Neden hayat kadınıdır, diye merak ederim. Aslında farklı kelimelerde kullanılır. Bunların mahalle argosunda daha sert tabirleri de vardır. En hafifi de fahişedir; ama Hayat Kadını bir başka tabirdir.

Hayat kadını, gerçekten de hayat ile ilgili en büyük tecrübeye sahip kadındır. Hayat Kadının müşterisi çoktur. Herkese en yakın olan odur. Herkesin hayatı ile ilgili bilgiye sahiptir. Karısını aldatan erkeği de bilir, neden aldattığını da. Kimi zaman sığınacak kapı gibi görür erkek, hayat kadınını. Evli ise yaşadığı hayat sorunlarının uzağında görür onu. Amiyane tabir ile en zevkli alanlarının ortağıdır Hayat kadını, Hayat kadınına bir dost gözü ile bakar erkek.

Hayat kadının bedeli bellidir, bu bedeli ödeyen erkek evde bekleyen karısının bitmeyen istekleri karşısında hayat kadınına tutunma yolunu seçer. Hayat Kadının ise sadakat yönü yoktur, Hayat Kadını olmak onun işidir ve onun için her erkek aynıdır. Bir kere bu aynı duygusunu yok ederse, o zaman işte ne Hayat Kadını olabilir ne de eş. Onun yaşamı sınırlandırılmıştır. Bir kere kararını Hayat Kadını olmak yönünde verdiğinde aslında en büyük duygusundan vazgeçmiş, aşkı yaşama özgürlüğünü satmıştır.

Evde onu bekleyen sadık eşine karşı, erkek hayat kadınına gitmekte kendini suçlu bulmaz. Çoğu kez çamaşırını bulaşığını yıkayan tüm çilesini çeken eşine verdiği en büyük ödül olarak onu eş olarak seçmeyi görür; ama zevkini de gider Hayat Kadını ile yaşar. Bu sadece bir zevkin yaşanması değildir, daha da ötesi vardır, erkek bir de bu hayat kadını ile duygu paylaşırsa o zaman evde bekleyen eşin tüm çilesi ikiye katlanır.

Muhafazakâr Anadolu’muzda bile Hayat kadının bir başka adı vardır. “Dost”. Eğer bir erkek bir başka kadın ile beraber ise dost tutmuş denir. Bir kadın bile bir başka kadının kocasına dost olabileceğini düşünebilmektedir. Sınırlandırılmış hayatında eş rolünü ve anne rolünü yerine getiren kadın, cinsel yönünü ikinci plana attıkça, kendinden soğuyan kocasını dostun eline bırakır. Oysa eş olmak uğruna kadın isteklerini ve arzularını bir kenara bırakmıştır. Bu yüzden eşliği kendisine görev biçen erkeğini bir dosta kaptırır.

Hayatın içinde var olmaya çalışan iki kadından biri eştir, diğeri de Hayat kadınıdır. Birçok kesimin hor gördüğü; ama soluğu yanında aldığı kadındır, Hayat kadını. Bu durumda kim suçludur sorusunun cevabı ise bence yine erkektir. Çünkü erkek hem Hayat Kadınını hem de Eşi tek seçeneğe zorlarken kendisi çift seçenek de gider. Birine eşlik hakkını diğerine de dostluk hakkını vermez.