|
Kadın Temsilcisi
|
Merhaba Ziyaretçi, Öncelikle Sitemize Hosgeldin. Ben KadıncaForum Botu Olarak Siteden Yararlanabilmeniz İçin, Üye Olmanızı Öneririm. Unutmayınız! Bu Site Sadece, Biz Kadınlara Özeldir.
Anahtar Kelimeler: Kitap Yorumları Buraya oyunlari, Kitap Yorumları Buraya programi, Kitap Yorumları Buraya oyunu indir, Kitap Yorumları Buraya program yükle, Kitap Yorumları Buraya download, Kitap Yorumları Buraya istenmeyen tüyler, Kitap Yorumları Buraya resimleri, Kitap Yorumları Buraya haber, Kitap Yorumları Buraya yükle,
Kitap Yorumları Buraya lazer epilasyon, Kitap Yorumları Buraya msn eklentisi, sarki sözleri
|
|
|
|
gök yüzü
Prenses
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 207
|
|
« Yanıtla #132 : 28 Ağustos 2015, 20:16:36 » |
|
Jennifer L. Armentrout - Sağdıç
Chase, Madison'ın abisinin çocukluk arkadaşıdır ve tüm bu yıllar boyunca Madison Chase'e aşıktır. Ancak Chase ciddi ilişkilerle ilgilenmemektedir. İkili tekrar Madison'ın abisinin düğünü için bir araya gelirler ama bu sefer herşey değişecektir
Kitapta klasik bir hikaye vardı, değişiklik ve özgünlük yoktu. Bir de bu tarz kitaplar içinde değerlendirince bu kitabın fazla kısa olması büyük dezavantajdı. Herşey çok yüzeyseldi hiçbir derinlik yoktu zaten 170 sayfada nasıl bir derinlik olabilir ki ? Onun dışında Chase'in sürekli Madison'ı kırması ve kızın da onu hemen affetmesi beni sıktı. Kitapta başka bir aksiyon yoktu hep küsüp-barışma şeklinde gitti. Bir de kitabın kapağını hiç beğenmedim, okurken Chase kapaktaki çocuk olarak aklıma kazındı ve bu da beni kitapta soğuttu. Okunmasa da olur dediğim bir kitaptı. Puanım 5/10.Lynsay Sands - İngiliz Gelin Annabel
Annabel ailesinin 2. kızı olarak 7 yaşında manastıra yollanmış bir İngiliz kızıdır. Annabel ile Ross'un babaları yıllar önce büyük çocuklarının evlenmesi üzerine bir anlaşma yapmıştır. Ross da sonunda gelinini almak üzere yola çıkar. Ama Ross ile evlenecek olan abla Kate başkasıyla kaçınca evlenme görevi Annabel'e düşer.
Kitabı beklediğimden daha çok sevdim. Annabel çocukluktan itibaren manastırda yaşadığı için dış dünyadan habersiz masum ve saf bir kızdı. Onun meraklı halleri beni gülümsetti Ayrıca kitapta sevdiğim bir başka özellik çiftin arasında gerilimin olmamasıydı. Yani kıskançlık, güvensizlik, kavga ve küslük yoktu. İnsanı germeyen sakin bir aşk hikayesiydi Ben kitabı tavsiye ederim. Puanım 7/10.Lisa Kleypas - Meğer Ne Çok Sevmişim
Her zamanki Lisa Kleypas kitaplarından birisiydi; akıcı, eğlenceli ve sevgi dolu
Christopher soylu bir ailenin ikinci oğludur ve meslek olarak orduya yazılır. Savaş çıkınca ülkeden ayrılıp savaşmaya gider. Ve daha önce tanıştığı Prudence'a mektup yazar. Ancak kızın mektubu cevaplamak gibi bir niyeti yoktur. Beatrix de Christopher yazdıklarından çok etkilenip onu savaş sırasında teselli edebilmek için kendi ismini vermeden ona mektuplar yazar. Aralarındaki aşk da mektuplarla başlamış olur
Ben kitabı çok beğendim, Hathaway ailesini hep birarada gördüğümüz güzel bir final kitabydı. Beatrix'in hayvan severliği dolayısıyla birçok hayvan kitapta yer alsa da ben en çok Albert'ı sevdim
Çiftin arasındaki mektuplaşmalar çok duygusaldı, Christopher Beatrix'in mektupları sayesinde savaş zamanı hayata tutunabildi. Bir de kitaptaki en beğendiğim şeylerden biri de betimlemeler. Yazar Beatrix'in ağzından doğanın güzelliklerini öyle güzel betimlemiş ki kendimi bir ormanın içinde etraftaki sesleri dinliyormuş gibi hissettim.
Bu kadar yazdığımdan kitabı tavsiye ettiğimi anlamışsınızdır. Puanım 8/10.
Leo kaşlarını çatarak şarabından bir yudum aldı. "O, Bea'yla birlikte düşüneceğim biri değil." "Peki kiminle düşünürdün ?" "Biliyorsam asın beni zaten," dedi Leo. "Benzer ilgileri olan biri. Yerel veteriner belki?" "O adam seksen üç yaşında ve sağır," dedi Catherine. "Asla tartışmazlardı işte," diye belirtti Leo
"Phelan'a seni ve hayvanat bahçeni almasına izin vermekten fazlasıyla mutlu olduğumuza dair güvence verdik" diye cevabı yapıştırdı Leo. "Bunun ardından düşünmeye ihtiyacı olduğunu söyledi." "Ne hakkında?" diye zorladı Beatrix. "Ortada düşünecek ne var? Bir karar vermesi neden bu kadar zaman alıyor ki?" "O erkek, canım," diye kibarca açıladı Amelia. "Aralıksız düşünmek onlar için zor." "Hiç düşünmeden karar alma konusunda dikkate değer becerilere sahip kadınların aksine," diye aynen karşılık verdi Leo
İnsan aşkı parçalarına ayırabilir, çekimin her bir zerresini araştırabilirdi ve yine de bu hiçbir zaman tamamen açıklanamazdı. Sadece başına gelirdi
|
|
|
|
gök yüzü
Prenses
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 207
|
|
« Yanıtla #133 : 30 Ağustos 2015, 00:17:15 » |
|
Laura Landon - Bataklık Meleği
Bunu söyleyeceğimi hiç düşünmezdim ama kitabı hiç beğenmedim. Ben ki yazarın diğer iki kitabını çok beğenmiş ve Laura Landon'ı da favori historical yazarlarım arasına sokmuştum ama bu kitabı beni hayal kırıklığına uğrattı. Kitabı beğenmememdeki sebeplere gelince; ilki kitabın kurgusu ve karakterleri, ikincisi de çevirisi.
Aspendos Yayınlarının çıkardığı kitaplar benim tarzıma uyuyor ve kitapları hızlı bir şekilde çıkarmalarını da takdir ediyorum ama artık şu çeviri sorununa bir çözüm bulmalılar. Artık çoğu kitaplarında çeviri sıkıntılı oluyor. Bu kitapta da özellikle ilk 100 sayfa çeviri konusunda çok sıkıntılıydı. Kim ne dedi, kim ne düşündü hepsi karıştı. Fiillerdeki zaman ekleri konusunda da çok yanlış yapılmıştı, bir sürü yazım yanlışı da vardı. Kitabın içine girmem çok zorlaştı yani.
Bunun dışında kitabın kurgusunu ve karakterleri de beğenmedim. Hannah ve Rafe çifti önce tanıştılar hemen de aşık oldular. Rafe birkaç gün içinde Hannah için evleneceğim kadın demeye başladı. Olayların bu kadar hızlı gelişmesi çok kötü oldu, okurken bana hiçbir duygu geçmedi. Hannah ve Rafe'in inatlaşması ise bütün kitap boyunca sürdü. Hannah bizim bir geleceğimiz olamaz diyor, Rafe bizim bir geleceğimiz olacak diyor, böyle tartışa tartışa kitap bitti.
İlk iki kitaptan sonra kesinlikle yere çakılmanıza neden olacak bir kitap bu. Pek tavsiye ettiğim söylenemez. Puanım 5/10.
|
|
|
|
|
|
gök yüzü
Prenses
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 207
|
|
« Yanıtla #136 : 08 Eylül 2015, 02:48:16 » |
|
Teresa Medeiros - Unutulmaz Öpücük
Yazarın önceki üç kitabını okuyup beğenmiştim, bunu da beğendim. Yazar bu kitabında da dram ile komediyi bir araya getirerek akıcı bir hikaye ortaya koymuş.
Kitabın konusuna gelirsem; Laura ve kardeşleri Lottie ile George aileleri öldükten sonra bir kadının yanına sığınırlar. Kadın bir gün ölür ve vasiyetinde Laura 21 yaşına basmadan evlenirse malikanenin kendisine kalacağını belirtir. Sterling ise bu kadının oğludur, yıllar önce büyük amcası tarafından düklüğe varis olarak yetiştirmek için evinden koparılmıştır. Buna izin verdikleri için de anne ve babasını hiç affetmez. Annesinin ölüm haberinden sonra malikaneyi görmek için yola çıkar ve ikili böylece bir araya gelirler.
Ben kitabı çok sevdim, özellikle kitabın ilk yarısı çok eğlenceliydi. Tabi bunda Lottie ve George'un diyaloglarının büyük payı vardı. Bir ara çocuklardan korktum ama baya baya cinayet planı yaptılar neyse ki başaramadılar
Kitapta sevmediğim tek şey; herkesin birbirine siz diye hitap etmesi, hatta Laura ve Sterling de böyleler. Kitabın sonunda Sterling seni seviyorum demiyor sizi seviyorum diyor o derece yani. Sürekli siz hitabının geçmesi hevesimi biraz kırdı ama yine de kitabın güzelliği bu çeviri hatasını affettirdi.
Ben kitabı herkese tavsiye ederim. Puanım 7/10.
Laura başını salladı. "Durumun ne kadar ümitsiz göründüğünün farkındayım ama babamın bize öğrettiklerini asla aklımızdan çıkarmamalıyız. Ne demişti babam? Yüce Tanrımız, dua edip azmedenlere dualarının karşılığını verecektir." "Karşılık olar ne istesek acaba?" diye sordu Lottie hevesle, ayağa zıplayarak. Laura düşündü, taşındı; dini bütün duruşu gözlerindeki direşken kıvılcımla tezat oluşturuyordu. "Bir erkek," dedi sonunda
"Gizli kapaklı nişanlanmak! Ne kadar romantik! Onun dönüşünü nasıl da hasretle beklemişsindir!" "Evet, hiç sorma." Laura Nicholas'a kaçamak bir bakış fırlattı, bakışı bir süre onun dudaklarında takılı kaldı. "Onu tahmin edemeyeceğiniz kadar çok öptüm." Alice'in uçuk sarı kaşları havaya kalktı. Kalabalık ani ve derin bir sessizliğe gömülürken, Nicholas boğazını temizledi ve ayakkabısının ucunu yere sürttü. Laura yanaklarının pespembe kesildiğini hissetti. "Yani, onu tahmin edemeyeceğiniz kadar çok özledim, demek istedim."
|
|
|
|
gök yüzü
Prenses
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 207
|
|
« Yanıtla #137 : 11 Eylül 2015, 17:07:57 » |
|
Teresa Medeiros - Unutulmaz Gece
Ben bu yazarı gerçekten özlemişim. İki kitabını arka arkaya okuyunca ve ikisini de çok sevince keyfim yerine geldi
Bu kitapta da Lottie'nin hikayesi anlatılmıştı. Önceki kitaptaki küçük Lottie büyümüş ve 20 yaşına gelmiştir. Takdim balosu yapılacağı akşam yandaki evde kimin oturduğunu öğrenir. Bu kişi Kanlı Marki adıyla anılan Hayden St. Clair'dir. Herkes, Hayden'ın karısını ve arkadaşını öldürdüğünü düşündüğü için ona bu ismi takmışlardır. Ancak Lottie'nin merakı ikilinin bir arada yakalanmasına, bu da evliliğe yol açacaktır.
Önceki kitapta da Lottie'nin gotik romanları çok sevdiğinden bahsediyorlardı. Lottie'nin kitabı da aynen böyle oldu. Issız ve rüzgarlı bir şato, geceleri açığa çıkan çığlık ve piyano sesleri, saklanan sırlar derken bazı yerlerden insan geriliyor. Ama Lottie'nin merakı yine galip geliyor ve bütün her şeyi açığa çıkarıyor.
Hayden'ın ilk karısının hikayesini de merak ediyordum ve öğrenince ikisine de acıdım, çok kötü şeyler yaşamışlar.
Kitabı herkese tavsiye ediyorum. Puanım 8/10.
"Şey, gözü pek Bayan Fairleigh gelişmiş, körpe göğüslerinin arasına giren tombul, ufak eli hissettiğinde iffetini gerçek bir leydinin savunacağı gibi savundu." Hayden parmaklarının arasından Ned'e bir bakış attı. "Lütfen bana onu tokatlamadığını söyle." "Elbette hayır." Ned'in sırıtışı genişledi. "Onu ısırdı." Hayden elini yavaşça indirdi. "Kralı mı ısırdı? " "Bana söylendiğine göre, oldukça vahşice. Kızın inci gibi, ufak dişlerini George'un kolundan ayırmak için üç muhafız gerekmiş."
Hayden kediye bakarak kaşlarını çattı. "Bu garip. Kedinin siyah olduğuna yemin edebilirdim." Karşıdaki koltuğa kaymak için ayağa kalkan Lottie, omzunu silkti. "Işığın bir oyunu olmalı. Eğer siyah olsaydı, ona asla Balkabağı adını vermezdim, değil mi? " "Balkabağı mı?" Hayden'ın gözleri daha da kısıldı. "Adının Bay Kıpırtı olduğunu sanıyordum." "Öyle zaten," diye cevapladı bir saniye bile atlamadan. "Bay Balkabağı Kıpırtı."
"Sanırım sırrımı size daha önceden açmam gerekiyordu ama sizin kedilere önem vermeyen erkeklerden olmanızdan korktum." "Safsata," dedi kesin bir dille. "Kedilere bayılırım. En yumuşacık, en esnek eldivenler onlardan yapılır."
|
|
|
|
|
|
|