Vücut Kimyası ve Seks

Buraya kadar kişisel kanımıza göre, birtakım şeylerden söz ettik, ama aşk edimi için zorunlu olanlara henüz değinmiş değiliz. Erotik gelişimin şu bulunduğumuz noktasında, bir erkek ve bir kadın arasında fizik isteğin ön sırayı tutmadığı belirsiz ve karmaşık duygular da vardır. Bu yüzden, burada, yalnızca öğütlenen ve belletilmek istenen cinsel oyundan değil, ama onun çoğunca zorunlu olanından da söz etmek gerekiyor. Hem zaten (düpedüz ve basit ırza geçme olayları dışında) aşk oyunu, tohum halinde ve belirsiz bir biçimde de olsa, her zaman mevcuttur. Bütün özlü seksoloji kitaplarında çiftleşme öncesi hazırlıklarda iki aşamadan söz edilmektedir: Oyun ve peşrev. Ne var ki, bunların sınırları iyi belirlenememekte ve yazara göre değişen bir nitelik göstermektedir. Kimilerine göre, dokunma duygusunun iyice egemen olup öbür duyumları etkisiz kıldığı anda ikinci aşama başlar. Elbet, sevgililerin, alıcı olanaklarının zengin yelpazesini sonuna kadar kullanamadıkları bir aşk sarmaşması neşesiz bir birleşme olacaktır. Tat alma, koklama, görme ve işitme duyguları, hiç silinmeksizin, hep birlikte ve son âna kadar şehvet sürecine katılmalıdır. Bu İki aşama arasında, öznel, öznelliğiyle de her bireyin cinsel yaşantısında yankılanması gereken bir sınır çizmek uygun geliyor bana. Öyle görünüyor ki, okşamalar arttıkça ve ilerledikçe «dönüşsüz» bir noktaya gelinmektedir; çiftin aşk işlemlerine ara verip sonradan yine devam etmeleri için büyük bir kontrol çabası (orgazm ânı dışında böyle bir kontrol her an gösterilebilir elbet) göstermeleri gereken bir noktadır bu.

Hemen belirtelim ki, karşılıklı içtenliğin ve şefkatin kanıtı gibi, bütün aşk oyunu okşamaları ayrı ayrı algılanabilir niteliktedir. Atlantik ötesindeki gençler için kullanmağa alıştığımız, ama Avrupa için de kabul etmeğe başladığımız o «flört» ya da «petting» deyimleriyle anlatılan ilişkilerdeki benzeri okşamalarla bizim burda anlattıklarımızı birbirine karıştırmamalıdır. Gerçekte, flört'te, petting'de, hatta «deep-petting»de (dilimize derin flört diye çevirebiliriz bunu. Ne tatlı deyimi), normal cinsel ilişkinin yerini tutmak için bulunulmuş davranışlar söz konusudur. Burada, bireyin cinsel dengesini bozabileceğini de akla getiren, bütün bütüne sun'î birtakım araçlarla bir orgazm enerjisinin boşaltılması için elde edilen bir uyarı vardır. Oysa, cinsel o-yunda, gerçek bir birleşme olanağı her zaman örtülü bir anlam taşır, hatta kimi zaman, sevgililerin kesin bir seçimi sonucu, gerçekleşmeyebilir de.

Öte yandan, cinsel oyunun çiftleşme sonrası'nda da uygulanması mümkündür. Bazı kişilerin, fizik ve ruhsal gerilimlerini uyumlu bir biçimde uzatmak için orgazmdan sonra da uzun bir süre okşamalara, öpüşlere ihtiyaçları vardır. Zevk dalgası dolu dolu gelip geçtikten hemen sonra dokunma sinirleri yeniden önem kazanmakta; eşlerin birleşmeden sonra herbirine birkaç hoş ek duyum sağlayan bir minnet ve aşk kanıtı yaratabilmektedir. Bu durum, özellikle, şanssızlık ya da beceriksizlik sonucu olarak kadının eşiyle birlikte aynı zevke katılamadığı durumlarda değerlidir.

Sevgilisi bir kere orgazma ulaştıktan, rahatladıktan ve arkasını dönüp uyumağa başladıktan sonra kadının bir yoksunluk duygusu içinde kalma tehlikesi vardır. İşte ancak bu şefkatli dokunmalardır ki, ona yavaş yavaş sönebilecek olan cinsel gerilimini azaltma olanağı verir. Erkeğin, inzalden sonra, bazen, kısa süren bir fizik bitkinlikle birlikte bir depresyon ânına da girdiğini söylemek gerekir. Normal bir şeydir bu; o kadar kısa bir süre içinde onca güç harcadıktan sonra, organizma yeniden kendini toparlama ihtiyacındandır. Doygunluğa ulaşmış, memnun bir kadın, hoşnutluğunu okşamalarla ve değerbilir sözlerle eşine belirtmelidir.
Bir erkek için bundan daha iyi bir «diriltici» olamaz.

Cinsel oyun, peşrevden ayrılabilse de, bu, abartılmış bir belirleme kaygısıyla değil, «oyun» deyiminin taşıdığı önemle ortaya çıkıyor. Ve bu, sevişme aşamasının, çocukluk gibi neşeli ve masum olması gerektiği anlamını getiriyor. Fizik aşktan söz eden kişi, aynı zamanda, mutluluktan ve zevkten söz ediyor demektir. Bizler için yeni bir fikirdir bu. Yabancılaşma yüzyılları boyunca, erkekler ve kadınlar için ödev,zorlanma, tehlike ve acı anlamlarını taşımıştır. Cinsel oyun hem mutlu hem de ağırbaşlı olmalıdır. Tıpkı oynayan çocuğun durumu gibi. Çocuk oynadığı oyunu ne kadar ciddîye alırsa, ondan kendine çıkaracağı zevk payı o kadar yüksek olmakta değil midir? Cinsel başarısızlık, bireyin fizik zevki düşünme ve ona ulaşmak için araçları kullanma biçiminin bir sonucudur: İki sevgili şehvetin doruk noktasına birlikte ulaşıyorsa, ikisi de duydukları ve amaçladıkları hazlarla dolup taşacaklardır.

Kendi yetenek ve güçlerinden pek emin olmadıkları için verdikleri zevkten kuşkulu olanları ferahlatmak amacıyla bir çift söz söylemek gerekiyor burda. Tatmin olmuş bir kadının bunu mutlaka itiraf edeceğini düşünmelidir. Kişiliklere göre, bu itiraf açık, doğrudan doğruya ve hızlı olabileceği gibi, çekingen, dolambaçlı cümleciklerle örtülü ve geç ortaya çıkan bir nitelikte de olabilir; ancak, iyi karşılanmayacak ve kırıcı olma tehlikesi taşıyacak sorularla sevgiliyi zorlamağa da hiç gerek yoktur.
Memnunluğun tatlı itirafını kendinden gelmeye bırakmalıdır.

Cinsel oyunun amacı ne olacaktır? Kuşkusuz, cinsel kamçılanmanın temel öğesi olacak, iki sevgiliye daha çok tanışma olanağı verecek, onların kişisel uyumlarını ayarlayacak, karşılıklı zevklerini öğretecektir onlara. Ama bir doyum kaynağı da olacaktır cinsel oyun. Kim aşk zevkinden söz açıyorsa, bir noktada yoğunlaşmaktan ve gevşemeden söz açıyor demektir. Bazı durumların ya da bazı maddelerin şehvet arttırıcı rollerinden çok söz edilmiştir. Bunların, kendini uyarma bilinci, ve eşiyle iletişim kurma çabası söz konusu olduğunda dürtücü etkileri üstünde çok durulmuştur. Gerçekten de böyle durumlar ve maddeler mevcuttur.

Yine de söyleyelim ki, bugün, dünyada frijit bir kadını uyandıran ya da iktidarsız bir erkeği bir «piryape» (kamışı büyük ve hep kalkık duran) haline getiren hiç bir ilaç bilinmemektedir. Buna karşılık, bir aşk sarmaşmasının başarıya ulaşması için, elimizdeki olanakları daha da sınırlandıran bir sürü yalancı utanç durumunu tümüyle kenara iten belli bir ruhsal durum içinde olmamız gerekmektedir.

Bir iki kadeh içkinin, içe ateş düşüren iyi bir yemeğin kişideki tutukluğun en iyi düşmanı olduğu, bunlara başvurulunca, günlük hayatta dışavurum olanaklarımızı kısan utancın ve her türlü sakınım duygusunun ortadan kalkacağı söylenir. Ama, diyelim ki, o tutukluklar ortadan kalktı, ne zamana kadar sürecektir bu durum?..
Cinsel oyun keşif sevincinin çevresinde döner. Beden, kaç kere keşfedilmiş olursa olsun, aşkın mucizesiyle her dem yine yeni, her dem yine taze kalacaktır. Okşamalar, öpüşler, yoklamalar her seferinde yeni duyumlar yaratacaktır.

Gerçek anlamıyla fizik aşk, zamana, şimdiki zamana, birdenbire yapılan bir demir atma durumudur. Genellikle, ân içinde ve ân için yaşadığının farkında olmayan, hep geleceğe yönelmiş tasarılar içinde bulunan insan, burada, zamanın amansız akışını durduracak bir nokta elde etmektedir. Aşkın mutlu oyununu gerçek anlamıyla kavramış bir kimse her okşamadan kendine bir pay çıkarır, onun mutlaka bir yenisine ekleneceğini, yayılan isteğin çiftleşme gerçekleşene kadar kendisini hep daha ileri fırlatacağını bilir.
Doruğa varmış bir çift eski sevinçlerin anısının zevkiyle de beslenecektir. Kendini zevkin içine atıp bırakacaktır hatta.

Bedenlerin konuşması («böyle yapıyorsun ya, seviyorum bunu» ... «şöyle istiyorum, şöyle yapsan» ... «devam et») hemen hemen bilinçaltı bir düzeyde oluşmaktadır.
Kafasını soğuk tutarak, işe karıştırmayarak, iyi bir cinsel birleşmede bulunacağını sanmak, açık bir çelişki belirtisidir. Karşılıklı fizik zevkler içinde iyi uyuşmuş iki sevgiliyi uyumlu bir biçimde hareket eden bir dans çiftine benzetiyorum ben. Dans eden bir çift de, uzun bir ortak çalışma süresine ihtiyaç duymadan, sözcüklerin yardımına sığınmadan, bilinçleri hiç işe karışmadan o olağanüstü bir aradalık içinde gidip gelmezler mi? Bir de tersini düşünelim, dans eden çift ayaklarının ince oyununu düşünmeğe başlasalar, uyum hemen ortadan kalkacak, onun yerini düzensizlik alacaktır.

Aşk oyununa bütün organizma katılır, ama değişik düzeylerde: «Duyarlı» denen bazı bölgelerin özellikle alıcı nitelikleri vardır; bu şu demek: Tenin şu ya da bu kesiminde duyum siniri uçları başka kesimlerdekilere göre daha yoğun ve kesintisizdir. Kısacası, birey, kendi dokunma duyarlığının bu «sıcak noktalarıyla sağlanmış tatları pasif bir biçimde hissedecek, ya da kendine özel hazlar veren bazı okşamaları eşinden rica ederek aktif bir biçimde onları uyaracaktır. Sonunda, kendi de cinsel isteği en iyi uyandıracak okşamalar ve oyunlar uygulayarak eşi için bir zevk kaynağı, bir haz sunucusu olacaktır.