına delik açılarak içerideki kanın boşalması sağlanmalıdır.

Bu resim kızlık zarının kişiler arasında yapısal farklılıklarını göstermektedir. Üstteki resimlerde cinsel ilişki öncesinde en sık görülen kızlık zarı tipleri görülmektedir. Altta solda yer alan resim delik içermeyen ve bu nedenle kız çocuğunda ciddi sorunlar yaratabilen kızlık zarı yapısını göstermektedir. Doğum sonrasında kızlık zarı yalnızca kalıntılar şeklinde varlığını sürdürebilir.

Kızlık zarı cinsel ilişkide mutlaka kanar mı?

Kızlık zarı nispeten esnek olmasına karşın, vajinanın içine girme denemelerinde (cinsel ilişkiyle, parmaklarla veya muayene aletleriyle) kolaylıkla yırtılan ve kanayan bir anatomik yapıdır.

Ancak kişiler arası önemli yapısal farklılıklar nedeniyle kızlık zarı aşırı esnek olanlarda veya zar üzerinde yapısal olarak az sayıda damar bulunması durumunda ilk cinsel ilişkide kanama gerçekleşmeyebilir.

Bunun sıklığını belirleyen bir çalışma olmamakla beraber deneyimler kadınların muhtemelen %1-2''sinde kızlık zarının ya aşırı esnek olması, veya damarlanmasının az olması nedeniyle ilk cinsel ilişkide kanamadığını göstermektedir.

Bakire bir kadının jinekolojik muayene olması mümkün müdür?

Jinekolojik muayenenin en önemli aşamalarından biri vajinanın ve rahimağzının gözlenmesi için yapılan spekulum muayenesidir. Günlük tıp uygulamalarında bakire olanların muayenesinde çoğunlukla bu işlem uygulanmamakta ve elle muayene makattan yapılmaktadır.

Doktorlar arasında yaygın olan diğer bir eğilim de bakire birinin yalnızca ultrasonografiyle değerlendirilmesidir. Bu yaygın eğilimin nedeni, halk arasında "muayenenin ultrasonografiye göre daha az gelişmiş bir yöntem olduğu" şeklindeki yaygın görüş nedeniyle kadınların doktorlarını "yalnızca ultrasonografiyle tanı koyan doktor"lar arasından seçme eğilimleridir.

Bakire bir kadının değerlendirmesinde yalızca karından yapılan ultrasonografi yeterli değildir. Akıntı, kasık ağrısı gibi şikayetlerin değerlendirmesinde kızlık zarına hiç bir zarar vermeden makattan muayene yapılması mümkündür ve ihmal edilmemelidir.

"İlk gecede" nelere dikkat etmek gerekir?

İlk gecede veya daha geniş anlamıyla ilk cinsel ilişkide hem kadına hem erkeğe düşen önemli görevler vardır. Bu ilk deneyimin güzel ve hatırlandığında iyi duygular uyandıran bir deneyim olması için kadının kendini bu ilk deneyime psikolojik olarak hazır hissetmesi gerekir.

Ön sevişmeyle vajinada yeterli kayganlaşma sağlanmalı, eğer bu sağlanamazsa kayganlaştırıcı jel şeklinde eczanede satılan ve reçetesiz alınabilen ilaçlar kullanılmalıdır

İlk cinsel deneyimin mutlaka ağrılı olması gerekmez. Kadın kendini yeterince gevşettiğinde, erkek de yumuşak davrandığında ağrısız bir ilk deneyim gerçekleşmesi çok muhtemeldir.

Kadınların ilk deneyimlerinde en önemli korkularından biri gebe kalmaktır. Bu yüzden erkeğin prezervatif kullanması veya kadının doktoruna danışarak uygun bir korunma yöntemini kullanmaya başladıktan sonra ilişkide bulunması en idealidir.

İlk cinsel ilişkide zar aşırı kanayabilir mi?

Özellikle erkeğin çok aceleci ve sert davranması durumunda ufak yapılı kadınlarda zarla birlikte vajina dokusu da yırtılabilir. Bu durum çok aşırı kanamayla seyreden ve büyük olasılıkla dikiş atılarak tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Kızlık zarının çok aşırı sert yapısı olması da bu duruma katkıda bulunabilir.

Normalde ilk ilişkide oluşan kanama birkaç dakika içinde en geç yarım saatte durur. Eğer kanama çok şiddetli olursa veya uzun süreler geçmesine rağmen durmazsa böyle bir durum söz konusu olabileceğinden doktora başvurmak gerekir.

Bazı durumlarda ilk ilişkide kanama olur, yırtık yeri iyileşir, daha sonraki ilişkilerde tekrar kanar. Bu da kızlık zarının aşırı sert veya fazla "damarlı" olmasından kaynaklanır. Kanama miktarı fazla değilse, her ilişkide oluşan kanama kısa süreliyse endişelenecek bir durum yoktur.

Kızlık zarının tamiri mümkün müdür?

Kızlık zarının tamiri mümkündür ve tüm dünyada bunu uygulayan doktorlar ve uygulamayı talep eden kadınlar vardır. Bu tamirin başarılı olup olmayacağının en önemli belirleyicisi yırtılmanın ne zaman olduğudur.

Kısa zaman önce (günler önce) olan bir yırtılma kolaylıkla tamir edilebilir. Çok sayıda cinsel ilişkide bulunmuş, doğum yapmış kadınlarda ise kızlık zarının parçaları azalmış olduğundan tamiri çok zor olabilir, başarısız olabilir.

Kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının tümü bu tamiri yapar mı?

Hayır. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlarının çok önemli bir kısmı etik sorunları göz önünde bulundurur ve bu tamiri yapmaz.

Kızlık zarı bozulmadan gebelik oluşabilir mi?

Evet. Gebelik oluşması için kızlık zarının bozulması şart değildir. Yukarıda anlatıldığı gibi esnek olan bir zar tam bir cinsel ilişkide bozulmamış olmasına karşın gebelik oluşabilir.

Diğer bir yol da yine ender görülmesine karşın erkeğin kızlık zarına çok yakın bir yere boşalmasıdır. Spermler oldukça hareketli hücreler olduklarından vajinanın girişinden rahimağzına ve buradan da iç genital sisteme geçerek gebeliği başlatabilirler.

Muayenede Kızlık zarının sağlam olup olmadığı anlaşılabilir mi?

Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanının yaptığı bir muayenede kızlık zarının yırtılmış olup olmadığı, yırtılmışsa bunun eski bir yırtık mı, yeni bir yırtık mı olduğu anlaşılabilir.

Ancak Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları resmi bir kurumda adli tabip olarak görevli olmadıkları sürece bu muayeneyi yapmamayı tercih etme veya muayene sonucunda rapor vermeyi reddetme özgürlüğüne sahiptirler. Dahası Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları hastanın kendisi dışındaki birine muayene sonucunu bildirmek zorunda da değildirler.



Cinsel hayat sonrası cinsel bölge hijyeni


Cinsel organlar kadının temizlik açısından en hassas bölgelerinden biridir. Bu bölgede idrar yollarının olması, büyük tuvaletin bu bölgeden yapılması, vajinanın dışarıya açık bir organ olarak mikroplara açık olması gibi nedenlerle bölgenin devamlı temiz kalması özellikle kadınların dikkat etmesi gereken bir konudur. Jinemed Sağlık Merkezleri Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Teksen Çamlıbel, Mynet okurları için yazdı. Her anne çocuğunu küçük yaşlardan itibaren cinsel bölgenin temizliği üzerinde eğitim vermesini ister.

Özellikle çocuklar annenin yanından ayrılıp da okula gittikleri zaman orada geçirdikleri Saatler içinde tuvalet ihtiyaçları olduğunda kendi cinsel bölgelerine nasıl dikkat edecekleri annesi ve öğretmenleri tarafından mutlaka bilgilendirilmeleri gerekmektedir. Genç kızların adet olma yaşı geldiğinde yine anneleriyle iletişim halinde olmaları gerekmektedir. Bu özel durumda genital (cinsel) bölgenin nasıl temiz tutulacağı ped kullanımı vs. gibi konularda doğru bilgilendirilmesi gereklidir. Ülkemizde ne yazık ki, okullarda konuyla ilgili eğitim yeterli verilememekte ve kız çocuklarının anneyle de bu konudaki iletişimleri iyi olmazsa bilgileri kendi arkadaşlarından, çevreden yanlış olarak alabilmektedir.

Cinsel hayat başladıktan sonra daha farklı sorunlar ortaya çıkmaktadır. Cinsellikle birlikte vajinal mikroplanma başlamakta ve cinsel yollarla geçen hastalıklar, ilişki öncesi ve sonrasındaki bölgenin temizliği ile ilgili prensipler, daha sonra oluşabilecek gebelik sırasındaki sorunlar gündeme gelmektedir.

Kadınlarda vajinal bölge temizliği yıllara göre farklı boyutlarda ele alınması gereken ciddi bir sorundur. Kadınlarında bunu bu şekilde algılayıp konuya kendi sağlıkları için ciddiye almaları gerekmektedir.

1-Adet öncesi kız çocuklarında hijyen
Kız çocukları okula gittikleri, anneden koptukları zaman kendi cinsel bölgelerinin temizliğini yapamayabilir. Bu yüzden kız çocuklarına o bölgeyi yukarıdan aşağıya doğru Su ile temizlemek gerektiği, hiçbir zaman makattan bölgesinden öne doğru temizlik yapılmamasının önemi anlatılmalıdır. Büyük tuvaletten sonra da yine makat bölgesinin temizlenerek ve oradaki temizleyen kâğıdın vajina ve idrar yapılan yere doğru değil arkaya doğru olması gerektiği söylenmelidir. Çünkü büyük tuvaletle ortaya çıkan ciddi miktardaki mikroplar anüs çevresine yerleşebilir, oradan da rahatlıkla temizlik arkadan öne doğru yapılırsa vajinaya girebilir ve orada ciddi enfeksiyona yol açabilir. Özellikle eczanelerde kullanılan ilaçlı mendiller kullanılmasında büyük fayda vardır. Aynı zamanda idrar yolu iltihabı ihtimali de mevcuttur. Yine çocuklara bölgenin yıkandıktan sonra mutlaka kurutulması gerektiği de anlatılmalıdır.

2-Adet döneminden sonra ki genital bölge hijyeni.
Adet döneminde henüz cinsel ilişkiye başlamamış kişilerde günümüzde kullanılan hijyenik bağlar yani pedler revaçtadır. Pedlerin kanama miktarına göre Günde 2 ile 8 adet kadar kullanılabilir. Pedlere karşı Alerji ve tahriş olabilmekte ve dış dudaklarda ciddi kızarıklıklar, kaşıntılar olabilmektedir. Böyle durumlarda kız çocukları olayın pedden dolayı olduğunu düşünmeli ve konuyla ilgili bir hekime danışmalıdır. Mümkünse de alerji yapan markayı değiştirmelidirler.

Pedler bölgede, adet esnasında uzun süre kaldığı için havalanmayı güçleştirir ve tahrişlere yol açabilir. Bu yüzden pedler sıklıkla değiştirilmelidir. Dış dudakların her değiştirmede su ile yıkanıp kurutulmasında fayda vardır.

Cinsel ilişkiye henüz girmemiş kız çocuklarında okul öncesi çağdakiler de dâhil bazen vajinadan akıntılar gelebilir. Bunlar genellikle hormonal akıntılar olup, bir tehlike teşkil etmemektedir. Özellikle cinsel hayata başlamamış çocuklarda vajinal enfeksiyon olmadığı için bu akıntıyı iltihapla karıştırmamak gerekir. Bu çocuklarda yalnız yoğun Antibiyotik kullanımı ve o bölgenin Sıcak ve havasız kalması durumunda mantar iltihabı olabilir. Bunu bir doktor teşhis edip, tedavisini verebilir. Yine çok küçük çocuklarda kendi cinsel organlarıyla oynama ve o bölgeye bir şeyler sokma gibi eğilimler mevcuttur ve bu durumlarda da bazen akıntı olduğu zaman vajinanın içine yabancı cisim sokulup, sokulmadığının araştırılması faydalı olacaktır. Çok küçük çocuklardaki akıntılarda bazen cinsel istismara uğrayıp, uğramadığı da araştırılmalıdır.

3-Cinsel hayat sonrası cinsel bölge hijyeni.
Cinselliğin başlamasıyla birlikte vajina değişik mikroplarla tanışır ve bunların bir kısmı vajinada yerleşerek iltihaplanma yapar. Dolayısıyla cinsel hayatta ilk önerdiğimiz şey cinsel hastalıklardan korunmadır. Bu konuda kişi tanımadığı erkeklerle bir arada olursa mutlaka prezervatif kullanılmalıdır. Prezervatif her şeyi korumamakla birlikte çok önemli bir cinsel hastalıkla mücadele yöntemidir.

Bunun dışında cinsel ilişki esnasında çok fazla kokulu tahriş yapan jeller, kremler kullanılmamalıdır. Vajinada bir kayganlık gerekiyorsa bunun piyasada mevcut antialerjik jellerle yapılması daha faydalıdır. Cinsel ilişki sonrasında da çok sıcak ve terli olabileceği için su ve sabun içermeyen temizlik ürünleri ile yıkanmalı ve daha sonra havlu veya saç kurutucusuyla bölge etkin bir şekilde kurutulmalıdır.

Kadınlarda cinsel bölge çok kıvrımlı olduğu için kıvrımlar arasında rahatlıkla cilt döküntüleri ter birikintileri kalabilir. Bunlar zamanla kokuya ve tahrişe yol açabilir. Vajinal bölgenin en iyi temizlenme yöntemi bildiğimiz musluk Suyu ve çok kokulu ilaçlı olmayan basit sabunlarla yıkamak sonra durulamak ve çok iyi kurulamaktır.

Adet gören kadınlarda pedler genellikle tahriş ve rahatsızlık verirse tamponlar da kullanılabilir. Tamponların yabancı Maddeli olmayanlarına dikkat etmek lazımdır. Tamponlar 4 Saatten çok tutulmamalıdır. Çünkü çok ciddi enfeksiyona yol açabilirler. Ama 4 Saat kuralına uyulduğu takdirde kullanılmasında sakınca yoktur. Tamponlar geceden vajinaya konulup, sabaha kadar vajinada kalmamalıdır. Gece tercihen pedler kullanılmalıdır.

Bazı kadınlarda görülen vajinanın içini devamlı olarak yıkama hastalığı vajinaya zararlıdır. Çünkü vajinanın içinde vajinayı koruyan çok özel bakteriler vardır. Bunların devamlı su ile yok edilmesi durumunda bazen bu yüzden vajina kendini koruyamaz ve daha sık iltihaplanabilir. Vajina içi temizliği çok özel durumlarda doktor tavsiyesi ile yapılmalıdır.

Genital bölgedeki tüyler normalde ağda ile giderilmektedir. Fakat bazı bünyelerde ağda ve jilet kullanılması ciltteki staphylococcus mikrobunun kıl köklerine girmesine yol açarak ciddi kıl kökü iltihapları, Apseler yapmakta ve bu da bazen küçük cerrahi müdahalelere yol açmakta ve o bölgenin görüntüsünü bozmaktadır. Dolayısıyla bu tarz sorunu olanlar hemen bir kadın-doğum uzmanına başvurmalı ve tercihen ağda ve jilet kullanımını keserek sadece makas kullanmayı tercih etmelidirler. Alafranga tuvaletlerde tuvalet kapağı mutlaka tuvalet kâğıdıyla silinmeli, temizlenmeli ve sonra oturulmalıdır. Ne var ki, tuvalet kapağında kadının cildine veya vajinasına bir mikrop girmemektedir. Yine de kapağın temizlenmesi gereklidir.

4-Havuz ve deniz sonrası hijyen
Özellikle havuz ve deniz sonrası vajinal mantar iltihabı sıklıkla görülür. Bunun nedeni vajinada gerçekten olan fakat uykuda olan mantar mikrobunun bir enfeksiyon haline dönüşmesidir. Çoğu kez de gebelik ve antibiyotik kullanımı gibi nedenlerle ortaya çıkan bu durum, tedaviye çabuk yanıt verir. Ancak kronik vajinal mantar enfeksiyonu hem cinsel hem de psikolojik sorunlara yol açar. Vajinal mantar enfeksiyonlarına yol açan mikroorganizmalardan en sık görüleni ‘Candida Albikans' adı verilen bir maya hücresidir.

Vajinal mantar, erkek semeninde üretilmediği için cinsel yolla bulaşan bir hastalık olarak kabul edilemez. Ancak yapılan araştırmalarda eşlerin benzer tipte mantar hücresi taşıdıkları saptandığı için pek çok hekim, tedavide, eş tedavisini de uygun görmekte.

Mantar enfeksiyonu iç dudaklarda şişme, vajinadan gelen beyaz bir akıntı, akıntı özellikle küçük beyaz parçalar şeklinde (süt kesiği şeklinde) olmasıdır ki kendisinde mantar iltihabı olanlar birkaç kez geçirdikten sonra kendi teşhislerini kendileri koyabilmektedir. Mantar mikrobu akıntı, kişide yoğun bir kaşıntı, tahriş, yanma, sızı, ilişkide güçlük ve bazen idrara dahi çıkmakta zorluk yaratabilir.

Vajinal mantar belirtileri
Kaşıntı ve hassasiyet
Beyaz peynirimsi vajinal akıntı
İdrar yaparken yanma
Neler vajinal mantara yol açabilir?
Vajinal duş, sprey gibi kimyasal maddeler içeren ürünlerin kullanılması,
Fazla kilolu olmak,
Şeker hastalığı,
Uzun süre antibiyotik kullanmak,
Dikkat edilmesi gereken kurallar
Ortak kullanıma açık tuvaletlerde dikkatli olmak,
İç çamaşır ve havlu gibi özel eşyaları başkalarıyla paylaşmamak
Temiz olduğundan emin olunmayan havuzlara girmemek.

Vajinal mantarın sonuçları
Vajinal mantar enfeksiyonları spermin yumurtaya doğru taşınmasını engeller.

Vajinal ortamı değiştirerek spermin Canlı kalma süresini kısaltır.

Mantar enfeksiyonları erkeklerde de görülebilir ve kaşıntı, akıntı gibi yakınmalara yol açar.

Cinsel bölgenin temiz tutulmasının Altın kuralları şöyledir:

Vajinanın içi sürekli temizlenmemelidir.

Bacak arasındaki ve dudakları da içeren kısım daima kuru ve temiz olmalıdır.

Temizlikte değişik kokulu sabunlar, kremler vs. kullanmamalı, normal su gerekirse sabun içermeyen temizlik ürünleri tercih edilmeli sonra bölge çok iyi kurutulmalıdır. Çok iyi kurutamayanlar saç kurutucusu ile bölgenin kurutulması özellikle tavsiye edilir.

Dıştan kullanılan pedler alerji ve tahriş yaparsa hemen markası değiştirilmeli ve doktor tarafından da tavsiye edilirse bazen ped kullanılmayıp, tampona geçilmelidir.

Yaz aylarında özellikle deniz ve havuzdan çıktıktan sonra duş alınmalı, Tuzlu veya havuz suyu o bölgeden uzaklaştırılmalı sonra çok iyi kurutularak kuru mayo ile güneşlenilmelidir.

Su ve sabun içermeyen temizlik ürünleri dışında yine de o bölgenin doğal olarak yaratmış olabileceği kokudan rahatsız olanlar için ülkemize de yeni gelmiş olan vajinanın dıştan temiz kokmasını sağlayan bazı ıslak mendiller ve deodorant parfümler kullanılabilir. Bunları kullanırken maddelere karşı alerji olmadığından emin olunmalı ve gerekirse bir doktora danışılmalıdır



30'lu Yaşlardaki Kadınlara 30 Seks Tavsiyesi

30'lu yaşlar dönüm noktası olabilir.. Ancak aslında en deneyimli döneminizdir. Keyfini çıkarın.. İşte 30'lu yaşlardaki kadınlara 30 seks tavsiyesi..

1 - İstediğiniz şeyi göstermekten daha seksi birşey yok. Bunun anlamı şu: (a) Arzulu bir katılımcısınız (b) Vücudunuzu tanıyorsunuz (c) Onun da sizin kadar istekli olduğunu bilmeniz.

2 - Önce ne istediğinizi bilmelisiniz. Mastürbasyon bu konuda oldukça eğitici olabilir. hızlı ya da yavaş? Sert ya da yumuşak? Pratik sizi mükelleştirir.

3- Uygunsuz br zamanda ya da baskı altındayken seks yapın ve sonra amacınıza odaklanın. Olumsuzluklar bazı şeyleri olumlu etkileyebilir.

4- İlişkinizin ilk zamanlarında ne kadar seks yaptığınız hakkında birşey söylemeyin. Özellikle evlilik , bebek ya da çok özel kaçamaklarınızdan bahsetmeyin.

5- Kişisel bakımla zaman kaybetmeyin. Bir erkekle sevişmeden önce bir kadın, güneşlenme, kremlenme gibi kişisel bakım yaparak kendini hazırlamakla geçirir. Ancak beklenen an geldiğinde erkek nasıl olduğunuzla çok ilgilenmez. Siz bir insansınız ve gerçek bir vücudunuz var. Bu gizlediklerinizin aslında çok da önemli olmadığı anlamına geliyor.

6- Orgazm garantisinin anahtarı: Derinlere dalmak ya da etrafında dolaşmak. Bir kadın sekste 10 ila 20 dakika arasında defalarca orgazma ulaşır. Mastürbasyonda sadece 4 kez orgazm olur.

7- Partnerinizle seks yaparken sadece onun rahatını düşünmeyin. Onunla hassas noktalarını ve nasıl hareket etmeniz gerektiğini öncesinde konuşun.

8- Asla yapmak istemeyeceğiniz şeylere evet deyin. Biraz değişikliklere açık olmanın zararı yok. Bu tüyler ürpertici şeyler yapın anlamına gelmiyor sadece eğlenin.

9- Hayır demeniz gereken yeri de bilin. Havanızda değilseniz hiç başlamayın.

10- Korunmadan ilişkiye girmeyin. Prezervatif sizi ve onu korur. Bu şekilde içiniz daha rahat eder ve daha iyi sonuç elde edersiniz.

11- Kirli konuşmalar sizi bir denizci gibi terletmez. Sevgiliniz sizden ona kaba konuşmanızı istiyorsa daha uygun bir şekilde öykülemeyi tercih edin. Bu seksinizin kaba konuşmalardan daha fazla ateşli olmasını sağlayacaktır.

12- yatağa asla ciddi olarak girmeyin. Islatmak dışında şakalaşarak, eğlenerek yatağa girin. Yapacaüğınız şakalar küçük düşürücü olmasın.

13- Eskiler en iyilerdir. Kegel egzersizleirni ihmal etmeyin. Eğer bun u yaparsanız her zaman daha iyi orgazm olacaksınız.

14- Kegel egzersizlerini yaparsanız asla gülerken altınıza kaçırmayacaksınız.

15- Erkekler net şeyleri severler. Her zaman onunlayken iyi vakit geçirdiğinizi belirtin. Hızlı, yavaş ya da daha sert nasıl istediğinizi söyleyin.

16- Müzik, mum ışığı veya ay ışığı her zaman işe yaramayabilir. Bunun yerine daha özel şeyler düşünün. hafif sarhoşken, denizde vs. gerisi size kalmış.

17- O sizin bir porno yıldızı gibi davranmanızı beklemez. Sizin ondan beklentileriniz neler? Onu fantazilerinize göre yönlendirin.

18- Sekste çok özel uçuran tekniklere ihtiyacınız yok. Siz bu konuda sınavda değilsiniz, uman ya da uzun makaleler okumadınız. Nasıl daha fazla mutlu olursunuz? Önce dişlerinizi fırçalayın. Sonrası hayal gücünüze kalmış.

19- Onun yanındayken her zaman arzulu olmanızın bir yolu var. Erotik bir kitap, ateşli bir fantazi.. gibi şeyleri düşünerek libidonuzu ateşleyebilirsiniz.

20- İlk hareketi yapmak. Dans pistinde ona asılın demiyoruz sadece göz teması ya da baştan çıkarıcı bir gülümseme ile ona ışık yakabilirsiniz. İzlediğiniz filmlerdeki gibi kapıya yönelmek ve ona bakış fırlatmak çok zor değil..

21- Odanızı değiştirin. Daha büyük bir yatak, saten çarşaflar, romantik bir ışık sıkıcı hale gelen seksinizi ateşleyebilir. Bunun dışında evinizin diğer yerlerinde birlikte bir maceraya çıkın. Sadece kapıyı kilitleyip kilitlemediğinizi unutmayın.

22- Cinsel birlikteli korunma sizin iyiliğiniz için gerekli. Ona prezervatif kullanmanın seksi etkilemeyeceğine ikna edin.

23- Her ilişkide yaprak dökümü dönemi olabilir. Bu her zaman ilişkilerinizin bittiği anlamı taşımaz. Sadece bu tür durumlarda fiziğinizi ve ruh halinizi korumayı bilin. Bahar yine Gelecek.

24- Duşta seks? Fazla abartılı. Seks sırasında ayakta durmak yeterince zor, duşta çok daha zor olacağını tahmin edebilirsiniz. Duşu sadece ön sevişme öncesi Güzel Bir Oyun gibi düşünebilirsiniz.

25- Sabah seks? Kötü ya da mutlu bir gece mi geçridiniz? Anneniz "hoş ve iyi kızlar gece gündüz seks yapmaz" diye öğütlemiş olabilir ancak onları dinlemeyin. Ne istiyorsanız yapın.

26- Yatak odanızda yaşadıklarınız orada kaldın. Başkalarının ne dediği ve ne anlattığı ile uğraşmayın. Herkesle yarışmak zorunda değilsiniz.

27- Anal seks çoğu kadına anlamsız gelir ve sevmezler. Bu durumda huzursuz olmanıza gerek yok, sevmiyorsanız yapmak zorunda değilsiniz. Bunun yerine seksi bir masaj önerebilirsiniz.

28- En vahşi fantaziler gerçeklerden daha iyidir. Seks yaptığınızı hayal etmek, gerçekte daha iyi olmanızı sağlaryabilir.

29- Herhangi bir vücut yatakta iyidir. Kalın bel, kalın bacaklar kimin umurunda! Loş bir ortam doğru hareketler selülitlerinizi saklamanızı sağlayabilir. İyi bir erkek sadece sizinle olmak ister, gerisi önemli değildir.

30- 30'lu yaşlardaysanız ve hala seks düşünüyorsanız iyi.. Deneyimleriniz, ilişkileriniz sizi daha iyi bir noktaya getirmiş demektir. Ne istediğinizi ve ne yapacağınızı biliyorsunuz. Keyfini çıkarın



Burca göre sevişme tekniği!

Burçlar cinsel kimyamızı fazlasıyla etkiliyor...Kendinize itiraf edemediğiniz tüm duygular, cinsel yaşamınızla ilgili tüm detaylar haberimizde...

Koç

Geçmişiniz
Herkesin birbirine girdiği o kavgacı 'reality show'lardan birinin yıldızı gibisiniz. Aşk yaşamınızın tarihçesi kötü ayrılıklarla dolu. Sivri topuklu ayakkabılarınızla onun ayaklarını ezmeden, karakola gidip hakkında dilekçe vermeden ilişkinin tam olarak bittiğine inanmıyorsunuz. Unutmak ve affetmek mi? Asla, bu sizin tarzınız değil.

Yatak odası sırlarınız
Her an yarıştasınız, sizinle mi daha çok orgazm olacak, yoksa eski sevgilisi ile mi daha fazla olmuştu? Size göre asla başkası kazanmamalı, kazanan hep siz olmalısınız. Eski sevgilinizi, yaşantınızdan çıkaramıyor, ezeli rakip ve düşman olarak ilişkinin bir parçası haline getiriyorsunuz. Sekse gelince; saldırgan ve fiziksel olarak atak bir yapınız var. Saçlarından bir tutam kopardığınız zamanlar dahi olmuştur!

Yaramaz yanlarınız
İş arkadaşlarınız, özel arkadaşlarınız ve sevgilinizle dolambaçlı ve karmaşık oyunlar oynama huyunuz var. Hep bir plan ve kurnazlık içindesiniz. Kavga etmek o kadar kanınıza işlemiş ki, sonucunda ciddi savaşlar çıkacak durumları hazırlamakta üzerinize yok doğrusu. Ama bu yaptıklarınız için sizi suçlayan olursa hemen gözyaşlarına boğulabiliyorsunuz.

Boğa

Geçmişiniz
Hadi itiraf edin. Bir erkeği sırf zengin olduğu, güzel bir arabası veya evi olduğu için hedeflediğiniz çok oldu. Bu kadarla da kalmayıp birçok düzgün adayı, sırf kredi kartlarının limitleri düşük diye yaşantınızdan çıkardınız. Aşka inanıyorsunuz ama para da bunu elde etmenize yardımcı bir unsur ne de olsa.

Yatak odası sırlarınız
Yatakta gizlice artı ve eksilerin hesabını tutuyorsunuz. Geçen ay ona üç kez seksi bir masaj yaptıysanız, simdi aynısını ondan bekliyorsunuz. Fetiş merakınız var ve bunu açıkça ifade ediyorsunuz.

Yaramaz yanlarınız
Kendinizden beklenmeyecek kadar alçaldığınız sıkça görülmüştür, onun bankasından gelen hesap ekstrelerini kontrol ettiğiniz, ne kadar harcama yaptığını ve ne kadar borcu olduğunu gizlice kontrol ettiğiniz aşikar. Üzgünüz ama bütün bunları, ayrılmanız durumunda elinizde koz olarak tutmak için yaptığınızı da biliyoruz.

İkizler

Geçmişiniz
Şu anda beraber olduğunuz erkeklerden ve zavallı eski sevgililerinizden söz etmeye bayılıyorsunuz. Onlardan fazla sık ve ağza alınmayacak kadar berbat şekilde söz etmek sizi rahatsız etmiyor. Ayrıca kırmızı noktalı bir anı defteri tuttuğunuz da biliniyor. En iyisi onu bir an önce yok edin!

Yatak odası sırlarınız
Onun erotik ve açık saçık konuşmalarına bayıldığınız gibi, o da sizin ağzınızdan çıkan bunca sözü nereden öğrendiğinizi merak ediyor. Dil ve kulak oyunlarına bayılıyorsunuz. Onun cinsel organına isim takmak ise vazgeçemediğiniz başka bir alışkanlık. Yaptıklarınızı, kimin duyacağını umursamadan, anlatmaktan çekinmiyorsunuz.

Yaramaz yanlarınız
Sizin biriyle öpüşmemeniz, yatak odasında çılgın deneyimlere açık olmamanız ve bundan kimseye söz etmemeniz mümkün değil. Dilinizi tutmanız imkansız. Ama unutmayın bu huylarınız yüzünden birçok muhteşem seks macerasını yaşayamıyor ve kaçırıyorsunuz.

Yengeç

Geçmişiniz
En az bir ilişkiniz, o öpüşmek istediği ve siz istemediğiniz veya siz istediğiniz ve o istemediği ya da istenmeyen bir hamilelik yüzünden bitmiştir. Bazılarınızın anneleri ise tam bir "cadı kaynana" formunda ve siz bundan erkek arkadaşlarınıza söz etmeyi sık sık unutuyorsunuz.

Yatak odası sırlarınız
Göğüslerinize ilgi gösterilmesine bayılıyorsunuz. Gizliden gizliye, bebek muamelesi görmeye ve şımartılmaya da. Yatakta her zaman içinizdeki "küçük kız" ortaya çıkıyor. Bunu da bol dantelli beyaz ve pembe yatak odanızdan ve geceliklerinizden anlamak kolay zaten.

Yaramaz yanlarınız
İlişkinizde akıl almayacak kadar çocuksu davranıp, ailenizle yaşadığınız tüm sorunları erkeğinize yansıtabiliyorsunuz. Surat asıyor, dudak büküyor, sinir krizine girmiş iki yaşındaki bir çocuk gibi davranıyorsunuz, vızıldanıp ağlıyorsunuz. Ya da tam tersine annelik içgüdünüz ön plana çıkıyor ve olgunlaşmamış, çocuksu erkekleri seçerek onlara annelik yapmaya çalışıyorsunuz.

Aslan

Geçmişiniz
Tüm arkadaşlarınız "o muhteşem romantik geceyi" ya da "o inanılmaz aşkınızı" bilirler. Hatta artık bunları daha fazla dinlememeyi tercih ederler. Dramatik halleriniz birçok ilişkinizin bitmesine neden olmuştur. Biraz sakinleşmeye ne dersiniz?

Yatak odası sırlarınız
Üstte olmamaya özen gösterirsiniz çünkü göğüslerinizin o açıdan güzel durmadıklarına inanırsınız. Gizlice porno yıldızlarından gördüğünüz ve sizi en güzel gösterecek pozları hafızanıza kazırsınız ve yatakta aynılarını denersiniz. Polaroid makineyle çıplak fotoğraflarınızı çektirmeye bayılırsınız. Sizi en çok tahrik eden şey, onu değil, kendinizi izlemektir. Kendinizi aşırı beğenirsiniz.

Yaramaz yanlarınız
Sizi tatmin etmesine bayılıyorsunuz çünkü bu halde kendinizi prenses gibi hissediyorsunuz. Emir vermekten çekindiğiniz de görülmemiştir: "Daha hızlı! Daha yavaş! Daha derin!" En büyük fanteziniz, saygı duyacağınız bir erkek bulup onu köleniz haline getirmek. Acı ama gerçek!

Başak

Geçmişiniz
Hadi itiraf edin, en az bir erkekle sadece vücudu güzel olduğu için birlikte olmuştunuz. Başak burcu, astrolojide, fiziksel özelliklerden en fazla etkilenen burçtur. Bu yüzden kendinizi sürekli spor salonunun en güzel vücutlu, yakışıklı, şık ve zengin ama tam bir serseri olan tiplerle beraber buluyorsunuz. Ama acaba bu çıktığınız erkeklerden hangisi size gerçekten değer veriyor?

Yatak odası sırlarınız
Titizliğiniz yatak odasında da peşinizi bırakmıyor. Beyninizde kilitli duran bir listede yapacaklarınız ve yapmayacaklarınız yazılı olarak bekliyor.

Yaramaz yanlarınız
Yaşantınız çalışmak, daha çok çalışmak ve arada durmadan, su içmek üzerine kurulu. Bu yüzden, kötü olduğunuzda gerçekten "çok" kötü oluyorsunuz. Gerçek bir Başak ara sıra kendini kaybetme ihtiyacı duyar ve mümkün olduğunca çok kokteyle gider, erkeklerle eğlenir, sarhoş olur. Ama itiraf etmelisiniz ki kendinizi sonrasında çok kötü ve iğrenç hissediyorsunuz.

Terazi

Geçmişiniz
25 yaşına gelmeden hayalinizde zaten birkaç kez ya nişanlanmış ya da evlenmişsinizdir. Beyazlar içinde büyük bir düğün fikrine aşıksınız ama erkeklerin neden sizinle aynı hisleri paylaşmadığını anlayamıyorsunuz.

Yatak odası sırlarınız
Çirkin pozisyonlardan veya feminen olmadığını düşündüğünüz pozisyonlardan nefret ediyorsunuz. Yatakta yaptığınız her şeyin yoga veya bale pozuna benzememesi halinde tahrik olamıyorsunuz.

Yaramaz yanlarınız
Aşka aşıksınız ve sadece Sevgililer Günü'nde kart ve çiçek almayı garantilemek için bir ilişkiyi devam ettirebilirsiniz. Evliliğe olan düşkünlüğünüzü gizlemeye çalışıyorsunuz ama genelde bu açığa çıkıyor.

Akrep

Geçmişiniz
Oldukça çılgınsınız. Bugüne kadar mutlaka erotik fantezilerinizi hayata geçirmiş, yasak yerlerde seks yapmış olmalısınız. Gerçek bir Akrep kadınıysanız yaşamınızda tabulara asla yer yoktur.

Yatak odası sırlarınız
Yaşınız ilerledikçe cesaretiniz ve özgüveniniz daha da güçleniyor. Bu da demek oluyor ki, 30'larınıza geldiğinizde evinizin çekmecelerinde bol bol seks oyuncağı olacaktır.

Yaramaz yanlarınız
Kontrol ve sahiplik oyunları seks yaşantınızın anahtarları. Eğer işinizde güç sahibiyseniz, evde erkeğinizin kölesi olmayı tercih edersiniz ama yaşantınızın kontrolü elinizde değilse, evde baskın olmak istersiniz. Oldukça sapkın zevkleriniz var.

Yay

Geçmişiniz
Tatil ve seks sizin için eş anlamlı kelimeler. Önleminizi almayı unutmayın, yoksa tatilinizden kalıcı bazı anılarla dönmeniz mümkün! Çadırda bile seks yapmışlığınız vardır.

Yatak odası sırlarınız
Sizin için büyüklüğün önemi olmadığını söylüyorsunuz ama çaktırmadan erkeğinize bakıp, inceleme yapmadan da duramıyorsunuz. Pek hoş olmadığını biliyorsunuz ama içten içe daha büyük olmasını tercih ediyorsunuz.

Yaramaz yanlarınız
Sizce ne kadar çok sayıda ilişkiye girerseniz o kadar iyi demek. Ya erkeğinizi yorgunluktan bezdirirsiniz ya da yeterli ilgiyi göremeyip, tatmini dışarıda ararsınız. Yabancı erkeklerle ilgili fanteziler kuruyorsunuz, özellikle de sporcularla.

Oğlak

Geçmişiniz
En az bir tane süper cool biriyle birlikte olmuş ya da kariyerinde çok başarılı ve çevre sahibi biriyle çıkmak için çeşitli dolaplar çevirmiş olabilirsiniz. Sizin "hiç kimse" olmayan tiplerle asla işiniz olmaz.

Yatak odası sırlarınız
Erkeklere asla seks için ne kadar çalıştığınızı itiraf etmezsiniz. Çünkü siz aslında seksi, iyi yapılması gereken bir iş olarak algılıyorsunuz. Seks kitaplarını okuyup doğrusunu yapmaya çalışıyorsunuz.

Yaramaz yanlarınız
İşinizde ilerledikçe yabancı erkeklerle tek gecelik ilişki yaşama fantezileriniz güçleniyor. Bunlar özellikle uygunsuz tipler oluyor hayallerinizde. Bu yüzden birçok güçlü Oğlak kadını taksi şoförleri, tesisatçılar, marketteki kasiyer veya komşularıyla beraber oluyor.

Kova

Geçmişiniz
Bir keresinde platonik arkadaşınız olan bir erkekle, sarhoş olduğunuz için birlikte olmuştunuz ve bu hâlâ sizi rahatsız ediyor. Bir keresinde de arkadaşlarınızın sevmediği biriyle çıkmıştınız ve bu, ilişkinizi çok etkilemişti. Aşk ve arkadaşlık, yaşamınızda hep karmaşa yaratır.

Yatak odası sırlarınız
Bir seks partisine katılmayı hayal etmeniz zor değil, bu da sizin arkadaşlık ve seks arasında zaten silinmeye yüz tutmuş olan sınırınızın daha da bulanıklaşmasına yol açar. En büyük yatak odası sırrınız ise, en ateşli anlarınızda dahi kendinizi olaydan uzak hissetmeniz.

Yaramaz yanlarınız
İnterneti, kocaman bir siber seks alemi olarak algılıyorsunuz. Arkadaşlık sitelerindeki resimlere bakmayı veya gece yarısı tanımadığınız biri ile chat odalarında flört etmeyi aldatma olarak algılamıyorsunuz. Bilgisayar klavyesini görünce pislik yapmadan duramıyorsunuz aslında.

Balık

Geçmişiniz
Çok karmaşıksınız. İçmek ve seks sizin için birden fazla kez neden-sonuç ilişkisi oluşturmuştur. Aşk hikayelerinizde sarhoş olduğunuz için beraber olduğunuz erkekler çoktur ama bunu itiraf etmeyi sevmezsiniz.

Yatak odası sırlarınız
Rol yapmayı ve çeşitli fantezileri yaşama geçirmeyi seviyorsunuz. Erkeğinizden de aynısını bekliyorsunuz. Sıklıkla gözlerinizi kapatarak ünlü bir oyuncuyu, futbolcuyu, eski erkek arkadaşınızı düşünerek orgazma ulaştığınız oluyor.

Yaramaz yanlarınız
Ne yazık ki sarhoşlara, kayıp ve çılgın tiplere düşkünsünüz. Onların yaşamlarındaki hayal veya gerçek problem ve karmaşalar sizi çekiyor.



Kızlık Zarı ne Zaman Nasıl Bozulur ? - Kızlık ZarıKızlık zarı vajinanın girişinden birkaç santim içerde, ortası delik, soğan zarı inceliğinde bir zardır. Vajinaya bu zarın ortasındaki delikten daha büyük herhangi bir şey, birkaç santim girdiğinde, bu zar kenarlara çekilir, yani bozulur. Vajinaya girenin, penis, parmak, tampon ya da başka bir cisim olması durumu değiştirmez. Kızlık zarı vajina duvarlarına doğru çekilirken, üzerindeki kılcal damarlar çatlar ve bir kaç damla kan gelir. Bazı kızlık zarları esnektir, kılcal damar çatlaması olmaksızın kenarlara çekilebilir ve kanamazlar. Kanama genellikle vajinaya ilk giriş sırasında olur, ilk girişi izleyen hafta içindeki girişlerde de taze yara nedeniyle ufak kanamalar olabilir. Daha nadir olarak ilk giriş kısmi olabilir ve ilgisiz bir zamandaki tam girişte yeniden kanama olabilir. Kızlık zarı nedir? Kızlık zarı doğa tarafından vajenin giriş kısmına yerleştirilmiş olan ve kesin görevi bilinmeyen bir dokudur,bazı bilim adamları adet görünceye kadar vajeni ve rahmi dışarıdan gelebilecek mikroplara karşı koruyan bir oluşum olarak,bazılarıda sadece bir doku kalıntısı olarak değerlendirirler. Yapısı nedir? Kızlık zarı ,mukoza dediğimiz ağız içi yapısına benzeyen bir yapıya sahiptir. Herkesde kızlık zarı varmıdır? Bazı kadınlarımızda doğuştan bulunmayabilir. Kızlık zarı nerededir? Kızlık zarı vajina (dölyolu) girişinde yaklaşık 1-2 cm. içeridedir. Herkesin kızlık zarı aynı mıdır? Hayır, kadından kadına çok büyük farklılıklar gösterebilmekle beraber belli başlı altı-yedi çeşide ayırabiliriz. Bunlar; Kızlık zarı ilişki dışında ne zaman yırtılır? -İlişki dışında nadir olarak bazen uzakdoğu sporu ,jimnastik gibi aktif ve normalin dışında bacak açma hareketi yapanlarda,kaza ve bazen düşmelerde yırtılabilir. Yırtılan kızlık zarı sonra tekrar iyileşirmi?Kapanırmı? -Hayır,farklı bir yapıya sahip olan kızlık zarının yırtılan kısımları hiç bir zaman kendiliğinden tekrar birleşmez. Masturbasyon yaparken yırtılabilirmi? -Eğer içinize bir şey sokmadan sadece sürtünme yoluyla masturbasyon yapıyorsanız yırtılmaz. Kızlık zarı parmak girmesinden zarar görür mü? -Bu kızlık zarının tipine bağlıdır,bazı kızlık zarına hiç bir şey olmayacağı gibi,bazıları da yırtılabilir. İlk ilişkide çok acı verirmi? -Genelde bu sizin partnerinizle ne kadar uyum içinde olduğunuza ve kızlık zarının tipinede bağlı olmakla beraber yavaş hareket edilecek olursa fazla bir acı vermez. Ya yırtılmazsa? -Yırtılmazsa bir jinekolog tarafından uyuşturularak size hiç bir acı verilmeden açılabilir. İlk ilişkide kızlık zarının acısından çok korkuyorum,ne yapabilirim? -Eşinizle anlaşarak bir jinekoloğa giderseniz, o kızlık zarınızı uyuştururarak size hiç bir şey hissettirmeden açabilir. Çok kanarmı ? -Hayır,pembe renkli (vajen salgıları ile karıştığı için kanın rengi açılır) bir kaç damla kan gelebilir. Ya kanama durmazsa? -Çok kalın kızlık zarlarında bazen olabilmektedir, doktora müracaat ederseniz o gerekli müdahaleyi yaparak kanamayı durduracaktır. Kızlık zarı tamir edilir mi ? dikilir mi? -Evet,kızlık zarı dikilir. Kızlık zarını kim diker veya dikebilir ? -Kızlık zarını sadece bir kadın doğum uzmanı diker. Dikilen bir kızlık zarı yüzde yüz kanarmı? -Evet,eğer bu işin uzmanıtarafından dikilmişse dikilen bir zar yüzde yüz kanar. Dikilen bir kızlık zarının dikildiği ilişkiye gireceğim kişi tarafından anlaşılırmı? -Kesinlikle hayır,sadece kadın doğum uzmanları veya adli tıp uzmanları bunu anlayabilir Kızlık zarı dikilmesi için ilişki sayısının veya ne kadar süredir ilişkiye girildiğinin önemi varmıdır? -Hayır yoktur,çocuk doğurmuş kadınlarda dahi bu kızlık zarı tamir edilir. Kızlık zarı dikişi acırmı? ne kadar sürer?nasıl bir ameliyattır? -Hayır acımaz, siz uyutularak veya o bölge uyuşturularak yapılır,10 ila 30 dakika arasında sürer,operasyondan sonra rahatlıkla yürüyebilir veya çalışabilirsiniz.Hiç kimse sizin böyle bir operasyon geçirdiğinizi anlamaz. Kızlık zarı ilişkiden ne kadar zaman önce dikilmelidir? Bu kızlık zarınızın tipine ve hekiminizin yapacağı ameliyata bağlıdır, bazen bir kaç ay evvel,bazen bir kaç gün evvel bazende bir yıl önce dikmek gerekir. Dikildikten sonra nelere dikkat etmek gerekir? Duş vesaire gibi şeyler zararlımıdır? Özel bir şey gerektirmez ilk bir kaç gün hekiminizin önerilerine uymak gerekir, rahatlıkla bir kaç gün sonra duş alabilirsiniz. Kızlık zarımı kendim kontrol edebilirmiyim? -Hayır ,uygun pozisyonu aldığınızda ayna yardımı ile sadece görebilirsiniz fakat tıbbi bilginiz yetersiz olduğu için hiçbir yorum yapamazsınız. Kim kontrol edebilir? -Sadece bir kadın doğum uzmanı bu konuda size yardımcı olacabilecektir. Kontrol sırasında acırmı? veya zarar gelebilirmi? -Hiç bir acı hissetmeyeceğiniz gibi, hiç bir zararda gelmeyecektir. Bu konuda bir şüpheniz veya sıkıntınız varsa muayeneye gidiniz.Kimse bu konuda muayene olmanızı garip karşılamayacaktır.
Logged
kezban62
Moderatör
*


Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 11424



Üyelik Bilgileri WWW
« Yanıtla #16 : 19 Mayıs 2010, 09:55:06 »

KADIN ÜREME ORGANLARI



HAZNE (VAJİNA):
Dış üreme organları ile rahim arasında uzanan bir kanaldır.
Görevleri: Cinsel birleşme bu kanalda gerçekleşir.
· Adet kanaması bu kana yolu ile dışarı atılır,
· Bu kanal aynı zamanda doğum yoludur.

RAHİM (UTERUS)
Büyüklük ve şekil olarak armuda benzeyen bir organdır. İdrar torbasının arkasında barsağın son kısmının (rektum) önünde yerleşmiştir. İç kısmı endometriyum olarak adlandırılan bir tabaka ile döşenmiştir. Her adet döneminde yeniden hazırlanır ve adet kanaması ile dışarı atılır. Embryo rahim içinde bu tabakada gelişir ve bu tabaka gebeliğe yataklık yapar.

Görevleri:
· 38-40 hafta boyunca bebeğin büyümesi ve gelişmesini sağlayan bir organdır.
· Doğum eylemi sırasında kasılarak bebeğin ve eşinin (Plasenta) doğmasını sağlar.
· Her adet döneminde gelişen endometriyum tabakası dökülerek adet kanamasının olmasını sağlar.

RAHİM KANALLARI (FALLOP TÜP'LERİ):
Rahmin her iki üst yanından yumurtalıklara doğru uzanan çok ince tüplerdir.
Görevleri:
· Yumurtalıklardan atılan yumurta hücresini alarak rahime doğru naklini sağlar.
· Tüp içinde seyahat eden yumurta hücresi eğer bir erkek tohum hücresi ile karşılaşırsa döllenme gerçekleşir, yani sperm ile yumurtanın karşılaşmasını sağlar, döllenme burada gerçekleşir.

YUMURTALIKLAR (OVEKLEK):
Tüplerin karın boşluğuna açılan uçlarının bittiği bölgede, karın arka yan duvarına bağlı olarak yer alırlar. Rahim kanalları yumurtanın atılacağı zaman, yumurtalıklar üzerine huni gibi kapanırlar. Şekil olarak bademe benzerler.
Görevleri:
· Her ay olgun bir yumurta hücresi üretirler.
· Hormon salgılarlar. Bu hormonlar iki önemli kadınlık hormonu olan östrojen ve progesterondur. Tüm hayat boyunca etkileri süren hormonlar, üreme organlarının gelişmeleri için önemlidir. Östrojen ve progesteron hormonları endometriyum tabakasını her ay yeni bir gebelik için hazırlarlar.

ÖSTKOJEN:
Adet kanamasından itibaren salgılanmaya başlar. Yumurtlama zamanında en yüksek düzeye ulaşır.

· Rahmin, tüplerin, vajenin ve dış üreme organlarının ergenlik döneminde gelişmesini sağlar.
· Tüplerin hareketini arttırarak yumurtaların rahime taşınmasını sağlar.
· Rahmin iç tabakasının (endometriyum) kalınlaşmasını ve olası bir gebeliğe karşı hazırlanmasını sağlar.
· Rahim kaslarının kasılmasını sağlar:

PROGESTERON:
Yumurtlama olduktan sonra daha fazla miktarda salgılanmaya başlar.
· Gebelikte endometriyum tabakasının yıkılmasını önleyerek gebeliğin devamını sağlar.
· Vücut ısısını yarım derece yükseltir.
· Rahim kaslarının gevşemesini sağlar.
· Yumurtalıklardan salgılanan östrojen ve progesteron hormonlarının kandaki miktarları, beyinde yer alan ve hipofiz adı verilen bir salgı bezi tarafından kontrol edilir. Hipofizden salgılanan östrojen ve progesteronu etkileyen hormonların kısaltılmış isimleri; FSH ve LH' dır.

FSH (folikül uyarıcı hormon)
Her ay yumurtalıklardan, içinde yumurta hücresini de barındıran bir folikülün, yumurtlama yapabilecek bir kapasiteye kadar gelişmesini sağlar, Gelişen bu yumurta hücresi östrojen hormonu salgılar. Östrojenin kanda yükselmesi FSH'nin düşmesine neden olur.

LH ( Luteinize edici hormon )
FSH ile birlikte yumurtlamayı sağlar. Yumurtlamadan hemen önceki günde LH salgısı artar. Progesteronun kanda yükselmesi LH'nin düşmesine neden olur

ERKEK ÜREME ORGANLARI


1. İdrar torbası
2. Meni kesecikleri
3. Prostat
4. İdrar yolu
5. Sperm kanalları
6. Epididimis
7. Erkek yumurtalıkları (testisler)

ERKEK YUMURTALIKLARI (TESTİSLER):
Torbalarının içinde sağda ve solda yerleşmiş olarak bulunur. Görevleri;
· Erkek tohum hücrelerini (sperm) üretmek.
· Erkeklik hormonu (testosteron) salgılamak.

TESTİS TORBALARI (SKROTUM):
Testisleri saran deri torbadır.
Görevleri:
· Testislerin 35,5-36 derece sıcaklıkta muhafaza edilmesini sağlar, çünkü erkek yumurtalıkları spermi ancak bu sıcaklıkta üretir. Oysa vücut sıcaklığı 37 derecedir, bu nedenle erkeklerde yumurtalıklar kadınlardan farklı olarak torba içinde vücut dışına alınmıştır.

EPİDİDİMİS:
Testislerde üretilen tohum hücrelerinin, tohum kanallarına
ulaşmadan önce toplandıkları yerdir.
Görevleri:
· Erkek tohum hücrelerinin olgunlaşmak için kısa bir süre beklemelerini sağlar

TOHUM KANALLARI (SPERM KANALLARI):
Erkek tohum hücrelerini testislerden çıktıktan sonra meni keseciğine ulaşmak için geçtikleri kanaldır.
Görevleri:
· Erkek tohum hücrelerini taşımada aracı bir yoldur.

MENİ KESECİKLERİ ( VESİKA SEMİNALİB):
İdrar torbası ile rektum arasında bulunan kese şeklindeki bir yapıdır.
Görevleri:
· Dışarıya atılmadan önce erkek tohum hücrelerini içinde muhafaza eder.
· Boşalma anında atılan sıvının (meni) bir kısmını üretir.
· Salgıladığı sıvı ile erkek tohum hücrelerinin beslenmesi ve hareketini sağlar.

PROSTTAT:
İdrar torbasının hemen altında yer alan ceviz büyüklüğünde bir organdır.
Görevleri:
· Alkalen (asit olmayan) bir sıvı salgılayarak spermlerin asidik ortam olan vajende yaşamalarını sağlar.
· Adale kasılmaları ile erkek tohum hücrelerinin hızla dışarı atılmasını sağlar.

PENİS:
Erkekte dış üreme organıdır.
Görevleri:
· Cinsel birleşme sırasında spermlerin hazneye atılmasını sağlar.
· İdrar yolu da penis aracılığı ile dışarı açılır
Logged
kezban62
Moderatör
*


Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 11424



Üyelik Bilgileri WWW
« Yanıtla #17 : 19 Mayıs 2010, 09:57:16 »

Cinsel Eğitim Nasıl Olmalı?
KADIN VE ERKEK

‘Her birinin kendisine has cinsel özellikleri vardır. Ergenlik çağı ile birlikte zirveye çıkan cinsel ihtiyaçlar, cinsel problemler, evlilik ve aile, evlilikte cinsel hayatın tatminkâr olması için uyulması gereken kurallar, hamilelik ve doğum, çocuğun bedensel ve ruhsal sağlığı, müstehcenlik ve muzır neşriyat, toplumda kadın erkek ilişkileri…’

Bütün bunlar insan cinsî hayatının ana başlıklarıdır.

Cinsel konuların akıl almaz istismarlara konu yapıldığı bir zamanda yaşıyoruz.

Bir tarafta cinsel hayat ayıplarla örtülü bir tabu olarak görülüyor… Öbür yanda, bütün mahremiyet sınırlarına meydan okuyan bir teşhircilik furyası yürütülüyor… Bu tezat tablosundan ortaya çıkan sonuç: cinsel hayatta tam bir anarşi hüküm sürüyor. O halde, dinî kaynaklara ve çağdaş ilimlere dayanarak yapılacak bir cinsel eğitim ihtiyacı ihmale gelmeyecek kadar âcil olmaktadır.
Cinsî konuların insan hayatındaki yeri nedir? Cinsel hayat hakkında bilmemiz gerekenler nelerdir? Medyanın olumsuz bombardımanından nasıl kurtulacağız? Doğru olan nedir? Neler yanlıştır? Sevap, ayıp, günah kavramları en doğru şekilde nasıl anlaşılacaktır?

Cinsellik hayatımızın bir parçasıdır. Yüce Kitabımızda da şöyle buyrulmuyor mu? İnsanlar iki ayrı cins olarak, ‘erkek ve dişiden’ yaratılmıştır. Bir çok ayette eşler arasındaki münasebetlerin biyolojik ve psikolojik boyutlarına işaret edilmiştir.

Yaradılışımıza yerleştirilen çok önemli bazı temel ihtiyaçlar vardır: Beslenme, barınma,uyku ve cinsellik gibi…

‘Şehvet’ olarak adlandırılan cinsî arzu (libido, cinsel haz) kadınla erkek arasında yaratılan birbirine yakın ve beraber olma ihtiyacının biyolojik temellerinden biridir.

Rum suresinin 21. ayetini dinleyelim: ‘Yine O’nun delillerindendir ki, size kendi cinsinizden, kendilerine meyil ve ülfet edeceğiniz eşler yarattı. Aranızda merhamet ve sevgi koydu. Şüphesiz bunda düşünen bir kavim için, ibret alınacak çok deliller vardır.’

Bediüzzaman, İşârât-ül İ’caz adlı eserinde, nefis bir duygusal yorum yapıyor:

‘İnsanoğlunun en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine mukabil bir kalbin mevcut olmasıdır ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini mübadele etsinler ve lezzetlerde birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de yekdiğerine muavin ve yardımcı olsunlar. Evet, bir işte hayrete düşen veya bir şeye dalarak tefekkür eden adam, velev zihnen olsun, ister ki; birisi gelsin, kendisiyle o hayreti, o tefekkürü paylaşsın. Kalblerin en latifi, en şefiki, kısm-ı sani ile tabir edilen kadın kalbidir.’

Her bir hücrenin mikrokozmik seviyede, elektronlarına kadar, en ince bir plan dahilinde her türlü ihtiyacını mükemmelen karşılayan Vücut Sarayının Sahibi insanoğlunun bütün ihtiyaçlarını da belli nizamlara bağlı kılarak karşılamıştır. Dinimizin bize kazandırdığı iki temel ölçü olan helâl ve haram kıstaslarına göre kurulan bu nizam, insanın her bakımdan huzurlu olmasının şartlarını sunmaktadır.

Madem insanlarda cinsî ihtiyaçlar, arzular yaratılmıştır. Kadın erkeğe, erkek de kadına eğilimli kılınmıştır. O halde aile hayatı ortamında bu duyguların meşru bir şekilde karşılanması, sağlıklı ve vazgeçilmez bir husustur.

Dinimizde evliliğe büyük önem verilmiş, cinsel hayatı düzenleyen emir ve yasakların büyük çoğunluğu da bu temel ölçüye göre belirlenmiştir.

Zinanın, homoseksüelliğin, evlilik içinde cinsel hayattan çekilmenin, kısırlaşmanın, şehvetle bakmanın vs… yasaklanması, cinsî duyguların meşru yoldan, evlilik hayatı içerisinde tatminine dönük prensiplerden bazılarıdır.

Helâl ölçülerdeki cinsel yakınlaşma ibadet sınırları içerisinde değerlendiriliyor. Zira cinsel ihtiyaçlar kulluk bilinci içerisinde, emredilen prensipler doğrultusunda karşılanması huzur ve mutluluğun en önemli şartlarından biridir.

Cinsel hayattaki sapmaların insanları ne gibi tehlikelere maruz bırakabileceğine sanırım AIDS iyi bir örnektir.

Cinsel eğitim şart mı? İslam’ın emir ve yasaklarını öğrenmek, büluğ çağından itibaren aklı başında olan her Müslüman’a farz ve şart değil midir? Elbetteki bir kısım ibadetlerin sıhhati, bu bilgilerin bilinip yaşanmasına bağlıdır. Gusül abdestinin hangi hallerde zorunlu olduğunu kavramadan ibadet hayatı sağlık kazanabilir mi? Öyleyse cinsel bilgiler de doğru kaynaklardan öğrenilmelidir.

Çocuklar cinsel farklılıklarını daha iki, üç yaşından itibaren sezmeye başlarlar. Bildiğimiz anlamdaki cinsel ‘bilinç’ ise ancak büluğ çağı ile birlikte yerleşmeye başlar.

Aslında cinsel terbiye ve eğitim doğumla başlamalıdır. Kılık kıyafetten davranışlara, oyun ve oyuncaklara kadar pekçok hususta kız ve erkek çocukları farklı yetiştirilmelidir. Hz. Hasan’ın doğumunda sarıldığı sarı giysiyi Efendimiz beyaz bir giyecekle değiştirmiş, renk ayrımının önemine dikkat çekmiştir.

Cinsel terbiye çocukların büyüyüp gelişmesine göre yoğunlaşan bir seyir takip eder. Kızların anneleri, erkeklerin babalarınca eğitilmeye başlamaları en uygun olanıdır.

Eğitimin amacı çocuğun cinsine has davranışları normal ve sağlıklı şekliyle kazanmasıdır. Çocuktaki normal gelişme seyri dikkatle izlenmeli, sorularına kaçamaklar, ve yanlış sapkın yorumlar yerine, tatmin edici cevaplar verilmelidir. Azarlamak, baştan savmak zarar vericidir.

İbadetle ilgili cinsel bilgilerin verilmesinde geç kalınmamalıdır. Namaz ve orucun gerekleri öğretilirken bu bilgiler verilebilir. 6-7 yaş civarı uygundur. 7 yaşında, en geç 10 yaşında çocukların yatakları, odaları ayrılmalıdır.

En hassas dönem büluğ çağı: Bedenlerdeki farklılaşma ve duygu dünyalarındaki değişmeler, ana, babaların onlarla ciddi bir şekilde konuşmalarını, yol göstermelerini gerektirir. Artık çocukluktan çıktıkları, yetişkin birer genç kız veya delikanlı oldukları, bedensel ve ruhsal gelişmelerin onlara yüklediği sorumlulukların gereği anlatılmalıdır. Karşı cinsle ilişkilerin düzenlenmesi, cinsel hayatlarında nelere, nasıl dikkat edip, yasaklardan kaçmaları benimsetilmelidir. İnce ayrıntılara girmek yersizdir. Ancak evlilik hayatına ait meşru bilgilerin sapık, yanlış, kulaktan dolma, art niyetle piyasaya sürülmüş tehlikeli, zararlı ‘cinsel eğitim’ yayınlarıyla karşılanmasının önüne geçilmelidir.

Hadislerde belirtilen, meşru ölçüler içindeki cinsel hayat, Allah’a kulluğun bir yoludur. Sünnete uygun yaşayanın her konuda olduğu gibi cinsel konularda da başı ağrımaz.

Aile ortamında ananın kızına, babanın oğluna samimi bir havada doğru bilgileri sunması niçin ayıp olsun ki?.. Allah hakkı öğrenmede haya etmemizi emretmiyor ki..

Dengeli ve istikametli bir cinsel hayat huzurun, mutluluğun yollarından biridir.

Utanma duygusundan arındırılmış bir hayat anlayışının her fırsatta yaygınlaştırılmaya çalışıldığı, cinsî enerjiyi çizgi dışına kaydırma gayretlerinin olumsuz atmosferinde, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu anlamak için geç kalmış sayılmayız. Böylece dünyayı cennete çevirecek huzur ve saadetli aile ortamı yüzümüzde güller açtırır





Zihinsel engellilerde cinsel sağlık ve yaşam
Toplumların gelişmişlikleri son on yılda, insana ve insan gelişimine verdikleri önemle belirlenir olmuştur. Önceki yıllarda gelişmişlik ölçütü olarak kabul edilen ortalama yaşam süresi, bebek ölüm hızları gibi istatistiki parametreler, son dönemde insan gelişimi ve insanların yaşam kalitelerini de içine alacak şekilde genişletilmiştir. Bu, özellikle desteğe gereksinim duyan toplum kesimlerinde daha da bir önem kazanmıştır.

Zihinsel engelliler de toplum içinde, toplumun katılımcı bir bireyi olarak yaşamlarını sürdürmek için özel bakıma ve desteğe gereksinim duyan bir kesimdir. Bu insanların çoğu kere erişkinlerin sahip oldukları akli yeterliliğe ulaşamadıkları bir gerçektir, ancak onlarda yemek yemek, su içmek, uyumak ve özellikle sevmek, sevilmek paylaşmak ihtiyacındadır. Çünkü, mideleri, kalpleri, dolaşım ve böbrek sistemleri, yumurtalıkları, testisleri hülasa mental güçlükleri dışında tüm organları diğer insanlar gibi çalışmaktadır. Vücut gelişimleri tam olmaktadır. Nasıl acıkıyor ve sonuçta besleniyorlarsa ya da acıktıklarını ifade edemeseler de yaşamak için beslenmeye ihtiyaçları varsa, normal düzeninde çalışan hormonları nedeniyle cinsel aktivite ve ifade edemeseler de istekleri de olacaktır.

Üstelik, kendilerini çoğu kere yeterince ifade edemeyen zihinsel engellilerin her yönden olduğu gibi, cinsel istismara uğramaları tüm dünyada sık rastlanılan istenmeyen durumlardandır.

Öyleyse ne yapmalı ?

Öncelikle onların varlığını ama bütünüyle insan olarak, toplumumuzun bireyleri olarak varlıklarını kabul etmeliyiz. Bu kabulün içinde mental ve genel sağlık sorunları, korunma, eğitim, gelişim ve entegrasyon ile ilgili problemlerin yanında cinsel sorunlarında var olduğunu bilmemiz gereklidir.

Dünya toplumları ve sosyal yapılar değişmekte, zihinsel engellilerin de düzenli ve doyurucu bir cinsel yaşamları olmasına sıcak bakmaya başlamaktadır. Bu zihinsel engellilerin yaşam konforlarını, eğitilebilirliğini ve topluma entegrasyonlarını artıracağı gibi, toplumun onları yok saymasını, sorunlarına gözlerini kapamasını ve de en önemlisi cinsel istismarları ve hatta zihinsel engellilerde daha sık görülen sapkın seksüel davranışları önleyecektir.

Zihinsel engellilerin cinsel aktiviteleri ve üremeleri, böylece ailesi, hekimleri ve eğitmenleri tarafından yakından takip edilebilecek ve gereğinde kontrol altına alınabilecektir. Kalıtsal hastalıklara bağlı engellilik halinde ve istendiğinde gebeliği önleyici etkin yöntemler mental ve fiziksel durumlarına göre kullanılabilecektir.

Araştırmalar, erkek zihinsel engellilerin kızlara nazaran (erişkin yada adölesan) cinselliğe ilgilerinin daha fazla olduğunu, bu ilginin her iki cinste de IQ arttıkça arttığını bildirmektedir. Mental yetersizliği olanlarda, yaşam kalitesi, yanlış yönlendirme, cinsel istismar, iş sahibi olamama, ifade edemedikleri ve bu nedenle yardım alamadıkları cinsel dürtü ve sorunları nedeniyle seksüel sapkınlıkların daha sık görüldüğü yine araştırma sonuçları ile belirlenmiştir.

İlginç bulgulardan biri de, öğretmenlerin, anne ve babaların, eğitmenlerin engellilerin cinselliğine negatif tavır takınmaları, yani ya yok saymaları ya da problem olarak algılamamalarının, engellilerde cinsel bilgi yetersizliği ve kötü sonuçlara yol açmasıdır.

ABD’ de Michigan Üniversitesi, Jinekoloji bölümünde başlatılan bir program ve sonuçları ilginçtir;

Bu klinikte zihinsel özürlüler için üreme sağlığı programı başlatılmış ve bir ekip çalışması ile halen genişletilerek sürdürülmektedir. Müracaat nedenleri sıklık sırasına göre şunlardır.


Zihinsel engellilerin bakıcı, anne-baba, eğitmen, veya öğretmenlerinin, bireyin seksüel davranış bozukluğu içinde olduğuna hükmetmeleri.

Cinsel istismar.
Kısırlaştırma.
Cinsel ve sosyal eğitim isteği.
Evlilik sorunları.
Gebelik bakımı ve doğum yardımı.
Gebelik sonlandırılması.
Ailevi sorunlar.


Jinekolojik yardım-takip, psikoseksüel eğitim, psikiyatrik değerlendirme-takip, grup ve/veya bireysel psikoseksüel danışmanlıkların başvuranların çoğunun hem cinsel hem de sosyal olarak gelişim gösterdiği sonucunu ortaya çıkarmıştır.
Bu sonuçlar da göstermektedir ki zihinsel engelliler, istesekte istemesekte cinsel olarak aktiftir ve takip ve eğitimle hem mental, hem de sosyal olarak gelişim göstermekte ve topluma entegrasyonları mümkün olabilmektedirler.

Öyleyse ne yapmalı ? Sorusunun cevabı onları bütün olarak kabul etmeli, cinselliklerini doğaya aykırı olarak yok saymamalı ve yardım etmeliyiz





Sanal Sex
Sanal Sex

Gelişen iletişim teknolojileri insanların iletişim kurmaları için farklı alternatifleri de onlara sunmaya devam ediyor. Bunu her alanda faydalı görüldüğü muhakkak. İnsanlar kendilerinden kilometrelerce uzaktaki bir başkasıyla iletişimi girebilmekte ve hatta hiç tanımadığı bu insanla sevinçlerini sıkıntılarını ve hatta projelerini paylaşılabilmekte. Bunu ne mahsuru var diyebilirsiniz. Evet bu masum durum aslında zararsız ancak iletişimin içine cinsellik boyutu girince hem sosyal hem de psikolojik sorunlar yaşanmaya başlıyor.

Karşınızdaki insanı görmediğinizden onu Afrodit gibi de hayal edebilirsiniz. Mastürbasyon ve diğer fantezilerinizle doyuma ulaşabilirsiniz. Bu durum sanal ortamda olduğu içinde buna sanal seks dedim. Ancak bunu deneyip sonra cinsel yaşamında aynı hazzı alamayan kişilerde sertleşme uyarılma ve orgazm sorunu yaşanabilir ve sonrasında da tedavilerinin de oldukça uzadığı konusunda psikiyatristlerin görüşleri vardır

Sanal sekste aldatma sayılır mı? Bu tartışılan bir şey ama sanal yapılan şeylerin bir kısmı da bir süre sonra gerçek yaşama taşındığından sorun çıkabilmekte ve eşler arasında geçimsizlikler çıkabilmektedir. Sadece mesajlaşmaların yakalanması ile eşler arasında ortaya çıkan sorunların da evlilik sorunları olarak karşımıza çıktığını görmekteyiz.

Bu konuda henüz ciddi bir çalışma yok ancak sorunlar arttıkça bu konuda sıkıntılar yaşanmaktadır. Yapılacak çalışmalarla da sorunun çözülebileceğini umuyorum.Doğal yaşamdan kopmaya başladığımız son yıllarda eğer sekste sanal olacaksa vah halimize. Bence siz denemeyin.



Evlenmeden Önce Neler Yapılmalı
Niçin evleniriz; Temelde hepimiz başka insanlarla iletişim kurmayı arzu ederiz. Olgunlaştıkça da bu his bizi yakından ve derinden sevecek bir kişiyi özleyip, aramaya iter. Almakta vermekte sevginin olmazsa olmaz bölümleridir. Biri olmadan öteki pek uzun ömürlü olmaz. Evlenmenin temel nedenlerinden bir tanesi beraberlik,birine sahip olmak ve birine ait olmak duygusu, bundan doğan yakınlık, can yoldaşlığı, istenmek, anlaşılmak, çocuk sahibi olmak, kendi düzenini kurmaktır. Bunlar vazgeçilmez duygusal öğelerdir. Yine bunlar cinselliği yalnızca fiziksel yönden değil, ruhsal yönden de tamamlar.

Özellikle kadınlar yıllar yılı evlenmeyi ve cinsel ilişkide bulunmayı dört gözle beklerler. Daha çocukluklarından beri her türlü yaşam sorununun evlenince çözümleneceğine inanırlar, ama beraberlik güzel duyguların yanı sıra birçok sorumluluğu ve sıkıntıyı da beraberinde getirir. Evlilik kişilerin bundan sonraki yaşamlarında beraberce kullanacakları sınırlı bir kredidir. Bunu ilk günden tüketebilir ve ya mantık, saygı ve sevgi doğrultusunda bir ömür boyu mutlu olarak kullanabilirsiniz. Cinsellikte bu beraberliğin vazgeçilmez bir parçası ve tamamlayıcısıdır.

Beraberlikte ilk cinsel ilişkinin kusursuz geçmesi gerektiğine inanmışızdır. Oysa bu inancın tam tersine ilk gece gerginlik ve korku içinde geçer. Yeni beraber olan çiftlerin ilk gecelerini birtakım olumsuz duygular içinde olduklarını ve korkularını gizlemek istemeleri de gerginlik ve baskıları daha da arttırır.

Yetersiz cinsel eğitim, daha önceden bilinmeyen ama evlilik süresinde ortaya çıkan çeşitli sağlık sorunları zaten var olan ekonomik sorunlara, toplumsal baskılara ve olumsuzluklara eklenirse cinselliği yok etmeye başlar. Bu yüzden evlilik öncesi bazı hazırlıkları yapmak kişilerin bu olabilecek negatifliklerden uzaklaştırır.

Bunlar nelerdir ;

En önemlisi her iki tarafın evlilik öncesi muayeneye gitmeleridir Erkeğin ve kadının cinsel bir anormalliği yani sağlıklı bir cinsel yaşantıyı engelliyecek problemleri var mı, varsa ve mümkünse bunun düzeltilmesi.

Herhangi bir bulaşıcı hastalık var mı ( sarılık, cinsel yolla geçen bir hastalık, aids ve bu gibi ) varsa gerekli önlemleri alınıp, tedavi edilmesi .

İleride sorun olabilecek herhangi bir sağlık problemi var mı. ( Gizli şeker, kalp hastalığı, hormonal bozukluk gibi )

Bebek sahibi olmayı engelliyecek bir sebep var mı ? Erkeklerde evlenmeden önce sperm sayımı yaptırılması, kadında yumurtalıkların ve hormonal düzenin kontrol edilmesi.

Gebelik esnasında sorun yaratabilecek kan uyuşmazlığı, kadında toksoplasma( çiğ etten geçip kırsal alanlarda yaygın bir enfeksiyondur ) gibi gebeliğin ileri ki aylarında bebeğin ölümüne sebep verebilecek bir enfeksiyonun var olup olmadığının araştırılması gerekir.

Kan uyuşmazlığı kan grubu ile değil kanınızda ki Rh faktörü ile ilgilidir. Yalnızca kadının Rh negatif, erkeğin ise Rh pozitif olduğu durumlarda oluşabilir.


Kadın Rh pozitif, erkek Rh negatif uyuşmazlık yok
Kadın Rh negatif, erkek Rh negatif uyuşmazlık yok
Kadın Rh pozitif , erkek Rh pozitif uyuşmazlık yok


Kan uyuşmazlığının varlığının bilinmesi gebelik öncesinde veya gebeliğin başlangıcında gerekli tedbirlerin alınarak ortaya çıkabilecek rahatsız edici durumları engeller.

Çiftlerin ailelerinde ve ya kendilerinde kalıtsal ( doğumla geçen ) bir hastalık ve ya anormallik var mı varsa bunların derecelerinin araştırılması , değerlendirilmesi eğer riziko payı varsa oluşacak gebeliklerin titizlikle takip edilmesi gerekir.

Özellikle akraba evliliklerinde genetik danışmanın alınması ( bunu hekiminizin tavsiye ettiği bir yerde ve ya hastanelerin genetik bölümlerinde yaptırabilirsiniz )

Akraba evliliklerinde sakat çocuk olmasının nedeni basit olarak şöyle izah edilebilir ;

Her insanın yapısında var olan ama bulunduğu şekli ile kişide ciddi rahatsızlıklar yaratmayan birtakım anormallikler vardır ( teknik olarak herkesin genetik şifresinde ki bazı yerlerde zararsız bozukluklar vardır ) aynı sülaleden gelen kişilerde bu bozuklukların aynı yerlerde olma olasılığı fazladır. Doğacak bebeğin yapısını oluşturacak formülün yarısını anneden yarısını da babadan alacağı için aynı kökenden gelen kişilerin her ikisinin de vereceği formülde aynı yerde bozukluk olma olasılığı yüksektir. Ve böyle bir bozukluk olursa verilen şifrede aynı yerde bozukluk olacağı için ciddi sakatlıklar görülecektir.

Teknik olarak her iki taraftan gelecek genetik şifre bozukluklarının aynı yerde ise çocukta o basamaktaki gen tamamen bozuk olacaktır.


Seks her derde deva!
Yıllardır sayısız araştırma seksin sağlık üzerindeki olumlu etkilerini ortaya çıkartmak için yapılıyor. Bütün bu araştırmaların sonucunda ise seks bir çok hastalığın önlenmesinde yardımcı olan eğlenceli bir aktivite olarak nitelendiriliyor. Ayrıca seks, kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlayan Endorfin hormonunun salınımını tetikleyerek ruh sağlığını da destekliyor. Çok yoğun yapılan bir egzersizle eşit sayılan seksin tek seferde 250’ye yakın kalori yakımına neden olduğu düşünülüyor.



Peki ama cinsel birliktelik sağlığımız için başka neler yapabilir?



PROSTAT KANSERİ
Erkekler arasındaki kanser ölümlerinde prostat kanseri akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer alıyor. Düzenli bir cinsel hayat ise bu riski azaltmanın en önemli yollarından biri. Amerika’daki National Cancer Institute’de yapılan bir araştırmanın sonucuna göre, prostat kanseri haftada en az 5 kez cinsel ilişkiyle ya da masturbasyonla boşalan erkeklerde, haftada bir ya da iki kez boşalan erkeklere oranla daha az görülüyor.



KALP



Yüksek tansiyon, kalp krizi ve felcin başlıca nedenlerinden biridir. Bu riski azaltmanın en iyi yollarından birisi de sık sık cinsel birliktelikte bulunmaktır. Cinsel birliktelik sırasında kalp atışı ve kan basıncı hızla artar fakat ilişkiden sonra daha yüksek bir hızla düşer. Bu şu anlama gelir; yatak odanızda partnerinizle eğlenirken aynı zamanda da kan basıncınızı aşamalı olarak düşürmüş olursunuz.



DEPRESYON

İyi bir cinsel birliktelik, beyindeki mutluluk hormonu yani endorfin salınımını tetikler. Fakat kadınların cinsel birliktelikten sonra neden gülen bir yüz ifadesi takındıklarının bir başka nedeni de olabilir. New York State Universites’nde yapılan bir çalışmada, spermlerin anti-depresan özelliği taşıyor olabilecekleri ortaya çıktı. Araştırmaya göre prezervatifsiz cinsel birlikteliğe giren kadınlar diğerlerine göre daha az depressif oluyor.



SOĞUK ALGINLIĞI

Kış aylarında haftada sadece bir ya da iki kez yapılan seks, bağışıklık sistemini güçlendirmekle kalmayıp, grip ya da nezleye yakalanma riskini de azaltıyor. ABD’deki Wilkes Üniversitesi’ndeki araştırmacılar cinsel birlikteliğin vücutta antikor olarak görev yapan immünoglobülin A proteininde artışına neden olduğunu ve bu sayede bağışıklık sisteminin harekete geçerek mikropların daha kolay yok edilmesine neden olduğunu kanıtladılar.



FORMDA KALMAK

Bazı uzmanlar cinsel birlikteliğin koşuyla aynı etkiyi yarattığını düşünüyorlar. Örneğin dinlenmekte olan bir erkeğin kalp atış hızı dakikada ortalama 70–80 defadır. Fakat orgazma kadar olan süre boyunca bu hız dakikada 100–175, orgazm boyunca ise 110–180 defaya kadar ulaşabiliyor. Bu oranlar aşağı yukarı yoğun bir ayrobik çalışmasıyla aynıdır.



DAHA GENÇ BİR GÖRÜNÜM

Anti aging kremlerini ve losyonları unutun! Genç kalmanın sırrı yatak odanızdan geçiyor. Edinburgh Üniversitesi bilim adamları haftada en azından 3 kez cinsel birliktelik yaşayan çiftlerin haftada 2 ya da daha az birlikte olan çiftlere göre 10 yaş daha genç göründüklerini kanıtladılar. Kadınlarda, tüm yaşlılık belirtilerine engel olan büyüme hormonu salınımının bunun için bir anahtar olabileceği düşünülüyor.



KOKU DUYUSU

Seks, prolactin hormonunun salınımını tetiklediği için koku duyunuzun güçlendiriyor. Bu hormon beyinin koku merkezinindeki yeni sinir hücrelerini iki katına çıkartmaya yöneltiyor. Kanada’daki Calgary Üniversitesi’ndeki bilim adamları bunun gerçekleşmesinin ayrıca annelerin bebekleriyle arasındaki bağın kurulmasına da yardımcı olduğu düşünüyorlar.



DAHA UZUN BİR YAŞAM

Cinsel birliktelik, uzun yaşamanın sırrı da olabilir. Doksanların sonunda İngiltere’de yapılan bir araştırmada çok sık orgazm yaşayan kadın ve erkeklerin kalp hastalıkları yüzünden ölme risklerinin çok az olduğu ortaya çıkmıştı. Örneğin ayda 1 defadan az orgazm yaşayan erkeklerin kalp hastalıkları yüzünden erken ölme olasılıkları haftada en azından 2 kere orgazm yaşayanlara göre yüzde 30 daha fazla.


GONORE (BEL SOĞUKLUĞU):
Gonore, ‘Nayseria gonorea’ adlı mikroorganizmanın, her iki cinste, özellikle üreme organlarında oluşturduğu ve kendisini cerahatli bir iltihap biçiminde ortaya koyan bir bulaşıcı hastalıktır. Gonore üreme organlarını tutabileceği gibi anus, boğaz, eklemler, perikard (kalp zarı), miyokard (kalp kası) deri ve gözü de tutabilir. Bulaşma çoğunlukla cinsel ilişkiyle olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WH0) açıklamasına göre dünyada her yıl 250 milyon kişi (kadın-erkek-çocuk) gonore infeksiyonuna yakalanmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl 3 milyon kadar gonore vakası saptanmaktadır. Bu vakaların % 9O’ı 30 yaşın altındayken % 25′i 18 yaşın altındadır. Bulaşma çeşitli biçimlerde olur. Fakat değişmeyen kural infeksiyonun insanlar aracılığıyla bulaşmasıdır. Nayseria gonorea mikroorganizmasını vücudunda taşıyan herkeste hastalığın belirtilerinin ortaya çıkması şart değildir. Nitekim kadın hastaların % 60′ında hastalık belirti vermez. Gerek erkek ve gerekse kadınlardaki bu gibi belirtisiz gizli vakalar, hastalığın bulaşma yoluyla yayılmasında büyük rol oynarlar, tnfeksiyonu taşıyan kadın veya erkekler cinsel ilişkiyle hastalığı karşı cinse bulaştırırlar. Homoseksüel erkeklerde ve anus yoluyla da cinsel ilişki kuran kadınlarda anusda gonorea gelişebilir.Orogenital (ağız-cinsel organ) ilişkide bulunan kadın ve erkeklerde boğaz bölgesinde ve bademciklerde gonore infeksiyonu gelişebilir. Nayseria gonoreayı cinsel organlarında taşıyan hamile kadınlar doğum sırasında çocuklarına bulaştırabilirler. Bu gibi çocukların göz, boğaz ve cinsel ogranlarında gonore gelişebilir.

Hastalık evlenmemiş kişilerde daha sık görülmektedir. Gonore teşhis edilen hastaların cinsel ilişkide bulundukları kişilerin de kesin muayene ve tedavi edilmeleri gerekir. Gonore infeksiyonunu yaratan nayseria gonorea mikrobunu alan kişide 2-10 gün süren bir kuluçka döneminden sonra hastalığın belirtileri ortaya çıkmaya başlar. Bulaşma üretra penis yoluyla olmuşsahastalık önce üretranın mukozasına yerleşir. Kuluçka devrinden sonra ortaya çıkan ilk belirti üretrada gelişen sızlama, yanma hissidir. Bundan birkaç saat sonra idrar etme sırasında üretrada yanma hissi ve idrar etmede güçlük (dizüri) gelişir. Hasta sık sık idrara çıkma gereksinimini duyar.

Penisin ucundan sarı-yeşil renkte cerahatli bir akıntı gelir. Glans penisin ucundaki meatus eksternusun etrafı kızarmış ve şişmiş olarak görülür. Homoseksüel erkeklerde anus, rektum ve boğaz-

da gonore gelişebilmektedir. Anus ve rektumda gelişen gonore, belirti vermeyeceği gibi bu bölgede kaşıntı, yanma, ıkınma, kanh-mukuslu bir akıntı gibi belirtilere yol açabilir. Orogenital yolla da cinsel ilişkide bulunan kadın ve erkeklerde, homoseksüellerde % 20 sıklıkta boğaz bölgesinde gonokok infeksiyonunun genellikle belirtisi yoktur. Boğaz infeksiyonu kendisini bademcik iltihabı biçiminde gösterebilmektedir. Kadınlarda gelişen gonore ise 7-21 günlük bir gecikmeden sonra belirtilerini göstermeye başlar. Bu belirtiler, idrar etme güçlüğü, sık idrar etme, vaginada akıntı, anus ve rektumda rahatsızlık hissi ve adet kanamalarında bozukluklar biçimindedir. Kadınlardaki gonore sitemizin “Kadın Hastalıkları” bölümünde ayrıntılarıyla incelenmektedir.

Nayseria gonorea mikrobunu taşımakta olan hamile bir anneden doğan çocuk, annesinin doğum kanalından geçerken bu mikrobu alabilir. Bu gibi durumlarda yeni doğan çocuklarda göz iltihaplanmasına sık rastlanır. Bunun önlenmesi için henüz doğmuş olan bütün çocukların her iki gözüne % l’lik “Gümüş nitrat” çözeltisi damlatılmahdır.

Gonore hastalığına yol açan Nayseria gonorea kana karışıp eklem, kalp zan (perikard], kalp kası (miyokard), deri vb. gibi organ ve dokularda da gonokok iltihaplarına yol açabilmektedir. Gonokokların kana karışması olayına ‘Gonokokse-mia’ denir. Gonokok infeksiyonuna yakalanmış olan hastaların % 1-3 ‘ünde gonokoksemia gelişmektedir. Bu vakaların yaklaşık % 65′ini kadın hastalar oluşturmaktadır. Gonokoksemia kendisini ateş, titreme, eklem ağrıları, deride küçük kanama odaklan, papüller ve püstüller biçiminde göstermektedir. Gonokoksemi anın ender olarak yaratabileceği çok ciddi komplikasyonlardan biri de beyin zarlarının iltihaplanmasıdır. Yani gonokok mikroplarına bağlı olarak menenjit gelişmesidir. Erkeklerdeki ğonore tedavi edilmediğinde epididimis ve/veya prostat iltihabına yol açabilir.

Gonore hastalığının tedavisinde kullanılan en etkin ilaç “Penisilin”dir. Bunun dışında günümüzde pek çok antibiyotik bu hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Hastalığa karşı alınabilecek koruyucu önlemlerin çok çeşitli ve etkin oldukları söylenemez. Cinsel ilişki sırasında erkeğin kullanacağı prezervatif (Condom) ancak bir yere kadar koruyucu etki göstermektedir. Gonoreli bir kimseyle cinsel ilişkide bulunulduğunda, ilişkiden en fazla 24 saat sonra etkin bir penisilin tedavisine başlanması, hastalığın bulaşma ve ortaya çıkma olasılığını düşürebilir. Bazı kadın ve erkekler hastalığın belirtilerine sahip olmalarına karşın tedavi görmezler.

Bu gibi kimselerin bir an önce tedavi görmeleri, gerek kendi sağlıkları ve gerekse toplum sağlığı açısından çok Önemlidir. Öte yandan hayat ka -dınlarıyla kurulacak ilişkinin bazı yanlış cinsel davranışlar edinilmesine yol açacağı gibi sifilis (frengi) ve gonore [bel soğukluğu] gibi bulaşıcı cinsel hastalıkların (veneryil hastalıklar) bulaşma ve yayılma riskini çoğaltacağını da unutmamak gerekir. Ancak kadm-erkek ilişkilerinin gelişmemiş olduğu toplumlarda özellikle genç yaştaki erkekler heteroseksüel ilişkileri daha çok hayat kadınlarından öğrenmek ve bir süre sürdürmek zorunda kalmaktadırlar. Bu durum genç insanların henüz heteroseksüel yaşamlarının başında çeşitli sağlık sorunlarıyla karşılaşmalarına yol açmaktadır.

Belsoğukluğu sistite neden olabilir mi?
Gonokoksik Üretrit (gonokokla-rın etken olduğu siyek iltihabı) iyi tedavi edilmez ve kronikle-şirse, siyek kanalının daralması*na neden olur ve idrar kesesinin işlevini bozar. Divertikül oluşu*muna kadar varabilen bir kronik boşalma güçlüğüne neden olur





Erken Boşalmayı Önlemenin Yöntemleri
Yöntem 1

Başlamış olan bir orgazm refleksini geri döndürmenin en iyi yollarından birisi skrotum (testis torbası) ile anüs arasındaki tam orta noktaya kısa ve güçlü ani basınçlar uygulamaktır; ayrıca penisin kavernöz cisimlerinin tam vücuda yaklaştığı yere de benzer biçimde 8-10 basınç uyguladığınızda başlamakta olan bir orgazm refleksi durdurulabilir. Burada önemli olan psikolojik uyarılardan birisi, eşinizin dikkatini başka bir yöne çekmektir. Eşiniz geri dönülmez noktaya yaklaştığının işaretini size verdiği zaman mutlaka bu uyarımı verin ve ilişkinin durmasını sağlayın. Eşiniz biraz dinlendikten sonra tekrar uyarıma geçebilirsiniz.

Yöntem 2

Bu yöntemi erkek uygulamalıdır. Penisin vajinadan çıkarılıp, çok sığ ve yavaş girişlerle devam edilmesi, boşalmaya yakın tamamen dışarı çıkarılması ve biraz sonra devam edilmesi gerekir. Taocu sevişme yönteminin özü de bu yönteme dayanır.

Yöntem 3

Eşinizin kritik noktaya yaklaşması halinde bir kaç kez derin nefes alarak aşağı doğru basınç uygulaması (ıkınması) geçici olarak boşalmayı durdurur.

Yöntem 4

Bu yöntem için kadının üstte olduğu pozisyonlar seçilmelidir. Kritik noktaya gelindiği zaman penis dışarı çıkarılmalı ve penisin başının çevresi baş ve işaret parmağı ile ani olarak sıkıştırılmalıdır. 4-5 sıkıştırma uyarısı erkeğin orgazm refleksini kaldıracaktır.

Yöntem 5

Boşalma sırasında testisler yukarı doğru çekilir. Bu çekilmenin engellenmesi orgazm refleksini geri döndürebilir. Bunun için yukarı çekilmekte olan testisleri baş parmağınız ile işaret parmağınızın altında kalacak biçimde testis torbasını boğumlayan ve yukarı çekilmekte olan testisleri baş parmağınızla işaret parmağınızın oluşturduğu halkanın altında bırakacak biçimde sıkıştırın ve acıtmadan hafifçe testislere aşağı doğru basınç verin.

Yanlış bildiklerimiz

Erkekler duygularını belli etmez; her zaman karşı cinse güçlü olduğunu hissettirmelidir. Kadına karşı hep baskın olmalıdır.

Erkekliğin ölçüsü cinsel güç ve erkeğin cinsel performansıdır. Ne kadar fazla cinsel ilişki de bulunursa bir erkek o kadar güçlüdür.

Her zaman erkek yöneticidir ve her şeyi zaten doğal olarak bilir! Kadın ise pasif kalmalıdır.

Erkekler her zaman cinsel ilişkiyi isterler ve her zaman “sapasağlam” hazır olmalıdırlar.

Cinsellik aslında sadece penisin vajinaya girmesinden ibarettir.

Kadınlar cinsel ilişkiden çok zevk alırlar.

Cinsellik için mutlaka ereksiyon gereklidir.

Cinselliğin temel amacı orgazm olmaktır, orgazm bitince cinsellik de biter.

Cinsellik hakkında keşfedecek pek yeni bir şey olmaz.

Orgazmı yaşamak için ne yapmalısınız?

1. Önce sorunun sizden mi yoksa karşınızdakinden mi kaynaklandığını bilmelisiniz. Eğer sizden kaynaklanıyorsa size itici gelmesi olası yönleri saptamalı ve bu konuda kendinizi geliştirmelisiniz.

2. Eğer sorun ondansa onun sorununu saptayınız. Örneğin problemi erken boşalmaksa onu eğitmeye çalışın.

3. Farklı cinsel fantezileri gerçekleştirerek onun hayal dağarcığını genişletin.

4. Onda psikolojik travmaya yol açacak davranışlardan kaçınınız.

5. Mükemmel uyumun karşılıklı fedakarlıkla gerçekleştirilebileceğini unutmayın



Orgazm İle İlgili Yanlışlar

Kadın ve erkeklerin orgazm konusunda birbirlerini yanılttığı birtakım düşünce ve tutumlar içine girebildiklerine sık sık tanık olunur. Sonuçta ortaya çıkan yanılgıların, yaygınlık kazanmış olan bazılarının üzerinde durmak gerekir. "Eğer erkek yeterince dayanabilirse, her kadın orgazma gelebilir !" Bu iddia ancak kısmen doğrudur.


Uzun süren bir koitusun sonunda erişilen doruk, teknik olarak orgazm sayılsa bile, hedefe varmak için girişilen acele ve endişe içinde, işin bütün zevki kaybolup gidecektir. Yazdığı kitaplar satış rekorları kıran ünlü ****** Xaviera Hollander, en yoğun orgazmların, ilk 5 dakika içinde gerçekleştiğini söylemektedir. Aslında birçok bilimsel araştırma da bu iddiayı doğrulamaktadır. Dolayısıyla zevkli bir cinsel birleşmenin anahtarı, özenli ve uzun ön oynaşma süreci olmaktadır. ;


;"Kadın gelmeye başlayınca, erkek mümkün olduğunca sert hareket etmelidir !" Oysa bunun tam tersi geçerlidir; erkek olabildiğince hareketsiz kalmalıdır. Ancak böyle olursa, hem kadın hem de erkek, kadının kasılan dölyolu kaslarının farkına ve hazzına varabilir.



Hollander, kendi kendilerini uyararak ulaştıkları orgazmların, niye cinsel birleşmede ulaştıklarından daha yoğun olduğunu soran çok sayıda kadının mektubuna verdiği cevapta, meseleyi, dölyolu kaslarının kasılmasını algılayabilmeye bağlamaktadır. Her ne kadar bu konuda kadından kadına farklılıklar söz konusuysa da, genel olarak orgazm sırasında erkeğin sert hareket etmesini gerekçeleyen herhangi bir ipucu yoktur.
;

;"En iyi orgazmlar, eşanlı olanlardır !" Bu da yanlıştır. Uzun süre birlikte olmuş insanların eşanlı olarak orgazma gelmesi hem mümkün, hem de zevkli olabilir. Ancak bu, doğal olursa haz verebilir. Aksi durumda, duyguları geri plana iten bir koşuşma söz konusudur.
Eşlerden birinin önce gelmesi, hiçbir şekilde diğerinin orgazma ulaşmasını engelleyemeyeceği gibi, tersine, eşlerin üzerinden yetişme ya da erteleme endişesini kaldıracağı için, birleşme sürecinin zevk boyutu öne çıkabilecektir




Aşırı Cinsel İstek
Cinsel yaşamda görülen, anormalliklerin en önemlilerinden biri şehevî duygu ve isteklerin, kişideki tüm öbür duyguları baskısı altına alması; iradeyi, tüm düşün ve ahlâk ölçülerini ayaklar altına alıp, kişiyi yalnızca cinsel doyuru peşinde koşturmasıdır. Şehevî duygunun bütün ortalama ölçüleri aşması, kişiyi bu denli kendine köle etmesine azgınlık adı verilir.

Azgınlık genel olarak iki türdür: Birincisi, kişinin cinsel özelliklerinde bir anormallik bulunması, yani o kimsede cinsel ve şehevî isteklerin normal ve ortalama ölçüleri çok aşan bir fazlalık göstermesidir. Böyle kadınlarla ilgili bir olay anlatılırsa durum daha iyi anlaşılmış olur:

Bayan V gençliğinden beri erkeklere çok düşkün olmaktan yakmıyor. İyi aileden, ince yapılı, iyi yürekli, sık sık yüzü kızaracak kadar da utangaç bir kişi olmasına karşın kızlığından beri davranışları ailesini sürekli olarak kaygılandırmış, çünkü karşı cinsten birisi ile yalnız kaldığı zaman, çocuk, yetişkin, genç, ihtiyar, güzel, ya da çirkin olmasına hiç bakmadan, çırılçıplak soyunur ve cinsel gereksemelerinin doyurulmasını istermiş. Kendisini evlendirerek tedavi etmeyi düşünmüşler. Kocasını çok sevmesine rağmen, kendisini şehevî isteklerinden alıkoyamaz ve yine yalnız bulduğu her erkeği ister, bu erkek ister adî bir insan, ister bir asker ya da öğrenci olsun, cinsel birleşmeye çağırırmış. Kendisini bu istekten hiç bir şey vazgeçiremezmiş. Hattâ büyükanne olduktan sonra bile rastgele erkeklerle düşüp kalkmaya devam etmiş. Bu arada 12 yasında bir erkek çocuğunu kendisi ile birleşmeye zorlamış. 65 yasında olmasına rağmen birleşme kabiliyetini muhafaza etmiş. Nihayet kendisini önce bir manastıra sonra da akıl hastahanesine göndermişler. 73 yaşında beyin kanamasından ölmüş.

Bu tür şehevî duygu fazlalığı türlü sapıklıklara da yol açmaktadır, teşhircilik, sadizm, hayvanlarla sevişme, ölülerle cinsel ilişkiler kurma gibi... Yine bu gibi kimselerin çoğu sonunda akıl hastahanelerine kapatılmaktan kurtulamamaktadır.

Tarihte de şehvet fazlalığı ile ilgili bir takım örnekler vardır. Bunların en ünlülerinden biri Romanın zalim İmparatoriçesi Messalina'dır Büyük Petro'nun karısı Katerina için de aynı şey söylenmektedir. Dr. Kraft Edbing, şehevî duyguları böyle pek aşırı olan kadınlara hali vakti iyi, hattâ bazen pek fazla iyi olanlar arasında rastladığını oysa erkeklerde bu gibi azgınlık olaylarının en aşağı tabakadaki erkekler arasından çıktığını söyler. Bu şehvet fazlalığını hekimler alkol, kokain alışkanlığına ya da iç salgı bezlerindeki bir bozukluğa bağlarlar.

Azgınlığın ikinci türü de yaslı kadın ve erkeklerde görülen olaylardır. Gazetelerde bu tür olaylara sık sık rastlanır. Cinsel ilişkide bulunma yeteneğini yitirmiş, cinsel erkten düşmüş yaşlı erkekler böyle bir azgınlığa kendilerini kaptırdıkları takdirde daha çok homoseksüellik, cinsel organlarını gösterme, çocuklarla sevişme gibi sapıklıklar gösterirler. Bu gibi durumlarda adı geçen kişilerin akıl hastahanelerine yatırılmaları gerekli olmaktadır. Yaşlılıktaki azgınlığın bir nedeni, bunama halinin bas göstermesi; bir nedeni ise yaslanmanın ve ölüm korkusunun verdiği ruhsal dengesizlik olabilir. Kimi kişilerde bu azgınlık, delilik nöbetleri şeklinde kendini gösterir




Cinsel Özgürlük
Cinsel konular toplumumuzda, nedense, hep tabudur. Cinsellik konusunda pek konuşulmaz. İrdelemeler yapılmaz. Herkes bir şeyleri, üstünkörü de olsa, bilir, ama konuşmaz ve tabii ki gönül rahatlığıyla yaşayamaz. Bunun nedeni, cinselliğin tabu olmasına karşın, konu bireysel düzeye indirgendiğinde, özel yaşam temelinde düşünüldüğünde, gerçekte 'özel' ve 'bireysel'in olmaması ve konunun adeta 'kamu'nun ortak malı olarak görülmesinin sonucu da herkesin herkese, bu konuda konuşma hakkını kendinde görmesidir.

Cinsellik ve cinsel yaşam kişiye özeldir ve kişilerin bunu gönül rahatlığıyla yaşayabilmeleri gerekir. Özel yaşam, karışılamaz bir özel alandır. Cinsel özgürlüğün ve cinsel yaşamın da bu alanda önemli bir yeri vardır. Cinsel özgürlük dediğimizde, kadınlar açısından düşünürsek, bekaret baskısı, birlikte yaşama, eşcinsellik (homoseksüellik) ve biseksüelliğe karşı önyargı ve baskılar, flörte karşı çıkılması gibi konular, hemen aklımıza gelebilecek, önemli konular.

Bekaret baskısıyla biz kadınlar çok fazla sınırlanır ve hatta bazen de deyim yerindeyse, boğuluruz. Yukarıda saydığımız toplumdaki tabulardan biridir bekaret. 'Bekaret' yüzünden dağılan yuvalar, işlenen namus cinayetleri, kavgaları toplumumuzda sık rastlanır olaylardır. Ailenin namusu, ailedeki kadınların omuzlarına yüklenmiştir. Buna ihanet ederse, cezası dayaktan başlayıp, ölüme kadar varabilir. Toplum da böyle kadınlara 'kötü' gözüyle bakar ve damgalar. Bu kadın, onların gözünde artık 'potansiyel' bir '******'dir.

Sevindiricidir ki, bu önyargılı çarpık tutum, toplumun özellikle eğitim ve bilinç düzeyi yüksek kesimlerinde değişmeye ve yok olmaya başlamıştır. Bu da yerindedir. Çünkü, gelişmeyle birlikte, kişilerin özel yaşam haklarına duyulan ve gösterilen saygının da artması beklenen bir durumdur.

Her ne kadar özel yaşam, kişisel ve cinsel olsa da, flört ve birlikte yaşama, toplumda tam anlamıyla kabul görmemiş durumlardır. Bireylerin, istedikleri kişilerle, istedikleri gibi yaşama istek ve haklarına saygı duyulmaz. Oysa bireyler, başkalarının haklarını çiğnememek koşuluyla, özgürlüklerini sonuna kadar kullanma hakkına sahiptirler. Birlikte yaşamanın 'zina' olarak kabul edildiğini hemen hepimiz biliriz. Ceza yasası taraflardan birinin evli olması durumunda eylemi suç olarak nitelendirmiştir. Bu nedenden dolayı da, böyle bir ithamla yakalanan kadın ve erkek cezayı hak ederler... Ancak, her zaman olduğu gibi, yine kadının cezası daha fazladır. Kadının zina suçunu işlemiş sayılması için, bir evde/yerde söz konusu erkekle tek başına, 'uygunsuzluk' koşulu aranmaksızın bulunmuş olması yeterli görülürken, erkeğin söz konusu kadınla, ayrı bir ev tutarak birlikte yaşamış olmasının ispatlanması halinde bu zina nedeni olmaktadır. Biz kadınlar yasalardaki bu haksız durumun dışında, bir de toplumun damgalaması ile çifte ceza görürüz. Erkekler ise, toplumun değerlerine göre, yine 'elinin kınasını yakmıştır'. Bu durumdan gurur bile duyabilir.

Bu konuda yasalara bakışımız, varolan haksız düzenlemelerin iyileştirilmesi yönünde istemde bulunmak şeklinde söz konusudur. Ülkemiz nüfusunun yarısını oluşturan biz kadınlar, eğer gerçekten istersek, yasalardaki eksiklik ve haksızlıkların giderilmesini sağlayabiliriz...

Bu başlık altında ele alacağımız bir diğer konu da cinsel tercihler konusunda toplumda varolan önyargı ve baskılardır. Bu başlık altında eşcinsellik dediğimiz homoseksüellik ve her iki cinsle de beraber olan için kullandığımız biseksüellik yer alıyor.

Eşcinsellik dendiğinde, bazı çevrelerden gelen tepkiler, bunun sapıklık, hastalık, anormallik, doyumsuzluk olduğu yönündedir. Oysa, kişinin kendi cinsinden biriyle beraber olmak istemesi, tamamen, o kişinin cinsel seçimidir. Ayrıca, son yıllarda eşcinsellik konusunda yapılan araştırmalar sonucunda, cinssel seçimler konusunda, genlerden kaynaklanan etkilerin varlığı da savunulmaktadır. Eşcinselliği, ister fiziksel nedenlerden kaynaklansın, isterse kişinin özgür irade ve duyguları etkilesin, sonuçta birey, ne istediği ve bunu nasıl yaşamak istediğine kendi karar verecektir. Heteroseksüellik (bireyin tercihini karşı cinsten yana kullanması) sanıldığı gibi 'normal' değil, yalnızca 'sık görülen' bir cinsel tercihtir. Eşcinselliğin yanı sıra, biseksüellik (bireyin tercih yapmadan her iki cinsle de birlikte olması) de kişinin cinsellik yönünde bir seçimidir. Bu kişiler seçimlerini her iki cinsle de birlikte olma yönünde yapmışlardır.

Eşcinsellik ve biseksüellik konularında karşılaşılan sorunlarda başvurulabilecek herhangi bir koruyucu yasa bulunmamaktadır. Ancak, bu konularda başvurabileceğimiz kadın hakları, insan hakları ve demokrasi ile ilgili çalışmalar yapan kuruluşlar bu konuda bize yardımcı olabilecek kuruluşlardır. Örnek olarak, Helsinki Yurttaşlar Derneği, İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Vakfı vb.

Cinsel Sapmalar
Eskiden, cinsel eylemlerin doğal, fizyolojik ve psikolojik olanının dışındaki cinsel olaylara ve tercihlere, cinsel sapıklık deniyordu. Bu tür tercihler, halk arasında zaman zaman sapıklık diye nitelendiriliyor. Sapıklık deyimi, her türlü olumsuzluk, kötülük ve neredeyse katiller için bile kullanılmaktadır.

Sözcüğün kendisi itici ve ürkütücüdür. Oysa her insan içinde, ileride açıklayacağımız gibi normal yörüngesinden sapmış ama, kişinin cinselliğine, fazla zararı olmayan az ya da çok, cinselliği bir parça renklendiren duygular taşıyabilir. Peki bunları nasıl değerlendireceğiz?

Yaşama ve soyların sürmesi, insanoğlunun ve de tüm canlıların iki temel içgüdüsüdür. Bu içgüdülerimiz, yaşamımızın öteki dinamiklerini ve enerjilerini de harekete geçirir, onları yönlendirir. Bu öylesine güçlü bir enerji dinamosudur ki, hiçbir canlı bundan kendini soyutlayamaz. Öteki canlılara uygulanan kuralların çoğu, insan için de geçerlidir. İnsan toplumsal bir örgütlenme içinde, akıl üstünlüğü olan, biyolojik bir varlıktır. Bu tanımlamama göre, biyolojik varlık olarak,doğanın, öteki canlılar için koyduğu kurallar, insan için de aynen geçerlidir. Canlılar, kendilerine yararlı dış uyarımlara yönelirler, zararlı uyarımlardan kaçarlar. Çoğalmaları için de, yaşamlarını bile tehlikeye atacak kadar bu eylemi gerçekleştirirler. İnsanda da durum değişmez. Ancak sosyal bir örgütlenme içinde, yani toplumsal yaşam süren insanoğlunda, biyolojinin kuralları, sosyal yapının, inancın, iklimin, eğitimin, törenin, üretimin ve daha pek çok şeyin etkileriyle biçim kazanır. Bu durum, konuttan yemeğe, giyimden üretime ve tüketime kadar, her şeyi etkileyen yaşam biçimleri de, toplumdan topluma değişir. Üçüncü faktör, akıl üstünlüğü, yani psikolojik yapımız ise herkese göre özel bir ayrıcalık taşır. Ama temel öğeler değişmez. Biz insanlar cinselliğimizi, biyolojik güdülerimizin ivmesinde, sosyal yapının şemsiyesi altında,ama psikolojinin derinliklerinde ve renklerinde değerlendirip yaşarız. Karşımıza çıkan ayrıcalıkları da, bu ölçüler içinde değerlendirmemiz gerekir.

Çoğalma amacından sapmış, bu amacı engelleyen davranışlara yönelmiş, cinsel doyumlarını kendi cinsinde aramayan, iki tarafın da istemesiyle ergin ve yasal yönden sakıncaları olmayan birleşmeleri nasıl değerlendireceğiz?

Şimdi konularımızı kısa kısa anlatarak, insan denilen varlığın bu konuda nerelere vardığı ve nelere başvurabileceğini de görmüş olacağız.

Sadizm ve Mazohizm

Neredeyse tüm cinsel eylemlerin içinde, az çok yer alan bir davranış ve eğilim biçimi olan sadizm ve mazohizmdir. Sadizm acı vermekten hoşlanma demektir . Sadizmi yapan kişiye de sadist denir.

Sadizm öylesine yaygın ve biraz önce değindiğimiz gibi, cinselliğin içine öylesine girmiştir ki , bunun sınırının nerede başlayıp nerede bittiğini belirlemeye çalışalım.


Cinsel güdülerin içinde, biraz can yakma ya da şiddet öğesi, öteki canlılarda olduğu gibi, insanlarda da vardır. Sevişirken eşini sıkmak, öperken ısırmak, birleşme sırasında, eşinin "canım yanıyor" demesinden zevklenerek, sanki gücünü kanıtlamak ister gibi, erkeğin daha da zorlamaları, aşk oyunları içinde kabul edilebilir. Buna olabilir dememiz için eşin de bir ölçüde bunları istemesi ve bu az ölçüde can yakıcı eylemlerden hoşlanması gerekir. Eşlerden birinin, özellikle kadının da, canının az bir ölçüde yanması, ezilip sıkılmasını istemesi de mazohizmin, yani acıdan hoşlanmanın kapsamına girer. Genel olarak sadizm erkeklerde, mazohizm de kadınlarda daha çok görülür demiştik. Kuşkusuz bunun tersi, sadist kadın, mazohist erkekler de vardır.

Bilinçaltı gizli kalmış mazohizme örnek gösterilen bazı kadınlar vardır ki, bunlar bile bile erkeğinin sinirlerini bozmak, dayak yiyeceğini, acı çekeceğini bildiği halde, erkeğin üzerine giderek, acıya çanak tutması olayı da, çoğu erkeğin sebebini çözemediği, gizli mazohizmle açıklanabilir. Sonunda dayağı yiyerek ya da acıyla motive olarak, olayı cinsel birleşme ile noktalamak da, bilinen davranış türleridir.

Tersi de olmaktadır. Eşini her fırsatta sözle, hakaretlerle ya da küçük düşürerek, alay ederek, ona acı vermekten adeta bilinçaltı zevk alan erkekler de, az değildir. Her fırsatta kadının canını acıtmayı ihmal etmeyen, karısının gözyaşlarını ve ezikliğini, sinsi bir zevklenmeyle seyreden erkekleri de biliriz. Bu erkekler de, yatağa girdiklerinde, hiçbir şey olmamış gibi eşleriyle birleşirler. Ancak eşini kıyasıya yaralayan, üzerinde sigarasını söndüren, kan akıtan, kadının kemiklerini kıran erkekler ise tam sadisttirler. Sadizm daha çok psikopat dediğimiz kişilerde gelişir. Bu gibileri alkolle, kumara uyuşturucuya da düşkün olabilirler. Bunlar genellikle disipline gelemeyen, sorumsuz insanlardır. Bu tür kişilerden, az da olsa kimileri, cinsel duygularının çılgınca ivmesiyle, çocukların ırzlarına geçerken, onları öldürebilecek kadar acımasız bir ruh yapısıyla donanımlıdırlar ki, bu insanlar da dejenere psikopatlardır.

Pedofili

Biraz önce sözü geçtiği için, hemen sizlere pedofiliden, yani ergenliğe erişmemiş, küçük çocukları baştan çıkarma, onlarla sevişme ve cinsel birleşme yapma olaylarından söz edeceğim. Bu eğilim ve eylemler, çeşitli kılıklarda karşımıza çıkar. Kimi ülkelerde ya da yörelerde genç erkekler, gözü dönmüş psikopatlar, kadın bulamamaktan ya da aşağılık komplekslerinden dolayı, küçük çocukları kendilerine hedef seçerler. Kimi büyükler de, çocukları sevip okşarken fırsatını bulunca, okşama sınırlarını zorlayarak, bu tür zevklerini tatmine çalışırlar. Cinsel organlarını tutturanlar, çocukların mahrem yerlerine dokunanlar, öpenler da örtülü pedofilinin kapsamına girer.

Ensest

Ensest dediğimiz akraba arası ilişkiler de az değildir. Bu tür eğilimleri olan, evdeki her birey, bir öteki için, potansiyel tehlike oluşturur. Kardeşler, yeğenler, babalar, amcalar, dayılar ve dedeler arasından çıkabilir. Bu büyükler, küçükler üzerinde kimi masum görülen denemelere başvurabilirler. Abla, teyze gibi kadınların kızların da küçük erkek çocukları, kendi zevkleri doğrultusunda kullandıkları da bilinmektedir.

Küçük çocuklar üzerinde kalıcı izler bırakabilecek olan bu olaylar, bir sınır içinde kalır ve uzun süre yinelenmezse, bunun çocuk üzerindeki izi kolayca silinir, unutulur gider.

Ensestin kapsamına salt çocuk-büyük ilişkisi girmez. Ergin insanlar arasında da oldukça yaşanan ama, başkalarına kolay yansımayan cinsel sapmalardır bunlar. Aslında iki ergin arasında gerçekleşiyor ve de bunu kimse bilmiyorsa, ortaya çıkmaz.

Dünyada en az görülen ensest olgusu, anne ile oğul arasında olanıdır. Bunların çoğunda da, özellikle oğul, şizofrendir. Bu ilişki gene tüm dünya ülkelerinde, kamu vicdanına göre nefretle kınanır ve yasaklanmıştır. Ancak baba kız arasında oranı biraz daha fazladır. Özellikle alkolik, psikopat karakterli babaların kızlarına bu tür yaklaşımları da, aşağılayıcı bir davranış, bir sapmadır.

Seyirciler (Voyenizm)

Seyirciler çoğu kez cinsel yönden doyumsuz ya da kendilerine güvensiz insanlar arasında görülür. Gençlik yıllarında olabildiği gibi, ileri yaşlarda da olabilir.

Başkalarının cinsel birleşmesini seyretmek, seyredenlerin hoşuna gidebilir. Ancak bu tür eğilimler, başkalarının özgürlük ve insan haklarına tecavüzdür.

Teşhirciler

Teşhirciler tıpsal deyimle eksibistyonistler, daha farklıdır. Bunlar olmadık yerlerde ve ortamlarda, cinsel organlarını başkalarına, özellikle genç kızlara, yetişmekte olan çocuklara ya da sokakta kalabalıkta her fırsatta ve her yerde pardösüsünü, paltosunu, ceketini açarak, cinsel organlarını gösterirler. Ve de bu heyecanı duyarak tahrik olurlar, penisleri ereksiyon durumuna gelebilir. Bu gibilerinin çoğu, cinsel yönden ya empotan, yani güçsüz ya da sadist psikopat kişilerdir. Kadınların korku ve heyecanı onlara cinsel zevk verir. Sonra bunu düşünerek tahrik olup mastürbasyon yapmaları da bilinen gerçeklerdir.

Normal insanlarda tahrik amacıyla seyretmeden zevk alma duygusu vardır. Porno filmler bunun bir örneğidir. Kendi erkekliğini bir gurur gibi sayarak bir biçimde belirginleştiren, ya da kendi güzelliğine düşkün kimi kadınların, güzel olan yanlarını biraz ölçüyü aşarak, gösterme eğilimleri de, masum teşhirciliğin kapsamına girer.

Bir başka sapma da sokakta telefonda, karşı cinsten birine açık saçık konuşarak, laf atarak, bundan zevk almadır.Telefonla olanlara telefon sapıkları deniliyor. Bu gibilerinin coğu cinsel yönden empotan olarak değerlendirilir. Bunlar genellikle mastürbatör olup, kadın karşısındaki, başarısızlıklarını böyle sözlü saldırganlık, yani sözle, bir tür ırza geçme gibi, tatmin etmeye çalışırlar. Bunların kimileri de, bilinçaltı ya da açık eşcinsel eğilimli insanlardır. Bunlar arasında, kalabalıkta otobüste ve benzer yerlerde karsı cinse sürtünerek heycanlananlara halk arasında fort'çular deniliyor.

Eşcinsellik

Kadının kadınla, erkeğin erkekle cinsel amaçlı birliktelikleri ve birleşmeleri, eşcinselliğin tanımına girer. Aktif ya da pasif iki kişiden oluşan eylemde, erkekte pasif yani edilgen olanlar, eşcinsel diye nitelenir de, aktif olanlar biraz gözardı edilir. Sayısal oranı toplumdan topluma değişir. Çağdaş toplumlarda halk, çağdaş bilim, buna sapıklık demiyor, cinsel tercih diye nitelendiriyor.

Zoofili

Hayvanlarla cinsel birleşme demektir. Kırsal kesim gencinin, karşı cinsle cinsel tatmin yolları oldukça kapalıdır. Genelev olanaklarından yoksundurlar, ilginçtir ki, kırsal kesimde mastürbasyon alışkısı da fazla yaygın değildir. Gözden uzak kırlıklarda, ormanda, tarlada ve su kıyılarında her genç gibi, onun da kanı kaynar. O da, köy yaşamına göre fazla yadırganmayan bir yolu dener. Bu da hayvanlarla cinsel birleşmedir.

Daha çok eşekler kullanılır. Bu nedenle eşeklere kimi yörelerde "Nallı Fatma" denir. Dahası gene kimi yörelerde, ergenliğe erişmiş delikanlının babasına, öteki babalar "komşu senin çocuk büyümüş artık ona bir eşek alma zamanı geldi" diye takılırlar. Gençler arasında da, eşeklerle cinsel birleşme yaparlarsa, penislerinin büyük olacağı inancı yaygındır.

Bunlar yaşamın istenmeyen ama, çaresizlikten başvurulan yollarıdır. Bu da ahlak adına yapılıyor. Oysa dünyada hiçbir canlı türü, kendi türünün dışında bir canlıyla birleşmeye yeltenmez. Böyle bir olaya insanlar tanık olsalar, yani tavuğu kovalayan kedi yakaladığında, onunla cinsel birleşmeye yeltense, koyunu kovalayan köpek aynı şeyi yapsa, sahiplerinin yapacağı şey, bu hayvanları öldürmektir. Bizler ise, kendi yavrularımızı, öz varlıklarımızı, toplumun cinsel ahlakını korumak için, onları bu tür davranışlara iteriz.

Masturbasyon

Masturbasyon bir sapma mıdır? Eğer delikanlı kadın bulamamaktan, yokluktan, parasızlıktan cinsel bir obje bulamıyorsa ve coşkuları da onu zorluyorsa, elbette masturbasyon yapacaktır. Bizler hekim olarak bunu yasaklamıyoruz.Ancak kadın varken erkek cinsel birleşme yerine masturbasyonu tercih ediyorsa, bunu da normal saymayız.

Grup Seksi

Batı toplumlarında yaygın olan, bizim toplumumuzda da potansiyel istek ve özlemi duyulan grup seksinden de söz edelim. Batı toplumlarında gazete, dergilere ilanlar vererek birbirlerini bulup yaptıkları grup seksinden mutlu olanalr az değildir. Eşler anlaştıkları için, yasal yönden de bir yaptırım söz konusu olmadığından, bu olay çiftlerin keyfine kalmış bir iş oluyor. Bizim toplumumuzun ahlak anlayışı ve kültürü bu tür ilişkileri hoş karşılamıyor.

Peki insanlar neden bu yola başvuruyor. Evinde monotonlaşmış ve karısına karşı empotan olan ya da zevk çizgisi düşmüş erkek ya da kadınlar, grup sekslerine katıldıklarında, neden mutlu oluyorlar? Bunun nedeni, bilinçaltı duygularda yatıyor. Örneğin kişilerin teşhircilik, seyircilik, bastırılmış eşcinsel eğilimleri varsa, bunlar aracılığıyla tahrik olarak, cinsel doyuma ulaşıyorlar. Ayrıca eş değiştirerek de, bir başka heyecanı yaşayabiliyorlar. İnsanlar eğilimlerin farkında olmadan, bu tür cinsel birleşmeden mutluluğu yakalamaya çalışıyorlar. Nitekim bu konuda, faşigler, karnavallar da, toplumsal hoşgörünün bir tür emniyet sübapları gibi rol oynuyorlar. İnsanlar bu yoldan cinsel bastırılmış duygularına ivme kazandırıyorlar.
Logged
kezban62
Moderatör
*


Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 11424



Üyelik Bilgileri WWW
« Yanıtla #18 : 19 Mayıs 2010, 09:58:23 »

Garip Sex Yasaları
Robert Wayne adlı bilim adamı, dünya üzerindeki yasaları araştırırken ilginç seks yasaları ile karşılaştı ve bunları bir kitapta topladı. İşte "Dünyanın En Garip Seks Yasaları" adlı kitaptan bazı yasalar...


Tasmanya ve Avustralya'nın Gipssland bölgesinde yeni evli çiftler, gerdeğe ilk olarak, evlilik töreninin ortasında yere serdikleri bir hasır üzerinde ve bütün konukların gözleri önünde giriyorlar.

Norveç'te plaj görevlileri, çıplak güneşlenen kadınları siyah plastik torbalarla poşetleyerek plajdan çıkartıyorlar.

Arizona-Cottonwood yasalarına göre; çiftlerin, "patlak lastikli" otomobil içinde sevişmeleri yasaktır.

Columbia-Cali yasalarına göre, gelinin annesi, gerdeğe giren çiftlere yatağın bir kenarında oturarak tanıklık etmektedir.

Hindistan'daki yasa, sıradan ev işlerini yapan kadınlara, evdeki evlenmemiş genç delikanlıların cinsel gereksinimlerini giderme görevini de vermektedir.

Tayvan yasalarına göre, damadın akraba ya da arkadaşlarından biri, yeni gelinin bekaretini alarak damadı, bu sıkıcı ve istenmeyen görevden kurtarır.

Litvanya yasaları, erkek eşiyle sevişmek istediğinde kaynanasının evde bulunmasını yasaklamaktadır.

Güney Afrika-Johannesburg'da bir kadın, her sevişme için eşinden para isteğinde bulunabilmektedir.

İngiltere-Liverpool'da çocukların seyretmekte oldukları bir vitrinde, mağaza görevlileri kadın mankenin üzerindekileri çıkaramamakta ya da kadın mankeni giydirememektedir.

Dünyadaki diğer garip seks yasaları;

Lübnan'da erkeklerin hayvanlarla seks yapmalarına izin verilmiştir, fakat hayvanlar mutlaka dişi olmalıdır. Erkek bir hayvanla cinsel ilişkide bulunmanın cezası ölümdür.

Bahreyn'de erkek bir doktor, bir kadının jenital organlarını muayene edebilir ama muayene sırasında jenital organlara direkt olarak bakması yasaklanmıştır. Sadece bir ayna yardımı ile muayene etmesine izin verilir.

Müslümanların herhangi bir ölünün cinsel organlarına bakmaları yasaktır. Bu kural ölüyü yıkayanlar için de geçerli olduğundan cinsel organların üzerine tahta parçası ya da tuğla konur.

Endonezya'da mastürbasyonun cezası başın kesilmesidir (??)

Guam'da erkekler için değişik bir meslek vardır. Bu mesleği yapan erkekler şehir şehir gezerek bakire kızlarla para karşılığı ilişkiye girer ve bekaretlerini bozarlar. Bunun nedeni ise, Guam yasalarına göre bakirelerin evlenmesinin kesinlikle yasaklanmış olmasıdır.

Hong Kong da aldatılan kadının kocasını öldürmesine yasalar tarafından izin verilmiştir, fakat bunu herhangi bir alet kullanmadan, elleriyle yapması gerekmektedir. Bunun yanında kocasının sevgilisini ise, istediği şekilde ve istediği aleti kullanarak öldürme hakkına sahiptir.

İngiltere'de Liverpool'da sadece tropik balık mağazalarında üstsüz satıcı kadınların bulunabilmesine izin veren bir yasa vardır.

Kolombiya Cali'de genç kızlar evlenip kocaları ile ilk kez cinsel ilişkide bulunurlarken olay kızın annesi tarafından izlenir. Anne olaya şahitlik etmek mecburiyetindedir.

Bolivya Santa Cruz'da erkeklerin bir kadın ve onun annesi ile aynı anda seks yapmaları yasaktır. (Acaba ne gibi bir problem yaşandı da bu yasayı çıkarttılar merak ettim doğrusu)

Bir istisna dışında, Maryland'de para atılarak ürün alınan makinelerde prezervatif satılması yasaktır. İstisna ise: Alkol satılan yerlerdir. Buralarda otomatik makinelerde prezervatif satışı serbesttir




Bekaret
Geleneksel anlamda bakirelik cinsel deneyimi olmamayı ifade ediyor. Bu tanım her iki cins için söz konusu olsa da toplum bekareti yalnızca kadına yönelik olarak kutsallaştırmış.

Erkeğin bekaretini kaybetmesi erkekliğe atılan bir adım olarak algılanırken, kadının bekareti ancak evlendiği erkeğe sunulacak bir hediye olarak kabul ediliyor. Bu inanış doğrultusunda çoğu toplumda evlilik öncesi cinsel ilişkiye bir sınırlama getirilmiş. Üstelik bekareti daha da kutsallaştırmak için çoğu kez bekaret hakkında konuşmamak yeğlenmiş. Dolayısıyla 21. yüzyılda bekaret hâlâ bir tabu olma özelliğini koruyor.


“Annem bekaretimin benim için çok önemli olduğunu belirtirdi. Hatta bir gün bekaretimin kocama sunacağım bir hediye olduğunu, bu sebeple onu şimdilik saklamam gerektiğini söyledi.” B.T 27 yaşında


Bugün birçok aile için çocuklarının cinsel yönden sağlıklı olup olmadıkları, güvenli ve sağlıklı seks yapıp yapmadıklarından daha önemli olan şey, onların bakire olup olmadığı. Bu tavır özellikle kız çocuklarının ailelerinde daha yoğun bir biçimde sergileniyor. Oysa gençler cinsellik hakkında en sağlıklı bilgilere ancak aileleriyle konuşarak ulaşabilir.

Ancak çok geniş bir kesimin mesajı her zaman “Bakire kal!” şeklinde olduğu için, bu iletişim ya hiç başlamaz ya da bu kesin mesajla sona erer.

Geleneksel yapının bakirelik hakkındaki bu kesin yargısına karşılık popüler kültür, özellikle de medya kadının cinsel yönden aktif olduğuna ilişkin bir tavır sergiliyor. Gerek şarkı sözlerinde, gerek basındaki fotoğraflarda, gerekse TV'de yer alan popüler isimlerin yer alış biçiminde cinsel figürler ön planda. Bu sebeple cinsellik ekranın arkasındakiler için giderek daha fazla bir baskı oluşturuyor.

Bekaretin toplum tarafından tabu haline getirilmesi, özellikle cinselliğini henüz yeni keşfedenlerde fiziksel ve ruhsal birtakım sorunların çıkmasına sebep oluyor. Kadınların en büyük kabusu olan “gerdek gecesi sendromu”, yine bekaretin bu kadar kutsal olduğuna dair bir şartlanmadan ileri geliyor. Hatta kimi kadınlarda bu sendrom giderek daha büyük bir sorun olup, frijitliğe kadar varabiliyor.



“Bana ailemdeki en yakın kişi olan annem, bekaretin çok önemli olduğunu ve ilk ilişkimi evlendiğim gün kocamla yaşayacağımı söylerdi. Giderek gerdek gecesi benim için çok büyük bir kabus oldu. Evlendiğim gün ise kocamla cinsel ilişkiye girmekten çok korkuyordum. Bu sebeple çok ağrılı bir cinsel birliktelik yaşadım. İlk geceden sonra kendimi kirlenmiş hissettim ve bir daha ilişkiye girmek istemedim. Ancak uzun süren bir tedaviden sonra eşimle birlikte olabildim.” S.F. 37 yaşında


Türkiye ve gelişmekte olan ülkelerde bekaret sebebiyle işlenen cinayetlerin sayısı hiç de azımsanmayacak ölçüde. Özellikle doğuda bakire olmadığı için kızını, kardeşini ya da akrabasını öldüren, öldürmeye teşebbüs eden birçok kişi var. Üstelik bu cinayetler töreler tarafından da onaylanmakta ve toplum tarafından meşru görülmekte.

Bakirelik hakkındaki bu görüşler kadının ister istemez bekarete karşı çekimser bir tavır sergilemesini beraberinde getiriyor. Sevgilisiyle cinsel yönden her türlü şeyi yaşamasına karşın sadece bu şartlanmadan dolayı kızlığını koruyan kadınların sayısı azımsanacak gibi değil. Kızlığını kaybetmek istemeyen kadınların korkulu rüyalarından biri de, bir sonraki ilişkilerinde beraber oldukları erkeğin bakire olmadıkları için kendilerinden ayrılabilecekleri ya da birlikte olmak istemeyeceklerini düşünmeleri. Aslında bu düşünce pek de yanlış sayılmaz. Çünkü birçok erkek birlikte olduğu kadının bakire olup olmadığını çok fazla önemsiyor.

Erkeklerin, toplumun, ailenin ve törelerin bakış açısı ne olursa olsun bedenimizden ve davranışlarımızdan yalnızca kendimiz sorumluyuz. Bu yüzden kendimiz için en doğru kararı verip, cinsel ilişkiye girmek ya da girmemek özgürlüğüne sahip olmalıyız. Birlikte olmaya ve bu birlikteliği kiminle yaşayacağımıza karar vermek, bu konuyu başkalarıyla konuşmak, kişisel bir doğum kontrol yöntemi uygulamak çoğu zaman bedenimize ve geleceğimize sahip çıkmanın aşamalarından biri. Bu sebeple sağlıklı birliktelikler kurmak ve kendimizle barışık olmak için, tercihlerimizi toplumsal törelerin, tabuların ve değer yargılarının esiri olmaksızın özgür irademizi kullanarak yaşamalıyız



Kadınların cinsel yaşamı üzerine merak edilenler

Cinsellikte kadınlar söz konusu olduğunda her yaş döneminin getirdiği, kendine özgü sorunlar göze çarpıyor... Peki, kadınların 20'li, 30'lu ve 40'lı yaşlarında cinsel sorunlarına nasıl çözüm bulmaları gerekiyor?

Genç kadın, 20'li yaşlarda cinselliği keşfetmeye çalışırken, 30'lu yaşlarda vücudundaki erojen bölgeleri tanımanın ve partnerini nasıl baştan çıkaracağını bilmenin keyfini çıkarıyor. 40'lı yaşlarda da bu zevk devam ediyor. Sağlıklı bir kadın, 20 - 40 yaşları arasında haftada ortalama 1 - 4 kez cinsel ilişkiye giriyor. Bu oran, kadından kadına değişebiliyor. Hatta aynı kadında farklı zamanlarda, başta stres olmak üzere, çeşitli faktörlerden dolayı, ilişki sıklığı geçici olarak artabiliyor veya azalabiliyor. Yine kişilik yapısı olarak bazı kadınlar cinselliğe "düşkün" olurlarken, bazılarına göre cinselliğin önceliği alt sıralarda yer alabiliyor. Burada önemli olan, kadının cinselliğe olan arzusundan memnun olup olmadığı tabii ki. Ancak her dönem kendine özgü sorunları da beraberinde getiriyor!

20'Lİ YAŞLAR

KADIN ORGAZM ARAYIŞINDA

Korkular, belirsizlikler, utançlar, şüpheler ve hayalkırıklıkları... Özellikle ilk tecrübe, genç kızların büyük bir çoğunluğu için tam bir hayalkırıklığıyla sonuçlanıyor. Çünkü genç kızlar ilk cinsel ilişkilerini genellikle kendi vücutları hakkında pek fikir sahibi olmadan yaşıyor. Cinsellik konusundaki problemlerin bir çoğu, kadın ve erkeğin hem kendi hem de karşı cinsin vücudunu yeterince tanımamasından kaynaklanıyor. Hiç şüphesiz ki bu durum, cinsel ilişkiyi olumsuz yönde etkiliyor. Ayrıca kadın genital organlarının uyarılması, penisin uyarılmasından çok daha karmaşık. Dolayısıyla cinsel ilişkiden zevk alabilmek için hem kadın hem de erkeğin belli bir tecrübe edinmeleri gerekiyor. Diğer temel nokta ise 'orgazm'. Ancak tam bir birleşme sırasında ulaşılan vajinal orgazmı yaşamak, hangi yaşta olursa olsun zor. Bunun nedeni ise çok basit; vajinal mukoza çok duyarlı bir bölge olmadığı için ön sevişme çok kısa tutulur ya da aceleye getirilirse, kadının doyuma ulaşması zorlaşıyor. Bu durumda kendinizi sağlıksız, yetersiz ya da şanssız hissetmeyin. Orgazmı fazla büyütmemeniz daha gerçekçi bir tutum. Aksi takdirde beyin sadece orgazma ulaşmaya konsantre oluyor ve cinsel yaşamda gerginlik ya da tatminsizlikler yaşanıyor.

NE YAPMALI?

* Tecrübesizliğinizden kurtulmak için vücudunuz üzerinde keşfe çıkın ve nelerden hoşlandığınızı, hangi bölgelerinizin daha hassas olduğunu belirleyin. Vücudunuzu tanıdıkça, aslında son derece normal bir yapıya sahip olduğunuzu farkedecek, cinsel ilişkiden çok daha fazla zevk alacaksınız.

*Yatak odasındaki buluşma, korku, endişe ve güvensizlik kaynağı olmaya devam ediyorsa, partnerinize hissettiğiniz tedirginlik ve sıkıntıyı açıklayın. Utancınızı ve korkunuzu itiraf ederek içten davranabilir ve mutlu bir ilişki için çok daha elverişli bir ortam sağlayabilirsiniz.

*Cinsel eğitimle ilgili kitaplar okuyun. Hem kendi hem de partnerinizin bedeni hakkında fikir edindikçe cinselliğe olan yaklaşımınız da değişecek.

30'LU YAŞLAR

ALTIN ÇAĞ BAŞLIYOR

30'lu yaşlar, kadınlık hormonu östrojenin en sağlıklı çalıştığı dönemi ifade ediyor. Bu yaşlarda kadın vücudundaki erojen bölgeleri tanımanın ve partnerini nasıl baştan çıkarabileceğini keşfetmenin keyfini özgürce yaşıyor. Cinsel birleşme sırasında orgazma ulaşamadığında kendini suçlu ya da yetersiz hissetmiyor. Cinsel yaşamındaki yasakları kaldırıyor; okşamalar, öpmeler, masajlar ve oral ilişkiyle erotizmi hiçbir sıkıntı duymadan yaşayabiliyor. Ayrıca partnerine isteklerini ve sıkıntılarını söylemekten de çekinmiyor. Bu durumda cinsel tatmin her iki taraf için de büyük bir zevke dönüşüyor. Ancak 30'lu yaşların sonlarına doğru seks hormonlarının düzensizleşmesi nedeniyle adet dönemi öncesi sıkıntıları yoğunlaşıyor; baş ağrıları, sinirlilik, huzursuzluk ve tahammülsüzlük gitgide artan dozlarda görülmeye başlıyor. Ayrıca bu yaşlarda her şeyden önce kadının anne olmasıyla birlikte cinselliği ikinci plana atma, reddetme tehlikesi de yaşanabiliyor. Peki ya hamilelik boyunca seks yapılır mı? Elbette, ama dikkatli olmak koşuluyla... Oysa çiftler, genellikle bazı psikolojik nedenlerden ve bebeğin sağlığına zarar verebilir gibi yanlış bilgilerden dolayı cinsel ilişkide bulunmamayı tercih ediyor. Ayrıca kadının karnı burnundayken nasıl bir pozisyon uygulanması gerektiği konusunda da bilgisiz olabiliyorlar. Oysa hamilelikte cinsel ilişki, her iki taraf için de çok faydalı. Özellikle hala arzu edildiğini hissetmek kadını psikolojik olarak rahatlatıyor ve sıkıntıdan, stresten arındırıyor.

NE YAPMALI?

* Ev, iş ve aile üçgeni arasında yaşanan yoğun trafik nedeniyle cinsel soğukluk oluşmaya başlamışsa, bir uzman yardımı almayı ihmal etmeyin.

* Sık sık partner değiştiriyorsanız, herhangi bir hastalık riskine karşı, her 6 ayda bir doktor kontrolünden geçin.

* Cinsel soğukluk oluşmaması için, vajinal enfeksiyonlar ya da vajinismus gibi sinyalleri dikkate alın ve bir uzmana başvurun.

* Hamilelik döneminde mutlaka cinsel birleşmeye girmek gerekmiyor. Duyarlı bögeleri uyarmak ve ön sevişmeyi uzatmak gibi alternatifler de seks hayatına renk katıyor.

* Annelik, cinsel hayatınıza son vermek anlamına gelmemeli. Eğer çocuğunuzu tek başınıza bakmakta zorlanıyorsanız bir bakıcı tutabilirsiniz. Bazen de iş çıkışında çocuğunuzu annenize bırakarak romantizmi yeniden keşfedebilirsiniz.

40'LI YAŞLAR

ZEVK DEVAM EDİYOR

Uzun yıllar birlikte yaşamanın sonucu partnere duyulan güven, hamilelik riskinin giderek azalması ve çocukların büyümesiyle birlikte ev işleri yükünün hafiflemesi, cinsel yaşamı pozitif yönde etkiliyor. Ağır yüklerden kurtulan kadın bu dönemde çok daha rahat ve keyifli bir cinsellik yaşayabiliyor. 40'lı yaşların sonlarına doğru ise premenopoz adı verilen, menopoz öncesi bir dönem başlıyor. Bu dönemde, yumurtalıkların daha az östrojen üretmeye başlaması sonucu, cinsel isteksizlik, çabuk sinirlenme, adetin süresinin ve kanamasının azalması gibi sorunlar da gelişiyor. Ayrıca vajinal kayganlık azalıyor; birleşme ağrılı ve acılı bir hal alabiliyor. Diğer bir tehlike ise sıradanlığın cinsel yaşantıya hükmetmeye başlamasıyla yaşanıyor. Rutinlik duygusunun sizi ele geçirmesine izin vermeyin! Ancak üzülmenize de hiç gerek yok, menopoza girmenize yaklaşık on yıl var! Uzmanlara göre, bu tür can sıkıcı değişimler yaşanması son derece doğal. Bu durumda yapmanız gereken tek şey, bir yağlandırıcı krem kullanmak ve ön sevişme için daha fazla zaman ayırmak. Diğer şikayetlerinizden kurtulmak için de bir uzman yardımı almanızda yarar var. Unutmayın, cinsel isteği canlı tutmak, 50'li yaşların korkulu rüyası olan menopozun getireceği olumsuzluklara karşı da etkili bir çözüm.

NE YAPMALI?

* Sinirlilik, cinsel isteksizlik, adet süresinin ve kanamasının azalması gibi sorunlar yaşıyorsanız, kadın hastalıkları ve doğum uzmanından yardım alın.

* Kaslarınızın gençlik yıllarındaki gibi sıkı olması için Kegel egzersizini uygulayın. Bunun için; idrarınızı tutar gibi 2 saniye boyunca kendinizi kasın ve sonra gevşeyin. Bu hareketi her gün 10 kez, en az 6 hafta boyunca tekrar edin.

* Rutin bir cinsel yaşamdan kurtulmak için yataktan çıkıp farklı yerlerde seks yapmak bile yeterli gelebiliyor! Bu kez bir değişiklik yapın ve cumartesi gecesi yerine pazar sabahı sevişin.



Merak edilen seks konuları Soruları Cevapları !



Seks hayatı ile ilgili en çok merak edilen konuların ve soruların yanıtları burada arkadaşlarım. Bu konu sayesinde seks hayatına dair olan meraklarınıza yanıt bulabileceksiniz.


1- Masturbasyon yapmak zararlı mı?

Masturbasyon, cinsellik içgüdüsünden kaynaklanan bir davranış olarak, ikili ilişkinin mümkün olmadığı durumlarda kadın ve erkek hemen her bireyin, ender ya da sık uyguladığı bir eylemdir. Bir okurun sorduğu gibi, “günlük yapılabilecek maksimum sayı” hakkında fikir vermek doğru değildir ve bilimsel olarak böyle bir bilgi de yoktur. Çok aşırı uygulandığında erkeklerde ve bazen de kadınlarda genital bölgenin cildinde tahriş oluşmasına neden olduğunu biliyoruz.

Erkeklerde masturbasyonda oluşan her boşalmayla birlikte bir sonraki menideki sperm sayısı azalır. Ancak bu kalıcı bir etki değildir, zira erkeklerde sperm hücreleri 60 ve hatta 70 yaşlarına kadar sürekli olarak üretilmeye devam eder. Yani masturbasyon “kısırlığa” neden olmaz. Bu, kadınlar için de geçerlidir.

Sanıldığının aksine, masturbasyon “güçsüz bırakan” bir olay da değildir, masturbasyon sonrası “yorgunluk” ve uykuya eğilim” orgazm esnasında beyinde artan morfin benzeri etki gösteren hormonların (bunlara endorfin adı verilir) “gevşetici”, sakinleştirici ve “keyif verici” özellikleri nedeniyledir.

Masturbasyonda aşırıya kaçıldığının en önemli göstergelerinden biri, masturbasyonu gerçek cinsel ilişkiye tercih etmek ve toplumdan, sosyal aktivitelerden uzaklaşmaktır. Masturbasyon için harcanan efor ve süre yeni arkadaşlıklar edinmek için harcanmıyorsa, bu durumda masturbasyon beraberinde sosyal ve psikolojik sorunlar getirebilir. Bazı durumlarda “aşırı masturbasyon” aslında gizli kalmış bir sosyal fobinin de belirtisi olabilir. Böyle bir birey hayallerinde kurduğu ilişkileri gerçek hayatta kurmayı başaramaz ve bunun için efor sarfetmenin yersiz olduğunu düşünerek, toplumdan uzaklaşmasını açıklamak için kendince haklı nedenler bulur.

Özet olarak eğer masturbasyon sosyal yaşantınızı etkilemiyorsa, arkadaşlıklar kurmayı ve sürdürmeyi başarıyorsanız, video, dergi, internette sex siteleri gibi aktivitelere çok aşırı vakit harcadığınızı düşünmüyorsanız masturbasyonun size hiç bir zararı yoktur…



2- İdeal penis uzunluğu nedir?

İdeal penis uzunluğu diye bir kavram yoktur. Yapısal özelliklere bağlı olarak erkeklerin ereksiyon halindeki penis uzunlukları oldukça farklı olabilir. Penis uzunluğu boyla direkt olarak ilişkili olmakla beraber, her zaman uzunluğun boy uzunluğu ile doğru orantılı olması gerekmez. Irksal özelliklerin de penis uzunluğu ile direkt ilişkili olduğunu söylemek hatalı olabilir.



Dahası penis uzunluğu ile penisin işlevleri arasında da bir bağlantı yoktur. Penisin en önemli işlevi kadının gebe kalmasını sağlamak, diğer işlevi ise cinsellik içgüdüsünü tatmin etmektir. Bu iki işlevin yerine getirilmesi sperm sayı ve işlevlerinin yeterli olmasına, ereksiyon (sertleşme) olayının gerekli zamanlarda devreye girmesine, ereksiyonun yeterli süre sürdürülebilmesine ve nihayet orgazmın da doğru zamanda devreye girmesine bağlıdır. Bunların yerine getirilmesinde penis uzunluğunun önemli bir yeri olduğunu söylemek yanlış olur.

Ortalama bir erkeğin penis uzunluğunun ereksiyon halinde 16-17 cm. olduğu kabul edilmekle beraber bu, 12 cmden 22 cmye kadar değişebilir.

Kadınların orgazma ulaşmasının en önemli yolu klitoris adı verilen yapının uyarılmasıdır. Klitoris hemen vajina girişinde bulunan bir organ olarak cinsel ilişkide uyarılabilmesi için penisin çok uzun olmasına gerek yoktur… Kadının içgüdüsel olarak yaşadığı klitoral orgazm yanında, sonradan öğrendiği vajinal orgazm ise direkt temasla uyarılmaktan çok kadın beyninde başlayan ve biten bir olaydır. Yani her iki durumda da penisin uzun olmasının kadının orgazm olmasına direkt bir katkısı yoktur.



3- Erken boşalma sorunu

Erkeklerin “erken boşalma” olarak tabir ettikleri, çoğu kişinin düşündüğünün aksine oldukça ender görülen ve ciddi bir durumdur. Erkeklerin önemli bir kısmı orgazmı özellikle, bilinçli olarak geciktirmedikleri sürece bir dakika içinde bile orgazm olabilirler. Zira erkeklerde orgazm birincil olarak dokunma ve basınç gibi mekanik uyaranlarla gerçekleşir. Çoğu erkek cinselliği masturbasyon ya da gerçek cinsel ilişki yoluyla yaşadıkça orgazmını geciktirmesini öğrenir ve bu süreyi 20 dakika ve daha da uzun sürelere taşıyabilir. Erken boşalma ise, cinsel uyaran objesinin algılanmasıyla hemen hemen aynı anda gerçekleşen bir durumdur ve çoğu durumda ürolojik ve psikiyatrik incelemeler gerektirir (Örnek vermek gerekirse erken boşalma sorunu yaşayan erkekler vajinaya henüz girmeden önce, ya da girdikten hemen sonra orgazm olduklarından sperm sayısı kadının gebe kalabilmesi için yetersiz olur ve bu nedenle evliliklerinde çocuk sahibi olamama sorunu yaşayabilirler).



4- Kızlık zarı bozulmadan gebelik oluşabilir mi?

Kızlık zarı bozulmadan gebelik oluşması mümkündür. Özellikle vajinanın girişine yakın olan bir bölgeye gerçekleşen “boşalmada”, kadının günü de “uygunsa” spermler hızla kızlık zarının doğal açıklığından (kızlık zarı tümüyle kapalı bir organ değildir, adet kanamasının dışarı boşalması için ortasında bir delik vardır) içeriye girebilirler ve güçlü ve hızlı hareketleriyle vajinadan yukarıya çıkarak gebeliği başlatabilirler.




5- Erkeklerin anal bölgelerinin “aşırı duyarlı” olması homoseksüel bir eğilime işaret eder mi?

Anal bölgede bulunan zengin sinir uçları sayesinde bu bölge dokunulmaya oldukça duyarlıdır. İnsandan insana değişen bir şekilde, bazıları cinsel ilişki esnasında bu bölgeye dokunulmasından hoşlanırken, bazıları bunu itici bulabilirler. Bu bölgeye dokunulmasından ve basınç uygulanmasından hoşlanılması o kişide bu bölgenin sinir uçlarının nispeten fazla olmasıyla ilgilidir. Erkeklerin, karşı cinsten biriyle olan ilişkide bunu yaşamaları homoseksüel bir eğilimi göstermez, homoseksüel eğilimlerin en önemli özelliği cinselliği yaşamak için karşı cins yerine, kendi cinsini tercih etmesidir. Bu tercih eyleme geçirilebilir, ya da düşsel olabilir. Böyle bir tercih algılanmadığı sürece karşı cinsten biriyle olan ilişkide anal bölgede yaşanan bu duyarlılık kaygı verici bir durum olmamalıdır.


6- YATAKTA NE İSTEDİĞİNİZİ SÖYLEMEK SİZİ İTİCİ BİRİ HALE GETİRİR Mİ?

Fearless Sex: A Babes Guide to Overcoming Your Romantic Obsessions and Getting the Sex Life Your Deserve (Korkusuz Seks: Romantik Takıntılardan Kurtulmak ve Hak Edilen Mutluluğa Ulaşmak) adlı kitabın yazarı ve seks terapisti Joy Davidson, “Erkekler genel olarak odaklanmaları gereken bölgeyi bilirler ama bazen kadınların yönlendirmesine ihtiyaç duyarlar” diyor. Partnerinize yapmasını istediğiniz şeyleri söylemenin utanılacak yanı yoktur. Davidson “Erkekler bunu yaptığınız için minnettar olurlar” diyor ve ekliyor: “Asıl bilmeden çabalamak ve ilişkinin altıncı ayında yatakta mutsuz olduğunuzu duymak istemezler. Tüm bu süre boyunca işler yolunda numarası yapıp sonra birden memnun olmadığınızı ve hatta ayrılmayı düşündüğünüzü söylerseniz şok geçirirler.” Ayrıca sevgiliniz, kendisinden başka neleri sakladığınızı düşünmeye başlayacaktır. Eğer sevgilinizle yatakta mutluluğu -şans eseri de olsa- yakalıyorsanız ama farklı bir yol denemeyi arzu ediyorsanız, öneride bulunmaktan çekinmeyin ve sonra gevşeyip olayın keyfini çıkarmaya bakın. Davidson, açık davranmayı tercih etmedikleri için, kadınların sadece üçte birinin orgazm olduğunu belirtiyor.



7- UZUN SÜRE SEKS YAPMADIĞINIZDA BUNU NEDEN GİDEREK DAHA AZ DÜŞÜNMEYE BAŞLIYORSUNUZ?

Kasların fizyolojik yapısı gibi libido da tembelleşebilir. Beyin, birçok fonksiyonunun yanı sıra, aynı zamanda cinsel dürtülerimizi de yönetmektedir ve böyle bir boşlukta enerji tasarrufu yapmaya başlayabilir. Elbette tamamen kapanmaz. Davidson, bikini sezonu öncesinde egzersiz yaparak kendinizi forma sokmaya çalışmanız gibi, erotik yönünüzü de formda tutmaya çalışmanızı öneriyor: “Rafa kaldırıp, sonra ihtiyacınız olduğunda hemen aktif olmasını bekleyemezsiniz. Bu duygularınızı canlı tuttuğunuzda, büyük olasılıkla sizi cinsel olarak arzulayan birini çekersiniz” diyor.
Davidsona göre bu, vücuttaki kimyasalları ve feromon hormonlarını canlı tutmakla ilgili. Bu konuda zihnin gücü ve yaratabileceği etki tartışılmaz. Eğer kendinizi seksi hissederseniz, yakın zamanda mutlu sona ulaşacağınızı görürsünüz.



8- ORGAZMA ULAŞINCA HAMİLE KALMA OLASILIĞINIZIN DAHA FAZLA OLDUĞU DOĞRU MU?

Bu konuda kesin bilimsel rakamlar olmasa da, orgazmın bu süreci desteklediğini ileri süren bazı araştırmalar mevcut. The Science of Orgasm (Orgazm Bilimi) adlı kitabın yazarlarından, Beverly Whipple, “Orgazm esnasında yaşanan kas hareketleri döllenmeye yardımcı olabilmektedir” diyor. Yazar. “Rahmin orgazm sırasında kasılması, spermin, döllenmenin gerçekleşeceği rahim içine ve oradan da tüplere doğru ilerlemesine yardımcı olur. Döllenmiş yumurta daha sonra uzun bir süre geçireceği rahim içine dönerek yerleşir. Kadının, erkekten bir ya da iki dakika sonra orgazma ulaşması bunun için ideal olan koşulları sağlar” diye ekliyor.



9- EVLİLİKTE HEYECANI KAYBETMEMENİN YOLU NE?

Uzmanlara göre, yılda 10 defadan daha az birlikte olan çiftlerin evliliklerinde heyecanın bittiğini söylemek mümkün. Ne yazık ki bu duruma, düşündüğünüzden daha sık rastlanıyor. Uzmanlar, ABDdeki ortalama yüzde 20 evliliğin bu kategoride olduğunu söylüyorlar. Günlük yaşam mücadelesi, yatakta ateşin sönmesine neden oluyor. Davidson, “ilişkilerle ilgili sorunlar yatak odasına taşınıyor” diyor. Eğer eşler sorunlarını birbirlerini suçlamadan açıkça konuşabilirlerse, seks hayatlarını bu tür krizlerden koruyabilirler. Konuşmaya başlarken, partnerinize onu sevdiğinizi ve açık olmak istediğinizi söyleyin. Dürüst olmak ve duygularınızı paylaşmak, yatak odasında ve dışında sizi yakınlaştıracak ve ilişkinizi sağlamlaştıracaktır.



10- NEDEN BAZEN YATAKTA KENDİMİZİ BAŞKASI İLE HAYAL EDERİZ?

Uzun süreli bir ilişki yaşadığınızda, yaratıcı düşünceler su yüzüne çıkmaya başlayabilir. İlişki ve cinsel yaşam uzmanı olan Kimberly Flemke, “Sürekli aynı partnerle birlikte olmak, bir süre sonra sıradanlaşabilir. Bu durumda bazı fanteziler kurmak zararsızdır. İşin içine partnerinizi de dahil ederek onunla bir bağ kurun” diyor. Davidson, fantezileri, tahammül edemediğiniz bir cinsel yaşama katlanabilmenin yöntemi olarak görmemeniz konusunda uyarıyor. Fantezilere çok sık başvurmak, partnerinizle aranızdaki bağın zayıfladığına işaret ediyor olabilir. Eğer durum buysa, romantik bir buluşma ayarlayın, yatakta ve dışarıda bir şeyler paylaşın ve aradaki bağı kuvvetlendirmeye çalışın.





11- DENEDİĞİNİZ VE SİZİ MUTLU EDEN ŞEYLER DAHA SONRA NEDEN BAŞARISIZ SONUÇ VERİR?

İnsan çeşitlilik arar. Bu nedenle yatakta, size zevk veren şeylerin listesini uzun tutmanız iyi olur. Davidson, bir gün en tiz notalara çıkabilen ama ertesi gün bunu yapamayan şarkıcı örneğini veriyor. “Yeterince ısındınız mı? Zihnen buna hazır mısınız? Sizi engelleyen bir şey mi var?” diye soruyor.

Burada partnerinizle ilgili de pek çok değişken durum olabilir: Davidson, “Partneriniz fiziksel olarak değişmiş ve zevk aldığınız şeyleri artık yapamıyor olabilir” diyor. Better Sex Through Yoga (Yoga İle Daha İyi Seks) adlı kitabın yazarı Jacquie Greaux, “Öğrendiğim şu deyime bayılıyorum: Her gün yeni bir beden. Vücudunuz; diyet, stres, yorgunluk ya da adet öncesi sendrom gibi şeylerin etkisi altında olabilir. Sizi neyin baştan çıkardığını belli bir rutine takılmadan anlamaya çalışmalısınız. Yatakta (veya duşta, mutfakta, arabada) yeni fikirlere açık olmaya çalışmalısınız” diyor.



12- ALDATILINCA NEDEN HEP DİĞER KADINI SUÇLARIZ?

Diğer kadın dünyanın her yerinde efsanevi bir konuma sahiptir. Ondan nefret ederek yaşamayı öğrenirsiniz. Kimberley Flemke, “Çünkü içinizdeki öfkeyi ve kırgınlığı, hayatınızın bir parçası olmayan diğer kadına yansıtmanız daha kolaydır” diyor. Sağlıklı bir davranış biçimi olarak, bu tür durumlarda kendini koruma içgüdüsü ortaya çıkar. Kabul edelim, elbette kendinizi suçlayacak değilsiniz ya! Bu kişinin sizin sosyal çevrenizden biri olma olsılığı da mevcuttur ve bu durum, çektiğiniz acıyı daha da artırabilir. Flemke, “İşte bu nedenle, aldatıldığınızda kız arkadaşlarınız da o kadına sizinle birlikte tavır alacaklardır, çünkü bu kişi her zaman onlar için de geçerli olan bir tehdidin temsilcisidir” diyor.


14- 30LARIN SIRRI NE?

30undaki bir kadın yatakta daha fazla mı mutlu olur?

Her zaman değil. Michigan Üniversitesi Cinsel Sağlık Merkezi Direktörü Salli Folley, “30lu yaşlarındaki kadınlar, kendilerinden daha emin oldukları için ne istediklerini partnerleri ile daha rahat paylaşabiliyor ve böylece yatakta daha mutlu oluyorlar” diyor. 30larda yapılan seksin daha mükemmel olma sebebi işte bu

Logged
Karaelmas
Kraliçe
*


Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 2201



Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #19 : 03 Eylül 2011, 11:46:35 »

Emeğine Sağlık
Logged
Sayfa: 1 [2]   Yukarı Çık :)
 
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Inley Yöntemi Hakkında Merak Edilenler Yeni
Ağız ve Diş Sağlığı
kezban62 0 2090 Son Mesaj 09 Mayıs 2010, 14:08:20
Gönderen : kezban62
Eşcinsellik Hakkında Merak Edilenler Yeni
Cinsel Yaşam
_dark_ 0 2864 Son Mesaj 14 Ağustos 2011, 12:24:27
Gönderen : _dark_
Tuz Ile Ilgili En Çok Merak Edilenler Yeni
Diyet
kezban62 0 2126 Son Mesaj 09 Ocak 2012, 12:25:13
Gönderen : kezban62
Tüp Bebek Ile Ilgili Merak Edilenler Yeni
Tüp Bebek
kezban62 0 2109 Son Mesaj 28 Mart 2013, 10:31:15
Gönderen : kezban62
Beslenme Ve Diyetle Ilgili Merak Edilenler Yeni
Diyet
_dark_ 0 1801 Son Mesaj 28 Nisan 2013, 11:57:37
Gönderen : _dark_