Sayfa: [1]   Aşşağı İn :)
Gönderen Konu: Her Zaman Sen Mi Haklısın?  (Okunma Sayısı 1272 Defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte.
Milena
Kraliçe
*


Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 1175



Üyelik Bilgileri
« : 25 Mayıs 2013, 20:15:26 »

Günlük yaşantınızda ‘Ben demiştim’ ‘Beni anlamıyorsun’ ‘Fikrimi değiştiremezsin’ gibi cümleleri çok mu sık kullanıyorsunuz? Dikkat edin bu ‘Doğru söylüyorsun ama…’ anlayışıuzmanların ifadesiyle ‘sürekli haklı çıkma’ hastalığının bir belirtisi olabilir.

Kimileri modern çağın bencilliklerinden biri diyor kimileri ise espriyle karışık ‘zeytinyağı’ sendromu olarak adlandırıyor. Peki her konuda kendini haklı görme bir hastalık mıdırnasıl tedavi edilir kişiyi böyle davranmaya iten sebepler nedir? Sözkonusu sendromun günümüzde daha çok arttığını söyleyen uzman psikolog Erhan Özden’le bunları konuştuk.

Her durumda haklı çıkmak istemek patolojik bir durum mu?

Patolojik denemez. Bu insan olmanın getirdiği bir şey. Herkes en derininde haklı çıkmayı arzular. Olayı patolojik hale getiren nokta ise haklı çıkmayı var olabilmenin temel meselesi görmek yani herhangi bir konuda fikrinizin onaylanmamasının dünyadan silinmek olduğunu düşünmek ve fikrinizi kimliğinizle bütünleştirmek.

Empati kuramama hastalığıdır diyebilir miyiz?

Denilebilir çünkü empati kurabilmek için kişinin kendisinin dışına çıkması kendisiyle ilgili bir meselenin kalmaması gerekir. Bu kişilerin kendileriyle ilgili çok net bir derdi olduğu için bir türlü bunu başaramaz. Karşımda biri var ve onun da duyguları var diyemez o aşamaya gelemezler. En fazla empati yapıyormuş gibi davranırlar.

Kişiyi bu duruma sokan temel sebep nedir?

0-2 yaş çok kritik bir dönemdir. Anne çocuğuna onun yanında olduğunu ve ona her haliyle değerli olduğunu yeterince hissettiremezse orada kalan eksik krediyi kişi hayatında kurduğu yeni ilişkilerle tamamlamaya çalışır.

Bahsettiğiniz dönem bir çocuk için hatırlanabilecek bir dönem mi ki?

Çocuğun kendisini ilk bildiği dünyayla tanıştığı dönem bu yaş aralığında gerçekleşir. Onun bu dönemde gördüğü ilgi sevgi dünyayla ilgili bakış açısında bir şablon olarak yerleşir. Nasıl bir varlık olduğunuzu ilk anneniz anlatır size. Bakışı ses tonu duruşuyla size ne kadar değer verdiğini anlar ve bu yaklaşımından kendinizle ilgili bir fikir edinirsiniz. Ve bu fikir size değersizliğinizi işaret eden bir fikir ise bunu aklınızda sürekli taşırsınız ve bu fikir hayatınız boyunca sürekli yanlışlamaya çalıştığınız bir fikir haline gelir.

Neden bir hayat memat meselesi gibi gelir haklı çıkmak? Aşırı tepki verilmesinin sebebi nedir?

Kendi kimliğine yeterince güvenmeyen kişiler fikirlerini duygularını kimlikleriyle bütün halde düşünürler. Zaten kimlikleriyle ve var olmalarıyla da ilgili kaygıları vardır. O yüzden fikirlerine yönelik bir eleştiri getirdiğinizde bunu bütün kişiliği geçmişi anıları ve hafızasıyla ilgili bir eleştiriymiş gibi algılar. Dolayısıyla bu noktada haklı çıkmak hakikaten büyük bir meseledir artık. Ayrıca bu durum o kişide annesinin onda eksik bıraktığı duyguyla tamamen üst üste gelir. O yüzden normal insanlardan çok daha büyük bir reaksiyon verecektir yapılan eleştiriye. Çünkü orada haksız olduğunu ona söyleyen yalnızca karşısındaki değildir. Bilinç dışı da ona aynı şeyi söylüyordur dolayısıyla kılıçlarını çekip bütün bu düşüncelerle savaşmak ister.

Peki tersi yani annenin çocuğuna ‘aşırı’ ilgi göstermesi de sakıncalı bir durum değil mi?

Türkiye’deki annelerde en çok görünen problemlerden biridir bu. Çok yoğun ilgi dediğiniz şeyin altında yatan aslında kendi benliğine yönelik bir ilgidir. Anne kendi egosuna değer veriyordur aslında. Çocuğa anneni mi çok seviyorsun babanı mı gibi şarjlar da yapılır bir taraftan. Anne çocuğuna ‘Benim yanımda benim bir parçan olduğun sürece seni seviyorum’ gibi bir duyguyla sevgisini verirse çocuk da bu sevgi sahte mi gerçek mi hisseder. Sahteyse o eksikliği bütün hayatı boyunca içinde taşır.

Verdiğiniz bilgilerden bu problemin kadınlarda ve özellikle annelerde daha çok görüldüğü sonucu çıkıyor. Böyle bir kategorizasyon doğru mu?

Doğru aslında. Çünkü erkeklerin haklı olduğunu ispat etmesi için daha fazla alternatifi var. Ama Türkiye’de kadınların daha dar dairede annelerin en büyük ve tek yatırımı çocukları olduğu için özellikle çocuklarıyla böyle bir mücadeleye girme ihtimalleri çok daha yüksek oluyor. Çocuk dışarıya dünyaya açılmaya çalışıyor ama anne bunu istemiyor çünkü tek yatırımı o. Dolayısıyla çocuğuyla gizli bir mücadeleye girebiliyor.

Nasıl tedavi edilir?

İki tedavi yolundan biri sağlıklı bir evlilik diğeri ise psikoterapi. Evlilik anne ya da babanızın sizde eksik bıraktığı noktaları tamamlamak için sarıldığınız can yeleğidir. Birbiriyle yakın iletişim kurabilmiş savaşı aşmış çiftlerin yaptığı evlilik kişinin içindeki değersizlik duygusunu tedavi eder. İkinci yol ise psikoterapidir. Terapi kişinin bu yönüyle yüzleşmesini sağlar ve adım adım santim santim bu eksiklik duygusunu tamamlar. Günümüzde bu eksiklik hissi yoğun bir şekilde ortaya çıktığı için psikoterapistlere çok yoğun bir müracaat var.

Terapi yüzde yüz başarıya ulaşır mı?

Terapi terapist kadar değil aslında danışan kadardır. Biz sadece hangi yolu izleyeceği konusunda rehberlik yaparız. Kişinin buna inanması ve mücadeleye cesaret etmesi lazım.

İnsan belli bir yaştan sonra böyle biri olduğunun farkına varsa kendi kendini tedavi edebilir mi?

İmkânsız değil ama çok derin bir içgörü gerektirir.

Bu durumun farkına varmak insanı ‘Ne çekilmez biriymişim insanların gözünde!’ psikolojisine sokmaz mı?

Kesinlikle. Bu durumda daha savunmacı davranıyor ve bu patolojinizi daha da fazla sergilemeye başlıyorsunuz. O yüzden bu sorunun tek başına çözülmesi çok zor. Yeni bir benlik doğurmanız gerekir ve bu benlik adım adım sizi iyileştirmeye çalışacak. Ama şöyle bir handikap var. İçimizde doğurmaya çalıştığımız kişinin annesi de bizim annemiz. Anneyle problem yaşıyor diyoruz ya.

Kendisini her zaman haklı gören kişilere nasıl davranmalıyız?

Çocuklara:Annenin ilk başta haksız olabilmeyi sindirmesi gerekiyor. Çünkü çocuğun burada referans aldığı nokta anne-babasıdır. Onlar haksız olmanın o kadar da kötü bir şey olmadığı düşüncesiyle barışırsa çocuk da barışacaktır.

Yetişkinlere:Tartışmaya ve mücadeleye girilmemeli. Değiştirmeye çalışmamalı. İş arkadaşınızsa mümkün olduğunca görev tanımları içerisinde profesyonel ve nispeten mesafeli bir ilişki içerisinde olunmalı.

Olaylara aşırı bir tepki verdiğini düşündüğünüz böyle bir arkadaşınız yakınınız ya da eşiniz varsa bilin ki o tepki muhtemelen sadece o olayla ilgili değildir. Çünkü perdenin önünde konuştuğunuz biri var ama bir de perdenin arkasında geçmişiyle ilgili koca bir derdi olan küçük bir çocuk var. İşte perde arkasındaki o çocuğu hissedebilmek çok önemli. Karşınızdaki kişi o çocuğu saklamak istiyor çünkü o çocuk zayıf siz onu göreceksiniz diye ödü kopuyor ona zarar vereceğinizi düşünüyor. O kişiye bu nazarla baktığınızda ona zarar vermeyeceğinizi hissediyor ve sizi dünyasına almaya başlıyor. İşte o zaman da o çocuk büyümeye başlıyor. Mücadelenin dozajı arkadaki çocuk görülmedikçe artar. O çocuğa ne kadar yaklaşırsanız o da mücadelesine son vermeye başlayacaktır. Zira o çocuğun büyümeye büyümek içinse annesinden eksik kalan sevgiyi sizden temin etmeye ihtiyacı var. Onun küçük ellerini sevgiyle tutarsanız karşınızdaki çocuğun ne kadar hızlı bir şekilde büyüyeceğine inanamayacaksınız.

Bu siyah–beyaz bir mücadeledir

Kendisini her zaman haklı gören kişilere her zaman haklı olmadıklarını söylemek sizi onun başlattığı mücadelenin bir parçası yapacaktır. Onun asıl meselesi de zaten o savaşan duygusunu size yüklemektir. Bu siyah-beyaz bir mücadeledir. Mutlaka tepki vermenizi isteyeceklerdir. Vermediğinizde daha da agresifleşebilirler. Ama onlara bazen siyah bazen beyaz olursanız onlar da zaman içinde hayatta gri renklerin olduğunu fark eder ve adım adım o renklere geçiş yapmaya başlarlar. Her defasında haklısın demek ise sadece mesafe koymanıza yarar. Bana bulaşma da haklısın ne yaparsan yap duruşudur ama kesinlikle çözümsel değildir. Yalnızca anı kurtarmış olursunuz.

Haksızsam haksızsın de!

Beni anlamıyorsunuz senin bu konuda bir fikir sahibi olabilmen için benim kadar deneyim sahibi olman lazım bu konuda benim fikrimi değiştiremezsiniz kendimden çok eminim ben sana demiştim haklı çıkmaktan nefret ediyorum haksızsam haksızsın de doğru söylüyorsun ama… Bunlar böyle kişilerin en sık kullandığı cümlelerdir.
Logged
Kadın Temsilcisi
KadıncaForum
*****

Offline

Mesajlar: 27222

View Profile
Re: Her Zaman Sen Mi Haklısın?
« Posted on: 30 Nisan 2024, 20:50:29 »

 
      uyari
Merhaba Ziyaretçi, Öncelikle Sitemize Hosgeldin. Ben KadıncaForum Botu Olarak Siteden Yararlanabilmeniz İçin, Üye Olmanızı Öneririm. Unutmayınız! Bu Site Sadece, Biz Kadınlara Özeldir.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Her Zaman Sen Mi Haklısın? oyunlari, Her Zaman Sen Mi Haklısın? programi, Her Zaman Sen Mi Haklısın? oyunu indir, Her Zaman Sen Mi Haklısın? program yükle, Her Zaman Sen Mi Haklısın? download, Her Zaman Sen Mi Haklısın? istenmeyen tüyler, Her Zaman Sen Mi Haklısın? resimleri, Her Zaman Sen Mi Haklısın? haber, Her Zaman Sen Mi Haklısın? yükle, Her Zaman Sen Mi Haklısın? lazer epilasyon, Her Zaman Sen Mi Haklısın? msn eklentisi, sarki sözleri
Sayfa: [1]   Yukarı Çık :)
 
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Zaman Yeni
V - Y - Z
AnqeL_qiRL 1 2671 Son Mesaj 03 Ekim 2010, 16:30:11
Gönderen : TwiLighT
2. Hamilelik Ne Zaman Yeni
Gebelik, Doğum Ve Çocuk Bakımı
kezban62 1 2889 Son Mesaj 16 Aralık 2010, 17:10:09
Gönderen : TwiLighT
En Son Ne Zaman Sevmiştin? Yeni
Aşk Mektupları, Aşk Sevgi Yazıları
kezban62 1 2629 Son Mesaj 02 Ekim 2011, 10:51:13
Gönderen : Liza
Zaman Kayması Yeni
Şiir Köşesi
kezban62 0 1352 Son Mesaj 31 Mayıs 2013, 11:26:55
Gönderen : kezban62
Miyop Hastalığında Ilerleme Ne Zaman Durur? Yeni
Göz Hastalıkları
imge34 0 1886 Son Mesaj 06 Haziran 2014, 09:46:17
Gönderen : imge34