iletişim - tartışma - tartışma tekniği


KARI - KOCA, ANNE - ÇOCUK, MÜŞTERİ - ESNAF ARASINDAKİ ESAS SORUN KAYNAĞI: TARTIŞMA TEKNİĞİ

TARTIŞMA TEKNİĞİ: BİRÇOK SOSYAL SORUNUN HEP ATLANAN ESAS NEDENİ

Sık sık duyarız:

Manisa’da filanca kadın tartıştığı eşi tarafından sokak ortasında bıçaklanarak öldürüldü.

Bilmem kim eşiyle girdiği tartışmada on yerinden bıçaklandı haberlerini.

Dikkat edilirse gerek şiddet gerekse cinayet odaklı tüm bu ve benzeri haberlerin hepsinde de üzerinde pek durulmayan, en fazla söylenip geçilen ortak bir nokta vardır:

Tartışma!

Tartışma!

Tartışma!

Zaten hiçbir şiddet yahut cinayet sessiz sedasız bir duruş esnasında gerçekleşmez. Mutlaka az öncesinde girilen bir tartışma yaşantısı söz konusudur!

GÖZDEN KAÇAN ESAS HUSUS

Bütün sorunların esas doğurucu sebebi tartışmadır. Ama hiçbir yerde tartışmanın öneminden yahut eğitiminden bahseden bir yazı veya yaklaşım göremezsiniz. Şu çok enteresan bir hakikattir; asrımız insanı hemen hemen her konuda gerçeğin çok uzağına savrulmuş, havanda su dövme kabilinden işlerle meşguldür.

Ben kimya, biyoloji gibi nesnel yani pozitif bilimler hariç, özellikle psikolojik ve sosyal sorun alanlarında neler konuşuluyorsa - söyleniyorsa bunun tam zıddının doğru olduğunu artık kafadan öngörebiliyorum! Bu anlayışımda yanıldığımı pek hatırlamıyorum.

Uzaya gitmenin yolunu bulabildiği halde toplumsal şiddete giden yolu bir türlü bulamayan, baş döndürücü işler başarabilen lakin en ufak meselelerde garip bir biçimde çuvallayabilen, mesela kendisini şemsiye kullanmamanın ıslattığını dahi fark edemeyen, asırlar boyu yağmur tarafından ıslatıldığına inanan biz insanoğlunun çelişkilerle örülü algı ve kavrayış dünyası pekçok yerde olduğu gibi burada da asıl faktörü hep ıskalıyor!

Evet, borç yüzünden denilse de, alacak verecek meselesi sanılsa da, esas neden boşanmaymış diye ifade edilse dahi tek gerçek amil bunların yol açtığı tartışma faktörüdür. Bu ve benzeri nedenler en fazla tartışma ortamı yaratırlar; sonucu her seferinde bizatihi tartışmanın kendisi doğurur.

TARTIŞMA

Aslında tartışma dünyadaki en gereksiz, en ilkel işlerden birisidir. Sonucu her seferinde yıkıcı olan, kazananı pek bulunmayan, kazanılsa dahi bunun fazlaca işe yaramadığı manasız bir süreçtir.

Tartışmanın iki temel nedeninden birisi eleştiri diğeri de savunma eğilimimizdir. Her tartışma genelde bu iki temel eğilim yüzünden çıkar.

Bu iki temel eğilimin nedenleri ise yüksek egolarımız, farkındalık eksikliğimiz, alışkanlıklarımız ve örnek alma yollu öğrenmelerimizdir.

Yani…

Yani her sorunun sürekli atladığımız esas nedeni tartışma hatamız (tartışma adabının olmayışı, tartışma tekniğini bilmemek),

Tartışmanın nedeni eleştirici ve savunmacı yaklaşımımız,

Bu yanlış yaklaşımı doğuran etkenlerse egolar, farkındalık eksikliği, alışkanlıklar ve öğrenmelerdir.

ÖNERİLER

Egolarımızı kitap okuyarak, sağlıklı düşünme eğitimleri alarak ve manevi besleme kaynaklarını kullanarak törpülemeliyiz.

Her türlü sorunu tartışma hatalarının doğurduğuna yönelik güçlü ve derinlikli bir farkındalık oluşturmalıyız. Bunun için de sorunların kendisini günah keçisi sayma, her suçu her seferinde borç, boşanma, alış - veriş, alacak – verecek davası yahut evlilik sorunları gibi faktörlere yıkma huyumuzdan vazgeçmeliyiz.

Dediğim gibi, sözgelimi evlilikteki sorunlar şiddete, borç da cinayete sebep olmaz; bunların yol açtığı tartışma hatası söz konusu sonuçları doğurur.

Yine toplum olarak tartışma alışkanlıklarımızı gözden geçirmeliyiz. Okullarda, tartışma işini enine boyuna ele alacak, bu bilgilerin içselleşmesini sağlayarak davranışa mal edilmesine olanak sunacak “Tartışma Tekniği” adlı bir ders okutulmalıdır.

Düşünsenize:

Daha iletişim, düşünce eğitimi, algı eğitimi, tartışma eğitimi, ana – baba eğitimi, karı koca eğitimi, sorunlarla başa çıkma eğitimi gibi derslerin hiçbirisi yok! Oysa bunlar hayatımızı belirleyen esas faktörlerdir.

Günümüzün anlı – şanlı unvanlarına meftun eğitimlileri gerçeklerin ne kadar uzağına savrulmuşlar, görüyorsunuz!

Doğru tartışma için savunucu ve eleştirici iletişime derhal son vermeliyiz.

Bu iki iletişim kültürü tartışmayı hem başlatan hem de sürdüren, böylece alınganlıkta artışa, toleransta düşüşe yol açan, sonuç itibariyle algılama hatalarına ve tepkisel eğilimlere kapı açan bir hatadır.

Bunun için de erteleme metodunu hayata geçirmeliyiz.

Ertelemediğimiz her konuşma, özellikle de sıcağı sıcağına devam eden her sıkıntılı iletişim süreci eleştiriyi veya savunmacı yaklaşımları, bunlar tartışmayı, tartışma da -en azından zaman zaman- korkunç sonuçları kaçınılmaz kılacaktır.

Psikolog
İzzet Güllü