Sayfa: [1]   Aşşağı İn :)
Gönderen Konu: Gelin Kaynana Berabere  (Okunma Sayısı 2044 Defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte.
kezban62
Moderatör
*


Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 11424



Üyelik Bilgileri WWW
« : 17 Ocak 2014, 12:00:39 »

Tecrübeli evliler, evlilik hazırlığında olan birini yakalamasın; hemen gelinin kaynanasıyla ilişkisinin nasıl olması gerektiğine dair bir dizi nasihat sıralar. Ne de olsa gelin-kaynana mücadelesi yüzyıllar öncesine dayanıyor. Evlilik yolunda ilerleyenler de bu önyargıdan nasibini alacak elbette!

Almanya’da ikamet eden Ümmü Gülsüm, Ren Nehri’ne atlayıp intihar eder. Samsun’da yaşayan anne-babası kızlarının naaşını memlekete getirerek toprağa verir.

Buraya kadar her şey normaldir de Ümmü Gülsüm’ün mezar taşına yazdırdıkları ifade ilginçtir: “Kaynanası yüzünden intihar etti. Ruhuna Fatiha” Kızın annesi, Gülsüm’ün ölümünden dünürünü sorumlu tutar. Karşı taraf da mezar taşının rüyalarına girdiğini söyler ve yazıyı sildirmek için mahkemeye müracaat eder.

On bir sene önce Türkiye’nin gündemine oturan bu ilginç haber, gelin-kaynana ilişkilerine dair ciddi ipuçları veriyor aslında. Bu ilişkiye dair genellikle olumsuz haberler nazara verilse de bu diyalogun menfîliği asırlar öncesine dayanıyor. Nitekim “Kaynana öcü, oğlu cici”, “Kaynana pamuk ipliği olup raftan düşse gelinin başını yarar”, “Oğlan anası kapı arkası, kız anası minder kabası” gibi deyimler kaynana önyargımızın geçmişini gözlür önüne seriyor.

Nasıl ki ‘üvey anne’ ifadesini duyduğumuzda zihnimizde olumlu bir imaj oluşmuyorsa eşlerimizin annesi için de müspet kanaat geliştiremiyoruz maalesef. “Kaynana müdahalecidir, oğlunu/kızını paylaşamaz, evimize çok karışır.” yaftasını yapıştırıyoruz ve evdeki gizli patronun o olduğunu düşünerek eşimizle diyaloğumuza gölge düşürüyoruz.

Kayınvalidemizin “Kızımı/oğlumu benden koparır, evladımın parasını çarçur eder, ne mutfaktan anlar ne ev işinden, torunlarıma bakamaz.” gibi cümlelerini işitince de kalemlerini kırıveriyoruz.

Bu karşılıklı önyargının oluşmasında hem gelin ve kaynananın hem de evlatların payı var. Ama ön teker nereye giderse arkadakiler de onu takip eder misali bu yanlışı kaynana konumundaki kişinin durumu daha belirginleştiriyor.

Zira nasıl ki küçükler sevgi ve saygıyı, anne-babadan öğreniyorsa oğul ve gelin de rollerini ona göre şekillendiriyor. Bu yüzden nişanlılıkla başlayan ilişkinin keyfiyetini (nitelik), tek başına olmasa da daha çok anne belirliyor. Tabii devamını da oğul-gelin ya da kız-damadın getirmesi gerekiyor.

Hanımlara hayal ettikleri kaynana modelini sorduğumuzda “Benden uzak Allah’a yakın olsun, üç dört ayda bir gelip iki gün kalsın, evin iç işlerine karışmasın, eleştirmesin, güler yüz göstersin.” şeklindeki dileklerini acımasızca sıralıyor.

Çünkü bir gün kayınvalide olacağını hesap etmiyor. Erkekler de espriyle karışık kaynananın bumerang gibi olduğunu söylüyor ve “Allah kadını yarattı ve kadın kaynana oldu.” cevabını veriyor. Aslında ‘kaynana’ hitabı bile ayakları altına cennetler serilen annelerimizin kıymetini belirtiyor. Zira ‘kaimana’ kelimesi, ‘anne yerine geçen’ anlamını taşıyor.

Kardeşimizden başka kimseye ‘anne’ deme hakkını tanımadığımıza göre bu hitap kaynanamıza nasıl davranmamız gerektiğine de işaret ediyor. “Evet, kaynana da anne ama benim annem değil.” demek ne toplum yapımızla ne de dinimizin emirleriyle örtüşüyor.

Çerçeve sadece hanımlarla tamamlanmıyor elbette. İşin içine kayınpeder ve damatları da katmak gerekiyor.

Uzman psikolog Müge Kiremitçi’ye göre doğduğu günden beri oğluna duygusal yatırım yapan pek çok anne, oğlunu bir başka kadınla paylaşmak istemiyor ve “Ben evladımı büyüttüm, onca sıkıntı çektim ama evlendirdiğim kişi çocuğumu benden koparacak.” şeklinde bir endişeye kapılıyor.

Evlat da annesine karşı umursamaz bir tavır içersine girerse annenin kaygıları pekişiyor ve gizli bir kıskançlık içine giriyor. Psikolojisi yıpranan anne, hıncını gelinden alıyor. Eleştiri mekanizması gibi “Oğluma bakmıyorsun, yemek pişiremiyorsun, evin hali ne?” gibi cümlelerle onu kendisinden uzaklaştırıyor. Gelin de kayınvalidesini hiçbir şekilde memnun edemeyeceği fikrine kapılıp çaba göstermekten vazgeçiyor.

Hele oğul, annenin seçtiği bir kızla değil de kendi seçtiği biriyle evlenmeyi tercih ettiyse kayınvalidenin gelini, gelinin kayınvalidesini benimsemesi uzun yıllar alıyor.

Psikolog Kiremitçi, yeni bir yuva kurmaya çalışan çiftlerin köken aileden iyi ayrışmaları gerektiğini düşünüyor. Özellikle evliliğin ilk aşamasında çiftlerin sorun çözme becerisi gelişiyor.

Şayet evin en ufak sorunu bile anne-babaya aktarılıyorsa ve çözüm mercii olarak onlar görülüyorsa sağlıklı bir ayrışım yapılamıyor (Ayrışımdan kastedilen de onlardan kopmak değil, aksine yeni ailemizle köken ailemiz arasında denge kurmak).

Ebeveynler de çocuklarının yeni bir aile kurduğunu idrak etmek yerine evin iç işlerine karışıyorsa, hele eşlerden birini kollayıp diğerini ötekileştiriyorsa tehlike çanları çalıyor. Örneğin oğlu ve geliniyle birlikte yapması gereken planı sadece oğluyla yapan kayınvalide, geline söz hakkı tanımamış oluyor.

Gelin de kayınvalidesini ilgilendiren durumları onunla paylaşmaktan vazgeçiyor. Bu durum ilişkileri yorduğu gibi oğlu da arada bırakıyor. Netice itibarıyla köken aileyle yeni aile arasında denge kurulamadığında arada kalmalar ve çatışmalar başlıyor.

Kiremitçi’ye göre nasıl ki bir kuş büyüdükten sonra yuvadan uçup gidiyorsa annenin de evlenen çocuğunun gidebileceğini kabul etmesi, onun birey olduğunu, aile kurduğunu, kendisini her zaman sevdiğini düşünmesi lazım. Ayrıca gelinlerini evlat yerine koyup, onu iğnelemeden, rakip görmeden, müfettiş edasından sıyrılarak ‘anne’lik yapması gerekiyor.

Durum gelin açısından ele alındığında yine müspet davranış tavsiye ediliyor. Bazı kayınvalideler iyi niyetli bir şekilde gelinlerine yol göstermek amacıyla ödenecek faturalara, evde pişecek yemeğe, çocukların bakımına dair fikir beyan ediyor.

Gelinin burada “Kaynana işte!” önyargısından ve onun eve çok karıştığı düşüncesinden kurtulması şart. Zira onu kendi annesinden ayırt etmediğinde sorun ortadan kalkıyor. “Ben eşimi seviyorum. Sevgimin gereği olarak onun değer verdiklerine de değer vermem lazım.” şeklinde düşünmek de çatışmalara kalkan oluyor. Çünkü evlilik, insanın iki kişilik düşünmesi ve iki kişilik hissetmesini gerektiriyor.

Gelin ve kaynana bir arada yaşıyorsa…

Kayınvalidemiz uzaktayken saygı, sevgi çerçevesini korumak daha kolay görünüyor. Nitekim bir arada yaşayanlar, daha çok zorlanıyor. Çünkü evde pişecek yemekten, yıkanacak çamaşıra kadar yapılacak her işe kaynana karar verebiliyor.

Gelin, bir zaman sonra bu yönetici eda karşısında kendini özgür hissetmiyor ve eşine dert yanıyor. Sonrasında tartışmalar hatta kavgalar başgösterebiliyor.

Müge Kiremitçi, bu gibi durumlarda çiftlerin duygusal bağlarının zayıfladığına dikkat çekiyor. Çünkü evde sağlıklı bir sosyal ortam, iletişim kurulamıyor, eşler nitelikli zaman geçiremiyor, birbirlerine yeterli düzeyde ilgi ve sevgi gösteremiyor. Kiremitçi, özellikle aynı evi paylaşan kayınvalidelere gelinlerini özgür bırakmalarını öneriyor.

Mesela gelin mutfağı kendisine ait hissetmeli ve istediği yemeği pişirebilmeli. Kayınvalidenin, şayet ihmal edildiğini düşünüyorsa bunu uygun bir dille, kıskançlık duygusu uyandırmadan dile getirmesi ve gençlerin yaşamlarına karışmaması gerekiyor.

Tabii tüm olumsuzlukları kaynanaya yüklemek doğru değil. Zira gelin de “Birinci planda ben olmalıyım.” düşüncesiyle hareket edip yanlış davranışlar sergileyebiliyor.

Oysa, evdeki büyüğün varlığından rahatsız olmak yerine ilişki sınırlarını iyi çizdiğinde kendini yalnız hissetmiyor, çocuğunu yetiştirirken onun tecrübelerinden faydalanıyor, evladını ona emanet edebiliyor.

Kiremitçi, birlikte yaşayan gelin ve kaynanaların öncelikle sevgi iletişimi kurmasını tavsiye ediyor. Yani gelinin kayınvalideye hürmet etmesi, kaynananın da gelinini takdir etmesi, el kızı görmek yerine benimsemesi şart.

İlişkilerde sıfır hata olması mümkün değil elbette. Lakin ‘fedakârlık, bağışlama, sabretme’ gibi kavramların akıldan çıkarılmaması lazım. Tabii burada erkeklere de büyük rol düşüyor.

Eşinin ve annesinin eleştirilerine, “Sen benim annem/eşim hakkında nasıl böyle konuşursun?” gibi bir tepki vermek, iki kadının arasındaki problemi büyütüyor. Böyle bir tavır yerine ikisini de dinlemek, hakkaniyetli davranmak ve “Sen de haklısın ama...” şeklindeki cümlelerle tarafları rahatlamak gerekiyor.

‘Toplumun ön kabulleri var’

“Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” tabirini çok sık kullanıyoruz. Nitekim bu ifade, gelin-kaynana ilişkisine dair sosyolojik bulgular barındırıyor. Sosyolog Yasemin Çıtamak, değişen toplum yapısının bu diyaloğu etkilediği kanaatinde.

Ona göre geleneksel geniş aile tiplerinde yeni evlenen çiftler, damadın anne-babasının yanında yaşıyor ve hanede gelir ortaklığı anlayışı hâkim. Buna göre evlilik, evlenen çiftin yeni bir aile kurmasından ziyade var olan aile üyelerine yeni bir ferdin eklenmesi olarak algılanıyor. Bu da kayınvalidenin evin hanımı rolünü devam ettirmesini sağlıyor.

Gelin-kaynana, gün içerisinde problem yaşasa da akşam olduğunda aynı sofraya oturuyor. Akraba ve komşuluk ilişkilerinin kuvvetli olduğu küçük yerleşim yerlerinde, kayınvalide ve gelinin toplumsal rolleri “Elâlem ne der” anlayışı üzerine bina edildiğinden, aralarındaki dargınlık, kırgınlık, tartışmalar yüz-göz olmadan çözülüyor.

Günümüzde bu tablo biraz renk değiştirdi. Nitekim kadının iş hayatına girmesiyle ekonomik güveni artan çiftler, kendi evini kurmayı tercih ediyor. Sosyolog Çıtamak, artık gelinlerin kaynanaya daha az bağımlı bir hayat sürdüğünü ifade ediyor.

Tarafların birbirini daha az gördüğünü, gelinin müdahaleye izin vermediğini anlatan Çıtamak’a göre yine de kaynanalara dair önyargı hakim. En küçük tartışmalar bu peşin hüküm yüzünden büyüyebiliyor. Dolayısıyla tarafların anlayışlı ve hoşgörülü davranarak olumsuzluklara fırsat vermemesi gerekiyor.

Kaynanaya sahip çıkmak dinî mükellefiyet

Gelin-kaynana ilişkisinin psikolojik ve sosyolojik boyutunun yanı sıra dinî boyutunu da ele almakta fayda var. Gerek hadislerde gerekse ayetlerde anne-baba hakkına, sıla-i rahime dikkat çekiliyor. İlahiyatçı Ayşegül Altan’a göre nasıl ki kulun kendi anne-babasına bakma mükellefiyeti varsa ebeveyn yerine koyduğu kayınvalide ve kayınpederine bakma yükümlülüğü de bulunuyor.

İsra Sûresi 23. ayette, “Rab-(Terbiyeden-Yoksunum)-bin şöy-(Terbiyeden-Yoksunum)-le buyurdu: Allah’-(Terbiyeden-Yoksunum)-tan baş-(Terbiyeden-Yoksunum)-ka-(Terbiyeden-Yoksunum)-sı-(Terbiyeden-Yoksunum)-na iba-(Terbiyeden-Yoksunum)-det et-(Terbiyeden-Yoksunum)-me-(Terbiyeden-Yoksunum)-yin. An-(Terbiyeden-Yoksunum)-ne-(Terbiyeden-Yoksunum)-ye ve ba-(Terbiyeden-Yoksunum)-ba-(Terbiyeden-Yoksunum)-ya gü-(Terbiyeden-Yoksunum)-zel mu-(Terbiyeden-Yoksunum)-ame-(Terbiyeden-Yoksunum)-le edin. Şa-(Terbiyeden-Yoksunum)-yet on-(Terbiyeden-Yoksunum)-lar-(Terbiyeden-Yoksunum)-dan her iki-(Terbiyeden-Yoksunum)-si ve-(Terbiyeden-Yoksunum)-ya bi-(Terbiyeden-Yoksunum)-ri-(Terbiyeden-Yoksunum)-si yaş-(Terbiyeden-Yoksunum)-lan-(Terbiyeden-Yoksunum)-mış ola-(Terbiyeden-Yoksunum)-rak se-(Terbiyeden-Yoksunum)-nin ya-(Terbiyeden-Yoksunum)-nın-(Terbiyeden-Yoksunum)-da bu-(Terbiyeden-Yoksunum)-lu-(Terbiyeden-Yoksunum)-nur-(Terbiyeden-Yoksunum)-sa sa-(Terbiyeden-Yoksunum)-kın on-(Terbiyeden-Yoksunum)-la-(Terbiyeden-Yoksunum)-ra hiz-(Terbiyeden-Yoksunum)-met-(Terbiyeden-Yoksunum)-ten yük-(Terbiyeden-Yoksunum)-sün-(Terbiyeden-Yoksunum)-me, ‘öff!’ bi-(Terbiyeden-Yoksunum)-le de-(Terbiyeden-Yoksunum)-me, on-(Terbiyeden-Yoksunum)-la-(Terbiyeden-Yoksunum)-rı azar-(Terbiyeden-Yoksunum)-la-(Terbiyeden-Yoksunum)-ma, on-(Terbiyeden-Yoksunum)-la-(Terbiyeden-Yoksunum)-ra tat-(Terbiyeden-Yoksunum)-lı ve gö-(Terbiyeden-Yoksunum)-nül alı-(Terbiyeden-Yoksunum)-cı söz-(Terbiyeden-Yoksunum)-ler söy-(Terbiyeden-Yoksunum)-le.” ifadesi yer alıyor.

Bu beyan eşimizin anne-babasına karşı göstermemiz gereken davranışların çerçevesini çiziyor aslında. Zira eşlerin birbirlerini mutlu edebilmesi ve aralarındaki muhabbetin artması, her birinin diğerinin akrabalarına iyi davranmasına bağlı.

Çünkü kadın, kayınvalidesine yardım ederek kocasına ikram ve iyilikte bulunuyor. Dolayısıyla koca da bu durumu göz önünde bulundurarak hanımına ve onun annesine karşı iyi davranıyor.

Kadın bunu yapmakla aslında kendine iyilik yapmış oluyor. Zira Allah Teâlâ, “İyiliğin karşılığı iyilikten başka bir şey midir?” (Rahman Sûresi, 55/60) buyuruyor. Ancak ibreler her iki taraf arasında adaletle hareket etmediğinde diğer tarafın da iyi niyet sergilemesi zorlaşıyor.

Hasılı, eşler birbirlerinin anne-babalarını aslî ebeveynleri gibi kabul edip onlara saygı göstermesi doğru olan tavır. Her şeyden önce bu hal, evlatlar için dinî bir görev. Aynı şekilde kayınvalide ve kayınpederler de gelin/damatlarını, öz oğul/kızları gibi görüp kendi evladına nasıl şefkat gösteriyorsa onlara da aynı şekilde davranması lazım.
Logged
Kadın Temsilcisi
KadıncaForum
*****

Offline

Mesajlar: 27222

View Profile
Re: Gelin Kaynana Berabere
« Posted on: 27 Nisan 2024, 05:49:39 »

 
      uyari
Merhaba Ziyaretçi, Öncelikle Sitemize Hosgeldin. Ben KadıncaForum Botu Olarak Siteden Yararlanabilmeniz İçin, Üye Olmanızı Öneririm. Unutmayınız! Bu Site Sadece, Biz Kadınlara Özeldir.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Gelin Kaynana Berabere oyunlari, Gelin Kaynana Berabere programi, Gelin Kaynana Berabere oyunu indir, Gelin Kaynana Berabere program yükle, Gelin Kaynana Berabere download, Gelin Kaynana Berabere istenmeyen tüyler, Gelin Kaynana Berabere resimleri, Gelin Kaynana Berabere haber, Gelin Kaynana Berabere yükle, Gelin Kaynana Berabere lazer epilasyon, Gelin Kaynana Berabere msn eklentisi, sarki sözleri
Sayfa: [1]   Yukarı Çık :)
 
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Gelin Kaynana Çatışmasına Tavsiyeler Yeni
Evlilik Ve Aile
kezban62 0 2039 Son Mesaj 18 Ağustos 2010, 20:04:30
Gönderen : kezban62
Gelin Kaynana Ilişkileri Yeni
Evlilik Ve Aile
kezban62 2 3345 Son Mesaj 24 Şubat 2011, 15:08:17
Gönderen : Azeri_Güzeli
Gelin Kaynana Probleminin Nedenleri Yeni
Evlilik Ve Aile
kezban62 1 2835 Son Mesaj 24 Şubat 2011, 15:07:05
Gönderen : Milena
Gelin Kaynana Sorunları Yeni
Evlilik Ve Aile
kezban62 0 1778 Son Mesaj 16 Temmuz 2011, 13:30:34
Gönderen : kezban62
Gelin - Kaynana Neden Geçinemez? Yeni
Kadınca
Mavi_Kiyamet 0 1954 Son Mesaj 28 Ekim 2011, 19:00:56
Gönderen : Mavi_Kiyamet