Evde doğum oranı Amerika’da, toplam doğum oranının hala sadece yüzde 1’i olsa da, 2004-2011 yılları arasında yüzde 50 arttı. Artış New York eyaletinde daha da dramatik oldu; 2004’ten beri evde doğumlar yüzde 71 arttı. 2011 yılında eyalet genelinde 2,130 evde doğum olayı gerçekleşti.

 

İnsanların iç içe yaşamak zorunda kaldıkları, apartmanların dar ama uzun yapılandığı New York gibi bir şehirde evde doğum yapmanın kendine özgü problemleri, örneğin Tennessee gibi kırsal kesimlerde görülmüyor. Komşular, annenin sancıları yüzünden attığı çığlıkları duyacaklar mı? Harabeye dönmüş yer döşemeleri, doğum havuzunun ağırlığını kaldırabilecek mi? Doğum yapan bir kadın, hastaneye gitme durumunda dört kat merdiveni nasıl inebilir?

 

Şehir, bazı avantajlı seçenekler de sunmuyor değil. New Yorklular genelde, en azından bir sağlık merkezine yakın yerlerde yaşamayı tercih ediyorlar. Ayrıca New York eyalet yasaları, evde doğumla ilişkili durumlarda masrafların bir kısmının sigorta şirketleri tarafından ödenmesine dair düzenlemeler içeriyor.

 

İstatistik uzmanı Marian F.Macdorman, gittikçe daha çok sayıda ailenin, gereksiz hastane müdahaleleri diye algıladıkları şeylerden kaçınabilmek için evde doğumu tercih ettiklerini söylüyor. “Doğum süreci üzerinde kontrol sağlama ile ilgili bir durum ortaya çıkıyor. O özel anı, en yakınları dışında, tamamen yabancı, beş sağlık görevlisiyle paylaşma düşüncesi, insanları evde doğuma yönlendiriyor” diyor Macdorman.

 

Evde doğumun bazı destekçileri Amerikan hastanelerindeki yaygın müdahaleler konusunda kararsız olsalar da, evde doğuma karşı çıkanlar evde doğumun tehlikeli olduğunu savunuyor. Karşı çıkanlar 2010'da yapılan bir araştırmayı öne sürerek evde yapılan doğumlarda görülen yenidoğan ölümlerinin hastanelere oranla 3 kat fazla olduğunu söylüyor. Bunun en ciddi savunucularından Amy Tuteur, bu trendin sadece, her şeyin doğal olanına yönlenen kültürel fetişin riskli bir sonucu olduğunu belirtiyor. (Marian Macdorman ise evde doğumun hastaneye kıyasla daha riskli olabileceğini; ancak nihai riskin gerçekleşme olasılığının hala çok düşük olduğunu söylüyor.)

 

Güvenlik konusu bir yana, hastane dışı doğum talepleri artmaya devam ediyor. Yine de New York’ta, bağımsız doğum merkezleri ve ebelere ayrıcalıklar tanıyan hastaneler gibi destekleyici kurumların sayısı, hastane dışı doğumlarda beklenen risklerin doğurduğu yanlış uygulama yöntemleri sebebiyle düşüşe geçti. Doğum merkezleri, hamile annelere kendilerini evlerinde hissedebilecekleri bir ortam yaratıyor ve epidural ağrı kesiciler gibi doğal olmayan etmenleri aradan çıkarıyor. Bundan sadece 10 yıl önce bünyesinde birçok doğum merkezi barındıran New York, şu an sadece bir taneye sahip: The Brooklyn Birthing Center.

 

“New York’ta bizler kendimizi her şeyin önünde görmeyi severiz; ancak doğum bağlamında öyle değiliz” diyor evde doğumu tercih edenlere eğitmenlik yapan Ellen Chuse. “Hastaneler dışında çok az seçeneğimiz var ve tıbbi-kanuni düzenlemeler doğal bir doğumu çok zorlaştırıyor.”

 

Yerel bağlamda değerlendirilirse, evde doğum en çok, genç profesyonellerin bu uygulamayı doğal yaşam tarzlarının bir uzantısı olarak gördükleri Brooklyn’in bol ağaçlı yerleşim alanlarında yaygın. Ayrıca, büyük ailelerin güç anlamına geldiği ultraortodoks Yahudi topluluklarda da evde doğumu tercih edenlerin sayısında ciddi bir artış gözleniyor. “Eğer 12 çocuk istiyorsan, 12 kere sezeryan olamazsın” diyor çoklu sezeryanın anne için risklerine değinen ebe Miriam Schwarzchild.

 

Rachel Holtzman, oturma odasında koltuk ve televizyon arasına yerleştirdiği şişme bir tüpün içerisinde üç kiloluk bir oğlan dünyaya getirdi. “Olaya kuşkuyla yaklaşan ve ‘Aman tanrım, bir New York apartmanında doğum yaptın!’ gibi tepkiler veren insanlara vermek istediğim cevap şu: birçok apartman dairesi, ortalama bir hastane odasından daha geniş” diyor Holtzman. “Ve ayrıca çocuk doğurmak için büyük bir alana ihtiyacınız yok; oldukça kompakt bir olay.”

 

Holtzman, hastane doğumları ile ilgili kapsamlı araştırmalar yaptı ve mümkünse müdahaleden ve operasyondan kaçınmaya karar verdi. “Bana daha rahat gelen bir ortamda doğum yapma ve bütün bu doğal süreçlerin kendi kendine akmasına izin verme düşüncesini çok sevdim.” diye anlatıyor yazar Rachel Holtzman.

Komşularını evde doğum yapacağı konusunda uyardı. (Genelde ebeler, komşulara durumdan bahseder ve kulaklık takmalarını tavsiye ederler.) Doğum, sekiz saat sürdü ve üst katlarda yaşayan bir adam her şeyi duyduğunu söyledi. “Çok etkilenmiş; hatta olaya birebir tanık olmaktan gurur duymuş gibiydi.”

 

Evde doğum yapmaya hazırlanan Melissa Bijur, aradığının yalnızca doğal bir doğum değil, aynı zamanda daha mahrem bir deneyim olduğundan bahsediyor. “Hastane ortamında rahat edemiyorum: ışıklar, beyaz duvarlar, sevdiklerinle arandaki mesafe..”

 

Melissa Bijur, doğumunu, yanında eşi, annesi, kardeşi ve ebesi ile yapmayı umuyor. Ebesi için şöyle bir yorum yapıyor: “Birlikte saatler harcayabiliriz; sorular sorar, birbirimizi tanımaya çalışabiliriz. Ancak ne zaman ki bebeğimi oradan çeker alır, işte o zaman aramızda gerçek bir dostluk başlar.”

 

“İşler sarpa sardığında şunu söylüyor 41 yaşındaki Diana Kane English. “Kendime şöyle diyorum; ‘Sen evde doğum yaptın, bunu da atlatabilirsin.’”