Oyunculuğuyla tanıdığımız Erdem Akakçe, bir müzik grubu kurdu; üç yıldır Beyoğlu Hayal Kahvesi’nde çalıyor.
Aynı zamanda TRT’nin ‘Beni Böyle Sev’ dizisinde rol alıyor. Akakçe’yle bol koşturmalı temposunu, İstanbul’un gece hayatını ve müzik sevgisini konuştuk


 Hem bir müzik grubunda çalıyorsunuz, hem de TRT’nin yeni dizisi ‘Beni Böyle Sev’de rol alıyorsunuz. İzleyici ve dinleyici sizi yakalayabiliyor mu?
Dizimiz sade ve gündelik ilişkilerle kurulan bir aşkı anlatıyor. Bu yüzden seyirciye ulaşma sorunu yaşayacağımızı sanmıyorum. İçimizden bir hikaye bu... Bekleyip göreceğiz. Reytinglere göre şimdilik seyirciye ulaşmış gibi. Müziğe gelince... Hayatımın tam da olması gerektiği yerinde, ortada duruyor! Sabah kalkıp yatana kadar fonda müziğim çalar, öyle diyeyim. Müzik hayatın da içinde. Bu yüzden insanın içinde olmazsa olmaz. Kendimce enstrüman da çalmaya uğraşıyorum yıllardır, sanırım o ilgim de asla bitmeyecek... Kendimi bildim bileli mağaza mağaza dolaşıp gitar bakınırım ya da hiç görmediğim bir enstrüman görünce almak ve öğrenmek duygusu gelişir bende.

 Grubunuz ‘Erdem Akakçe Band’ artık Beyoğlu Hayal Kahvesi’yle özdeşleşti...
Üç yıldır her pazar gece yarısından sonra Beyoğlu Hayal Kahvesi’nde çalıyoruz. Henüz başka bir yerde konser yapmadık. Şehir dışı konser teklifi gelmedi ama açığız tabii.

 Gece hayatıyla aranız nasıl?
Seviyorum ama belirli günler... Hafta sonu kalabalığına karışacak zamanım mı geçti nedir, hafta içi daha güzel geliyor bana şehir. Demek ki bünye yeterince hafta sonu eğlenmiş!


 İstanbul’un eğlence hayatındaki değişimle ilgili neler söyleyeceksiniz?
Gece hayatının ritminin bozulduğunu düşünüyorum. Nedeni, ulaşım zorluğu ve belediye uygulamaları gibi yaptırımlar. Hepsi ucu ucuna eklenince ahenk gittikçe bozuluyor. İnsanların da ritminin değiştiğini düşünüyorum. Artık sabahlamaların yerini, geç saate kadar süren yemekli arkadaş toplantıları aldı. “Mevsimseldir, elbet geçer. Şehir, ritmini yine bulur” diye bitireyim bu sorunun cevabını.

“‘Seksenler’ ilgiyi hak ediyor” Sık gittiğiniz mekânlar var mı?
Yazın Kuruçeşme sahilindeki her mekân çok güzel oluyor. Nu Pera, Off Pera, Asmalımescit sevdiğim yerler. Hayal Kahvesi, Line, Mojo, Mask; sevdiğim Beyoğlu mekânları arasında. Karşıda da çok eğlence yeri var.


 Siz kimleri dinliyorsunuz?
Çekirdekten yetişme bir rocksever olarak bütün rock tarihini söylemem gerekir. Pink Floyd örnek cevabım olur; ötesini siz düşünün.. Metallica, RHCP, Pearl Jam, Audioslave, White Snake, Manowar, Deep Purple, King Crimson....

 Biraz da yeni dizinizden söz edelim. Canlandırdığınız karakteri anlatır mısınız?
Karakterimin adı, Haluk Aslan. Yıllar önce okuldan atılmış, sonradan af yasasıyla dönmüş. 40’lı yaşlarda, iki çocuk babası. İzmit’teki bir içme suyu bayiinin sahibi. Her gün okula gidip İzmit’e dönüyor. İnatçı, söylemci ve haksızlığa tahammülsüz bir karakteri var. Okulu bitirip bitiremeyeceği merak ediliyor.


 TRT dizilerine olan ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Mesela ‘Seksenler’ bu aralar çok gündemde...
‘Seksenler’in yakaladığı ilgiyi hak ettiğini düşünüyorum. Temasıyla her haneyi bir yerinden yakalıyor. Sıcak bir iş. TRT zaten benim yaşlarımdaki herkesin ilk izlediği kanal. Dizi anlamında gittikçe iyileşip, modernleşen bir drama anlayışına sahip. Bu zenginlik ve çağdaş program mantığını koruduğu sürece de ilgiyle izlenir bence.

“iSTANBUL, UZATMALI SEVGiLi GiBi”

“İstanbul, sürekli kavga haline olunan, uzatmalı bir sevgili bende... Gitsen, olmaz. Kalsan, gürültüsü, curcunası yorucu. Kimsenin ağır tempolu bir hayata tahammülü olmadığı şu dönemde, gittikçe genişleyip şekli bozulan ama her haliyle dünyanın en güzel şehri burası. Zaman zaman nefret de edilen, ama her şeye rağmen aşık kalınan bir şehir.”