Aldatılan kadın aldatır mı?

Prenses Diana’nın ölümünün üzerinden yıllar geçti ancak aşk hayatı bugüne kadar bilinmeyen bir sevgilisinin daha ortaya çıkmasıyla yeniden gündemde...

Dünkü köşesinde Diana’nın eski Fransa Cumhurbaşkanı Valery Giscard d’Estaing ile ilişkisini kaleme alan Gazete Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, ayyuka çıkan aşk hayatıyla ‘hafif kadın’ gibi görünen Diana vakasına farklı bir bakış getirdi. Altaylı’ya göre, kadınları Diana yapan erkekler, aldatılan her kadın da potansiyel Diana... Acaba gerçekten öyle mi? Konuyu kadın kadına tartışmaya açtık, işte farklı görüşler...

Aldatılmış kadınlar daha çok aldatıyor!

Evlilik Terapisti - Psikolog Ani Eryorulmaz

Eşi tarafından aldatılan bir kadın aldatma potansiyeline sahip olsa da, kişilik yapısı, ruh sağlığı, yetiştirilme şekli devreye girer. Aldatan kadınlar genelde aldatılan konumunda değil.

Erkek sadakatsizliği ve aldatmasında neredeyse her zaman cinsellik olsa da, kadınlarınkinde bu bir platonik aşk, sevgi veya arkadaşlık kılıflarına da girebilmekte. Kadınların sadakatsizliğinin salt erkek tarafından aldatılmış olmaya bağlayamayız. Olsa olsa sadece bir neden olarak gösterebiliriz. Eşi tarafından aldatılan bir kadın aldatma potansiyeline sahip olsa da, kişilik yapısı, ruh sağlığı, yetiştirilme şekli de devreye girer. Ayrıca aldatan kadınların, aldatılan konumda olmadıklarını da sıkça görüyoruz. Yani eşi tarafından aldatılmasa da,ilişkisini sıkıcı, hayatını anlamsız bulan kadınlar da evlilik ve ilişkilerine olan yatırımı kestiklerinde eşlerini aldatabiliyor. Kadınların sadakatsizliğinin nedenlerinin biri de kendilerine duydukları güvenin eksik oluşu. Kendine yeterince güvenmeyen kadın, eşi vasıtası ile bunu sağlayamıyorsa ki bu maddi konulardan, sosyal desteğe kadar geniş bir yelpaze- kendisi için farklı arayışlara girebiliyor. Eşi tarafından beğenilmeyen kadınların da intikam almak için başka ilişkilere yöneldiğini sıkça görüyoruz. Kadınlar ihmal edildiklerini düşündüklerinde, bir başka erkek tarafından beğeniliyor olmak bile yeni ve evlilik dışı bir ilişkiye açılan kapı olabiliyor. Aldatan kadınların ve erkeklerin arasındaki bir başka önemli fark da, kadınların erkekler kadar yollarına kolay devam edemedikleri, kaybetmiş oldukları “cici kız”, “iyi kadın” imajları ile suçluluk duymaları.

Aldatılan kadın mutlaka aldatır sadece bilinmez!


Gazete Habertürk Yazarı - Pakize Suda

“Kadınlar duygusaldır, âşık olduğu için aldatır” diye bir şey yoktur. Kadın intikam duygusuyla aldatır. Erkek gibi göze sokmaz, gizli tutar sadece kendini rahatlatır.

Ben Fatih Altaylı’nın yazısının başlığını okudum, “Helal olsun!” dedim. Bayıldım, en doğrusunu söylemiş, bize söyleyecek söz bırakmamış. Kadın intikam duygusuyla aldatır, bu her zaman böyledir. “Kadınlar duygusaldır, âşık olur aldatır” vs. diye bir şey yoktur. Aldatılan kadın, kendisini tatmin etmek, kırılan gururunu onarmak için aldatır ve erkeğe duyurması şart değildir. Erkek duysun da beni kıskansın diye değil, kendisini rahatlatma duygusu adına aldatır. Erkekteki gibi göze sokma durumu yoktur kadında, kadın saman altından su yürüterek
yapar. Aldatılan kadın her zaman aldatır, sadece bilinmez.

Kadını mutlu eden erkek kazanır!

Vatan Gazetesi Yazarı: Mutlu Tönbekçi

Ben kadın aldatıldığı için aldatır düşüncesine katılmıyorum. Bu konuyu açıklamak için şipşakçı çözümleri doğru bulmuyorum. Kadının aldatmasının altında bir sürü neden olabilir, intikam duygusunu merkeze alarak dar bir çerçeveden bakmamalı. Cinsel tatminsizlik olabilir, ilişkiden sıkılmış olabilir, birisi fazla ilgilenmiş olabilir vs. Sonuçta kadını mutlu eden kazanır.

Cinsellik iktidarını paylaşmaya alışacaklar!

Galatasaray Üni. Fen-Edebiyat Fak. Sosyoloji Böl. Öğr. Üy. Yrd. Doç.Dr. Feyza Ak Akyol

Önemli olan kadının veya erkeğin niye aldattığı değil, bunu yapan erkeğe ve kadına nasıl farklı bakıldığı. Cinsel ilişki sadece çocuk doğurmak için bir araç değil aynı zamanda hiyerarşik yapıları da düzenliyor. Çeşitli mitler, anlatılar ve bilgiler erkeğin aktif, kadının da pasif olduğunu vurgular. Buralardaki tipolojiler kadını doğayla, erkeği de kültürle özdeşleştirir. Kadının doğaya yakıştırılmasının nedeni üreme görevindeki birincil rolü aslında. Çünkü bebeği karnında taşıyor, süt veriyor, bu da onu ev içi alana, özel olanın içine sıkıştırıyor. Başka bir deyişle erkekle kadın arasındaki temel cinsiyet farklılığı toplumsal olarak ikili karşıtlık üzerine kurulu bir ilişkiye dönüşüyor. Erkek tüm üretim araçları üzerindeki kontrole sahip olduğu gibi, kadın bedeni üzerinde de hak sahibi oluyor. Sadece kendi kadınları değil tüm kadınlar... Ve hem cinslerinden biri bu kontrolü kaybederse erkeklik iktidarı tehdit altına girdiği için kadınlar üzerindeki kontrol toplumsal bir dile bürünüyor. Başka bir deyişle patriarkal heteroseksist yapının devamı için kadınların erkeklere tabi olması gerekiyor. İşte bu düzen içinde erkeği aldatan bir kadının âşık olması, kendi bedeninin arzularına kapılmış olması veya eşitlik adına kendinde bu hakkı görmüş olması konuşulmuyor da, kadının namusundan, hafifliğinden bahsediliyor.Yoksa modern dünyada bireysel tercihlerin özgürleşmesiyle cinsel kimlikler çeşitlendiği gibi cinsellik kalıpları da kırılıyor, toplum da buna yavaş yavaş alışıyor. Esas mesele erkeklerin cinsellik üzerindeki bu iktidarı nasıl paylaşacakları... Yoksa modern dünyada bireysel tercihlerin özgürleşmesiyle cinsel kimlikler çeşitlendiği gibi cinsellik kalıpları da kırılıyor, toplum da buna yavaş yavaş alışıyor. Esas mesele erkeklerin cinsellik üzerindeki bu iktidarı nasıl paylaşacakları.