Kız Tarafı, Erkek Tarafı.
(1/4) > >>
Scarlett.:
HİKAYEME HOŞ GELDİİİN!  :-[

Hikaye tamamen bana aittir umarım bir hırsızlık vakasıyla karşılaşmam :)
Şimdiden teşekkürler İşte bayanlar baylaaar Tanıtım böölümümüzz :)



Erkekler her zaman tek bir kızı gerçekten severler. Anneleri hariç. Diğerleri sadece hayatlarının bir kısmında gönüllerini eğlendirdikleri malzemelerdir. Gerçekten sevdikleri insanı bulmak için hiç uğraşmazlar. Akılları fikirleri erkekliklerine çalışır. Bir kızı elde etmek için yapılacak her yola başvurabilirler. Her role kolayca adapte olabilirler. Gerektiğinde romantik, gerektiğinde ise tam bir umursamaz olurlar. Ama işte o doğru kız geldiğinde karşılarına elleri ayakları tutmaz, her şey de sadece o vardır. Görüntüsüyle değil, haliyle, tavrıyla, konuşmasıyla sevmiştir o kızı. Onu tavlamak değildir niyeti. Kalbindeki o harika yerde kendine de bir yer bulmaktır sadece. Ama öyle kolay mıdır bir kızın kalbinde muhteşem bir yer edinmek? Gönüllerinin hiç beklemediği bir anda kor ateşlerde bulmaları normal midir?....


"Kızlar her zaman gönüllerini kaptırdıkları kişinin hayatlarının aşkı olduklarını söylerler. her ayrılışlarında ise kendilerini savunmak için "kadar değilmiş" yalanına başvururlar. Oysaki onlarında hayatlarında sadece ve sadece gerçekten sevebilecekleri bir kişi olmuştur. Ve çoğu kız o bir kişiyi bulamadan yanlış kişiye hayatlarını adamışlardır. Çünkü kızlar hep korkan taraf olmuştur. Evet korkan taraf. Her zaman içlerinde beni bırakırsa korkusuyla yaşar kızlar. Ama birazcık cesaretle her kız doğru erkeğin kim olduğunu bulabilir. Sadece kalbinin kuş gibi uçması gerekmez doğru kişi olduğunu anlamak için. Birde görüş ve fikirlerin uyması gerekir ki bu en zor şeydir bir kız için. Çünkü görüş ve fikirler uymuşsa bazen karşı taraf bizi KANKASI yerine koyabilir. Biz kızlar mucizeye inanmalı mıyız? gerçekten o yakışıklı prensimiz dışarılarda bir yerde olabilir mi?..."

Karaelmas:
GERÇEKTEN GÜZEL BİR KONU VE DÜŞENCE :) TEŞEKKÜRLER DAHA UZUN OLSA OKURDUM YİNE
Scarlett.:
O zaman birinci bölüm senin için gelsin tatlım :) iyi okumalarr!

Bölüm1



“Yaz tatili” iki sihirli kelime. Ama içinde barındırdıkları iki kelimeden fazlaydı Özgür için. Çapkınlık, güzel kızlar, deniz, sahil, kum ve tekrar güzel kızlar… Bavuluna son bir t-shirt attıktan sonra hızlıca kapadı. Anıl’ın sabırsız sesi geliyordu aşağıdan.
“Abi nerede kaldın ya!” diye bağırıyordu. Anıl koyu kahve gözleri ve yine aynı renk saçları ile sempatik bir çocuktu. Boyu 1.80 ve vücudu da kaslı denecek kadar üçgendi. Özgür’ün Anıl’ı kendisine yakın bulmasının nedeni yanında Anıl varken kendini rahat hissetmesiydi. Hiç olmadığı ağabey gibi hissediyordu kendini. Anıl’da çok severdi Özgür’ü. Ne zaman başları sıkışsa birbirlerinden başka kimse gelmezdi akıllarına.
“Geldim, geldim.” Diyerek tek bir hamlede bavulunu kapının girişine bıraktı. Geniş omuzlu Anıl’dan birkaç santim uzundu. Yemyeşil gözleri insanlar üzerinde çok fazla etki bırakıyordu. Ve tabiî ki Özgür bunu biliyor ve kullanıyordu. Bavulları arabaya yerleştirip son hızla hava alanına sürdü Anıl. İkisi de hayatlarının dönemecinde olduğunu bilmeden bindiler uçağa.
Onların hazırlandığı sırada işlerin yoğunluğundan bıkmış bir kız çareyi en yakın arkadaşının yazlığına gitmekte buldu. Farklı yerin havası belki ona iyi gelirdi. Yarın ilk uçakla gideceğim diyip yine erteledi kafasındaki tatili. Oysaki o da bilmiyordu yarının ona ne getireceğini. O kendini İstanbul un iş çıkışı her zaman olduğu yoğun trafiğe bırakırken bizimkiler uçuş için hazırdı.
“Kahretsin!” dedi son kez çantasını kontrol eden Anıl.
“ne oldu?” diye sordu Özgür meraklı bakışlarla Anıl’ın ettiği küfürleri dinliyordu.
“Hah tamam burada.” Diyerek anahtarlarını salladı. Bir an Antalya’da tuttukları evin anahtarını evde bıraktığını düşünüp endişelenmişti. Derin bir nefes alıp çantasında kitabını çıkarttı. Özgür gözlerini devirip kulaklıklarını geçirip kulağına gözlerini yumdu ve 1 saat sonra varacakları Antalya’yı düşündü. Ve Tatilini…
**

Ecrin telefonunu bir türlü bulamıyordu. Ve bu durum giderek canını sıkıyordu. Bir çantanın içerisinde olduğu bilinen bir telefonu bulmak bu kadar zor muydu? Evet çalıyordu. Ama o ufacık alanda nerede olduğunu bulmak zordu. Karşı tarafın sabırlı biri olmasını umarak telefonunu aramaya devam etti. En sonunda telefonunu bulduğunda kimin aradığına bakmadan hemen açtı.
“Ecriiiiinnn! İki saattir arıyorum neden açmıyorsun?” dedi çok çok uzaklardan tanıdığı bir ses.
“Çantamdan bulmak o kadar kolay olmuyor maalesef. Hani çanta çanta değil çin pazarı mübarek!Hayırdır Ceylin hanım siz beni arar mıydınız?” dedi Ecrin tek nefeste bütün aklındakileri sıralamıştı.
“İşlerim çok yoğun kuzum o yüzden pek vakit bulup da telefonla laklak yapamıyorum.” Diye kendini savunmaya geçen Ceylin’i hemen susturdu Ecrin,
“Bu kadar iş yeter Ceylin. Tamam anladık işinde süper değil süpper olmak istiyorsun ama bu işler böyle yürümez sana da yazık be güzellik.” Derken gayet samimiydi Ecrin. Bir yandan telefonla konuşuyor bir yandan da buluşma yerine gelmek üzereydi.
“İşte bende tam onun için aradım tatlım.” Diyerek konuya lapinleme atladı Ceylin. Ecrin şimdi iş için buluşacağı restoranın önüne gelmişti bir an durdu ve arkadaşını dinlemeye başladı.
“Ben sana geliyorum.” Dedi birden Ceylin. Ceylin ve Ecrin her zaman çok yakın olmuşlardı. Aslına bakılırsa mazilerinde tanışmalarına neden olan tek bir insan vardı. Oda, ikisinde zamanında deliler gibi aşık oldukları Hakan. Ama Hakan ikisinin de kalpleri ve gururlarıyla oynayıp ortada bırakmıştı bu yüreği güzel iki insanı. Ve iyiki de bırakmış diyorlardı bazı konuşmalarında. Çünkü Hakan sayesinde harika bir dostlukları olmuştu. Ne kadar birbirlerinden uzak olsalar da gizli arkadaşlık antenlerinin varlığına inanıyorlardı.
“Sana kapım her zaman açık tatlım. Mümkün olduğu kadar erken gel bende bu hafta sonu tatile çıkıyorum zaten.” Diyerek Ceylin’i cevapladı.
“Tamam ozaman hafta sonu geliyorum. Şöyle üniversite yıllarındaki gibi eğlenelim beraber.” Dedi Ceylin. Ecrin Ceylin’in canının bir şeye sıkkın olduğunu anlamıştı ama bu şeyler telefonla konuşulmazdı.
“Tamam bekliyorum tatlım.” Diyerek kapadı telefonu Ecrin ve yine o karman çorman çantasının içine atıverdi telefonu, tekrar çaldığında bulamayacağı bir köşesine…
Ceylin derin bir nefes alıp istifasını vermek üzere yöneticisinin odasını tıkladı.
Her şey hallolduktan sonra, yani istifa ettikten sonra kendini alışverişe verdi Ceylin. Kendini mutlu hissetmek için yapıyordu bunu. Ve her kadında yarattığı gibi alışveriş Ceylinde de bir rahatlama hissi bırakıyordu. Küçük ama bir o kadar sıcak evine girip poşetlerini odasının bir kenarına fırlattığı gibi kendini de yatağına fırlatıp uyudu.

Ecrin ise zorlu dakikalar geçirmişti. Müşteri zorlu çıkmış ve o yapmayı hiç sevmediği kadınlığını kullanmak zorunda kalmıştı. Biraz cilve biraz işve ile tav olan adam kontratı imzalamış ve özel telefon numarasını Ecrine verip restorandan ayrılmıştı. Bu gibi zamanlarda Ecrin genelde patronuna küfürler savururdu. İşte tam sırasıydı tekrar patronuna bir küfür savurdu ve menüdeki en pahalı şeyi sipariş etti. Ne de olsa şirketin kredi kartıyla ödeyecekti. Ve bu duruma düşmesine neden olan adama ceza olsun diye birde çok pahalı bir şarap açtırmıştı. Gecenin ilerleyen saatlerinde ne olacağını bilmeden önüne gelen yemeği yemeye koyuldu.
***

Ogün öğle saatlerinde yola çıkan iki arkadaş, akşamüzeri kalacakları yere vardılar. Bavullarını bir kenara fırlatıp her sene gittikleri restorana gittiler. İçkilerini ısmarlayıp önce masayı bir güzel mezelerle donattılar. Kadehleri birbirine çarparken Özgür;
“Dostluğumuza, eğlenmemize ve bu yaz bulacağımız çıtırlara!” diye bağırdı. Bir bardak giderken diğer bardak geldi. Anıl uzun zamandır bu kadar çok içmediği için çarpılmışa dönmüştü. Özgür’ünse gözleri fıldır fıldır etrafı gözlüyordu.
Farkında olmadığı şey iki arka masalarında oturan Ecrin’di. İki arkadaş kadehlerini çarpıştırırken Özgürün laflarını sinirle dinlemiş ve iki oğlanı göz hapsine almıştı. Bugün mutlaka bir şey yapacak ve sinirini bir yerden çıkaracaktı. Ve kurbanları tam 2 masa önünde oturuyordu. Masadan kalkıp gömleğinin üstten bir düğmesini açtı Ecrin. Zaten belirgin olan göğüsleri şimdi gözler önüne serilmişti.
“Hadi bakalım bay ‘bu yaz bulacağımız çıtırlara’ ilk çıtırınız yolda.” Diye mırıldanarak erkeklerin masalarına doğru ilerledi. Ecrini ilk fark eden Anıl oldu. Kahverengi saçları dalga dalga omuzlarına iniyordu. Gözleri ise çikolata kahvesiydi. Gözlerini biraz daha aşağıya indirdiğinde bir kadına en çok yakışan göğüslerin ne kadar şekilli ve düzgün olduğunu düşündü. Ecrin karşısındaki erkeğin üzerinde bıraktığı etkiden memnun bir şekilde diğer çocuğa döndü.
“Merhaba.” Diyerek onunda dikkatini çekti. Zaten Özgür’ün de ilk baktığı yer kızımızın göğüsleri olmuştu.
“Merhaba tatlım.” Dedi gözlerini iki dağdan ayırmadan ve devam etti.
“Bize katılmak ister misin?” dedi. Şimdi kırmızı dudaklara bakıyordu. Ama o dudaklarda muzipçe bir gülümseme oluşmuştu.
“Hayır tatlım.” Dedi Ecrin dudaklarını bükerek. Masadaki suyu alıp Özgür’ün başından aşağıya döktü.
“Antalya’ya hoş geldin tatlım. Çıtırlar konusunda başarılar.” Diyerek salına salına oturduğu masadan çantasını alıp çıktı. Siniri geçmişti , şimdi rahat bir uyku uyuyabilirdi.
Ama erkeklerde şok geçmiş sayılmazdı. Özgür hala ağzı açık kızın arkasından bakakalmıştı. Anıl ise kızın cesaretine hayran kalmıştı. İlk geceleri bekledikleri gibi geçmemişti. Ama özgür yatağa yatmadan hemen önce kendi kendine,
“Yarın her şey daha güzel olacak!” dedi. Sonra gözlerini kapayıp uykunun emin kollarına bıraktı kendini. Oysaki yarının ona getireceği yüreğindeki muhteşem acı olacaktı, aşk olacaktı.
kezban62:
Gayet Güzel Bence Devamını Bekleriz :)
Scarlett.:
Devamı gelecek merak etmeyiinn :)
Navigasyon
Mesajlar
Sonraki Sayfa