Kız Tarafı, Erkek Tarafı.

Bölüm 3.
Facia

Kızlar sabah yoğun bir baş ağrısı ile uyandılar. Ceylin uzun zamandır içmediği için böyle bir baş ağrısı ile nasıl başa çıkılacağını bilmiyordu. Bembeyaz pikelere sarınırken, güneş ışığından gözlerini korumak istercesine gözlerine çekti pikeyi. Ecrin ise alışık olan bünyesindeki alkolden çoktan kurtulmuş bir yandan Ahmet ağabeyin getirdiği gazetenin magazin haberlerini okurken bir yandan da kendine yaptığı sert neskafesini içiyordu. Kahvesini bitirip saatine baktı. Artık yarım olmuştu. Gazeteyi hünerli bir hareketle katladı ve çayın altını koydu. Sonra arkadaşının yattığı odaya girip yavaş adımlarla pikeyi suratına kapatmış arkadaşının yanına oturup:
“Ceylinciğim, hadi artık uyan bak saat on iki buçuk oldu bile.” diyerek pikeyi çekiştirdi.
“Yaa Ecrin! Baş ağrısından ölüyorum. Bırak da biraz daha uyuyayım.” Diyerek Ecrin’in çektiği pikeyi tekrar başına geçirmeye çalıştı.
“Hadi Ceylin. Tatilimizi bu kadar uyuyarak geçirirsek hiç eğlenemeyiz.” Dedi ağlamaklı bir sesle. Ceylin arkadaşının dudaklarını büzdüğünü görür gibi oldu. Bir of çekerek yatakta doğruldu.
“Tamam bak kalktım.” Dedi karnının gurultusuyla beraber. Ecrin kahkaha atıp
“Bak gördün mü miden bile isyanda. Hadi giyin ve ekmek almaya git. Biraz açılırsın.” Diyerek ayaklanmış olan arkadaşının poposuna küçük bir şaplak attı.
“Sapık.” Diye bağırdı Ceylin, Ecrin kapıyı arkasından kapatırken. Henüz eşyalarını yerleştirmemişti. Bavulu seri hareketlerle açıp bir eşofman altı çıkardı kendine. Üzerine de beyaz spor bir üst giyip çıktı dışarı.
“Başka bir şey istiyor musun?” diye sordu ayakkabılarını bağlarken.
“Hayır. Çabuk ol çayı demliyorum.” Diye seslendi mutfaktan Ecrin.
*
“Oğlum sen böyle yerleri nerden biliyorsun? Antalya’da yaşadığını düşüneceğim.” Dedi Anıl gözlerini önündeki krep den ayırmadan.
“Tatil öncesi her zaman bu gibi yerleri araştırırım Anıl Bey.” Dedi o da omletine abanmıştı. Dün gecenin konusu dün gecede kalmıştı. Anıl derin bir oh çekip arkadaşının tatilini harap edecek bir olay olmadığına sevindi. Çünkü Özgür birine takıldığı zaman o kişiyi elde etmeden vazgeçmezdi. Ama bu sabah gündeme gelmeyen kızlara seviniyordu. Gerçi Anıl’ın aklı da o panterde kalmıştı. Korumacı tavırları, bakışları, kendine olan güveni… Sessizce omletine geri döndü.
“Bugün ne yapıyoruz?” diye sordu Özgür kafasını nihayet bitmiş olan krep den kaldırarak.
“Bilmem. Bugünün kalan kısmını denize girerek geçirmeyi düşünüyorum ben. Buraya geldik diye formumuzdan bir şey kaybetmemeliyiz.” Dedi kıs kıs gülerek.
“Tamam o zaman. Çapkınlığı bu günlük rafa kaldırıp vücudumuz için uğraşalım.” Dedi garsondan hesabı isterken.
O sırada Ceylin en yakın marketten ekmeği alıp eve gelmişti. Ecrin sofrayı hazırlamış bir yandan radyoda çalan şarkının ritmiyle oynarken bir yandan da elindeki tavayı tutup omleti çeviriyordu. Hızlı bir hamleyle pişirdiği yumurtayı tabağa koyup arkadaşının yanına geldi elinde tuttuğu kahve fincanını uzatırken.
“İhtiyacın olacak.” Dedi anaç bir tavırla gülümserken.
“Sağol.” Dedi Ceylin kahvenin kokusu her zaman midesini bulandırırdı. Tiksinerek baktı baş ağrısını geçirecek olan ilacına. Bir yandan kahvaltı ediyorlar bir yandan da sohbet ediyorlardı.
“Annenler nasıl?” dedi Ecrin.
“İyilerdir herhalde. 1 haftadır konuşmuyoruz.” Dedi.
“Sorun ne?”
“Annemin beni evlendirme çabaları.” Dedi Ceylin bıkkın bir sesle.
“En azından evlendirmeye çalışan bir ailen var.” Dedi hüzünle. Arada kısa bir sessizlik oldu.
“Özür dilerim.” dedi Ceylin.
“Önemli değil. Hadi bakalım bugün seni yakalım.” Dedi. Bir anda değişen ruh haline alışkındı Ceylin.
Ecrin ailesi öldüğünde üniversite 2 ye gidiyordu. Herkes bu kız işte bundan sonra kopar dediği anda o hayata daha sıkı sarılmıştı. Üstün bir başarı ile bölümünü birincilikle bitirmişti. Diploma törenine gelen bir ailesi yoktu. Herkes ailesi ile sevincini paylaşırken o ortada sap gibi kalmıştı. Allahtan imdadına Ceylin yetişmişti de O’nu kendi ailesinin yanına götürmüştü. Son 2 yılda Ceylin’in anne babası Ecrin’in de anne babası olmuştu. Aynı eve çıktıklarında Ceylin ne kadar kirayı ödetmek istemese de Ecrin bu yük altında ezilmek istemediğini söyleyip her seferinde tam zamanında kirayı ödemişti. Ceylin hiçbir zaman nereden para bulduğunu bilmiyordu. 4 sene sonunda Ceylin İstanbula dönerken Ecrin Ankara da kalmıştı. Önce özel bir şirkette işe başlamış orada da başarısını sergileyip şirketin Antalya’daki şubesinde personel müdürlüğüne terfi etmişti. 2 yıldan beri Antalya’daydı. Ankara’dan sonra içini ısıtan sıcak hava Ecrine iyi geliyor yaralarını bir müddet sarıyordu.

“İçecek bir şeyler almaya gidiyorum.” Dedi Ecrin, omuzlarına yağ süren Ceylin’e.
“Tamamdır.” Dedi Ceylin ve hızlıca yağ sürme işlemini halledip kendini kavurucu sıcağa bıraktı. Ecrin geldiğinde ise soğuk sodadan büyük bir yudum alıp güneş gözlüklerini gözüne takarak ön tarafını bir nebze olsun yakmaya çalıştı. Ecrin ise sodasını içerken bir yandan d artık alışık olduğu Antalya’nın cıvıltısına bıraktı kendini. Bir saate yakın sessizce oturdular. En sonunda Ceylin;
“Daha fazla bu sıcağa katlanamam. Denize girelim.” Dedi şapkasını ve gözlüğünü çıkartıp. Ecrin dünden hazırdı. Engin denizin maviliğine kendini atmasına ramak kalmıştı gülümseyerek kahverengi uzun saçlarını tokadan kurtardı. Ayakları yana yana deniz kenarına geldi iki genç kız. Sıcak havanın etkisi ile kendini suya bıraktı Ceylin. Ecrin ise alışa alışa girmekten yanaydı. Ceylin arkadaşındaki tereddüttü görünce bir köpekbalığı misali sinsice yaklaşıp ıslatmaya başladı Ecrin’i.
“Seni boğacağım Ceylin Kızıltaş!” diyerek hızlı bir şekilde suya bıraktı kendini. İki arkadaş hızlı kulaçlarla yorulana kadar derine gittiler. Kendi hizalarında birkaç kişi dışında kimse yoktu.
“Bir çılgınlık yapmaya ne dersin Ceylin hanım.” Dedi Ecrin gözlerinde muzip ışıklar yanıp sönerken. Ve Ceylin ne olduğunu anlamadan Ecrin bikinisinin altını çıkardı.
“Ecrin ne yapıyorsun!” dedi Ceylin.
“Hadi ama eğleniyoruz işte.” Dedi sinsice Ceyline yaklaşırken.
“Sakın.” Diyerek kaçmaya çalıştı Ceylin. Fakat çok geçti ne olduğunu anlamadan bikini üstü teninde kaydı gitti. Suyun derinliklerine inen bikini üstüne bakakaldı iki arkadaş Ceylin kıpkırmızı kesilmişti. Ecrin ise kahkahalarla gülüyordu.
“Ecrin sus! Bikinini çıkar ben giyeceğim.” Dedi sinirle.
“Haha sanmıyorum Ceylin Hanım.” Dedi bikini altını giyerken. Ve hızlıca kulaç atmaya başladı kıyıya doğru.
“Ecrin… Ecrin buraya gel!” diye bağırdı arkasından. Bunun acısını fena halde çıkaracaktı çılgın arkadaşından. Tek eliyle göğsünü kapatırken tek eliyle de yüzmeye çalışıyordu. Hiç kolay bir iş değildi hele de kıyıya yaklaştıkça utançtan kıpkırmızı olmuştu. Ecrin denizin kıyısına oturmuş kıs kıs gülüyordu Ceylin’e.
“Bari havlumu getir.” Diye bağırdı kıyıya doğru. Ecrinse kafasını salladı hayır dercesine. Çok eğlendiği her halinden anlaşılıyordu. Kıyıya geldiğinde bütün gözler Ceylin’e dönmüştü. Ceylin ise ilk defa göğüsleri küçük olduğu için şükretti. Kıyıya iyice yaklaştığında Ecrin yerinden kalkıp havlusunu kaptığı gibi koşarak eve girdi. Ceylin şok içerisinde olduğu yere çakıldı. Ecrin ne içmişti? Neyin kafasını yaşıyordu?
O sırada iki çift göz olanlara tanık olmuştu. Birinde bir alay diğerinde ise keskin bir öfke… Özgür hızlıca ayağa kalkıp havlusunu kaptığı gibi Ceylin’e sırıtan bakışlara kızgınca bakarak havluyu boynuna dolayıp bel seviyesindeki Ceylin’in yanına gitti. Ceylin bakışlarını dalgalanan sudan kendine gelmekte olan adama çevirdi. Boş gözlerle adama baktı. Özgür havluyu açıp Ceylin’in sarılmasına yardımcı oldu. Ceylin minnettar gözlerle adama baktı. Özgür işte o zaman Ceylin’in O’nu hatırlamadığını fark etti. Ceylin’in dirseğinden tutup dışarı çıkmasına yardımcı oldu. Ceylin ilk defa adamın yeşil gözlerine bakıp;
“Çok teşekkür ederim.” Dedi samimi bir tavırla ve şezlongdan çantasını alıp adama bir şey deme fırsatı bırakmadan utançla eve doğru yürüdü. Arkasında bıraktığı adama bakmadan.
Kapının önüne geldiğinde kapıyı yumruklamaya başladı.
“Ecrin Kamer! Kapıyı hemen açıyorsun!” diye bağırıyordu bir yandan da.
“Cezam ne kadar büyük!” diye kıkırdayarak kapıyı araladı Ecrin. Bir yandan da kıs kıs gülüyordu.
“Hiç komik değildi. Bunun acısını bana en pahalısından bir bikini alarak ödeyeceksin Ecrin Hanım!” dedi. Gözlerinden ateş fışkırıyor bir yandan da kapıyı itiyordu.
“ Tamam. Açıyorum.” Diyerek kapıdan çekildi Ecrin. Hızla mutfağa kaçtı. Ceylin onu yok sayarak odasına geçti.
“Seninle yüzmüyorum bundan sonra.” Dedi üzerine bir elbise geçirirken. Ecrin ise kapıdan kafasını uzatmıştı.
“Nasıl çıktın? Ah surat ifadeni görmeliydim!”
“Çok pisliksin Ecrin.” Dedi havluyu kuruması için kapıya asarken.
“Hey o havlu da kimin?” dedi Ecrin havluya tek kaşını kaldırıp bakarken.
“Herkes senin gibi vicdansız değil Ecrin hazretleri.” Dedi Ceylin içeriye girmiş olan Ecrin’e yaklaşarak. Sora onu itip yatağın üzerinde üzerine çıktı.
“Sen misin bana böyle bir şaka yapan. Katıla katıla gül de ne kadar komikmiş anla.” Diyerek Ecrin’i gıdıklamaya başladı.
*
Anıl ise Özgür’ün suratına çarpık bir gülümsemeyle bakıyordu. Tam ağzını açacakken Özgür;
“Tek kelime bile etme.” Dedi ve terliklerini şezlonga bırakıp hızlıca suya girdi.

Bayanlar baylar, bir sonraki bölüm yazım aşamasında. ancak final haftalarımın başlaması nedeni ile pek ilgilenemeyeceğim... çok üzgünüm.. odak sonuna doğru yeni bölüm gelir.. hepinizi öpüyorum ve affınıza sığınıyorumm Öpücük

Benzer Konular
	Konu Başlığı	Başlatan	Yanıtlar	Görüntü	Son Mesaj
	Erkek D - E - F	melek_03	0	2141	09 Mayıs 2010, 09:22:26 Gönderen : melek_03
	Erkek Çocuk Korku Odası	Mavi_Kiyamet	0	2005	11 Mayıs 2010, 22:48:44 Gönderen : Mavi_Kiyamet
	Vazgeçilmeyen 10 Erkek Kadınca	Mavi_Kiyamet	1	2834	19 Temmuz 2013, 22:54:43 Gönderen : evaist
	Gerçek Erkek Kadınca	Mavi_Kiyamet	0	2024	17 Mayıs 2010, 12:59:51 Gönderen : Mavi_Kiyamet
	Facebook’un Karanlık Tarafı [infografik] Network ve İnternet	-minel-	0	4552	06 Mayıs 2015, 10:18:11 Gönderen : -minel-

	Gönderen	Konu: Kız Tarafı, Erkek Tarafı. (Okunma Sayısı 29374 Defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte.